Çok merkezli-çok medeniyetli dünya ve Türkiye

Umur Tugay Yücel / Siyaset Bilimci
21.02.2020

Türk stratejik aklı zamanın ruhunu ve geleceğin dünyasını iyi okumalıdır.Rus partnerlerimizin yanında Çinli, Hintli, Japon, Latin Amerikalı yeni aktörler ile stratejik ortaklıklar kurmalıyız. 21. yüzyıl ne Amerikan Yüzyılı ne Çin Yüzyılı ne Türk Yüzyılı olacaktır. 21. yüzyıl, Medeniyetler Yüzyılı olarak tarih sayfasında yerini alacaktır.


Çok merkezli-çok medeniyetli dünya ve Türkiye

Günümüzün yer küresi Batı merkezli üstünlüğe sahip bir örtüye bürünmüş halde olsa da örtünün altında çok daha fazlası var. Putin liderliğindeki Rusya’nın öncülük ettiği çok kutuplu/çok merkezli dünya anlayışı çağımızın en büyük gerçekliği olma yolunda hızla ilerliyor. Aslında olay sadece çok merkezli bir dünya dediğimizde eksik kalıyor. Bunun eksik kısmını çok medeniyetli bir dünya tamamlıyor. 21. yüzyılın en görkemli ifadesi çok merkezli-çok medeniyetli dünya tasavvurudur. Şimdilik çok merkezli dünyanın öncüleri Çin, Hindistan, Rusya, Brezilya, ABD, Avrupa Birliği gibi aktörlerin yanında çok medeniyetli dünyamız İslam (Türk, Fars, Arap), Rus, Çin, Hint, Batı (ABD, AB), Afrika, Latin Amerika, Japon, Yahudi ve Kore’den meydana gelmektedir. Her alanda çeşitliliğin ve alternatiflerin hâkim olduğu bir dünya profili doğmuştur. Siyasal sistemler, kalkınma modelleri, eğlence endüstrisi, milli para kullanımı, teknolojik yenilikler, kültürel değerler, insanlığa vizyon sunmak gibi alanlarda süreç devam etmektedir. Bu süreç dünyayı sömürmeden ve köleleştirmeden tam aksi bir yönde barışçı şekilde, çok taraflılık ve karşılıklılık ilkesi ile bütün devletlerin egemenliğine saygı duyarak şaşırtıcı şekilde Batı dışı rüzgârlara yol açıyor.

Evreni keşif çalışmaları

Geçmişte ABD ve Avrupa tarafından sömürülen, soykırımlara uğrayan Asya bugün de hala Batı’nın böl-parçala-yönet stratejisinin mirası ile uğraşmaktadır. Rusya’daki ayrılıkçı hareketler, Hindistan-Pakistan arasındaki Keşmir sorunu, Çin’in Hong Kong olayları ve Latin Amerika’daki devam eden Batılı müdahalelere kadar hepsi Batı’nın ayrıştırıcı ve bölücü politikalarından nasibini almıştır. Asya’nın birçok sorununa rağmen yükselişi Batı’da derin bir kaygı uyandırmıştır. Hatta NATO’nun Londra toplantısında yeni tehdit ve rakip olarak Asyalı Çin, NATO belgelerine girmiştir. Sert güç yoksunu Avrupa, sermayesi azalan, ekonomik üretkenliğini kaybeden, ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının arttığı yaşlı bir dünyaya dönüşmüştür. Amerika’ya döndüğümüzde Başkan Donald Trump’ın sert ve belirsiz politikaları sonucu Amerikan yalnızlığı kavramları hayatımıza girmiştir. Uluslararası hukuku hiçe sayarak BM üyesi bir ülkenin resmi görevlisine suikast yapacak kadar durum vahimdir. Amerika güven kaybetmiştir. Bunun yanında Afganistan’a terör örgütü Taliban’ı yok etmek için giren Amerika şu an Taliban ile masada Afganistan’ı paylaşma konusunda anlaşmaya çalışıyor. Asya’nın ekonomik, teknolojik, askeri, siyasi olarak yaşadığı değişim ve gelişim Batı tarafından baltalanmak istenmektedir. İlan edilmemiş bir şekilde Batı medeniyeti için Asya en büyük düşmandır.

