Boğazlardan kazancı artırmak mümkün

Umur Uğurlu/Uzakyol Kaptanı, Deniz Lojistiği Yöneticisi, Topkapı Üniversitesi
3.04.2024

2023 yılı içinde Boğazlarımızdan toplamda 621milyon 638 bin 378 gross ton yaklaşık 39 bin gemi geçtiği; bunların 23 bin 113 adedinin uğraksız olduğu ve 4 bin 770 adedinin 200 metre ve üzerinde olduğu dikkate alınırsa, uygulayamadığımız yeni Altın Frank değeriyle çok kaba bir hesapla asgari 1 milyar USD kaybımız olduğu belirlenebilir.


Boğazlardan kazancı artırmak mümkün

Tarihsel olarak baktığımızda Türk Boğazları her zaman gerek Batı dünyasının, gerek Rusya'nın ilgisini çekmiş; Batılı bazı devletler güçlenmeye ve Osmanlı Devleti zayıflamaya başladığında, Çanakkale Boğazı ve İstanbul Boğazı'nın oluşturduğu Türk Boğazları sürekli ön plana çıkarılmış ve mesele haline getirilmiştir.

1774 Küçük Kaynarca Antlaşması'na kadar tamamen Osmanlı egemenliği ve kontrolü altında bulunan Boğazlar, bu antlaşma ve sonrasında yapılan birçok açık ya da gizli antlaşma ile bazı ülkelere imtiyazların tanınmak durumunda kalındığı bir bölge olmuştur. 1841 Londra Boğazlar Sözleşmesi ile de boğazların rejimi büyük oranda uluslararası hale getirilmiş;

30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması'yla Osmanlı İmparatorluğu, Çanakkale ve İstanbul boğazları üzerindeki kontrolünü tamamen yitirmiştir.

24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Boğazlar Sözleşmesi, bütün devletlerin gemilerine serbest geçiş hakkı tanırken, Boğazların yönetimini, Uluslararası Boğazlar Komisyonu'na vermiş ve Marmara Denizi dahil Boğazlar bölgesinin 25-30 kilometre genişliğinde çevresini, Türk askerleri dahil olmak üzere askerden arındırmıştır. Dolayısıyla bu durum da Türkiye lehine sonuçlanmadığı için Lozan Boğazlar Sözleşmesi'nden sonra da Boğazlar meselesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin gündeminden düşememiştir.

Bir "güvenlik" sözleşmesi

1930'lardaki değişen dünya dinamiklerinden, Almanya ve Italya'nın yayılmacı politikalarının Doğu Akdeniz ve Balkanlar'da da hissedilmeye başlanması sonucu Türkiye'nin diplomatik politikalarının sonucu olarak 20 Temmuz 1936'da Montrö Boğazlar Sözleşmesi imzalanmıştır. Montrö Sözleşmesi ile boğazlara ilişkin milletlerarası rejimi dışlamak ve boğaz devleti olarak yetkilerinin diğer devletler tarafından kontrol edilmesini bertaraf etmek kazanılmış başarılardan biri olarak ele alınmalıdır. Sözleşme, Çanakkale Boğazı'nı, Marmara Denizi'ni ve İstanbul Boğazı'nı (Sözleşme'nin ifadesi ile Karadeniz Boğazı'nı) kapsayan bir hukuki rejim oluşturmaktadır. Bu nedenle sadece bir seyrüsefer ve boğazlardan geçiş anlaşması değil; aynı zamanda "güvenlik" sözleşmesi niteliğine sahiptir.

Bu yazıda güvenlik kısmına ve sözleşme maddelerine birer birer değinilmeyecek; daha çok Montrö Boğazlar Sözleşmesi gereği Türkiye'nin hakkı olan kazanç kaynaklarının arttırılabilme imkanları gözden geçirilecektir.

