CHP Jakobenizmi öldü bir daha asla dirilmeyecek!

M. Taceddin Kutay/ Türk Alman Üniversitesi
6.04.2019

CHP endemik bir ormandır. İçinde yaşayan bitkiler CHP florası dışında varlıklarını sürdüremezler. Bu sebeple bir Halk Partili prototipi Ağrı’dan da istikrah eder, insanların ailelerini de tahfif eder. Bu karakterde insanlara cevap yetiştirmemiz elbette anlamsız; zira her fırsatta ispat ettikleri şey aynı ülkede yaşamadığımız hakikati.


CHP Jakobenizmi öldü bir daha asla dirilmeyecek!

31 Mart seçimleri sebebiyle hepimizin alakası özellikle İstanbul seçim sonuçlarına yönelmiş durumda. Bu sebeple konuşulması gereken pek çok şey şimdilik göz ardı ediliyor. Bununla birlikte göz ardı etmememiz gereken şeyleri konuşmaya gayret etmeliyiz. Bunlardan ilki 31 Mart seçimlerini bir intikam seçimi olarak tarif eden Hüsamettin Cindoruk ve paydaşlarının seçim sonuçlarına yönelik ortaya koydukları reaksiyonlardır. Kimin kimden ne namına intikam alacağını konuşmadan önce seçimin ayırt edici özelliğini ortaya koyalım. 31 Mart seçimlerinin en önemli özelliği şimdiye kadar kendi kültürel gettosunda var olmayı bir siyasal alışkanlık haline getiren Cumhuriyet Halk Partisi’nin ilk defa bir yerel seçimde kurmak mecburiyetin-de kaldığı ittifak sebebiyle farklı bir dış görünüş ile önümüze çıkmak zorunda olduğudur. Evet Ankara’da Mansur Yavaş’ın, İstanbul’da ise Ekrem İmamoğlu‘nun elde ettikleri seçim başarıları bu bakımdan analizi yapılması gereken bir durumdur. Zira ne Yavaş ne İmamoğlu birer CHP’li figür olarak seçmenin karşısına çıkmadı. Yazımız kaleme alınırken İstanbul seçimleri üzerine süren tartışmalar henüz devam etmekteydi. Ancak seçimi kazansın yahut kaybetsin İmamoğlu‘nun İstanbul seçimlerinde büyük bir başarı elde ettiğini teslim etmek mecburiyetindeyiz. İmamoğlu bu başarısını bir CHP’li gibi davranmamasına ve CHP imajını sahaya sürmemesine borçludur. Yavaş ise zaten ilk günden beridir ‘ülkücü’ olarak lanse edilmiş ve CHP’nin tarihsel defosunu sırtlanmak mecburiyetinde kalmamıştır. Bu sebeple söz konusu siyasal figürlerin bundan sonraki siyasal hayatlarında da karşımıza alışıldık CHP jakobenizmi ile çıkamayacaklarını söyleyebiliriz. Zira kendilerini siyasal olarak var eden şey bu jakoben geleneğe olan mesafeleridir. Buna mukabil seçimin hemen akabinde yabancısı olmadığımız jakoben saldırılar ile karşı karşıya kaldık. Cindoruk’un intikam seçimi dediği şey bu saldırılar ile kendisini ortaya koydu.

CHP’yi göremiyoruz

Hikmetli bir Alman atasözü “Ağaçlardan ormanı göremiyoruz” (Man sieht den Wald vor laute Bäumen nicht) der. Önümüzde o kadar çok ağaç var ki, bu ağaçlar ormanı görmemize mani oluyor. Seçim sürecinde kendisini CHP’li değilmiş gibi ortaya koyan CHP’liler bizlerin zaman zaman büyük resme odaklanmamızı engelledi. Oysa bu ağaçların ormanın bir parçası olduklarını görmek için tek tek ağaçlara değil ormana bakmamız gerekiyordu. Ne Yavaş ne İmamoğlu hatta ne de Kılıçdaroğlu bizlere ormanın karakterini göstermiyor. Buna karşın CHP ormanı kendisini seçimin hemen ardından “Bana ‘N’aber, Savcı Sayan kazandı’ diye gelmeyin. Adamın bundan sonra yaşayacağı yer Ağrı arkadaşlar. Başka sözüm yok” tweet’i atan Mirgün Cabas ile ortaya koyuyor. Cabas resmin bir tarafı olarak karşımıza çıkıyor. Sosyo-ekonomik ötekileştirmesinin hesabını kendisin-den Savcı Sayan başta olmak üzere Ağrılılar sorsun. Bununla birlikte İmamoğlu’nun aile fotoğrafını “Çeyrek yüzyıldır İstanbul’a yakışır düzgün bir aile fotoğrafına hasret kalmışım. Teşekkürler İmamoğlu ailesi. Bu fotoğraf gönlümde çiçekler açtırdı.” şeklinde yorumlayan ve bundan önce ortaya konan aile fotoğraflarını hepimizin bildiği sebepler ile aşağılayan Mine Kırıkkanat resmin diğer tarafını ortaya koyuyor. Söz konusu yorumlar CHP ormanının karakteristiğinin iki vechesini ortaya koymaları bakımından son derece önemlidir.

