CHP'li seçmen: Deprem konutlarını da yapsınlar sonra gitsinler

Hilmi Daşdemir / Optimar
18.03.2023

Siyasetin de ülkenin de asıl gündemi deprem ve bu büyük yaranın kim tarafından sarılacağı... Seçimde kararsızların karar vermesini sağlayacak en önemli soru da bu olacak. Biz bu soruyu sorduk. Cevap yüzde 49,7 oranıyla Recep Tayyip Erdoğan çıktı. Bir kısım CHP seçmeninden de şu cevabı aldık: "Şu deprem konutlarını yapsınlar da ondan sonra gitsinler."


CHP'li seçmen: Deprem konutlarını da yapsınlar sonra gitsinler

Seçim sathı mailine Kahramanmaraş merkezli depremlerin gölgesinde girdik. Asrın Felaketi denildi -ki öyle idi- onunla da dalga geçtiler. Depremin ağır etkilerini uzun süre daha hissetmeye devam edeceğiz. Etmeliyiz de, hiç unutmamalıyız. Depreme, sele göre uygun zeminlere binalar inşa etmeliyiz. Bizim uzaktan hissettiğimiz acıları birebir yaşayanlar var. Ailesini, anasını, babasını, kardeşini kaybedenler var. Bu acı tarifi olmayan bir acı. Allah, unutturacak acı vermesin inşallah.

Afetler, biz ölümlülerin hiç ölmeyecekmiş gibi belirlediğimiz, tasarladığımız takvimle ilgilenmiyorlar. Hazırlıksız yakalıyorlar, ağır bedeller ödetiyorlar. Takdir-i İlahi olmakla birlikte suç bizim, hepimizin. Kolektif olarak hatalıyız. Toplumdaki farkındalığı ölçüp ona göre farkındalığı yükseltmediğimiz için. Mevzuatlarımızı depreme ya da afetlere göre düzenlemediğimiz için. Daha fazla kazanma hırsıyla usulüne uygun olmayan fazla kat ve daha geniş evler isteğimiz için. Kolon kesmenin ölümlere sebep olduğunu öğrenemediğimiz için.

Liste uzayıp gidiyor.

Hatalar silsilesi.

Depremin hayatımızı altüst etmesine rağmen yazının konusu deprem ve hayatımıza etkileri değil. Ancak, depremin siyasete etkileri de kaçınılmaz.

AK Parti iktidarı 3 Kasım 2002 seçimlerinden beri Türk Milleti'nin oylarıyla iktidarda. 2002'de yüzde 34 alarak seçimleri kazandı. 2011 ve 1 Kasım 2015 seçimlerinin ikisinde de oy oranlarında yüzde 49'u geçti. Küsuratlar önemli olsa da yüzde 50 sınırında tek başına oy alan bir parti oldu AK Parti.

Şimdi ne olur?

Bu sorunun cevabını vermek için henüz erken. Benim başında olduğum araştırma kuruluşu Optimar 2014 seçimlerini ve 2018 seçimlerini Türkiye'de en yakın tahmin eden araştırma kuruluşudur. O dönemlerde oldukça iddialı konuştum: "Erdoğan ilk turda kazanacak; yüzde 51 yüzde 53 arası oy alacak." dedim. Haklı da çıktım. Zira, elimde veriler vardı. Bu verilere dayanarak yorum yaptım. Şunu da ilave etmeliyim ki 2014 yılından beri sadece 7 Haziran 2015 seçimlerinde hata payının üzerinde bir yanılmamız oldu onun dışındakilerde en iyi ya da en iyiler içerisinde olduk. Burada maksadım bize ayrılan bu alanda haddi aşıp reklam yapmak değil. Geçmiş seçimlerde cenab-ı Allah'ın lütfu ve keremiyle en isabetli sonuçları verdik. Bu seçimlerde de benzer yöntemlerle çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Verilere dayanarak yorum yapıyoruz. Anlayacağınız bir arka plan, bir altlık var. Elimizde veri olmadan birilerine şirin gözükmek için yorum yapma gayretimiz yok. Tek dayanağımız işimiz ve işimize olan sadakatimiz.

Ölüm her şeyi eşitler

Bu seçimin hemen öncesinde bu kadar geniş alanı kapsayan bir deprem olmamış olsaydı gündemimiz ekonomi odaklı olacaktı. Burada da ekonomi önemli ölçüde belirleyici ama 6 Şubat 04:17 trilyoner ile asgari ücretliyi eşitledi. Üstelik asgari ücretli azla yetinmeyi bilirken trilyoner için çok acı bir imtihan oldu. Tüm bu yaşananlar da seçimin kaderini belirleyecek.

Türkiye geneli 26 ilde 2000 kişiyle yapmış olduğumuz araştırmada "Depremin olduğu illerde tanıdığınız ve akrabanız var mı?" sorumuza evet cevabı verenlerin oranı yüzde 58. Oldukça yüksek rakam. Buna tam olarak ölçemediğimiz deprem korkusundaki artışı ekleyin. Bulundukları şehir depreme dirençli olmadığı için göç edenleri de düşünün. Bu oran çok daha yükselecektir. Bugün deprem açısından güvenli olduğu düşünüldüğü için Ankara'ya ciddi bir göç var. Aynı zamanda deprem bölgesi olduğu için İstanbul'dan da kaçış olmaya başladı. Hala deprem açısından çok riskli bir durumdayız. Kentsel dönüşüm bütçesini sıfırlayan bir İBB yönetimi de İstanbul'a güveni tam olarak sağlayacak bir adım atamıyor henüz.

