Bir yumuşak güç dersi olarak Türkiye'nin pandemi yönetimi

Umur Yücel / Yazar
28.08.2020

G-20 ülkeleri arasındaki pandemi mücadelesinde gayet iyi bir konumda yer alan Türkiye, sağlık alanında değil, kriz yönetiminde ve insani yardımda da model oldu. Ankara bir anlamda dünyaya yumuşak güç/kamu diplomasisi dersi verdi.


Bir yumuşak güç dersi olarak Türkiye'nin pandemi yönetimi

İnsanlık koronavirüse karşı hala büyük bir savaş veriyor. Bu savaş da başarısız ülkeler olduğu gibi başarılı ülkeler de yer alıyor. İşte bu başarılı ülke örneklerinden biri de Türkiye Cumhuriyeti’dir. Pandemi’ye karşı yüzde yüz başarıdan söz etmek neredeyse imkânsızdır. Lakin virüsün hasarını minimum seviyede tutabilmek en önemli başarıdır. Vaka sayılarının çok olmasının yanında sağlık kapasitesinin bunu kaldırabilmesi en kritik noktadır. Vaka sayıları gibi can kaybı sayıları da en önemli kriterdir. Her ülkenin vaka ve ölüm sayılarının artmaması için çeşitli tedbirler aldığını görüyoruz. Bazı ülkelerde bu tedbirler sert şekilde uygulanırken bazı ülkelerde yumuşak şekilde uygulandı. Hatta bazı Batılı ülkeler ilk zamanlarda hiçbir tedbir almayacaklarını açıkladı. Bu açıklamalar dünya kamuoyunda büyük tepki topladı. Zaten tedbir almayan Batılı ülkeler büyük bedeller ödemek zorunda kaldı. Bugün can kayıplarında ve vaka sayılarında birçok Batılı gelişmiş ülke lider konumdadır. Oysa Türkiye pandemi ile mücadelede gerçek bir başarı hikâyesi yazdı.

Devlet kapasitesi ve liderlik

Türkiye, Dünya Sağlık Örgütünün açıklamalarından hemen sonra Çin’e uçuşlarını yavaş yavaş durdurdu. Arkasından sınırlar kapatılmaya başlandı. Ardından okullar kapatıldı. TRT üzerinden evde uzaktan eğitime geçildi. Erken alınan önlemler, hızla uygulanan testler, termal kamera kullanımı, hastaların takip edilmesi ve izole edilmesi salgın ile mücadelede oldukça etkili oldu. Önce maçlar seyircisiz oynandı sonrasında ise iptal edildi. Yurtdışından ülkeye dönüşlerde 14 günlük karantina uygulandı. Türkiye ülke çapında karantina uygulamalarını devreye sokmadan bu işi yürüttü. Dünyanın 3’te 2’si evlere hapsolduğu zamanlarda Türkiye’de tam karantina uygulanmadı. Sadece hafta sonları ve bayramlarda kısıtlı şekilde Türkiye’ye özgü kurallar uygulandı. ‘’Hayat Eve Sığar’’ kampanyası ile evden çıkması gerekmeyenlerin evde kalması yönünde devamlı çağrılar yapıldı. Belli yaş gruplarına ve kronik hastalığı olanlara yasaklar getirildi. ALO 184 özel danışma hattı kuruldu. Yurt dışındaki vatandaşlarımız için de Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk Çağrı merkezi 7/24 hizmet verdi. Kamuda esnek çalışmaya geçildi. Tabii ki alınan bu kararlarda Türkiye Cumhuriyeti devlet kapasitesi ve liderliği en kritik noktalardı. Türkiye en değerli bu iki şeye sahipti.Türkiye Cumhuriyetinin yeni yönetim sistemi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından gösterilen irade sayesinde alınan tedbirler hızlı ve etkin şekilde uygulandı.

Çin’den sonra ikinci ülke

Bu tedbirleri ve kuralları yönlendiren en önemli kurum da 10 Ocak’ta Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından oluşturulan Sağlık Bilim Kurulu oldu. Hemen ardından Sağlık Bakanlığı tarafından Kovid-19 Rehberi hazırlandı. Bilimsel veriler ışığında Türk karar alıcıları başarılı bir yönetim sergiledi. Bu başarılı yönetim ile pandeminin önü kesildi. Daha sonra devlet kapasitesi devreye girerek Türk milletinin ihtiyaçları maksimum seviyede karşılanmaya çalışıldı. Yine liderlik ve devlet kapasitesinin birleşimi ile 45 günde iki pandemi hastanesi kuruldu. Çin’den sonra bunu başaran ikinci ülkeyiz. Ayrıca tüm hastaneler ‘’salgın hastanesi’’ olarak ilan edildi. Hızlı şekilde 32 bin yeni sağlık personeli alımı için düğmeye basıldı. Bu süreçte şehir hastaneleri koronavirüs ile mücadelede büyük rol oynadı. Türkiye, yoğun bakım yatak sayısı bakımından başta Almanya, İtalya, Fransa gibi çoğu Avrupa ülkesinden daha çok daha iyi durumdadır. Ayrıca sağlık sistemine son yıllarda yapılan büyük yatırımların bu salgın sürecinden en az hasarla çıkabilmemizde önemli pay sahibi olduğunu söylemeliyiz.

