Bu talepler Duque'yi aşar

Doç.Dr. Eldar Hasanoğlu / İzmir Katip Çelebi Üniversitesi - Oğuzhan Çağlıyan / King's College London, MA
21.05.2021

Kolombiya'da pandemi nedeniyle kamu gelirlerinin ciddi oranda düştüğü bir dönemde Duque yönetiminin vergileri arttırmadan alt gelir gruplarına finansal destek sağlaması ve sağlık sektörüne yatırım yapması imkansıza yakın olarak değerlendiriliyor.


Bu talepler Duque'yi aşar

Kolombiya'da son bir ayda meydana gelen kanlı gösteriler bölgenin şahit olduğu en geniş çaplı gösterilerden birisidir. Bu gösteriler yönetim ile toplumun farklı katmanları arasındaki diyalog imkanlarının kapanmasından alevlenmiştir ve zorlu yaşam koşulları içinde yaşayan protestocular ülkede bazı değişiklikler talep etmektedir. Kolombiya Devlet Başkanı Ivan Duque'nin tartışmalı vergi reformu yasa tasarısının Kongre'den çekilmesine yönelik adımının üzerinden yaklaşık üç hafta geçmesine rağmen devlet yetkilileri ve Ulusal Grev Komitesi arasında grevlerin ve protestoların durdurulması ile alakalı bir anlaşmaya varılabilmiş değil.

Taleplerin yarısı ekonomik temelli

Ulusal Grev Komitesinin ve komiteden bağımsız protestocuların Duque yönetiminden ilk talepleri ülkede uygulanan ekonomi politikaları ile alakalı. Dünya Bankasına göre 2019 yılında Kolombiya gelir dağılımındaki adaletsizlik bakımından Latin Amerika'da ikinci, dünyada ise yedinci sırada bulunmaktaydı. Pandeminin etkisiyle yüzbinlerce işyerinin kapanması ve milyonlarca kişinin işsiz kalmasının ardından ülkedeki gelir eşitsizliği daha da derinleşti. Son bir yıl içerisinde yaklaşık 2,2 milyon kişinin orta gelir grubundan çıkmasıyla birlikte orta gelir grubunun toplam nüfus içindeki payı yüzde 30'dan yüzde 25'e gerilerken, yoksulluk oranı neredeyse yüzde 45'e ulaştı. Dahası, yaklaşık 50 milyonluk bir nüfusa sahip olan ülkede günde üç öğün yemek yiyebilen hanelerin sayısı son bir yıl içerisinde yaklaşık dörtte bir oranında azalarak 5,4 milyona düştü. Bu nedenle, protestocuların büyük bir kısmını kendi çatısı altında birleştiren Ulusal Grev Komitesinin yayınladığı "Acil Durum Dokümanı" adlı bildirideki taleplerin yarıdan fazlası ekonomi ile alakalı. Bu taleplerin arasında alt sosyo-ekonomik gruptaki vatandaşlara asgari ücretten az olmamak üzere yardım sağlanması, özellikle tarım ve sanayi sektörlerindeki yerli üreticilerin ve zanaatkarların korunması, vatandaşların gıda güvencesini sağlayacak yasaların yapılması, küçük işletmelere sübvansiyonlar sağlanması, işverenleri asgari ücretten az maaş ödemeye teşvik ettiği iddia edilen bin 174 sayılı çalışma ve sosyal güvenlik yasasının iptal edilmesi ve özelleştirmelerin durdurulması gibi başlıklar var. Ayrıca, eğitime erişimdeki eşitsizliği azaltmak ve sosyal mobiliteyi arttırarak gelir adaletsizliğini dengelemek amacıyla alt gelir grubunun oturduğu mahallelerdeki öğrencilerin yüksek eğitime ücretsiz erişebilmesi talep ediliyor.

