Çin'in İngiltere'deki nüfuz alanı genişliyor

Ömer Ekrem Keçeci - Mehmet Rakipoğlu
26.11.2022

Ekonomiden teknolojiye birçok alanda Birleşik Krallık'ta Çin'in nüfuz alanı genişliyor. Bu sürece kurumsal bir altyapı eşlik ediyor. Nitekim Çin'in artan nüfuzu hükümetlerin kabiliyetini de aşmış görünüyor.


Çin'in İngiltere'deki nüfuz alanı genişliyor

Son yıllarda İngiliz medyasına yansıyan haber ve raporlar, Çin'in İngiltere'de ciddi bir şekilde etki alanını artırdığını gösteriyor. Ekonomiden bilimsel gelişmelere kadar Pekin'in Londra'daki yayılan nüfuzunu ve bazı alanlarda İngilizleri kendi istediği gibi hareket ettirebildiğini anlatan bu yayınlar, Çinlilerin İngilizlere diz çöktürmekte olduğunu düşündürtüyor. Çin'in İngiltere'deki artan nüfuzunun en önemli alanı ekonomi. Bu anlamda 2020'nin Mayıs ayında, iktidardaki Tory Partisi'nden muhtelif isimler İngiltere'nin Çin'e çok fazla bağımlı hale geldiğini dile getirdi. 2 Mayıs 2021'de The Sunday Times ve ondan iktibasla Daily Mail'de, "Pekin Britanya'yı nasıl satın alıyor" başlıklı bir makale neşredildi.

Ekonomik bağımlılık

Makalede Çinli yatırımcıların alt yapı, özel okullar ve Londra menkul kıymetler borsasındaki en yüksek sermaye sahibi 100 şirket dahil olmak üzere Birleşik Krallık varlıklarına 134 milyar pound harcadığı kaydedildi. Çin merkezli yatırımcıların ve işletmelerin İngiltere'nin önemli altyapı hizmetlerinde hisse sahibi olduğuna vurgu yapılan haberde, en azından 44 milyar poundluk satın alma işleminin Çin devletinin malik olduğu işletmeler tarafından gerçekleştiği belirtildi. Araştırmada Çin yatırımlarının 2019'dan itibaren fırladığı da ifade edildi. Araştırma sonuçlarını yorumlayan Tory Partisi eski lideri Sir Iain Duncan, hükümetlerin uyuduğunun anlaşıldığını söyledi. Bu durum Çin'in İngiliz hükümetleri ekarte etmede başarı yakaladığını gösteriyor.

Öte yandan Çin İngiltere'deki okullara yatırım yapmaya da ciddi ehemmiyet atfediyor. İngiltere'de 17 okula sahipler ve bu sayıyı çok daha arttırmayı planladıkları kaydediliyor. Bu anlamda Pekin'in İngiliz eğitim sisteminde Çin Komünist Partisi'nin nüfuzunu genişletmeyi hedeflediği söylenebilir. Bu suretle Çin'in hemen her alana nüfuz edip İngiltere'den istediğini alabilmeyi amaçladığı anlaşılıyor. İngiltere'yi Çin'e bağımlı kılabilecek bir diğer alan ise ticaret.

Ulusal güvenliğe bir tehdit

Bu anlamda 4 Eylül 2021'de Telegraph, "İngiltere'nin Çin'den ithal edilen mallara bağımlılığı 'ulusal güvenliğe bir tehdit'" başlıklı bir haber yayınladı. Haberde İngiliz firmaların, Covid-19 ile mücadele için hayati önemde ürünler de dahil olmak üzere Çin'den 28 bin madde ithal edildiğine dikkat çekildi. Resmi olarak yayınlanmış verilere göre 2021 yılında İngiltere'nin en çok ithalat yaptığı ülke Çin. Birleşik Krallık mezkûr senede Çin'den 63.6 milyar pound değerinde mal ithal etmişken (tüm ithalatının yüzde 13.3'ü) ancak 18.8 milyar pound kıymetinde mal ihraç etmiş (tüm ihracatının yüzde 5.8'i). Çin'den ithal ettikleri birçok maddeden başı çekenler ise makineler ve ulaşım ekipmanları. Ocak 2022'de Birleşik Krallık'ın Uluslararası Ticaret ve İhracat Enstitüsü (Institute of Export & International Trade) de, İngiltere'nin Çin'le karşılıklı ticaretteki açığının üçe katlandığını ve bundan dolayı Çin mallarına "ağır şekilde bağımlı" olmak korkularının arttığını açıkladı.

