Zayıf kurumsal yapı, üyeler arasındaki siyasi ve ekonomik uyumsuzluklar ile ortak vizyon eksikliği, BRICS+'ın önündeki en büyük engeller olarak duruyor. Sayısal genişleme ile kurumsal derinleşme arasındaki dengeyi sağlamak kritik. BRICS+'ın sadece Batı'yı eleştirmekle kalmayıp; kendi değerlerini, kurallarını ve işleyiş mekanizmalarını geliştirerek yapıcı ve işlevsel bir alternatif model oluşturması gerekiyor.
Dr. Makbule Yalın/ TBMM AB Uyum Komisyonu, Araştırmacı
6-7 Temmuz 2025 tarihlerinde Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinde düzenlenen BRICS+ Zirvesi, dünya kamuoyunun ilgisini bir kez daha Batı dışı ekonomik ve siyasi arayışlara çevirdi. Çok kutupluluk, küresel temsil adaleti ve kalkınmada yeni modeller gibi başlıklar, zirvede öne çıkan ana temalardı. Zirvenin kapanış bildirgesinde; uluslararası para sisteminin reforme edilmesi, gelişmekte olan ülkelerin küresel yönetişimde daha çok söz sahibi olması ve BRICS+ üyeleri arasındaki ekonomik işbirliğinin artırılması çağrıları tekrarlandı.
Ancak bu yılki zirvede fark yaratan nokta, yalnızca içerik değil; içerikten çok daha fazla öne çıkan yoğun söylem ve sembolizm oldu. BRICS+, IMF ve Dünya Bankası gibi Batı merkezli kurumlara alternatif bir sistem kurmak yerine, bu yapılar karşısında politik meşruiyet kazanmayı hedefliyordu. Yeni bir sistem önerilmedi; mevcut düzene dair yeniden yapılandırma talepleri ön plandaydı.
İşte tam bu noktada şu soru önem kazanıyor:
BRICS+ gerçekten yeni bir küresel merkez inşa edebilir mi, yoksa yalnızca mevcut düzene karşı bir eleştiri pozisyonu mu koruyor?
Bülent Ortaçgil'in bir (Sensiz Olmaz) şarkısında geçen o sade ama sarsıcı cümle, bu sorunun (uluslararası örgütlerin paradoksal doğası) da özünü verir:
"Anlamak çözmeye yetmez."
BRICS+ üyeleri, dünyanın dengesizliklerini anlamaya ve anlatmaya çalışıyor. Ancak bunları çözmek, başka bir inşa süreci gerektiriyor.
Ortak amaç var mı?
BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin) terimi, 2001 yılında Goldman Sachs ekonomisti Jim O'Neill tarafından, geniş coğrafi alanlara yayılan, orta gelir seviyesinde fakat yüksek büyüme potansiyeline sahip ülkeleri tanımlamak için kullanıldı. O'Neill, bu ülkelerin 2050 yılına kadar küresel ekonomide önemli aktörler haline geleceğini öngördü.
2009 yılında Rusya'nın Yekaterinburg kentinde ilk toplantı, ardından 2010'da Kazan'da ilk liderler zirvesi gerçekleştirildi. Aynı yıl Güney Afrika'nın katılımıyla grup BRICS oldu. Bu beş ülkenin, 2050'de dünya gayri safi yurtiçi hasılasının yaklaşık yüzde 40'ını oluşturması beklenmekte idi.
Ancak bu ekonomik büyüklüğe rağmen, BRICS ülkeleri arasında ortak bir ekonomik politika ve entegrasyonun sağlanması zorluklarla karşılaşmaktadır. Ülkelerin makroekonomik yapıları ve kalkınma stratejileri önemli farklılıklar içerir:
Çin, ihracat odaklı, merkezi planlamaya dayalı güçlü bir sanayi sektörü ve yüksek yatırım oranlarıyla yüksek büyüme hızları yakalarken; Hindistan daha çok hizmet sektörüne dayalı, piyasa mekanizmalarının ağırlıklı olduğu ve tüketim odaklı büyüme sergileyen bir ekonomidir. Rusya ise ekonomisini enerji ve doğal kaynak ihracatına bağımlı kılarken, Brezilya ve Güney Afrika, hem tarım hem de madencilik sektörlerine dayalı, gelişmekte olan piyasa ekonomileri olarak bölgesel kalkınmaya öncelik vermektedir.
