Bir yol hikâyesi

Kadem Ekşi / Mimar ve Müh. Grubu Başkan Yrd.
15.08.2015

Devlete ciddi bir görev düşüyor: Yeşil Yol Projesi’ni bölgeye (Karadeniz) iş makineleri girmeden, bölge halkına tüm detaylarıyla, şeffaf bir dille anlatmak. Siz anlatmazsanız, birileri çıkıp yalan yanlış bilgilerle, söylemlerle olayı çarpıtıyor ve malum medyanın da desteğiyle konu ülke genelinde de yanlış tanınıyor.


Bir yol hikâyesi

Eskiler kıymet bilir... Köy ve yaylalarda yol olmayışından dolayı çekilen sıkıntıları çok iyi bilir. Bir kilometrelik bir stabilize yolu açmak için onlarca kişi günlerce uğraşırdı. Bugün dahi Karadeniz’de birçok köy ve yayla yolu eskiden oralarda işçi olarak çalışıp şehre göç etmiş, para kazanmış, iş adamı olmuş hayırseverlerin kendi girişimleriyle açılmakta. Dedik ya, eskiler yolun kıymetini bilir.

Bugünlerde Karadeniz’de inisiyatifi vatandaştan alan devlet, çoğu açılmış olan bu yayla yollarının kalan bağlantılarını tamamlayıp, yer yer daralan ve bozulan kesimlerde rehabilitasyon yaparak Samsun’dan Artvin’e kadar tüm bu yaylaları yedi metrelik stabilize yollarla birbirine bağlamak istiyor. Belli bir kesimin temsilcisi olan marjinal gruplar ise, ülke yararına olan her projeye olduğu gibi bu projeye de karşı çıkıyor. Bölge halkını aldatarak, konuları çarpıtarak, projeyi yanlış lanse ederek; köyleriniz, yaylalarınız elinizden gidecek, her yere iş adamları gelip oteller yapacak, sizi burada barındırmayacaklar, taş ve maden ocakları açacaklar diyerek bölgede yaşayanların belli bir kesimini etki altına almaya çalışıyorlar. Ortaya çıkarmak istedikleri simge isimlerin adının yanlışlığından tutun da, nelere sahip olduklarını gördük.

Şeffaflık gerekiyor

İşte bu noktada devlete ciddi bir görev düşüyor. Bu Yeşil Yol Projesini bölgeye iş makineleri girmeden, bölge halkına tüm detaylarıyla, şeffaf bir dille anlatmak. Siz anlatmazsanız, birileri çıkıp yalan yanlış bilgilerle, söylemlerle olayı çarpıtıyor ve malum medyanın da desteğiyle konu ülke genelinde de yanlış tanınıyor.

Şimdi biz bu Yeşil Yol mevzusunu artısıyla eksisiyle, sunmuş olduğu fırsatlar ve meydana çıkan tehditlerle, bölgede yapmış olduğumuz teknik ve sosyolojik gözlemlerle masaya yatıralım. Öncelikle çarpıtılan konulara açıklık getirerek yanlışı düzeltelim. 2600 km’den oluşan toplam proje uzunluğunun 1600 km’si mevcut yayla yollarından oluşuyor. Bu yollar vakti zamanında bölge halkı ve devletin ortak çalışmalarıyla açılmış, bazıları tamamen köylülerin kendi imkânlarıyla tamamlanmış. Yolun ortalama kotu 1800-2000 m civarında ve bölgeyi tanıyanlar iyi bilirler ki bu yükseklikte ağaç yetişmez. Yani bu zihniyet gezi parkında olduğu gibi burada da baltayı taşa vurdu. Gelelim sıkıntılı bölgeye... Çamlıhemşin yaylalarından Kavron ve Samistal yaylalarını birbirine bağlayan yalnızca 8 km’lik bir kesimde bu yaygara koparılıyor. 2600 km’de 8 km. Bunların haricinde yaylalardaki mülkiyet sorunu çarpıtılarak yöre insanı “yaylanıza çıkamayacaksınız” diye kandırılıyor. Yaylalar bu insanların yüzyıllardır çıkıp yaylacılık yaptığı alanlardır. Burada bir kullanım hakkı doğal olarak doğmuş ve vatandaşa yansıtılmalıdır. Yaylalardaki tapu sorunu tahsis yöntemiyle çözülebilir. Burada da devlete ciddi bir görev düşüyor. Maden ve taş ocağı hususunda da aynı şekilde devletin, yöneticilerin, karar mekanizmalarının çok hassas davranıp, bu işletmelere sit alanlarında ve milli parklarda kesinlikle müsaade etmemesi; bunların doğru noktalarda ve insani ölçeklerde, çevreye minimum zararla işletime açılmasını ve sürekli denetimini sağlaması gerekmektedir.