Savunma Projesi

Esasen 2020'de Boris Johnson, Çin mallarına fazla bağımlı olmak durumundan kurtulmak için "Savunma Projesi" (Project Defence) açıklamıştı. Proje bir stratejinin ifadesiydi ve stratejinin maksadı da pandemi sonrasında ilaç gibi çok önemli mallarda İngiltere'nin ithalatını Pekin'den kaydırmak idi. Fakat proje hayata geçirilemedi ve sessiz sedasız rafa kalktı. Bu başarısızlık Lordlar Kamarası'nın dikkatini celp etti ve Haziran 2022'de kamarada mevzu edildi. Örneğin Lord Ahmed, Başbakan Johnson'ın projesinin sessizce kaldırılmasını tenkit etti. Tory partisinden Lordlar Kamarası'na geçen Barones Stroud ise, "Ukrayna krizi bize herhangi bir mesaj veriyorsa bu, kötü aktörlere (Çin) bağımlılığın bizi ortada bıraktığıdır" dedi. Görülüyor ki birçok İngiliz Çin'e tehlikeli bağımlılık gerçeğiyle yüzleşmekte ve geleceklerinden endişe etmektedir.

İngiliz Maliyesi Çin dostuna emanet

Çin'in İngiltere'deki nüfuzunun önemli bir başka göstergesi Birleşik Krallık Maliye Bakanı. Tory Partisi'nin önde gelen isimlerinden biri olup 2010'dan beri muhtelif bakanlıklar ve sair ciddi rolleri üstlenen Jeremy Hunt, halihazırda da Birleşik Kralık Maliye Bakanı konumunda. Hunt, "sinophile", yani Çinlilere sevgi ve bağlılığı olan biri suretinde tanıtılıyor. Hatta Daily Mail'den Richard Littlejohn'a göre o "tam" bir Çinli hayranıdır ve İngiliz İşçi Partisi'nden bir liderin altında dahi çalışabilir. Hunt'ın eşinin (Lucia Guo) Çinli olması ve Çin Komünist Partisi'nin kontrol ettiği bir televizyon programında yorumculuk yapması, programın yayınlandığı kanalın da Çin'in insan hakları ihlallerini aklayıp Çin müdafaası yapmasıyla bilinmesi, Londra'da Çin nüfuzunun arttığına işaret olarak görülebilir. Öyle ki Hunt'ın ekonomi politikası da Muhafazakârlara yakın Express'te Harvey Jones tarafından 17 Ekim 2022'de pek enteresan bir şekilde yorumlandı. "Artık İngiltere'yi hakikatte kimin yönettiğini biliyoruz" cümlesiyle başlıktan giriş yapan Jones, bunların isimsiz tahvil piyasası temsilcileri olduğunu ve onlarla ters düşerlerse "hapı yutacaklarını" anlattı. Dolayısıyla İngiltere'deki bürokrasinin de Çin nüfuzuna girmekte olduğu ifade edilebilir.

Nükleer çalışmalarda da Çin'in etkisi yüksek

Çin'in egemenlik tesis etmekte olduğu bir başka saha ise İngiltere'nin nükleer programı. Express'ten Stephen Pollard'ın 3 Ağustos 2021'de kaleme aldığı yazıda Birleşik Krallık'ın nükleer programının Çin parası tarafından domine edildiğini anlattı. Nitekim Essex'te Çin dizaynı bir nükleer santralin planlandığı da biliniyor.

Muhafazakâr bazı milletvekillerinin kurduğu ve yükselen Çin'e karşı Britanya'nın nasıl cevap vermesi gerektiği üzerinde çalışan Çin Araştırma grubu (China Research Group) da 5 Temmuz 2022'de Çin'in Birleşik Krallık'ın nükleer çalışmalarına dahli üzerine bir brifing yayınladı. Grup, Çin devletinin sahibi olduğu bir enerji şirketi olan Çin Genel Nükleer'in (China General Nuclear) çeşitli projelere yüksek oranlarda fonlarla katıldığını ortaya koyup bu durumun "kabul edilemez bir ulusal güvenlik riski" teşkil ettiğini bildirdi.