'Yaparsa Erdoğan yapar'

Gördüğünüz gibi konumuz yine depreme geldi. Hep de burada kalacak. Çünkü siyasetin de ülkenin de asıl gündemi depremdir. Depremin yol açtığı hasarların ve yaraların kim tarafından sarılacağı giderileceğidir. Nitekim biz bu soruyu da sorduk; cevap yüzde 49,7 oranıyla Recep Tayyip Erdoğan çıktı. Şüphesiz bu oldukça önemli bir sonuç. Seçimde kararsızların karar vermesini sağlayacak en önemli sonuç da bu olacak. CHP seçmeninden de şu cevabı alabiliyoruz "Şu deprem konutlarını yapsınlar da ondan sonra gitsinler." CHP iktidarının ya da CHP Genel Başkanının depremin hasarını gidermekte etkin olacağını düşünmüyorlar. Erdoğan'dan nefret ediyorlar ama bir taraftan oy vermeseler de "Yaparsa Erdoğan yapar." diyorlar.

Unutmuş olanlar için tekrar hatırlatayım Erdoğan 10 Ağustos 2014'te Cumhurbaşkanı olduktan sonra partinin başına yakın çalışma arkadaşlarının manipülasyonu ile Davutoğlu Genel Başkan seçilmişti. Hani ''Bu bir veda değil vefa kongresidir.'' dediği kongre. Vefasını sonraki süreçlerde gördük. Yakınında olanlarınkini de gördük, görmeye de devam edeceğiz. O seçimlerde Kılıçdaroğlu'nun asgari ücret vaadi 1500 TL iken AK Parti 1 Kasım seçimlerine giderken 1300 TL ilan etti. 7 Haziran'da bu rakam telaffuz edilmezken ve kontrol Davutoğlu ve ekibinde iken 1 Kasım'da Erdoğan müdahale etti. Sonuç, seçmen "Yaparsa AK Parti yapar." vaadine inandı. Bu aslında "Yaparsa Erdoğan yapar." vaadiydi.

Kendi seçmeni bile inanmıyor

Şu an Kılıçdaroğlu deprem konutlarını hiç katılım payı almadan yapacağını iddia ediyor. Bunun inandırıcılığı da 1 Kasım 2015 seçimlerine giderken asgari ücret vaadindeki inandırıcılığı gibi. Kendi tabanındaki seçmene bile inandırıcı gelmiyor.

Tüm bunları yazarken seçimin her iki blok için hiç de kolay olmayacağını söylemek gerekir. Oy kullanmayacağım, cevap yok ve kararsızım diyenlerin toplamı yüzde 16,4 ve bu kararsızlar da seçimin kaderini belirleyecek. Bunun Kılıçdaroğlu'nun oluşturduğu sofra tarafından aday olarak belirlenmeden önceki bir araştırma sonucu olduğunu belirtmeliyim. Sonraki süreçte kararsız oranının bir taraftan azalıp diğer taraftan da İYİ Parti seçmeninde bir miktar artma eğilimi göstereceğini tahmin ediyorum. Kararsız olma sebeplerine gelince; yüzde 59,7'si oy vereceği partide kararsız olduğunu, yüzde 16,2'si ise sandığa gidip gitmeme konusunda kararsız kaldığını söylüyor. Yüzde 24,1'i ise bu soruyu cevapsız bırakıyor.

Başka bir sorumuz vardı; "Bugün Türkiye'nin en önemli sorunu nedir?" şeklinde. Burada yüzde 67,3 ile ilk sırada deprem çıkarken ekonomi 18,1 ile ikinciye düşmüş durumda. Daha önce ekonomi yanıtının yüzde 80'lerde, 70'lerde seyrettiğini de söylemek gerekir. Suriyeliler yine azalan bir oranda da olsa yüzde 2,8 ile başlardaki yerini koruyor. En önemli meselemiz olan eğitim ise 1,8 ile bunlardan sonra geliyor. Eğitim sistemimiz doğru işlese erken yaştan itibaren afetlere ilişkin farkındalığımız artmış olsa bu tür afetlerdeki kayıplarımız minimum seviyede olur.

Şimdi yukardaki sorunları kim çözer diye sorduğumuzda ise AK Parti yüzde 29,3 ile birinci, CHP yüzde 19,1 ile ikinci, HDP yüzde 6 ile üçüncü, İYİ Parti yüzde 5,6 ile dördüncü parti olarak çıkıyor. Diğer 4,4, kararsız 9,2 ve hiçbiri diyenlerin oranı ise yüzde 21,3.

Milli mücadele ruhu

Neden diye sorduğumuzda ise yüzde 19,4 ile çözüm odaklı, yüzde 17,7 ile bilgili tecrübeli, istikrarlı, yüzde 15,5 ile de parti liderine güveniyorum şeklinde cevaplar çıkıyor.

Tüm bu cevaplar ve gelişmeler ışığında baktığımız zaman AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın öne çıktığını görüyoruz.

Türkiye Cumhuriyetimizin 100. Yılı maalesef elim olaylarla, yıkımlarla geldi. Ancak, burada da afetlere ilişkin bir 'Milli Mücadele' ruhuyla hareket ederek hem ülkemiz hem de Türk İslam âlemi ve insanlık için daha aydınlık yarınları inşa edebiliriz.

"Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur." Yeter ki biz asil bir milletin ferdi olduğumuzu ve ona göre hareket etmeyi unutmayalım.

[email protected]