Bretton Woods sistemine alternatif mümkün değil mi?

Dr. Deniz İstikbal/ Medipol Üniversitesi
26.10.2025

Bu soruya İran, Rusya ve Venezüella gibi ülkelerin maruz kaldığı yaptırımlarla cevap vermek mümkün. İran nükleer faaliyetleri nedeniyle ABD yaptırımlarına maruz kaldı ve SWIFT sisteminin dışına itildi. Ülke doğalgaz ve petrol ihraç etmesine rağmen parasını ülkeye transfer edemiyor ve diğer ülkelerde tutmak zorunda kalıyor. Bu nedenle doğalgaz ve petrol zengini İran'da yakıt sıkıntısı ve hatta su iletiminde problemler yaşanıyor.


Bretton Woods sistemine alternatif mümkün değil mi?

Dr. Deniz İstikbal/ Medipol Üniversitesi

Dünya ekonomisi ticaret, üretim ve teknoloji merkezli olacak şekilde gelişim gösteriyor. Ticaret, mal ve hizmet alım-satımı açısından öne çıkarken üretim daha çok sanayi şeklinde gelişiyor. Teknoloji, ülkelerin rekabet halinde olduğu bir alan olarak dördüncü sanayi devrimine doğru evriliyor. Yaşanılan mevcut gelişmeler küresel ticaretin ödeme aracı ABD dolarının kullanımıyla yakından ilgili. Dünya ticaretini gerçekleştiren 193 ülke ödeme sisteminde SWIFT ve para biriminde ABD dolarını yüksek oranda kullanıyor. 45 trilyon dolarlık hacme erişmiş global ticaretin büyük çoğunluğu ABD doları üzerinden yapılıyor. Küresel ödeme sistemi olan SWIFT ile gerçekleştirilen transferler farklı ödeme sistemlerini dışarıda bırakıyor. Avrupa Birliğinin (AB) uygulamaya aldığı ödeme sistemleri olmakla birlikte ABD kontrolündeki SWIFT'e henüz rakip çıkabilmiş değil. Tartışmaların aksine BRICS öncülüğünde başlatılan ve günümüze kadar çok kısıtlı kalan ödeme sistemi yaratma girişimleri global veya yerli ticareti etkileyemedi. Benzer bir durum dünya merkez bankalarında tutulan rezervler için de geçerli. IMF'nin verilerine göre dünya merkez bankalarının döviz rezervlerinin toplamı 12,5 trilyon dolar. Bu miktarın yüzde 60'a yakını dolar olarak tutulurken yüzde 25'lik kısmı AB'nin para birimi olan avro olarak merkez bankalarında yer alıyor. Sterlin, Yen ve Yuan gibi para birimleri de merkez bankaları tarafından tutuluyor. Ancak dolar ve avronun erişebildiği bir orana erişmiş bir para birimi henüz bulunmuyor.

Yuan'ın ağırlığı yok

Küresel ekonomide ABD ve AB'nin toplam payları yüzde 40'ın biraz üzerinde bulunuyor. Geriye kalan yüzde 60'lık kesimin para birimleri büyük oranlı şekilde global ödemelerde kullanılmıyor. Küresel ticaretin en büyük ihracatçısı ve üreticisi olan Çin para birimi Yuan için de benzer bir durum geçerli. 6 trilyon doları aşan ticaret hacmi ve Çin Merkez Bankasındaki 3,3 trilyon dolarlık rezerve rağmen Yuan'ın global ticarette veya ödeme sistemlerinde herhangi kayda değer bir ağırlığı bulunmuyor. BRICS öncülüğünde başlatılan girişimlerde de benzer bir durum geçerli. Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olarak Çin ticaretini ve para transferlerini dolar üzerinden gerçekleştiriyor. Benzer bir durum enerji ihraç eden ülkeler için de geçerli. 45 trilyon dolarlık ticaretin önemli bir kısmını gerçekleştiren enerji ihraç eden aktörler ürünlerini dolar üzerinden dünyaya sunuyor. Suudi Arabistan, BAE, Katar ve Rusya gibi ülkeler için geçerli olan mevcut durum akıllara şu soruyu getiriyor: Bretton Woods (ABD Finansal Hegemonyası) sistemine alternatif yaratılması mümkün değil mi? Bu soruya İran, Rusya ve Venezüella gibi ülkelerin maruz kaldığı yaptırımlarla cevap vermek mümkün. İran nükleer faaliyetleri nedeniyle ABD yaptırımlarına maruz kaldı ve SWIFT sisteminin dışına itildi. Ülke doğalgaz ve petrol ihraç etmesine rağmen parasını ülkeye transfer edemiyor ve diğer ülkelerde tutmak zorunda kalıyor. Bu nedenle doğalgaz ve petrol zengini İran'da yakıt sıkıntısı ve hatta su iletiminde problemler yaşanıyor. ABD, finansal sistemi, İran'da rejimin iktisadi olarak zayıflaması yönünde silah şeklinde kullanıyor.