Asya’nın öncülüğünde devam eden gelişimin diğer saç ayaklarını Afrika ve Güney Amerika oluşturmaktadır. Bilimin anavatanı Çin, yeniden dünyada teknolojik alanda ilerlemenin öncüsü olma yolunda hızla ilerliyor. 5G’de lider olan Çin, 6G çalışmaları yapıyor. Dünyanın en büyük ve en yüksek duyarlılığa sahip radyo teleskobu ile evreni keşif çalışmalarına başlamıştır. 2020’de Mars keşif misyonuna hazırlanıyor. Dünyanın üretim üssü pozisyonundan inovasyon liderliğine ilerliyor. Son 40 yılda 700 milyon kişiyi yoksulluktan kurtaran Çin için artık ‘Çin Rüyası’ deyimi kullanılmaya başlandı. Dünyanın en büyük şirketleri Fortune Global 500’de Çinli şirketlerin sayısı 129’yükselirken Amerikan şirketleri 121’e düşmüştür. Çerçeveyi büyüttüğümüzde Fortune Global 500’de 2005 yılında 118 Asyalı şirket yer alırken 2019’da 210 şirkete yükselmiştir. Çin insanlığa Batı’nın uzun zamandır ortaya koyamadığı vizyonu koydu. Asya’yı, Avrupa’yı, Afrika’yı hatta Kuzey ve Güney Amerika’yı birbirine bağlayacak Kuşak ve Yol girişimini sundu. Bu proje şu ana kadar 137 ülke ve 30 uluslararası örgüt ile 197 işbirliği anlaşması yapmış ve devamı da gelecek gibi görünüyor. Batı’nın tüm yaptırımlarına rağmen ekonomik refahını artıran ve ordusunu yeniden modernize eden Rusya, Vladmir Putin liderliğinde yeniden dünya gücüdür. Günümüzün en başarılı sert güç uygulayıcısı olan Rusya bunu Gürcistan, Ukrayna ve Suriye’de kanıtlamıştır. Uzay, istihbarat ve siber alanda büyük ilerleme sağlamıştır. Kuzey Kutup Dairesinde Rus askeri üstünlüğü oldukça ileri seviyededir. İlk defa Rusya-Afrika zirvesi gerçekleşmiştir. Soçi’de gerçekleşen zirveye 50’den fazla Afrikalı lider ve 3 binden fazla temsilci katılmıştır. Rusya, 30’dan fazla Afrika ülkesi ile askeri-teknik işbirliği anlaşması imzalamıştır ve Ortadoğu’da en nüfuzlu ülkelerden biridir. Amerika’nın Ortadoğu’daki müttefikleri ile Rusya’nın yakın temas askeri ve ticari ilişkiler dönemi başlamıştır.

Uzay gücü olarak Hindistan

Kadim medeniyet Hint dünyası, bilişim teknolojileri cenneti, yeni dünyanın silikon vadisi olma yolunda büyük gelişme sağlamıştır. Hem bilim hem teknolojide Hint otoritesi oluşmuştur. Dünyanın sayılı ekonomileri arasında bulunan refah seviyesini artıran Hindistan dünyanın en büyük orduları arasında yer alan silahlı kuvvetlerini hızla modernize ediyor. Modi liderliğinde Hindistan artık bir uzay gücü olmuştur. Asya-Pasifik söylemi yerine Hint-Pasifik söylemine geçen Amerika, Hint dünyasının yükselişini de kabullenmiştir. İsim değişikliğinde gözden kaçmaması gereken hem Hindistan’ın yeni güç merkezi olması hem de Çin-Rus ittifakının Asya’daki cephede başarılı olması sonucudur. Bu arada Çin-Hint-Rus donanmalarının gelişimi ve büyümesi sonucu dünyanın değişimi ilk denizlerde gerçekleşecek gibi gözüküyor. Son aktörümüz Latin Amerika’nın bir numaralı ülkesi Brezilya’dır. Büyüklüğü ile baş döndüren bu ülke enerjisi ile dünyada kendinden söz ettirmiştir. Latin Amerika’da en başarılı kalkınma hamlesi Brezilya tarafından gerçekleşmiştir. Lula dönemi geleceğin ülkesi denilen Brezilya küresel bir oyuncuya dönüşmüştür. Afrika’da söz sahibi olma çalışmalarına devam ederken Körfez ülkeleri ile işbirliğine yönelmiştir. Diğer yükselen güçler gibi ordusunu modernize eden Brezilya Güney Amerika’nın bir numaralı askeri gücüdür. Tüm bunlara rağmen Brezilya tam olarak tüm potansiyelini ortaya çıkarmamıştır.

Bu kadim ve görkemli medeniyetlerin merkez ülke olma konumları ile birlikte uluslararası ilişkilerde yeni örgütlenmeler meydana çıkmıştır:

• G-20 - BRICS - PROSUR

• UNASUR - Afrika Birliği - Asya İşbirliği Diyaloğu

• Şangay İşbirliği Örgütü - BRICS Kalkınma Bankası - Avrasya Ekonomik Birliği

• Asya Altyapı Yatırım Bankası

Eski ve köhne G-7, DTÖ, DB, NATO, IMF ve BM gibi yapılar 21.yüzyılda ihtiyaçlara cevap verememektedir. Bu eski örgütlerde revizyon şarttır. Yoksa uluslararası sorunlara çözüm bulmak imkânsızdır.