Olumsuz ve zararlı gibi gösterilmek istenen, bizler için de önem arz eden bu konuların çarpıtılmasına müsaade etmeden; işin doğrusunu ve alınması gereken önlemleri aktardıktan sonra yeşil yol projesinin bölgeye sunduğu fırsatları konuşalım biraz da...

En doğru proje

Karadeniz bugüne kadar birçok şeyi denedi, çay, fındık ancak çarkı döndürmekte. Kalkınmada daha etkili yöntemler kullanılmalı. Bölgede turizm bunun için çok mühim. Çıktığımız yaylalarda, gittiğimiz otellerde müthiş bir yabancı turist yoğunluğu gördük. Bölgedeki oteller talebi karşılamaz hale gelmiş durumda. Yeşil ve doğanın her tonunu iliklerine kadar hissettiren bu doğal örtünün görenlerde oluşturduğu şaşkınlığa her gün şahit oluyoruz. Hayata geçecek olan bu Yeşil Yol Projesi de turizmin dört ana unsurundan birini teşkil ediyor. Ulaşım, eğitimli personel, tesisleşme ve tanıtım. Bu dört unsurun herhangi biri olmaz ise turizmden bahsedilemez. Bunu dört tekerli bir aracın bir tekeri olmadan gitmesinin mümkün olmadığı gibi düşünebiliriz.

Bugün Ordu-Giresun Havalimanı açılmış, Rize Havalimanı da projelendiriliyor. Bu projeler hayata geçtikten sonra Orta ve Doğu Karadeniz’in tüm illerine uçakla çok ciddi turist akışı olacak.  Aynı şekilde Türkiye’nin en uzun tüneli olan 14 km’lik Ovit tüneli Rize ile Erzurum’u, Karadeniz ile Doğu Anadolu ve Ortadoğu’yu birbirine bağlıyor. Limanlar ve lojistik merkezleri inşa ediliyor. Tüm bu yatırımlar sürerken bölgeye gelecek olan yerli ve yabancı turistleri rotasız bırakmak bir akıl tutulması olur. Buraya gelen turistler ve yöre insanı bu yaylaları görmeli, buralarda konaklamalı, alışveriş yapmalı.  Ayder ve Uzungöl artık yükünü almış durumda. Turizmi 1-2 bölgeden tüm Karadeniz’e yaymalı, bölge insanının tümünün bu pastadan kendine pay almasını sağlamalıyız. Yaylalarda yok olma yolunda ilerleyen hayvancılık sektörü, yöresel gıda ticareti bu şekilde canlanacaktır.

Burada dikkat edilmesi gereken birkaç hususu da dile getirmek gerekiyor. Bölgede turizm alanı olarak ilan edilen alanların planlamasının yapılması, yaylaların kentsel ölçekte planlanması ve yöre mimarisine, yöresel malzemeye ağırlık verilerek gerekirse yayla evleri için üniversite-kamu işbirliği ile tip projeler çizilip halka sunulması gerekiyor. Doğu Karadeniz’de turizm denince akla gelen Ayder ve Uzungöl’de bu planlamalar yapılmadığı için önümüzde kötü örnek olarak duruyorlar. Yeni açılacak turizm bölgelerinde bu planlamaların doğru şekilde yapılması sonucunda bu kötü tecrübeler tekrar yaşanmayacaktır.

Tüm bu hassasiyetler göz önünde bulundurularak bu proje hayata geçirilirse, yıllardır kalkınma özlemi çeken Karadeniz bölgesinde turizm öncülüğünde istihdam sorunu da çözülecektir. Malum medyanın yanlı haberlerine aldırmadan, sizi bölgeyi gezmeye, bölge insanını dinlemeye davet ediyoruz. Gelin, bir hafta Karadeniz’de konaklayın, hem bölgeyi fotoğraflayın hem de bu Yeşil Yolun ne denli doğru bir proje olduğunu kendi gözlerinizle görün.

[email protected]