Kriz dönemlerinde alınan kararların uygulanmasında sorunlar yaşanabilir, Türkiye’de de bazı aksamalar meydana geldi. Yalnız Türkiye devleti bu aksamaları telafi edecek güçte olduğunu ispatladı. Ülke içinde hastaların ücretsiz tedavilerinden, yaşlıların ihtiyacının karşılanmasına kadar tüm devlet kapasitesi devreye sokuldu. Türkiye’nin aşı çalışmaları da hızlandı. Yine salgın ile ilgili ulusal ve küresel gelişmelere yer vermek üzere TUBİTAK Kovid-19 Portalı açıldı. İnsan yaşamı ve halk sağlığı odaklı hareket eden bir Türkiye profili çizildi. Özellikle 3,5 milyon Suriyeli sığınmacıya rağmen pandeminin kontrol altında tutulması inanılmaz bir yönetim becerisidir. Barış Pınarı Hârekatı yapılan bölgelerde de virüsten korunmak için çeşitli tedbirler alındı. Bununla birlikte salgına rağmen askeri operasyonlar başarı ile devam etti.

Tedarik zinciri aksamadı

Ayrıca yurt içi tedarik zincirinde maksimum seviyede başarı sağlandı. Dünyanın lider ülkelerinden İngiltere’nin başkenti Londra da günde iki kutu makarna için sabahın erken saatlerinde sıraya giren insanları biliyoruz. New York’ta da pandemi sürecinde yeterli besin sağlanamadığı haberlerini izledik. Oysa Türkiye’de tüm temel ihtiyaç maddeleri sorunsuz şekilde temin edildi. Bunun yanında hem iş sahipleri hem çalışanlar için 18 Mart’ta ‘’Ekonomik İstikrar Kalkanı’’ destek paketi açıklandı. Hemen ardından 25 Mart’ta toplumun pek çok kesimine yönelik ekonomik tedbirler içeren ‘’Torba Teklifi’’ TBMM gelen kurulunda kabul edildi. Ödemelerin ertelenmesinden faizlerin düşürülmesine birçok ekonomik tedbir ve destek duyuruldu. Maddi sıkıntı yaşayan milyonlarca vatandaşımıza geri ödemesiz sosyal yardım yapıldı. Geliri 5 bin Türk lirasının altında olan vatandaşlara maddi destek sağlandı.

Emekli maaşlarının en düşüğü bin 500 Türk lirası olarak düzenlendi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde Bize Bize Yeteriz kampanyası 30 Mart tarihi itibari ile başladı. Yine Vefa Destek uygulaması dâhilinde 81 ilde jandarma, polis, bekçi, zabıta, AFAD personeli 65 yaş ve kronik rahatsızlığı olan milyonlarca kişiye yardım sağladı. Türkiye’de bunlar olurken Avrupa’daki yaşlı bakım evleri personellerinin kaçtığı haberlerini izledik.

Türkiye elinden gelenin fazlasını yurt içinde yaptığı gibi yurt dışında da yardımları ile dünya basınında kendinden söz ettirdi. Dünyanın birçok ülkesinin beklediği yardımları Batılı en gelişmiş ülkelerin yapmadığı ve yapamadığı görüldü. Hatta birbirleri arasında tıbbi malzeme savaşına giriştiler. Hepimiz Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve İngiltere’nin kendi vatandaşlarına bile yetemeyen, lidersiz ve kapasitesiz ülkeler olduğuna şahit olduk. Amerika Birleşik Devletleri yerkürenin yeni hasta adamı oldu. Birçok ülkenin kendi başının çaresine bakmak zorunda kaldığı bir dönemde Ankara beş kıtada 137 ülkeye tıbbi yardımda bulundu. İlk yardımımız 31 Ocak’ta Çin’e gitti. Türkiye’den hala birçok ülke yardım istemektedir. Yardımların ulaştırılmasına başta Cumhurbaşkanlığı, Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı, TİKA, AFAD ve Kızılay öncülük etti. Maske ve diğer tıbbi malzemelerin bol şekilde satışı da yapıldı. Hatta birçok ülkeye yerli üretim solunum cihazı satıldı. Ayrıca kendi solunum cihazımızı kısa bir sürede üreterek devletimizin ve ulusumuzun neler yapabileceğini tüm dünyaya gösterdik.

Tahliye operasyonları

Dönem içinde Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük tahliye operasyonlarını başarı ile yaptı. 131 ülkeden 95 bin vatandaşımızı ülkemize getirdik. Hepsinin karantina süreçlerinde ihtiyaçları karşılanarak misafir edildi. 90 ülke, Türkiye’deki vatandaşlarını tahliye etmek istedi. Bu ülkelerin 230 bin vatandaşının tahliye edilmesine yardım ettik. DSÖ yetkilileri Türkiye’ye küresel destek ve dayanışma için teşekkür etti. Ayrıca Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, İstanbul’da Dünya Sağlık Örgütü ofisinin açılacağını açıkladı. Türkiye, G-20 ülkeleri arasındaki Pandemi mücadelesinde gayet iyi bir konumda yer alıyor. Türkiye Cumhuriyeti wsadece sağlık alanında değil, kriz yönetiminde ve insani yardımda da model oldu. Ankara tüm dünyaya yumuşak güç/kamu diplomasisi dersi verdi.

[email protected]