Çinliler dut külünden ölümsüzlük hapı yapardı

Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut / Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü
22.07.2022

Beyaz dut ağacı geleneksel Çin tıbbında bütün kısımlarıyla birliktede kullanılmaktadır. Dut odununun külleriyle şeftali ağacından elde edilen reçinenin karışımı, Çin tıbbında "Ölümsüzlük Hapı" diye de bilinmektedir.


Çinliler dut külünden ölümsüzlük hapı yapardı

Babil kökenli bir efsane Yunan mitolojisinde pyramus ile Thisbe'nin birbirlerine kavuşaması üzerine yazılmış Azerbeycan yöresine ait çok sevilen bir türkü... Gelgelelim dut ağacının hikayesi ve faydalarına.

Türklerin kutsal ağacı

Hoca Ahmed Yesevî'den icazetini alarak Anadolu'ya gitmek üzere yola çıkan Hacı Bektaş-ı Velî, daha seferinin başındayken Türkistan erenleri ile karşılaştı. Bir meydanda toplanmış olan erenler büyükçe bir ateşin etrafında bir araya gelerek sohbet ediyorlardı. İçlerinden biri yanan ateşe elini uzatarak oradan ucu yanmış bir odunu çıkardı ve Anadolu yönüne fırlattı. "Diyâr-ı Rûm'un erenleri" diye mırıldandı sonra, "bu odunu tutsunlar da Türkistan erenlerinin kendilerine er gönderdiğini bilsinler." Rivâyete göre, atılan bu ucu yanık odun, dut dalıydı. Anadolu erenlerinden Hâka Ahmed Sultan tarafından Konya'daki Hacı Bektaş dergâhının kapısının önüne dikilecek ve hızlı bir şekilde büyüyerek Türkistan'ın ruhunu Anadolu'ya nakşeden simgelerden biri olacaktı. Hak ehli anlatır ki o zamandan beri dut ağacının ucunun yanık olmasının nedeni bu hadisedir.

Bektaşî geleneğinin simgesi

13. yüzyılda İslâm coğrafyasına seyahat eden ve daha sonra seyahati esnasında gördüğü ilginç efsaneleri yazan ünlü Venedikli gezgin Marco Polo'nun verdiği bilgilere bakılırsa, o dönemlerde Anadolu gerçek bir dut cennetiydi. Konya, Kayseri ve Sivas ekseninde yüksek kaliteli ipeklerin üretilerek dünyanın muhtelif bölgelerine ihraç edilmesinin nedeni buydu. Çünkü ipek böcekleri dutla beslenirdi. Selçuklular, tarih sahnesine çıktıkları ilk dönemlerden itibaren hâkimiyet kurdukları bölgelerde dut yetiştiriciliğine önem vermiş ve bu faaliyetlerini doğal olarak Anadolu'ya da taşımışlardı. Günümüzde Anadolu'nun çeşitli yerlerinde yüzlerce yıllık dut ağaçlarının bulunması bu durum ile alakalıdır. Bununla birlikte, geleneğimizde oldukça önemli bir yeri olan dut kültürünün İslâm öncesi dönemlere dek uzandığının da altını çizelim.

Türk kültürünün önemli bileşenlerinden biri olup geleneksel ağaç kültürü çerçevesinde kendisine kutsallık atfedilen ve "evin ruhu" olarak nitelendirilen dut ağacı hane huzurunun, parlak geleceğin ve bereketin sembolü olarak görülüyordu. Türkmen, Tatar ve Karakalpak Türklerinde "tut" adıyla bilinen dut, Kırgızlar tarafından "tıt" ve "tut" olarak isimlendirilmişti. MÖ. 5. yüzyılda, Göktürklerin Yeraltı Tanrısı'nın makamına dut ya da çam ağacı dikilirdi ve yapılan arkeolojik kazılarda bazı kadınların üstlerine konan dut dalı ile defnedildikleri tespit edilmişti. Dut, Türklerin, evlerini inşa ederken temelin çevresine diktikleri ve mukaddes kabul ettikleri ağaçlardan biri olmasının yanında kopuz, rübap, tar, dutar, saz, kemençe ve bağlama gibi halk çalgılarının yapımında kullanılıyordu.

