‘Bu Ülke'nin aydını

Murat Güzel / Açık Görüş Kitaplığı
1.04.2023

Mustafa Kemal Şan'ın editörlüğünü yaptığı "Bu Ülke'nin Aydını Erol Güngör" dosyası Tezkire'nin 82. sayısının kapağını süslüyor. Bu haliyle dosyanın, Erol Güngör'ün vefatının 40. yıldönümüne önemli bir armağan olduğunu söylemek gerekir.


‘Bu Ülke'nin aydını

Türk düşünce hayatının üretken, farklı, seçkin isimlerindendir Erol Güngör. Üretkendir çünkü çalışmaları yaklaşık 40 yıl önce yapılmış olmasına karşın hâlâ atıf alabilmekte, eserleri yaygın bir biçimde birbirinden farklı mahfillerde okunabilmektedir. Merhum Hüsamettin Arslan'ın A. H. Tanpınar, N. Topçu ve C. Meriç'le yan yana zikrettiği Erol Güngör'ün fikri olgunluğunun en önemli sebebi belki de tevarüs ettiği geleneğin hayırlı mirasçısı olabilmesidir. Bir yandan hocası Mümtaz Turhan'la bir yandan da aralarında Fethi Gemuhluoğlu, Ayhan Songar, Ziya Nur Aksun, Ali Fuad Başgil, Mahir İz, Ekrem Hakkı Ayverdi, Osman Turan, İbrahim Kafesoğlu gibi isimlerin bulunduğu Türk kültürünün önemli muhitlerinden biriyle yakından teşrik-i mesaisi ve dostluğu Güngör'ün kazandığı entelektüel kimliğin kurucu unsurları içinde başlıcasını oluşturur. Tevarüs ettiği geleneği sonraki kuşaklara aktarma sorumluluğunun yanısıra sağ-sol kavgasının hararetlendiği bir dönemde verdiği fikri mücadele ile edindiği kamusal rolü bihakkın yerine getirip arkasında önemli bir fikri miras bırakmıştır.

Vefatının 40. yılı

Mustafa Kemal Şan'ın editörlüğünü yaptığı "Bu Ülke'nin Aydını Erol Güngör" dosyası Tezkire'nin 82. sayısının kapağını süslüyor; bu haliyle dosyanın Erol Güngör'ün vefatının 40. yıldönümüne önemli bir armağan olduğunu söylemek gerekir. Dosyada 6 makale ve bir söyleşi bulunuyor; ayrıca Erol Güngör'ü ele alan 3 kitabın birbirinden ayrı isimlerce yapılmış tahlil ve tanıtımları bulunuyor.

Dosyanın ilk yazısını oluşturan "Erol Güngör'ün Türk Modernleşmesine Bakışı" adlı makalede Mustafa Kemal Şan, Güngör'ü Mehmet Akif ekseninde değerlendirirken onları modernist paradigmanın kurguladığı "İki Türk aydını" çerçevesinde değil, aynı kültürün yarım asır öncesi ve sonrası olarak mukayese ediyor. Böylelikle Şan, Türkiye'de yaşanan modernleşme tarihinin farklı bağlamlarını ve kopuşlarını analiz etmemizde önemli bir imkân sunuyor. Edebiyat ve hayat arasında güçlü bağların olduğunun ve insan gerçeğinin tarihe ve kültüre başvurmadan anlaşılamayacağını ileri süren Erol Güngör'ün yayın ilkeleriyle örtüştüğü Hisar ve Türk Edebiyatı dergilerinde yayınlanmış edebiyat eleştiri yazılarını ele alan Adem Bölükbaşı onun edebiyat kanonu oluştururken ortak kültür kaynaklarımızdan yararlanmanın gerekliliğini vurguladığını, ayrıca Kemal Tahir, Sezai Karakoç gibi isimlerle ortak birçok noktayı paylaştığını belirtiyor. Erol Güngör'ün 1960'lı yıllardan itibaren Türk sağının öne çıkan düşünce adamlarından biri olduğuna dikkat çeken