CHP endemik bir ormandır. İçinde yaşayan bitkiler CHP florası dışında varlıklarını sürdüremezler. Bu sebeple bir Halk Partili prototipi Ağrı’dan da istikrah eder, insanların ailelerini de tahfif eder. Bu karakterde insanlara cevap yetiştirmemiz elbette anlamsız; zira her fırsatta ispat ettikleri şey aynı ülkede yaşamadığımız hakikati. Bunlar kendi gettolarında yaşıyorlar. Bu sebeple Türkiye gibi bir tasaları yok. Bu kötülük bir cevabı hak etmi-yor. Ancak bu kötülüğe paralel ortaya çıkan arazlara karşı söylememiz gereken şeyler olduğu aşikar.

Kırıkkanat’ın İmamoğlu ailesi hakkında yaptığı ve bundan önce verilen pozları tahfif ettiği terbiyesiz tweet 24 Televizyonu’nda yayınlanan Gü-nün Manşeti programında eleştirildi. Hikmet Genç ve Serkan Fıçıcı burada yaptıkları yorumda sayın İmamoğlu’nun muhtereme validelerinin de teset-türlü bir annemiz olduğunu dile getirdiler. Fıçıcı “Şimdi sayın İmamoğlu’na düşen annesini de aynı resme dahil ederek Kırıkkanat’ın gözünün içine bu resmi sokmasıdır” mealinde bir yorumda bulundu. Her iki sevgili abime de itiraz ederek Kırıkkanat’ın sözlerinin ne anlama geldiğini tartışmaya başla-yayım. Evvela İmamoğlu annemizin başörtülü olup olmaması Kırıkkanat için –ki kendisi de aşağı yukarı annemiz yaşındadır- her hangi bir anlam ifade etmez. Zira kamusal görünürlüğü olmayan, aksine harim-i ismetinde mazbut bir hayat yaşayan bu hanım annemiz tam da Kırıkkanat’ın talep ettiği kimsedir: 1- Madem başörtülüdür, en fazla bir yaşlı teyzemiz olabilir. 2- Madem başörtülüdür, öyleyse evinde oturur, kamusal alanda var olmaz. Yıllarca Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın resmi bunlar için bir anlam ifade etti mi ki, İmamoğlu’nun başörtülü annesi bir anlam ifade etsin? Kırıkkanat’ın tam olarak talep ettiği şey bu zaten. Bu sebeple muhtereme hanım annemizi bu tartışmanın içine dahil etmemizin hiçbir faydası yok. Kırıkkanat bundan bir kaç ay evvel “sizlerden intikamımızı alacağııız” şeklinde acaip şeyler anlatırken tam olarak bunu söylüyordu. Kırıkkanat’ın intikam tahayyülü açık “Bütün kazanımlarınızı elinizden alacağız! Sizleri tekrar 28 Şubat ve öncesi günlere döndüreceğiz! Ancak analarınız evlerinde başörtüsü takabilecek!” Cindoruk’un ve Kırıkkanat’ın 31 Mart seçimlerine atfettikleri bu büyük mana işte bu talepten ileri geliyor. Buna mukabil şu mantıklı sorunun cevabını elbette kendilerinden beklemiyorum ancak aklı başında herkese soruyorum: Haydi CHP siyasal gettoları hariç elde ettiği belediyelerde tarihsel yatkınlığı olan jakobenliğini ortaya koysun da görelim. Erdoğan iktidarının bizlere armağanı olan kazanımları elimizden almayı denesin de görelim? Her şeyden önce bunun siyasal faturasını ödemeyi göze alamayacak bir CHP ile karşı karşıyayız.

Zira CHP öldü. Karşımızda yeni bir blok var ve bu blok bizlere ağaçları sunmayı ve ormanı göstermemeyi akıllı bir strateji olarak takip ediyor. Siz CHP’li siyasilerin yerinde olsanız siyasal hesaplarınızı Kırıkkanat gibi jakobenlerin şımarıklığına kurban eder misiniz? Edemeyecekler! Hiçbir zaman eskiden karşımızda oldukları kadar cesur bir biçimde karşımızda olamayacaklar. Ancak söz konusu blok içinden çok güçlü bir ses her zaman yükselmeye devam edecek.

Erdoğan’ı tebrik edelim

Sadece elde ettiği yüzde 52 seçim başarısı sebebi ile değil, aynı zamanda milletin tepesinde Demokles’in kılıncı gibi sallanan Kemalist jakobe-nizmi bir daha dirilmemecesine öldürdüğü için de Erdoğan büyük bir tebriği hak ediyor. 31 Mart seçimlerinde elde ettiği mevzi başarılar CHP’yi bir daha o karanlık günlerin sapkınlıklarına yönelmekten alıkoyacak. Zira bu millet yediden yetmişyediye bu tavra karşı duruşunu ortaya koyuyor ve koyacak. Kırıkkanatlar, Cabaslar, Cindoruklar yaşayacak; ancak ne söylemleri Türkiye’de bundan sonra iktidar olacak, ne talepleri bir karşılık bulacak. Gün gelip, emr-i Hakk vaki olduğunda bu millet Erdoğan’ı bu canavarı öldüren beyaz atlı olarak yad edecek. Zira Erdoğan siyaseti, 24 Haziran süreci ile birlikte halkın karşısına CHP olarak çıkmayı göze alamayan yepyeni bir CHP’nin doğmasını sağladı. Bu Türkiye demokrasi tarihi açısından kazanımların en büyüğüdür!  

@Taceddin_Kutay