Bunun yanı sıra, Çin ve Hindistan arasındaki uzun süredir devam eden sınır ihtilafları ve bölgesel nüfuz mücadelesi, BRICS içindeki koordinasyonu olumsuz etkilerken, Rusya'nın bağımsız ve zaman zaman çatışmacı dış politikası, ekonomik işbirliği mekanizmalarının etkinliğini sınırlamaktadır. Zamanla üye sayısı artsa da, bu genişlemenin ekonomik işbirliği ve entegrasyon derinliğine yansımadığı görülmektedir; çünkü siyasi ve ekonomik farklılıklar, BRICS+ üyeleri arasında ticaretin derinleşmesini ve yatırımların entegrasyonunu engellemektedir.
Kurumsallık ve BRICS+
6-7 Temmuz 2025 tarihlerinde Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinde düzenlenen BRICS+ Zirvesi'ne, BRICS'in 5 resmi üyesi (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) ile birlikte Arjantin, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve İran gibi yeni üyeler katıldı. Ayrıca Endonezya, Mısır, Etiyopya, Senegal ve Türkiye gibi BRICS+ ortakları da zirveye davet edilip katılım sağladı. Böylece zirvede en az 14 ülke temsil edildi.
Bu geniş katılım, BRICS+'ın küresel etki alanını artırma çabasını yansıtsa da, sayısal büyümenin kurumsal yapı ve etkin işleyişle desteklenmemesi, örgütün karşılaştığı temel sorunlardan biridir. BRICS+ (halen) resmi bir merkezi otorite veya bağlayıcı karar mekanizmasına sahip değildir. Bu durum, grup içindeki koordinasyonun zayıf kalmasına ve ortak stratejilerin geliştirilmesinin zorlaşmasına yol açmaktadır.
Ekonomik entegrasyon açısından ise BRICS+ ülkeleri arasında serbest ticaret anlaşmaları, ortak yatırım fonları gibi kalıcı kurumsal yapılar oluşturulmamıştır. Ülkeler genellikle kendi ulusal çıkarlarını ön planda tutarken, ortak hareket kabiliyetleri sınırlı kalmaktadır.
Başka bir ifade ile BRICS+ artık sadece küresel Güney'in bir dayanışma çağrısı değil. Aynı zamanda Batı merkezli ekonomik düzenin aksadığı noktaların bir sonucu. Ancak bu yeni çokluk da kendi içinde bir çelişki barındırıyor: Ekonomik alternatif olmak isteyen ülkelerin ortak bir ekonomik modeli yok.
Batıyı eleştirmek (ile yetinmek)
BRICS+ ülkeleri, uluslararası ekonomik ve siyasi düzenin Batı merkezli yapısına yönelik ortak eleştirilerle ön plana çıkar. Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi gibi kurumların Batı'nın ağırlıklı etkisi altında olduğu sıklıkla vurgulanır. BRICS+ platformu, çok kutuplu bir dünya düzeni talebini dile getirerek mevcut yapının tek taraflılığını sorgular, daha adil bir temsil talebi uzun süredir gündemdedir.
Ancak, Batı'ya yönelik bu eleştiriler genel olarak sistemsel bir sorunun yansımasıdır. Küresel ekonomide alternatif olarak ortaya çıkan organizasyonlar—Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ), Avrasya Ekonomik Birliği (AEB) ve benzerleri—genellikle kadük kalmış, sınırlı etkiye sahip yapılar olmuştur. Bu örgütler, siyasi işbirliği ve bölgesel güvenlik konularında belli bir alan tutarken, ekonomik entegrasyon ve küresel sistemde ciddi bir alternatif yaratma konusunda yetersiz kalmıştır.
BRICS+ da bu geniş resmin bir parçası olarak, Batı'ya yüklenmekten ziyade, daha geniş bir yapısal dönüşümün gerekliliğini gösterir. Ancak BRICS+'ın önünde, sadece mevcut düzeni eleştirmekle kalmayıp, kendi özgün değerlerini ve işleyiş mekanizmalarını geliştirerek gerçek bir "karşılık" sunma gerekliliği durmaktadır.
Eleştiriler önemli olmakla birlikte, somut ve sürdürülebilir alternatiflerin oluşturulması, grubun küresel aktörlük iddiasını destekleyecektir. Şu ana kadar elde edilen kazanımlar sınırlı kalmış olsa da, BRICS+'ın bu yönde ilerleme kaydetmesi, pasif bir karşıtlıktan aktif bir karşılığa dönüşmesiyle mümkün olacaktır. Bu süreç, hem yapıcı işbirliklerinin güçlendirilmesine hem de uluslararası sistemdeki etkisinin artırılmasına hizmet edecektir.