Sağlık ikinci sırada

İkinci ana talep sağlık sektörü ilk alakalı. 1993 yılında yapılan sağlık reformundan bu yana Kolombiya'da kamu sağlık hizmetlerine erişimde büyük ilerlemeler kaydedildi. Öyle ki, OECD'nin DANE'nin rakamlarını baz alarak hazırladığı bir raporunda 1990-2015 yılları arasında kamu sağlık hizmetlerine erişebilen nüfus oranının neredeyse dörde katlanarak yüzde 97'ye yaklaştığı aktarılmakta. Fakat, uzmanlara göre geçtiğimiz yıl Kongre'ye sunulan 010 sayılı sağlık reformu yasa tasarısı sağlık sisteminde özelleştirmelere yol açacak ve birçok kişiyi pandemi döneminde güvencesiz bırakacak. Bu nedenle hem Ulusal Grev Komitesi hem de bağımsız protestocular 010 sayılı yasa tasarısının Kongre'den geri çekilmesini talep ediyorlar. Sağlıkla alakalı diğer talepler ise kamu sağlık hizmetlerinin kalitesinin iyileştirilmesi ve Covid-19'a karşı aşılmanın hızlandırılması. Son otuz yılda sağlık hizmetlerine erişimde yaşanan ilerlemelere rağmen hizmetlerin verimliliği ve kalitesi konusunda ciddi sıkıntılar yaşanmaya devam ediyor. Özellikle pandeminin getirdiği ek yük ile birlikte pek çok şehirde sağlık hizmetleri çökme noktasına gelmiş durumda. Günlük vaka sayısının 15-20 bin arasında seyrettiği ülkede yoğun bakım uzmanı eksikliği ve yüksek yatak doluluk oranları nedeniyle her gün neredeyse 500 kişi hayatını kaybediyor. Ülkenin en yüksek nüfusa sahip ikinci eyaleti olan Antioquia'nın bazı bölgelerinde yoğun bakım yatak doluluğu yüzde 99'a ulaşmış durumda. Başkent ve en gelişmiş şehir olan Bogota'da bile yoğun bakım doluluk oranı yüzde 95 civarında seyrediyor. Geniş katılımlı protestolar nedeniyle önümüzdeki günlerde vaka ve ölü sayılarının artması ve kamu sağlık sisteminin üstüne daha da yük binmesi bekleniyor. Ayrıca, ülkede aşılama konusunda da büyük eksiklikler var. Aşılamanın başladığı 18 Şubat gününden bu yana sadece yaklaşık 7,5 milyon doz aşı uygulanabildi ve tüm aşıları tamamlanan vatandaşların oranı halen daha yüzde 5'in altında.

FARC faktörü

Üçüncü ana talep FARC (Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri) gerillaları ile yapılan barış anlaşması ile alakalı. 2016 yılında imzalanan tarihi anlaşma ile birlikte 50 yıldan uzun süre silahlı mücadele veren gerillalar silah bıraktılar ve FARC siyasi bir partiye dönüştü. Fakat, seçim kampanyası döneminde FARC ile yapılan anlaşmaya karşı olduğunu ifade eden Ivan Duque'nin 2018 yılında devlet başkanı seçilmesiyle birlikte barış süreci ciddi bir sekteye uğradı. Barış anlaşması çerçevesinde kurulan Özel Barış Hukuku'nun (JEP) başındaki Eduardo Cifuentes'e göre verilen güvencelere rağmen 2016 yılından bu yana 276 eski FARC gerillası öldürüldü. Suikasta uğrayan bu eski gerillaların sadece yüzde 10'undan azı tekrardan suça karışmışken, yüzde 90'dan fazlası barış anlaşmasının şartlarına riayet ediyordu. Anlaşmanın taraflarının verdikleri sözleri tutmamaya başlamasıyla birlikte pek çok eski FARC gerillası tekrardan silahlandı. El Tiempo gazetesinin ulaştığı resmi dokümanlara göre 2018-2020 yılları arasında FARC'tan kopan grupların eleman sayısı ikiye katlanarak 4 bin 600'e ulaştı. Bu grupların tekrardan güç kazanmaya başlamasıyla birlikte uyuşturucu hammaddesi olarak kullanılan koka bitkisinin ekiminde rekor artışlar yaşandı. Artan koka ekimini kontrol altına almak amacıyla Duque yönetimi barış anlaşması çerçevesinde durdurulan havadan glifosat ile spreyleme operasyonlarını yeniden başlatma kararı aldı. Her ne kadar Kolombiya devleti aksini iddia etse de, uzmanlara göre glifosat maddesi kırsal kesimdeki pek çok çiftçinin tek geçim kaynağı olan koka bitkisini öldürmenin yanı sıra su ve toprağa karışarak hayvanları ve diğer ekinleri de zehirliyor. Bu nedenle, Ulusal Grev Komitesinin taleplerinin arasında havadan glifosat ile spreylemenin durdurulması var. Ayrıca, FARC'tan kopan grupların güç kazanması ve koka ekiminin artmasıyla birlikte özellikle uyuşturucu ticareti ve yasadışı altın madenciliğinin yaygın olduğu kırsal bölgelerde şiddet olayları tekrardan arttı. Barış sürecini destekleyen protestocu gruplar ülkedeki şiddet olaylarının azalması için barış anlaşmasının şartlarına uyulmasını talep ediyorlar.