Ticari olarak ele alındığında referans maddelerden olan 2. Madde gereği;

"Barış zamanında, ticaret gemileri, gündüz ve gece, bayrak ve yük ne olursa olsun, aşağıdaki 3. madde hükümleri saklı kalmak üzere, hiçbir işlem (formalite) olmaksızın, Boğazlardan geçiş ve gidiş-geliş (ulaşım) tam özgürlüğünden yararlanacaklardır. Bu gemiler, Boğazlar'ın bir limanına uğramaksızın transit geçerlerken, Türk makamlarınca, alınması işbu Sözleşmesinin I sayılı Ek'inde öngörülen vergilerden ve harçlardan başka, bu gemilerden hiçbir vergi ya da harç alınmayacaktır. Bu vergilerin ya da harçların alınmasını kolaylaştırmak üzere, Boğazlar'dan geçecek ticaret gemileri, 3. maddede belirtilen istasyonun görevlilerine adlarını, uyrukluklarını, tonajlarını, gidecekleri yeri ve nereden geldiklerini bildireceklerdir. Kılavuzluk ve yedekçilik (römorkörcülük) isteğe bağlı kalmaktadır. " (1)

3.Madde sağlık denetimini ve nasıl yapılacağını tanımlarken EK 1 ile alınabilecek olan vergiler ve harçlar çizelge ile gösterilmiştir." Türk Hükümetinin bu vergilerde ve harçlarda kabul edebileceği indirimler, bayrak ayırımı gözetilmeksizin uygulanacaktır." denilmiştir. Yani bir indirim talebi de yapılmış ancak bunun ne olduğu net ifade edilmemiştir.

Ek 1 gereği;

Kütüğe yazılı darasız tonajın (jauge netle,net register tonnage) her bir tonu üzerinden alınacak vergi ya da harçlar tutarı : Altın-Frank

Şimdiki durumda ( sözleşmenin imzalandığı zaman) , 100 kuruş, yaklaşık olarak 2 altın-Frank 20 santim değerindedir.

denilmektedir.

Yani sözleşme hükümlerinde belirtilen "Altın Frank" biriminin esas alınması gerekiyor. Hizmetlerin karşılığı Altın Frank olarak belirlenmiş olmakla birlikte, Altın Frank'ın ne olduğu sözleşmede tanımlanmamıştır. Uluslararası uygulamada ise o tarihlerde hesap birimi olarak kabul edilen iki Altın Frank mevcut idi. Ancak biz Milletler Cemiyeti tarafından kabul edilen Germinal Franc üzerinden ilerleyeceğiz.

Bunlardan birincisi 1805 tarihinde Napolyon tarafından çıkarılan (7,4 (17 Germinal) ve 1920 tarihinde Milletler Cemiyeti'nce hesap birimi olarak kabul edilen 900/1000 ayarında 10/31 gram altın içeren Fransız Frank'ıdır.

Bu durumda bizim hesaplamamız aslında değişken bir para birimi olan Altın Frank üzerinden olmalıdır.

Altın Frank nedir?

Altın Frank, "Germinal Franc" ya da "Napolyon Altını", Napolyon tarafından 1805'te dolaşıma sokulmuş 900/1000 ayarında 10/31 gram altın içeren Fransız Frank'ı olup 1920 yılında Milletler Cemiyeti tarafından da hesap birimi olarak kabul edilmiş 0,290 gram saf altın içeren bir para birimidir. (1) Bretton Woods sistemiyle kurulan altın para sistemi çerçevesinde; üye devletler paralarını altın ve dolar gibi ortak bir ölçüyü esas alarak tespit etmektedir. Üye devletler gerektiğinde bu ölçüte göre paralarının değerini yeniden belirler, her değerlemede Altın Frankın değeri de ortaya çıkar.

Germinal Frank artık tedavülde olmadığından ödemeler, Türk Lirası ile yapılmıştır. Türk Lirasına dönüştürme işleminde ise 1981 tarihinde T.C. Merkez Bankası kambiyo Genel Müdürlüğü'nce belirlenen:

ABD Dolarının alış kuru x 0,290323 gr. (Frank'ın içerdiği altın miktarı)

1 Altın Frank = 0,736662 gr. (Doların içerdiği altın miktarı)

formül esas alınmıştır. Gerek Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü gerekse (o tarihlerde) Denizcilik Bankası bu formüle göre tahsilat yapmıştır.