Sahadaki yeni oyuncular

Çin ve Rusya hamleleri ile her geçen gün Batı medeniyetinin ve piyonlarının elini zorlaştırıyor. Bir de bu yeni oyunda Hindistan ve Brezilya gibi oyuncuların beklenmedik hamleleri masada ve sahada oyunu daha karmaşık bir hale sokuyor. Batı medeniyeti bu oyunda kafası karışmış, vizyonu ve liderliği olmayan, ileri görüşlülükten yoksun bir oyuncu profili çiziyor.

Anlaşılan o ki hem kara da hem deniz de hem de kutuplarda hem uzayda hem siber dünyada bizi şiddetli ve uzun bir mücadele beklemektedir. Tarihin sonu yaygaralarının koptuğu bir ufacık dönemden sonra tarihin yeniden yazılacağı uzun bir döneme doğru yol alıyoruz. Bu dev hacimli ülkeleri Batı her zaman potansiyel düşman olarak tanımlayacak. O yüzden bu yükselen güçlerin yıllardır sahnede olmadıkları sert ve yumuşak güç sahasında sınanacakları zamanlar yaklaşıyor. Hepsi yeniden dünyaya kendilerini ispatlamak zorunda kalacak.

Türkiye tarihin neresinde?

İşte yaşanan böyle bir süreçte merkez ülke olmaya aday köklü bir medeniyetin temsilcisi olan Türkiye bu yeni yazılan tarihin neresinde olabilir. Öncelikle Türkiye Cumhuriyeti bir medeniyet taşıyıcı ülke profiline sahiptir. Hem Türk hem İslam medeniyetinin değerlerine sahip olduğu gibi Batı medeniyeti ile de oldukça iç içe geçmiştir. Bulunduğu eşsiz coğrafi konum onun zor kaderini yaratmıştır. Ordusunun gücü savaş alanında katılacağı ittifakın kaderini derinden etkileyecek potansiyele sahiptir. Genç nüfusu ve gelişen ekonomisi ile dünyada söz sahibi bir ülke düzeyine yükselmiştir. Yukarıdaki dev taşların oyun sahasında Türkiye; Afrika, Ortadoğu, Balkanlar, Orta Asya, Kafkasya, Akdeniz ve Karadeniz gibi bu alanların çoğunda hâkim konumdadır. Uzay ve Siber dünyada çalışmalarına hız vermiştir. Kutuplara olan ilgisi artmıştır. Ne kadar Batı’ya entegre gibi gözükse de diğer medeniyetler ile olan bağlarını yeniden sağlamlaştırma yolunda ilerlemektedir. Yeniden Asya Açılımı çarpıcı bir gelişmedir. NATO üyesi olarak Rus dünyasından S-400 hava savunma sistemi alarak dünyadaki fay hatlarını harekete geçirmiştir. Dış politikadaki bu gelişmeler nedeniyle Batı tarafından sert yaptırımlara maruz bırakılmıştır. Türkiye buna cevap olarak görevini tamamlamış NATO üslerinden bazılarını kapatabilir ve NATO’ya ayrılan bütçe azaltılabilir. Bu yüzden Türkiye; çok merkezli-çok medeniyetli dünyanın anahtar ülkesi olabilir. Türkiye bölgesel belirleyici olduğu gibi küresel taşları yerinden oynatabilecek bir aktördür. Rusya’nın öncülük ettiği çok merkezli dünya vizyonunda Türkiye’nin alacağı kararlar dünyanın çok merkezli ve çok medeniyetli bir evrim geçirdiğinin resmiyeti olabilir. Bu konuda Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Çin ziyareti sırasında Çin Komünist Partisi’nin en önemli yayın organlarından Çince Hunqi Shbo ve İngilizce Global Times gazeteleri için makale kaleme almış. Yeni bir dünya sisteminin kurulması için Çin ve Türkiye’nin ortak vizyonda buluşması gerektiği dile getirilmiştir.

Türk stratejik aklı zamanın ruhunu ve geleceğin dünyasını iyi okumalıdır. Rus partnerlerimizin yanında Çinli, Hintli, Japon, Latin Amerikalı yeni aktörler ile stratejik ortaklıklar kurmalıyız. 21. yüzyıl ne Amerikan Yüzyılı ne Çin Yüzyılı ne Türk Yüzyılı olacaktır. 21. yüzyıl, Medeniyetler Yüzyılı olarak tarih sayfasında yerini alacaktır.

@1UmurTugay