MI6 endişeli

7 Şubat 2021'de İngiliz medyasına meseleyle alâkalı çarpıcı bir haber düştü. Daily Mail haberi "Neden üniversitelerimiz Çin'in diktatörleri için çalışacak kadar çok çaresiz? MI6 en azından bir düzine enstitünün casuslar tarafından tetkik edilmesinden dolayı İngiliz üniversitelerinin Pekin'e bağından korkuyor" başlığıyla verdi. Bu enstitülerin, ülkenin en prestijli bazı üniversitelerini de ihtiva ettiği bildiriliyor. Habere göre istihbarat, bazı akademisyenlerin öncü İngiliz teknolojisini Çin'le paylaşıyor olmalarından korkuyor. Haberin yayınlanmasından bir önceki hafta, Çinlilere Uygur Müslümanlarının gözetimi için Pekin güvenlik güçleri tarafından kullanılan teknoloji platformları ve uygulamalarını temin ettiği bildirilince Manchester Üniversitesi'nin Çinli bir askeri teknoloji şirketiyle anlaşmasını iptal ettiği de kaydediliyor.

Öte yandan Çin'in üniversitelere nüfuzu meselesiyle alâkalı olarak Avam Kamarası'ndan da sesler yükseldi. Bu anlamda dış ilişkiler komitesi başkanı Tom Tugenhadt İngiliz üniversitelerinde bazılarının İngiltere'nin stratejik menfaatlerini baltaladığını ifade etti. Tory milletvekili olan Tugenhadt, Britanya'nın üniversiteleri çok fazla açmakla hata yaptığını belirterek, "Genellikle düşman olan bir ülkenin 21. yüzyılın en büyük askeri gücü olmasına yardım edecek sırları teslim ediyoruz" dedi.

İngilizlerin think tank kuruluşlarının önde gelenlerinden birisi olan Civitas da aynı tarihlerde Çin ile İngiliz akademisi arasındaki ilişki üzerine bir çalışma hazırladı. Rapora göre İngiliz üniversiteleri ile Çin Komünist partisiyle irtibatlı Çin akademik merkezleri arasında hayret verici çapta bir iş birliği bulunuyor. O kadar ki, Civitas'a göre İngiltere'nin en önde gelen 24 üniversitesinin 14'ü Çin silah şirketleri gruplarıyla ve nükleer silah projeleri ile fütüristik teknoloji geliştirme çalışmaları yapan Çin ordusuyla bağlantılı araştırma merkezleriyle bağ sahibi. Bu durum İngiliz medyasında, İngiliz üniversitelerinin keşiflerinin Çin'in askeri üstünlüğünü geliştirmeye yardım edeceği şeklinde yorumlanıyor.

Kasım 2021'de MI6 Başkanı Richard Moore, nadiren görülen bir şey olarak Radio 4 için röportaj verdi. Burada Moore, Çin'in dünyada borç ve data tuzakları kurduğu ikazı yapıp Birleşik Krallık'a karşı büyük ölçekli casusluk faaliyeti yürüttüğünden bahsetti. Aralık 2021'de MI6 eski başkanı Richard Dearlove da Britanya'nın bilim sektörünün "habis Çinli komünist tesiri" altında olduğunu açıkladı. Ayrıca o, Birleşik Krallık üniversitelerinin Çin fonuna bağımlı hale geldiğini beyan etti. Dearlove 1996'da Operasyonlar Direktörü iken Kaddafi ve Saddam Hüseyin'e suikast komplolarına MI6'in adı ciddi biçimde karışmıştı. 1997'de çok kuvvetle ihtimal MI6'in dahliyle kaza görüntüsü altında Prenses Diana'nın ortadan kaldırılması sırasında da MI6'in operasyonel kabiliyetleri Dearlove'un kontrolü altındaydı. Bu tarihlerden kısa bir zaman sonra, 1999'da göreve gelip 2004'e kadar MI6 başkanlığı yaptı. Böyle etkin ve uzun bir geçmişten gelen tecrübeye sahip istihbaratçı olarak Dearlove'un beyanatı hususen dikkat çekicidir. Tüm nakledilenlerle birlikte düşünüldüğünde ise Çinlilerin ciddi şekilde ve artan biçimde İngilizleri sıkıştırmakta olduğu savunulabilir.

Sonuç olarak ekonomiden teknolojiye birçok alanda Birleşik Krallık'ta Çin'in nüfuz alanı genişliyor. Bu sürece bireysel olmaktan ziyade kurumsal bir altyapı eşlik ediyor. Nitekim Çin'in artan nüfuzu hükümetlerin kabiliyetini de aşmış görünüyor.