Prof. Dr. Tahir Çağa bu hesaplamanın yanlış olduğu yönünde görüşünü içeren bir rapor hazırlayarak bunu o dönemin hükümet yetkililerine iletmiştir. Bunun üzerine, 19.08.1982 tarihinde oluşturulan bir komisyon meseleyi incelemiş ve Merkez Bankası bu komisyonun inceleme sonuçları çerçevesinde altının günlük kambiyo değerlerini belirleme ve ilan etmeye başlamıştır. Bunu takiben de yeni uygulamaya geçilmiş, uygulama ile birlikte her bir gemi için yapılan tahsilat on kat artmıştır. Ancak, bu uygulamaya önce Rus şirketleri adına Türkiye'deki acenteleri itiraz etmiş ve bundan böyle ödeme yapmayacaklarını bildirmiştir.

Ardından, İngiltere Büyükelçisi de Altın Frank'ın diğer konvansiyonlarda Özel Çekme Hakkına (SDR) bağlandığı Montrö Sözleşmesi'nde aynı esasın uygulanması gerektiği yönünde itirazda bulunmuştur. Tüm bu itirazlar üzerine hükümet geri adım atmış, 07.02.1983 tarih ve 83/6032 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile uygulamadan dönülmüş ve yeni uygulama döneminde tahsil olunan tutarlar da kur farkı ile birlikte ilgililere geri iade edilmiştir. (3)

Merkez Bankası'nca Türkiye Denizcilik İşletmeleri Genel Müdürlüğü ile Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğüne gönderilen 25.02.1983 tarihli talimat yazısında:

"Boğazlardan transit geçen gemilerden tahsil olunan sıhhi kontrol, fenerler ve tahlisiye rüsumunun hesaplanmasına ilişkin 07.02.1983 günlü ve 83/6032 sayılı Gizli Bakanlar Kurulu Kararında belirtilen esaslar çerçevesinde 1 (bir) Altın Frank'ın indirimli değeri 0,08063 Dolar olarak bankamızca tespit edilmiştir. Buna göre rüsuma esas olacak 1 Altın Frank'ın TL karşılığı her gün resmi gazetede yayımlanan ABD dolarının döviz alış kuru ile 1 (bir) Altın Frank'ın indirimli değeri olan 0,08063 Doların çarpılması suretiyle bulunacaktır. Belirtilen esaslara göre işlem yapılmasını rica ederiz." denilmiştir. (4)

Bu durumda 1981-83'de yapılan uygulamalar sonucunda tespit edilen değer kısa süre uygulanabilmiş; birçok geminin geçiş ücretini ödemediği söylenerek ve 1983'de yukarıda belirtilen Bakanlar Kurulu kararı ile 1 Altın Frank = 0,8063 Dolar kabul edilerek atılan adımdan geri dönülmek zorunda kalınmıştır.

2023'te ne değişti?

12 Ocak 2011'de dönemin Ulaştırma Bakanı basın mensuplarının "Altın Frank ile ilgili, uygulamaya geçen bir çalışma var mı?" sorusunu "Bugüne kadar ciddi indirim vardı. Boğazlardan geçen tehlikeli yük miktarı gittikçe arttığından dolayı İstanbul ve Boğazların güvenliğin teminat altına alma noktasında böyle bir çalışma Enerji, Dışişleri ve Ulaştırma Bakanlığı olarak çalışma yapıyoruz. Hazırlık çalışması tamamlandıktan sonra ilgili ülkeler taşıma yapan diğer ülkelere de gerekli temaslar yapılmak suretiyle uygulama başlayabilir. Şu anda hazırlık aşamasında." değerlendirmesini yapmıştır. (5)

Bu çalışmalar 2023 yılı itibariyle tamamlanmış ve 1 Altın Frank = 4,08 Dolar olarak yeni uygulamaya geçilmiştir. Her yıl Temmuz ayında da yeni ayarlamaların yapılacağı duyurulmuştur.

1 Temmuz 2023'den itibaren 1 Altın Frank 4,42 Dolar olarak uygulanmaktadır. Aslında olması gereken 31.03.2024 itibariyle 1 Altın Frank yaklaşık 20,59 Dolar'dır.

