CHP’nin İş Bankası’ndaki hisselerinin hazineye aktarılması anayasal zorunluluktur

Dr. Adnan Küçük / Kırıkkale Üniversitesi Öğretim Üyesi
22.09.2018

AYM’nin malî denetim kapsamında Anayasanın 69/2. ve SPK’nun 67/1. Maddelerine açık aykırılık sebebiyle, CHP’nin, hem İş Bankası’na, hem de diğer ticari işletmelere olan ortaklık hisselerinin Hazineye aktarılması yönünde karar vermesi gerekir. Aksi halde, AYM, CHP’ye diğer partilerden farklı bir şekilde sağlanmış olan bu imtiyazı korumuş olur.


CHP’nin İş Bankası’ndaki hisselerinin hazineye aktarılması anayasal zorunluluktur

CHP’nin İş Bankası hisseleri sık olmamakla birlikte, arada bir tartışılır, sonra da konu kapanır gider. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 16 Eylül’de konuya ilişkin şu açıklamayı yaptı: “Siyasî partiler banka kuramaz. Ama şu anda CHP, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü suiistimal ederek, İş Bankası hisselerinin yüzde 28’inin sahibi durumunda. Oradan para alamıyor ama yönetim kurulunda dört üyesi var. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu tür bir varlığı herhangi bir siyasî partinin etiketi altına giremez. Girse girse hazineye girer”. Bu açıklama üzerine CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu şu açıklamayı yaptı: “Sayın Erdoğan’ın CHP’nin İş Bankası’ndan para almadığını söylemesi güzel bir olay. Biz gerçekten hiçbir para almıyoruz. İş Bankası’nın ortağı değiliz. Biz sadece Mustafa Kemal Atatürk’ün hisselerinin temsilcisiyiz. O paralar Türk Dil Kurumu’na Türk Tarih Kurumu’na gider”. İş Bankası’ndan da konuya ilişkin şu açıklama yapıldı: “Atatürk’ün vefatının ardından vasiyetnamesine uygun olarak Atatürk hisseleri CHP’ne devredilmiş, yine vasiyete uygun olarak hisselerin oy hakları CHP tarafından kullanılmıştır. Atatürk hisselerinin geçmişten günümüze CHP ve Hazine tarafından birlikte ya da ayrı ayrı temsil edildiği durumlar olmuştur”. 

Bütün bu açıklamalara, 1982 Anayasasına ve Siyasi Partiler Kanununa (SPK) göre şu tespitler yapılabilir:

(1) Kılıçdaroğlu’nun “İş Bankası’nın ortağı değiliz, sadece Atatürk’ün hisselerinin temsilcisiyiz” şeklindeki iddiasının aksine CHP İş Bankası’nın resmî ortağıdır. İş Bankası adına yapılan açıklama da bunu teyit etmektedir. CHP, İş Bankası yanında, aralarında iki banka, lastik sanayii, finans kuruluşu ve cam sektörünün de bulunduğu 32 şirkete doğrudan, 87 kuruluşa ise dolaylı olarak ortaktır.

(2) İş Bankasının Yönetim Kurulu 11 kişiden teşekkül etmektedir. Bunlardan dört tanesi resmî olarak CHP’ni temsilen görev yapmaktadır.

(3) Bankacılık faaliyetleri, finans kuruluşları vb. şirketler Türk Ticaret Kanunu ve Bankalar Kanunu kapsamında yürütülen birer ticarî faaliyetlerdir.

Anayasa ve SPK’ya aykırı

Milli Güvenlik Konseyi tarafından çıkarılan 16.10.1981 Tarih ve 2533 Sayılı Kanunla 12 Eylül 1980 tarihine kadar kurulmuş olan ve faaliyetleri Millî Güvenlik Konseyinin 7 Numaralı Bildirisi ile yasaklanmış bulunan CHP de dâhil olmak üzere bütün siyasî partiler feshedilmiştir (md. 1). CHP de dâhil bu kanunla feshedilen siyasî partilerin bütün malları bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihte Hazineye geçmiştir (md. 2). İş Bankası’ndaki ve diğer ticarî işletmelerdeki hisseler de, resmî olarak CHP’nin malvarlığı kapsamında yer aldığı için, bu kanuna göre CHP’nin bu hisselerinin de zorunlu olarak hazineye aktarılmış olması gerekir.