Polis reformu

Uluslararası basında pek yer almasa da özellikle genç protestocuların dillendirdiği bir diğer talep ise polis reformunun gerçekleştirilmesi. Kolombiya Ulusal Polis Teşkilatının adının karıştığı yolsuzluk skandalları ve şiddet olayları nedeniyle özellikle son on yılda teşkilata güven konusunda büyük bir erozyon yaşandı. Öyle ki, Los Andes Üniversitesi'nin yaptığı bir çalışmaya göre 2010-2020 yılları arasında polis teşkilatına güvendiğini söyleyen Bogotalıların oranı yüzde 52'den yüzde 25'in altına geriledi. Aynı çalışmaya göre son yıllarda hükümet karşıtı protestolarda aktif rol almış kişilerde bu oran yüzde 3'ün altında. Her beş kişiden birinin hayatı boyunca en az bir kere polis şiddetine maruz kaldığını söylediği ülkede, ulusal grev sürecinde polislerin adlarının karıştığı ölüm, yaralama, işkence ve tecavüz vakalarıyla birlikte polis reformu tartışmaları tekrardan alevlendi. Reform isteyen bağımsız protestocuların taleplerinin arasında adı daha önce de gösterici ölümlerine karışmış olan ESMAD'ın (Kolombiya Ulusal Polisi'ne bağlı Toplumsal Olaylara Müdahale Birimi) ilga edilmesi, polis eğitiminde değişiklikler yapılması ve şiddet olaylarına adı karışan kolluk kuvveti mensuplarının yargılanmaları var.

Sadece bir talepte anlaşıldı

Ayaklanmaların dördüncü haftasına yaklaşılırken Duque yönetimi ve Ulusal Grev Komitesi sadece bir talep üzerinde anlaşabildi. 19 Mayıs günü yapılan resmi açıklamaya göre 010 sayılı sağlık reformu yasa tasarısı Kongre'de yapılan komisyon oylamasının ardından rafa kaldırıldı. Anlaşmaya yaklaşılan bir diğer konu ise yüksek öğrenim harçları ile alakalı. 11 Mayıs günü Eğitim Bakanı Maria Victoria Angulo, alt gelir grubunun oturduğu mahallelerde ikamet eden devlet üniversitesi öğrencilerinin 2021 eğitim yılının ikinci yarısı için harç ücreti ödemeyeceklerini açıkladı. Ulusal Grev Komitesi liderleri ile hükümetin önümüzdeki günlerde Covid-19'a karşı aşılama, küçük işletmelere sübvansiyonlar sağlanması ve yüksek öğrenim harçlarının tamemen kaldırılması gibi birkaç konuda daha anlaşmaya varması beklense de, diğer başlıklar için anlaşmaya varılmasının önünde ciddi finansal engeller var. Pandemi nedeniyle kamu gelirlerinin ciddi oranda düştüğü bir dönemde Duque yönetiminin vergileri arttırmadan alt gelir gruplarına finansal destek sağlaması ve sağlık sektörüne yatırım yapması imkansıza yakın olarak değerlendiriliyor.

Sermayenin desteği

Gerçek kişilerin vergi yükünü arttıran yeni bir yasa teklifi sunulursa ayaklanmaların daha da büyümesi, tüzel kişilerin vergi yükünü arttıran yeni bir yasa teklifi sunulursa da 2022 başkanlık seçimlerine giderken Duque'nin son başkanlık seçimlerinde adayı olduğu Demokrat Merkez Partisine özel sektör desteğinin azalması riski var. Anayasal kısıtlamalar nedeniyle Duque'nin katılamayacağı 2022 seçimlerinde Demokrat Merkez Partisinin iktidarını sürdürebilmek için özellikle büyük sermaye gruplarının desteğini korumaya ihtiyacı var. Bu ihtiyaç nedeniyle özelleştirilmelerin durdurulması da ihtimal dışı olarak değerlendiriliyor. Ayrıca, polis reformu ve koka ekilen alanların havadan glifosat ile spreylenmesi gibi ulusal güvenlikle alakalı konularda herhangi bir taviz verilmeyeceği geçtiğimiz yıllarda yaşanan eylemlerde defalarca dile getirildi. Kolombiya'daki güvenlikçi politikaların ana mimarı olarak değerlendirilen ve kabine üzerinde güçlü etkiye sahip olan eski devlet başkanı Alvaro Uribe ülke siyasetinde kilit rol oynadığı sürece bu konularda taviz verilmesi mümkün görünmüyor.

[email protected]