Venezüella, ABD ile yaşanan anlaşmazlık nedeniyle ticari olarak yaptırımlara maruz kaldı. Ülke para birimi neredeyse değer anlamında yok olurken ürün bulunamaz hale gelindi. Ülkeden 10 milyona yakın kişi çıktı ve Venezüella tarihteki en kötü iktisadi krizlerden birini tecrübe etti. Dünyada en fazla petrol kaynağına sahip olan ülke hem petrolü satamıyor hem de parasını ülkeye getiremiyor. Rusya diğer bir örnek olarak öne çıkıyor. Ukrayna Savaşı'nın başlamasıyla Rusya'nın küresel piyasalara erişimi engellendi. Rusya Merkez Bankasının yurtdışında bulunan rezervlerine el konuldu. Rus servet sahiplerinin kendi mal varlıkları Batılı ülkeler tarafından donduruldu ve mevcut el konulan varlıklar Ukrayna'ya kredi olarak verildi. Batılı finansal sistem içerisinde yer alanlar için önemli bir gösterge olan kritik gelişmeler alternatif para birimi ve ödeme yöntemlerini zorunlu hale getiriyor. Ancak günümüze kadar Sovyetler Birliği hariç ABD'nin küresel finansal sistemine karşı koyabilmiş bir aktör henüz mevcut değil. Çin'in ekonomik olarak büyümesi ve en büyük ihracatçı olması ise tartışmaları farklı bir boyuta taşıyor. Çin öncülüğünde başlayabilecek bir girişim Washington'un iktisadi hegemonyasına alternatif oluşturabilir mi?

ABD'nin diplomatik üstünlüğü

Yeni İpek Yolu Projesi, Yeni Kalkınma Bankası, Asya Altyapı Yatırım Bankası, Şanghay İşbirliği Örgütü ve Çin Kalkınma Modeli Asya devinin ortaya koyduğu farklı girişim ve kurumlar. Şanghay İşbirliği Örgütü, NATO ile kıyaslanırken örgütün üyelerinden İran İsrail tarafından saldırıya maruz kaldı ancak herhangi bir aksiyon alınmadı ve üyeler mevcut çatışmayı kınamakla yetindiler. Yeni İpek Yolu Projesi, Marshall yardımlarından sonra dünyanın en büyük yatırım, kalkınma ve yardım çalışmalarından biri oldu. Proje kapsamından 1 trilyon dolarlık dünya genelinde yatırım yapıldı. Çin ile yatırım yapılan ülkeler arasında ilişkiler gelişme gösterirken henüz ABD'nin diplomatik üstünlüğüne etki edilebilmiş değil. ABD yaptırım ve tarifler üzerinden ülkeleri kendi müzakere masasına rahatlıkla çekebiliyor. Çin'i ticari tarifler üzerinden kısıtlayabiliyor. ABD dolarına karşı atılacak adımlara karşı tehdit dilini kullanıyor ve ülkelerin adım atmasına karşı diplomatik baskı yapabiliyor. Asya Altyapı Yatırım Bankası, Dünya Bankası benzeri şeklinde kalkınma kredileri veriyor ve özellikle Asya ülkelerinde ilgi görüyor. Yeni Kalkınma Bankası, BRICS öncülüğünde kurulan ve IMF'e alternatif olarak tasarlanan bir girişim. Fakat henüz krize maruz kalmış ülkelere kredi verebilecek kapasiteye erişmiş değil. Çin Kalkınma Modeli ise ülkenin hızlı gelişme hızını temsil ediyor. Çin Rüyası terimiyle birleşen kalkınma hikayesi az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeleri kendine çekiyor fakat bu eğilim bir hegemonya şeklinde gelişmiyor.

Batı dışı ülkeler henüz global ölçekli bir alternatif para ve ödeme sistemi sunamadılar. Akıllara son dönemde merkez bankalarının stoklarında artırdığı altın geliyor. Ancak altın sanıldığı kadar küresel ticareti domine edebilecek bir maden değil. Hem sınırlı sayıda bulunuyor hem de 50 trilyon doları aşan ticari ödemelerin yapılmasında değiş-tokuş için uygun değil. IMF'nin verilerine göre 12,5 trilyon dolarlık toplam dünya merkez bankaları rezervlerinin sadece kısmi bir düzeyi altın. Ülkelerin tuttukları altın rezervlerinde ise Dünya Altın Konseyine göre ABD (859 milyar dolar), Almanya (354 milyar dolar), İtalya (259 milyar dolar), Fransa (357 milyar dolar), Çin (242 milyar dolar) ve Türkiye (67 milyar dolar) bulunuyor. Altın rezervlerinin çoğunluğu da Batılı ülkelerin kontrolünde ve rezervlerinde yer alıyor. Altın üzerinden kurgulanacak herhangi bir girişim yeniden Batı merkezli bir sisteme dönüşmeye aday. Bu nedenle altın sınırlı bir maden olması nedeniyle de global ticarette kuvvetli bir ödeme aracı olmayabilir.

Sonuç olarak ABD doları ve ödeme sistemi SWIFT'e henüz bir alternatif oluşturulabilmiş değil. Doların hegemonyasına karşı en güçlü para birimi sanılanın aksine Yuan değil Avrupa Birliğinin para birimi olan Avro. Çin Yuan'ı global merkez bankalarındaki 12 trilyon dolarlık rezervde sadece 255 milyar dolarlık yer kaplıyor. Bu rakam toplam tutulan rezervlerin yaklaşık yüzde 2,12'sine denk geliyor. Altının toplam ticari hacminin de 60 trilyon dolar olduğu göz önüne alındığında hem Yuan hem de sınırlı bir maden olan altının (rezervlerin çoğunlukla Batılı devletlerin elinde olması) küresel ticarette ve ödeme sistemlerinde dolara ve SWIFT'e bir alternatif olması mümkün gözükmüyor. Herhangi bir alternatifin çıkması durumunda ise ABD'nin ticari tarifeler ve yaptırımlarla ülkelere ciddi şekilde zarar vermesi beklenebilir.