Tarihî sürece bakıldığında, 20.12.1989 tarihinde Halk Partisi adı altında bir parti kuruldu. Bu partinin adı 13 Temmuz 1990 tarihinde CHP olarak değiştirildi. Bu parti, 1991’de AYM tarafından “2820 Sayılı SPK’nun 96. maddesine aykırılık” gerekçesi ile kapatıldı ve tekrardan bütün malvarlığı Hazineye aktarıldı (E. 1990/2, K. 1991/2, KT: 24.09.1991). 19.06.1992 Tarih ve 3821 Sayılı Kanunla, “16.10.1981 Tarihli Kararla feshedilen partilerin devamı niteliğinde partilerin kurulmasını men eden hüküm” kaldırıldı. Bunun üzerine, CHP, 09.09.1992 günü tekrardan kuruldu. CHP’nin yeniden kurulması üzerine, 19.06.1992 Tarih ve 3821 Sayılı Kanunun “2533 sayılı Siyasî Partilerin Feshine Dair Kanunla feshedilen partiler ile AYM dışında başka mahkeme veya kurullarca kapatılan siyasi partilerin Hazineye intikal eden taşınmaz malları, iade tarihindeki durumlarına veya değerlerine göre; para faizsiz olarak, hisse senetleri ise Hazineye intikal tarihindeki nominal değerlerine göre işlem görerek, siyasî partinin açılmasına karar verildiği tarihten itibaren en geç üç ay içinde geri verilir (md. 2/2)” hükmüne istinaden İş Bankası’nın yüzde 28,1’lik hisseleri CHP üzerine tekrardan intikal ettirildi.

Bu hisselerin esasen Mustafa Kemal’in mirası olduğu söyleniyor. Her ne kadar bu hisseler, Mustafa Kemal’in mirası olsa da, CHP’ne intikal etmiş olması ile birlikte artık bu partinin malvarlığı haline gelmiş olmaktadır. Her şahsın öldüğü zaman şayet sağlığında bazı malvarlığı varsa, ölümle birlikte onlar mirasçılara geçer. Artık, o malların, kimden miras kaldığı değil, kime ait olduğu meselesi önem arz eder. Burada söz konusu olan, Mustafa Kemal’in mirası meselsi değil, resmî olarak CHP’ne ait olan İş Bankası hissesidir.

CHP’nin, 2533 Sayılı Kanunla kapatılarak malvarlığı hazineye aktarılan ve içinde İş Bankası hisselerinin de yer aldığı mal varlığının, her ne kadar 3821 Sayılı Kanuna istinaden tekrardan CHP’ye aktarılması, zahiren usule uygun gibi görünse de hakikatte Anayasa ve SPK’ya açıkça aykırıdır. Şöyle ki;