Dut dalına bez bağlanır

Tarihî süreç içerisinde ipekçilik ve ipek böceği yetiştiriciliği açısından son derece önemli olan ve kadîm İpek Yolu güzergâhındaki memleketlerde hakkında sayısız efsaneler bulunan dut ağacına atfedilen nispeten bu dinî nitelikli önemin İslamîyet döneminde de nakşetmiştir. Hacı Bektaş-ı Velî'nin Velâyetnâme'sinde zikredilen ve yazımızın başında aktardığımız menkıbe buna delalet etmektedir. Gerek eski Türk dininde gerekse Bektaşîlik geleneğinde mukaddes kabul edilen dut ağacının dallarına bez bağlanarak dualara aracı kılınmaya halen devam edilmesi, söz konusu ağacın kültürümüzdeki köklü yerine işaret etmektedir.

Bugün Anadolu'nun hemen her köşesinde evlerin etrafında, bağ ve bahçe çeperlerinde, mezarlıklarda, ana caddelerde ve şehir sokaklarında gelip geçeni selamlayan dut ağaçlarının hem maddî hem de manevî bir kıymeti yansıttıklarını vurgulamak gerekir. Bununla birlikte dut yalnızca bizim kültür mirasımız açısından değil, aynı zamanda dünyanın diğer kültür ve medeniyetleri açısından da dikkat çekici bir öneme sahiptir. Özellikle Uzakdoğu'da kâğıt, kumaş ve örtü gibi malzemelerin yapımında kullanıldığı bilinen dut, Hawaii ve Okyanus adaları ile eski Aztek ve İnka medeniyetlerinde kıyafet yapımı ile duvar ve yer süslemelerinde kullanılmıştır. Yine söz konusu kültürlerde dekoratif bir malzeme olarak gündelik hayatın içerisinde yer aldığını da belirtelim. Dut yaprağının da sağlık açısından özellikle çay olarak demlenerek tüketilmesinin de sağlığa oldukça faydalı olduğuda bilinmektedir. Ödem attırdığı, glisemik indeksi düşerek şeker ihtiyacını azalttığı, vücuttaki zararlı radikalleri attığı gibi faydaları da vardır.

Tansiyona iyi geliyor

Çin, Japon, Yunan, Hawaii ve Kızılderili mitlerinden Yezidî inanışlarına, Yahudilik ve Hıristiyanlık gibi semavî dinlerin birikimlerine dek hemen her kültür ve coğrafyada bu güzel meyvenin izlerine rastlamak mümkündür. Gölgesi antik Yunan mitolojisinde aşkları büyük bir trajedi ile sona eren Pyramus ve Thisbe'nin buluşma yerleri olan kutsal dut ağacı, Roma mitolojisinde bilgeliğin sembolü olarak nitelendirilmiş, Tevrat ve İncil'de çeşitli şekillerde zikredilmiştir. Bu bakımdan söz konusu ağacın ve meyvesinin insanlığın ortak kültür mirası içerisinde söz konusu edilmesi gerekmektedir. Öte yandan bu yaygınlığın, meyvenin dünyanın iklimi mutedil olan hemen her bölgesinde yetişebiliyor olması ve hemen hemen bütün kültürler tarafından eskiden beri tanınıyor olması ile alakalı olduğunu da not edelim.

