CHP'de gerçekten liderlik yarışı var mı?

Burak Örkün/ Siyasal İletişim Uzmanı
19.06.2023

Kılıçdaroğlu… Dönüp dolaşalım bende buluşalım formülünü yine ve yeniden dayatan mağlup pehlivan… İyi bir politbüro yöneticisi, dar alanda kısa paslaşan kısır siyaset anlayışının gediklisi... Hemen ilk hamlesini yaptı. Madem İmamoğlu dövüşmek istiyordu, elini suya sabuna dokundurmayacak, Sarıgül'ü bir adım öne sürecekti. Kendisine yakın Özgür Özel isminin kamuoyuna düşmesiyle, kurultaya, eğer gerekirse hangi adrese gideceklerini işaret etti.


CHP'de gerçekten liderlik yarışı var mı?

Günlerdir gündemi meşgul eden bu soruya hemen cevap verelim.

Hayır!

CHP'de bir liderlik yarışı yok.

Zira CHP'de mevcut Genel Başkan ve isimleri basında dolaşan İmamoğlu ve Özel'in lider olabilecek vizyon ve kabiliyetleri yok.

Dolayısıyla bahsedebileceğimiz tek yarış, tek rekabet konforlu Genel Başkanlığı içindir.

Hatırlayalım!

Kılıçdaroğlu Almanya'da Cumhurbaşkancılık oynar iken evladı İmamoğlu, Akşener prodüktörlüğünde korsan bir Saraçhane çıkarması yaptı.

Lider fırsatları görür, iyi düşünür, doğru karar verir ve uygulardı.

İmamoğlu fırsatı gördü, iyi düşündü, doğru karar verdi ama...

Ama cesaret edemedi.

Lider cesur olurdu; İmamoğlu değildi.

Birçok kez ayağına gelen topu çevirdi, çevirdi, çevirdi...

En sonunda benim Cumhurbaşkanı adayım CHP'nin genel başkanıdır diyerek sevimli ve uslu bir portre çizmeyi yeğledi.

Önder Sav'ı tek çırpıda tuş eden Kılıçdaroğluna karşı "Ben Ekrem geliyorum" diyemedi.

Rakibini yanına kardeşçe çektikten sonra darbeyi vur diyen Sovyet siyaseti metoduyla baş etmeyi göze alamadı.

Yeni bir cephe açamadı

Fiili İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu karşısında cephe açamayarak yürüttüğü soğuk savaş devam ederken yeni bir cephede göğüs göğüse çarpışmayı nasıl göze alsındı?

Kılıçdaroğlu'na gitti, nasihat dinledi ve ilk uçakla ver elini İstanbul!

Sana söz baharlar gelecekti lakin o hülya başka bahara kaldı.

Özgür Özel...

Kılıçdaroğlu uğruna dökülen göz yaşlarının muhkem adresi.

Nitelikli emanetçi.

Parti kurmaylarının kendilerine yakın medyaya aktardığı bilgilere göre "ola ki tabandan gelen istifa baskısına kayıtsız kalamazsa, Kılıçdaroğlu'nun işaret edeceği namzet."

Politika suret kabul etmez!

Aslını ister! Aslı varken surete kimse rağbet etmez.

Lider suret değil asıl olur.

Lider, kendisine sadakatle bağlanılandır.

Kılıçdaroğlu kurmayları ve medya tarafından yürütülen güçlü bir "artık bırak" mobbingine maruz kalırsa diye rotasını Özgür Özel'e çevirdi.

Öyle ya; Kılıçdaroğlu milletvekili olmayan ilk genel başkandı.

Özgür Özel ise genel başkan olmayan ilk grup başkanıydı.

Özel, sadakatle bağlı olduğu hamisinin can simidi olmak için siyasi aparatlığı kabul ederdi.

Etmesine eder elbet ama böyle bir aktör bu haliyle ancak Kılıçdaroğlu 2.0 versiyonu olarak görünür.

İkame bir figür

Lider işaret beklemez, işaret eder.

Lider istikamet çizer...

Özgür Özel çizemedi.

Kötü bir kopya olmaktan öteye gidemeyeceğini ayan beyan gösteren vasat açıklamalarla kişisel PR ve politik ikbali açısından yatırım yaptı.

Lider zaten olamazdı da genel başkanlık hususunda da ancak ikame bir figür olacağını kanıtladı.

Ve Kılıçdaroğlu...

Dönüp dolaşalım bende buluşalım formülünü yine ve yeniden dayatan mağlup pehlivan!

Yalancı baharlara göz kırpan anket şirketlerinin müdavimi.

İyi bir politbüro yöneticisi, dar alanda kısa paslaşan kısır siyaset anlayışının gediklisi.

Hemen ilk hamlesini yaptı.

İmamoğlu'nu olası adaylığı karşısında ölçüsüzce yıpratacak, sert çıkışları başarıyla yapacak bir alanı Sarıgül'ü partiye eklemleyerek inşa etti.

Madem İmamoğlu dövüşmek istiyordu, elini suya sabuna dokundurmayacak, Sarıgül'ü bir adım öne sürecekti.

Diğer hamlesi gecikmedi.

Adres gösterdi

Kendisine yakın Özgür Özel isminin kamuoyuna düşmesiyle kurultaya eğer gerekirse hangi adrese gideceklerini işaret etti.

Böylece delege gücünü kullanarak aba altından gösterdiği sopayla "ben olmayacaksam" beni istemeyen hiç kimse genel başkan olamaz mesajını verdi.

Yani yalnızca onun istediği biri seçilebilirdi.

Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi son kez katılıyorum dediği grup toplantısına sanki bu lafı söylememiş gibi bir kez daha dakikalarca alkışlanarak girdi.

Değişime öncülük edeceğim dedi!

Oysa değişime değil, çok zorda kalırsa sınırları tarafınca belirlenmiş kontrollü bir dönüşüme müsaade edecekti.

Kürsüde, iki tur üst üste yenilmiş ve meclis aritmetiğinde hüsrana uğramış bir genel başkan yoktu.

Aksine! Oyun bahçesine döndürdüğü partisinin kurultayı için çocukça heyecanlanan küçük bir çocuk gibiydi.

Zaten aslında kazanırdı da 500 TL ile sınıf atlayan TRT müdavimi Türk köylüsü ondaki dehayı sezememiş, ayıp etmişti.

E suç onda mıydı canım?

Yoksa çatır çatır kazanırdı.

Değil mi ki Erdoğan ilk turda kaybetmişti. İkinci tur mu? Bahsetmeye değer miydi?

Erdoğan'a karşı hiçbir seçimi kazanamamasına, seçmeni ve hatta dilinden düşürmediği Z kuşağını bile ikna edememesine rağmen kartlarını yeniden açtı.

Keyfi yerindeydi.

Alkışlandı, tezahüratlar altında mest oldu.

Ona "pirom, dedem" diyen kadim destekçilerinin sosyal medya çığlıklarını duymak için sabırsızdı.

Tek kazanabildiği ve kazanabileceği oyun için kolları sıvadı.

CHP Genel Başkanlığı...

Evet...

Ana muhalefet partisinin kurultayı yakın zamanda yapılacak ve biz de malumun ilamına şahit olacağız.

Bir şahitliğimiz de değişim nidalarıyla yeni umutlar büyüten CHP seçmeninin hayal kırıklığı konusunda cereyan edecek.

Çünkü kurultay sonrası sis perdeleri kalkacak ve CHP'de değişmeyen tek şeyin liderlik sorunu olduğu hakikati bir kez daha anlaşılacak.

[email protected]