1924 ve 1961 Anayasalarına ve bunlar zamanında çıkarılan kanunlara göre partilerin ticarî faaliyette bulunmaları yasak değildi. Nitekim DP iktidarı zamanında 5830 ve 6195 Sayılı Kanunlarla hazineye aktarılan ve 1924 Anayasası ile uyumlu olarak CHP’ye ait olan mal varlığı arasında ticarî işletme kapsamında değerlendirilebilecek 32 mağaza, 5 sinema, 2 matbaa da vardı. Oysa 1924 ve 1961 Anayasalarından farklı olarak 1982 Anayasasının 69/2. ve SPK’nun 67/1. maddelerine göre “Siyasî partiler, ticarî faaliyetlere girişemezler”.  CHP’nin İş Bankası ile ticarî faaliyette bulunan bazı ticarî işletmelere ortaklıklarının 1982 Anayasasının ve SPK’nun burada sözünü ettiğim hükümlerine çok bariz aykırılığı söz konusudur. Sayın Kılıçdaroğlu’nun “Efendim, biz bu gelirlerden beş para bile almıyoruz” şeklindeki ifadesinin hiçbir hukukî değeri yoktur. Burada önemli olan, bu hisselerin gelirlerinden faydalanıp faydalanmamak değil, böyle bir faaliyetin mevcut olup olmamasıdır. Burada şu benzetme yapılabilir. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanununa 28. Maddesine göre, “Memurlar Türk Ticaret Kanununa göre (Tacir) veya (Esnaf) sayılmalarını gerektirecek bir faaliyette bulunamaz, ticaret ve sanayi müesseselerinde görev alamaz, ticarî mümessil veya ticarî vekil veya kollektif şirketlerde ortak veya komandit şirkette komandite ortak olamazlar”. CHP’nin İş Bankasına ortaklığı konusunda Anayasanın 69/2. ve SPK’nun 67/1. Maddeleri ile memurlar için 657 Sayılı Kanunun 28. Maddesi yasaklama noktasından aynı özelliklere sahiptirler. Bu durumda bir Memur, bir Anonim ortaklığın ortağı olduğu zaman, mesele yargıya intikal ettiğinde, söz konusu memurun “Efendim, ben bu şirketin ortağıyım ama gelirlerinden hiç faydalanmıyorum; bunun için 657 Sayılı Kanununun 28. Maddesi benim hakkımda uygulanamaz” şeklindeki savunmasının hiçbir hukukî değeri yoktur. Burada, Kılıçdaroğlu’nun savunması ile buradaki memurun savunması arasında hiçbir fark yoktur. Çünkü gerek Anayasanın 69/2 ve SPK’nun 67/1 maddeleri, gerekse 657 Sayılı Kanunun 28. Maddesi ile yasaklanan “bizzat ticari faaliyette bulunma eylemi”dir; bu faaliyetlerden elde edilen gelirlerden faydalanıp faydalanmamak, yasaklamanın konusu ve ölçütü değildir.

Hazineye aktarılmalı

3821 Sayılı Kanunun CHP’nin, İş Bankası hisseleri haricindeki malvarlığının devrini öngören hükümleri (md. 2/2) Anayasaya aykırı değil ise de, bu hüküm İş Bankası hisselerinin devrini kapsamamaktadır. Çünkü İş Bankası ve diğer işletmelere ortaklıklar açıkça Anayasa tarafından yasaklandığı (md. 69/2) için, 3821 Sayılı Kanunun ilgili hükmünün muhtevası, Anayasanın 69/2 hükmüne aykırı olarak belirlenemez. Anayasanın İş Bankası ve diğer işletmelerdeki hisselerin CHP’ye devrine ilişkin işlem bir yürütme işlemidir. Bu işlem, hem Anayasanın 69/2, hem SPK’nun 67/1, hem de 3821 Sayılı Kanunun 2/2 maddesi hükmünün Anayasanın 69/2. Madde hükmü ile uyumlu olarak sahip olduğu içerikle uyumlu değildir.

Anayasanın 69/3. Maddesine göre, partiler hakkında malî denetim yapma yetkisi AYM’ye aittir. SPK’nun 75/4. Maddesine göre, AYM malî denetim sonunda, o siyasî partinin gelir ve giderlerinin doğruluğuna ve kanuna uygunluğuna veya kanuna uygun olmayan gelirler ile giderler dolayısıyla da bunların Hazineye gelir kaydedilmesine karar verir. Yukarıda izah ettiğim sebeplerden dolayı, AYM’nin malî denetim kapsamında Anayasanın 69/2. ve SPK’nun 67/1. Maddelerine açık aykırılık sebebiyle, CHP’nin, hem İş Bankası’na, hem de diğer ticari işletmelere olan ortaklık hisselerinin Hazineye aktarılması yönünde karar vermesi gerekir. Aksi halde, AYM, CHP’ye Anayasa ve kanunlara aykırı olarak diğer partilerden farklı bir şekilde sağlanmış olan bu imtiyazı korumuş olur. Bu durumda, AYM Anayasa ve kanunların üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkesini ihlal etmiş olur. Ya da AYM’nin, Anayasa ve SPK’nun burada sözü edilen hükümlerini, CHP için uygulamadığı halde, diğer partiler için uygulaması gibi bir durum ortaya çıkar. Bunun Anayasal zeminde kabulü mümkün değildir.

[email protected]