( 31.03.2024 - Global rate: Gold Prices Per Gram $71.73 ) (6)

Buna göre örnek olarak 170 m boy, 17.025 GRT, 10.108 NRT, tehlikesiz yüklü, her iki boğazdan kılavuz kaptan alarak geçen dökme yük gemisi geçişte eski tarife ile (kabaca) 9.825 Dolar ödeyecekken; 01.07.2023 tarifesi ile (kabaca) 26.760 Dolar ödemektedir.

Ancak dikkatinizi çekmek isteriz ki bu hesap 1 Altın Frank = 4,08 Dolar hesabıyla yapıldığından asıl olması gereken 20,6 Dolar ile ilerlenebilirse rakam aynı gemide 90.000 Dolar'a yaklaşmaktadır. Yani 1982'de bazı devletlerin itiraz ettiği noktaya yeniden gelinmektedir.

2023 yılı içinde Boğazlarımızdan toplamda 621.638.378 gross ton yaklaşık 39.000 gemi geçtiği; bunların 23113 adedinin uğraksız olduğu ve 4770 adedinin 200 metre ve üzerinde olduğu dikkate alınırsa (7) uygulayamadığımız yeni Altın Frank değeriyle çok kaba bir hesapla asgari 1 milyar USD kaybımız olduğu belirlenebilir.

Bununla birlikte Montrö Sözleşmesi 2. Maddesine dönersek "...hiçbir işlem (formalite) olmaksızın, Boğazlardan geçiş ve gidiş-geliş (ulaşım) tam özgürlüğünden yararlanacaklardır" hükmüne zarar vermeksizin ilave uygulamaların ticari kazanca dönüştürülmesi de başka bir hedef olmalıdır. 08.10.1998 tarihli ve 98/11860 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan "Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Tüzüğü" egemen ülke olarak Türkiye'nin uygulamaya koyduğunu ilan ederek fiilen uygulamaya başladığı hatta 2019 ve 2020 yıllarında günün şartlarına göre değişiklik yaparak (8) devam ettirdiği kurallar silsilesi varken buradan yola çıkarak bazı düzenlemelere gidilebilir. Örneğin tehlikeli madde taşıyan veya nükleer güçle yürütülen gemiler için tüzük " Hava ve deniz koşulları da dikkate alınarak gerektiğinde römorkör/römorkörlerin toplam çeki gücü arttırılabilir" dediğine ve bu ilan edildiğine göre sadece boğazlardan geçerken değil, Marmara'da seyrederken de yeterli römorkör eşliğinde seyrin sağlanması önemli bir maddi kazanca neden olacaktır. Elbette bu sefer de elimizdeki çeki gücü en az 45 ton olan uygun römorkörlere daha fazla ihtiyacımız olacaktır. Bunların da arttırılması yolu ile ülkemizin yardımcı gemilerinin de envanteri artmış olur.

Benzeri şekilde Montrö üzerinden ilerlemek şartıyla, gerek seyir emniyetini arttırarak, gerek bürokrasiyi azaltarak para kazandıracak uygulamalar için kurulacak bir komisyon boğazlarımızı gemi geçişlerinden ticari anlamda da daha verimli kullanmak için bir vesiledir.

Tüm denizcilere Allah selamet versin.

[email protected]

Kaynaklar:

(1) https://www.kiyiemniyeti.gov.tr/userfiles/file/mevzuat/Montreux%20Bo%C4%9Fazlar%20S%C3%B6zle%C5%9Fmesi.pdf

(2) Gold Franc: https://en.wikipedia.org/wiki/Gold_franc

(3) Boğazlarda Altın Frank Uygulaması / Hacı Kara - Kas 2010

(4) https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/13774

(5) https://www.denizgazete.com/yildirim-altin-frank-ile-ilgili-calismalar-suruyor/24745/

(6) Monex /gold prices

(7) https://denizcilikistatistikleri.uab.gov.tr/turk-bogazlari-gemi-gecis-istatistikleri

(8) 16/12/2020 tarihli ve 31336 sayılı Resmî Gazete'de ("RG") yayımlanan "Türk Boğazları Deniz Trafik Düzeni Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik" ("2020 Değişiklikleri") ile değişiklikler öngörülmüştür