Fatih Yıldız bunun sebebinin onun içine doğduğu toplumsal, kültürel, bilimsel, siyasi ve entelektüel çevrelerden kaynaklandığını dosyada yer alan yazısında belirtiyor. "Erol Güngör'ün Entelektüel Kimliği ve Türk Soluna Dair Yaklaşımı" başlığını taşıyan yazısında Yıldız, Güngör'ün 1960'lı yıllardan itibaren toplumsal ve siyasi manada yaygınlık kazanan fikirlerin tam karşısında bir konum alarak entelektüel üretimini gerçekleştirdiğini vurguluyor. Yıldız makalesinde gerek Güngör'ün entelektüel kimliğinin oluşu etmenlerine ve üretimine gerekse dönemin entelektüel tartışmalarına ilişkin kapsamlı bir bağlam oluşturuyor. Erol Güngör'ün kültür ve medeniyet kavramlarını iç içe görmesinden hareket eden Musa Taşdelen ise "Erol Güngör'de Kültür ve Medeniyet İlişkisi" başlıklı makalesinde onun Ziya Gökalp ve Mümtaz Turhan'la kesişen ve ayrışan yanlarını değerlendirerek bu iki kavrama dair güncel bir çerçeve hazırlıyor. Güngör'ün düşüncelerinden hareketle konuyu değerlendiren Taşdelen makalesinde modernleşme ve küreselleşme bağlamında eleştirel bir analiz ortaya koyuyor. Dosyada ayrıca Erol Güngör üzerine M. Tayfun Amman ile söyleşilmiş.

Bu Ülke'nin Aydını Erol Güngör Tezkire sayı: 82, 2022

Balkanlı muhacirler Türkiye'ye ne kattı?

Yaklaşık bir yüzyıl önce kaybedilen savaşlar ve topraklar sebebiyle Türkiye'ye göçmek zorunda kalmış Balkanlıların Türkiye'de derin bir etkisi olduğu bilinir. Ulaş Sunata'nın hazırladığı derlemede Balkan muhacirleri ve göç politikasından bu uzun göç tarihinin hafızadaki izleri ve nostaljisine kadınların evlilik tecrübesiyle kesişen, çocukları yalnızlığa iten kendine mahsus göç hikayelerinden ticari ilişkilere dek birçok konu ele alınıyor. Kitap Selda Adiloğlu, Sinem Arslan, Nurcan Özgür Baklacıoğlu, Dimitar Bechev, Tanıl Bora, Ahmet Ceylan, Dionysis Goularas, Gökçe Bayındır Goularas, Özlem Hocaoğlu, Leman İncedere, Ayşe Parla, Bayram Şen, Feryal Tansuğ ve Ersin Uğurkan'ın katkıları ile hazırlanmış.

Türkiye'de Balkanlar, der. Ulaş Sunata, İletişim, 2023

Marx'ı yoksa Spinoza üstünden mi okumalı?

Yirminci yüzyıl Marksist düşünürleri arasında önemli bir polemik konusuydu Marx'ın nasıl okunacağı. Marx'ı alışıldığı gibi Hegel üzerinden değil Spinoza üstünden okumanın doğru olduğunu söyleyen Althusser'in ve karşıtlarının tartışmalarından önce Sovyetler Birliği'nde 1923-1932 yılları arasında Spinoza üzerine yayımlanan yedi nitelikli makalenin Kline tarafından yapılan çevirilerini içeren kitapta Spinoza'nın Marksist yorumunu irdelemek mümkün. Bu yorumun yalnızca Batı biliminin baskın geleneklerinden değil, aynı zamanda devrim öncesi Rusya'nın eleştirel ve olumsuz görüşlerinden de bir kopuşu temsil ettiğini söyleyebiliriz.

Sovyet Felsefesinde Spinoza, George L. Kline, çev. Akın Sarı, Ayrıntı, 2023