Asimetrik bir genişleme
BRICS+ içinde ekonomik ve siyasi güç dağılımı oldukça asimetriktir. Çin, devasa ekonomisi ve hızlı büyüme performansıyla grubun açık ara en güçlü aktörüdür. 2024 itibarıyla dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Çin, BRICS+'in ekonomik hegemonu konumundadır ve grubun küresel stratejilerinde belirleyici rol oynar.
Rusya ise özellikle diplomatik ve jeopolitik alandaki ağırlığı ile öne çıkar. Ukrayna savaşı ile birlikte uluslararası arenada (yeniden) yalnızlaşan Rusya, BRICS+ platformunu kendi stratejik yalnızlığını dengelemek ve alternatif ittifaklar kurmak için bir araç olarak kullanmaktadır. Ancak ekonomik kapasitesi Çin'in gerisindedir ve bu dengesizlik grubun karar alma süreçlerinde zaman zaman sorun yaratır.
Hindistan, Çin'in ekonomik üstünlüğü karşısında dikkatli bir denge politikası izlemekte, hem BRICS içi işbirliğine önem vermekte hem de kendi bölgesel çıkarlarını korumaya çalışmaktadır. Brezilya ve Güney Afrika ise bölgesel güçler olarak kendi önceliklerini gündeme getirirler ve genellikle Çin-Rusya ağırlıklı karar alma mekanizmalarına temkinli yaklaşırlar.
BRICS+'ın genişleme talepleri ve yeni üyelikler, bu asimetrik güç yapısı nedeniyle üyeler arasında farklı algılanmakta ve bazen gerilimlere yol açmaktadır. Bu durum, grubun ortak hareket kabiliyetini sınırlandıran temel sorunlardan biridir.
Beklentiler ve gerçeklikler
BRICS+ ülkeleri, ekonomik ve coğrafi çeşitlilikleriyle küresel güç dengelerinde önemli bir rol oynama potansiyeline sahip. Ancak bu potansiyelin gerçeğe dönüşmesi, üye ülkeler arasında somut ekonomik entegrasyon ve etkili işbirliği mekanizmalarının inşa edilmesine bağlı.
Bugüne kadar ticaret hacmi artış gösterse de, serbest ticaret anlaşmaları veya gümrük birliği gibi yapısal entegrasyon adımları henüz tamamlanmadı. Altyapı, lojistik ve finans alanlarındaki koordinasyon eksiklikleri ise dikkat çekici. 2014'te kurulan Yeni Kalkınma Bankası (NDB) önemli bir adım olsa da, finansal kaynakların etkin kullanımı ve yeni üyelerle uyum süreci halen geliştirilme aşamasında. Ortak finansal araçlar ve risk paylaşımı mekanizmalarının kurulması platformun sürdürülebilirliği için kritik.
Enerji, teknoloji, iklim değişikliği ve sağlık gibi alanlarda politika koordinasyonunun güçlendirilmesi gerekiyor. Farklı öncelik ve ekonomik yapılar zorlasa da, ortak hedeflere odaklanma çabaları artmakta.
Sonuç olarak, BRICS+'ın geleceği sadece üye sayısındaki artışa değil, derinleşen ekonomik entegrasyon, finansal işbirliği ve politika uyumuna bağlı. Bu alanlarda atılacak somut adımlar, platformun küresel etkisini belirleyecek.
Alternatif yol haritası
BRICS+, çok kutuplu dünya düzeninde güçlü bir temsil potansiyeli taşıyor. Ekonomik büyüklük ve coğrafi çeşitlilik, küresel sahnede görünürlük sağlıyor. Ancak sayısal büyüklük, doğrudan etkili ve sürdürülebilir bir güç anlamına gelmiyor.
Zayıf kurumsal yapı, üyeler arasındaki siyasi ve ekonomik uyumsuzluklar ile ortak vizyon eksikliği, BRICS+'ın önündeki en büyük engeller olarak duruyor. Sayısal genişleme ile kurumsal derinleşme arasındaki dengeyi sağlamak kritik.
BRICS+'ın sadece Batı'yı eleştirmekle kalmayıp; kendi değerlerini, kurallarını ve işleyiş mekanizmalarını geliştirerek yapıcı ve işlevsel bir alternatif model oluşturması gerekiyor. Şu ana kadar bu sınavı tam anlamıyla geçemediler.
Yeni küresel ekonomik düzenin inşasında, gerçek bir "karşılık" olmak; sadece karşıtlık sergilemekten çok daha zorlu ve belirleyici bir meydan okumadır. BRICS+ için asıl sınav budur.