Moraceae (Dutgiller) familyasının çiçekli bitkileri arasında yer almakta olup bilimsel tasnifte Morus olarak adlandırılan, ılıman iklimlere sahip bölgelerde doğal olarak yetişebilen ve halk arasında ağırlıklı olarak beyaz, kırmızı ve kara türleri ile bilinen dutun yirmiye yakın türü vardır. Anavatanı Çin ve Uzakdoğu coğrafyasıdır. Türkiye'de en çok Malatya'da yetiştirilmekte, üretim yoğunluğu açısından Malatya'yı Ankara ve Erzincan takip etmektedir. Ülkemizde yıllık 50 bin ton civarında üretim hacmi olan duttan ticarî olarak yeterince fayda sağlanabildiğini söylemek pek mümkün gibi görünmemektedir. Pekmez, reçel, marmelat, pestil, dut ezmesi, dondurma, cevizli sucuk, sirke, meyve suyu ve ispirto gibi ürünlerin üretiminde kullanılan dutun saklama süresinin kısa olması, meyvenin üretimin sahip olduğu potansiyelin kısıtlı kalmasının en önemli nedenleri arasındadır.Kuru olarak da kullanımı özellikle kış aylarında glisemik index dediğimiz diyet yapanlarda dozunda kullanılması önerilir. Dutun bir diğer geleneksel ürünü olan üzerine haşhaş dökülerk bezlere serilip yapılan pestil ve pekmez İçerdiği diğer besin kaynakları bakımından da önemli besin değerine sahip olup. Kış aylarında özellikle ananelerimizden kalan bir tat tereyağlı pekmezin boğaz ağrısı ve ses kısıklığındada kullanılmaktadır. Sulandırılmış bir bardak pekmez minerallerden Fosfor, Potasyum ve Sodyum içerir, özellikle tansiyon açısından önemli bir sağlıklı içecektir. Sodyum bakımından fakir potasyum bakımından zengin olması açısındanda kalp- damar hastalıklarının önlenmesi açısından önemini göstermektedir. Ayrıca Osteoporoz da pekmezin 'kalsiyum deposu' olarak da bilinmektedir ve dünyada giderek daha önemli bir yaşlılık problemine dönüşen osteoporoza bağlı kemik kırılmalarının önlenmesi için pekmez tüketiminin faydalı olmaktadır. Beyaz dut ağacı geleneksel Çin tıbbında bütün kısımlarıyla birliktede kullanılmaktadır. Ayrıca Dut odununun külleriyle şeftali ağacından elde edilen reçinenin karışımı, Çin tıbbında 'Ölümsüzlük Hapı" diye de bilinmektedir.

Diğer meyvelerle kıyaslandığında barındırdığı şeker miktarı (glikoz ve früktoz) daha az olan ve yoğun miktarda antioksidan (alfa karoten, beta karoten, antosiyanin, muhtelif flavanoidler, lutein ve zea-ksantin vb.) ihtiva eden dutun içeriği oldukça zengindir. % 90'a yakın bir kısmı sudan meydana gelen dut düşük kalorilidir. Karbonhidrat ve protein kaynağıdır. A, B1, B2, B3, C, E ve K vitaminlerine ilave olarak demir, folat, fosfor, tiamin, niasin, sodyum, magnezyum, potasyum ve kalsiyum gibi minerallerle çeşitli yağ asitleri ve serbest asitler, bol miktarda çözünür ve çözünmez lifler de içermektedir.

Kanserle mücadele ediyor

15 metreye kadar boylanabilen ve kış aylarında yapraklarını döken dut ağacının hem meyvesi hem de yaprakları insan sağlığı açısından birçok faydayı ihtiva etmektedir. İnsan vücudu için yüksek ve kaliteli bir enerji kaynağı olup öksürük kesici olan, soğuk algınlığına ve viral rahatsızlıklara karşı direnç oluşturan Dutun Bağışıklık sistemini güçlendirmesi nedeniyle özellikle viral enfeksiyonlarda gerek pekmez gerekse kurusunun faydası olduğu bilinmektedir. Kanı temizleyip pıhtılaşmasını önlemekte, kansızlığı, kan kirliliğini ve kan basıncı düşüklüğünü gidermekte, kanser ile savaşmaktadır. Bu özellikleri dolayısıyla kalp ve damar hastalıklarına karşı da güçlü bir koruma kalkanı oluşturmaktadır.

Ağrı kesici özelliği de bulunan dut ayrıca sindirimin kolaylaşmasında, kolesterolü düşürmekte, dolaşım sistemlerinin sağlıklı bir şekilde işleyişine zemin hazırlamakta ve şeker türü rahatsızlıklar ile mücadele etmektedir. Bununla birlikte glisemik indeksinin yüksek olduğu, dolayısıyla kan şekerini hızlı bir şekilde yükselttiği için özellikle de şeker hastaları tarafından kontrollü bir biçimde tüketilmesi gerektiği de not edilmelidir. Öte yandan dutun yine cilt, kemik ve diş sağlığı açısından yararlı olduğu, nem oranını koruyup kurumasına ve kırışmasına izin vermediği ciltteki hücrelerin hızlı bir şekilde yenilenmesini temin ederek erken yaşlanmanın önüne geçtiği, ayrıca yaprağının demlenerek yapıldığı suyunun saçların parlamasını sağladığı, dökülme ve kırılmaya karşı koruyucu olduğu ve erken beyazlamanın önüne geçtiği de bilinmektedir. Göze gelmemesi içinde dikkat etmek gerek.

[email protected]