Çokkültürcülük ne kadar mümkün?

MURAT GÜZEL / AÇIKGÖRÜŞ KİTAPLIĞI
4.07.2015

Tarıq Modood çokkültürlülük kavramının 11 Eylül sonrası hâlâ kullanılışlı olup olmadığını sorguladığı kitabında J. Rawls, W.Kymlicka, B.Paresh gibi teorisyenlerin düşünceleri ışığında kavramın taraftarı/aleyhtarı olabileceğimiz siyasi bir tasarı olarak ne anlama gelebileceğini ortaya koymaya çalışıyor.


Çokkültürcülük ne kadar mümkün?

Özellikle 1960’lı yıllardan itibaren Amerika ve Avrupa’da ırkçılık anlayışlarına karşı tek bir insan ırkının olduğu, Ariler, slavlar, Yahudiler, Zenciler gibi insan ırkları arasındaki farklılıkların indirgenemez olduğunu savunan Nazizm ve apartheid anlayışlarına karşı yeni bir insancılık anlayışının yaygınlaşmaya başlamasıyla birlikte gruplar arası farklılıkların korunmasına, insan haklarına dönük yeni bir eşit vatandaşlık anlayışı olarak çokkültürlülük kavramı da türemişti.

Çokkültürlülük ve çokkültürcülük tartışmaları alanında uzman bir isim olan Tarıq Modood bu kavramın 11 Eylül İkiz Kulellere yapılan saldırılar sonrası hâlâ kullanılışlı olup olmadığını sorguladığı kitabında John Rawls, Will Kymlicka, Charles Taylor, Bhikhu Paresh gibi teorisyenlerin düşünceleri ışığında çokkültürcülüğün, taraftarı ya da aleyhtarı olabileceğimiz siyasi bir tasarı olarak ne anlama gelebileceğini ortaya koymaya çalışıyor. Modood’un kitabında savunduğu temel düşünce,  yirmi birinci yüzyılla bağdaşmasının ve ilgili olmasının yanı sıra hem cazibedar hem de yurttaşlık adabına, siyasal reforma ve toplumsal araştırmaya bir temel sağlaması mümkün bir çokkültürcülük vizyonunun var olabileceği olduğu iddiası.

Amerika’da daha geniş ölçekte, ancak Avrupa’da özellikle bu kıtaya Asya ve Afrika’dan yapılan göçler sebebiyle daha kısıtlı ölçekte konunun tartışıldığını belirten Modood, Batı’da büyük mücadeleler ve ödenen büyük bedeller sonucunda elde edilen demokratik kazanımların 11 Eylül sonrasının küresel siyasal ikliminde yitirilmesinden duyulan kaygıların, Batı’da artan İslamofobi’nin doğurduğu sonuçları ele alarak bazı soruların cevaplarını bulmaya çalışıyor.

Bu soruların en başında ise şunlar geliyor: Çok kültürlülük mümkün mü? Çokkültürcü siyasetlerin 21. yüzyılda yeri var mı? Farklılıkları yok saymayan entegrasyon biçimleri mümkün olabilir mi? Devletler etnik, dini, kültürel ve diğer türden azınlıklar karşısında arafsız kalabilir mi? Sekülerizm, demokratik kazanımlar ve normlar ile bağdaşan mdern bir vatandaşlık anlayışının olmazsa olmaz şartı mıdır? Devletin dinsel ve etnik azınlıklarıyla daha demokratik, daha olumlu ve eşitlikçi bir ilişki kurmasını sağlayacak farklı bir sekülerizm anlayışı oluşturulabilir mi?

Modood, adını andığımız teorisyenlerle hesaplaşarak modern bir siyasi çokkültürcülüğün ve çokkültürlü vatandaşlığın rafine bir taslağını çıkarıyor.

[email protected]

Çokkültürcülük, Tarıq Modood, çev. İsmail Yılmaz, Phoenix, 2014

Siyasal Fıkıh

Hukuk, özel olarak da Fıkıh, tarih boyunca siyaset ile ilişkisine bağlı olarak insanlar, toplumlar ve olaylar üzerinde farklı yansımalara örneklik teşkil etmiştir. Yöneticilerin karakter yapıları, dindar olmaları veya olmamaları, uygulanan hukukun karakterini de değiştirebilmektedir. Prof. Dr. Ahmet Yaman eserinde, İslâm kamu hukukunun belli alanlarda yeterince gelişememesinin sebep ve sonuçlarını ayrıntılı ele alıyor. Prof. Dr. Yaman  İslam kamu hukukunun geliştirilmesi gereken alanlarına yönelik rikkatli bakışıyla da önemsenmesi gereken bir kitap ortaya çıkarıyor.

Siyaset ve Fıkıh, Ahmet Yaman, İz, 2015

Weimar Cumhuriyeti

Weimar Cumhuriyeti, Birinci Dünya Savaşı’nın bitişinden Hitler’in iktidara gelişine kadar varlığını sürdüren Alman demokrasi deneyiminin adı olarak tarihe geçti. 1933’e gelindiğinde savaş, yenilgi, devrim, karşı devrim, hiperenflasyon, yabancı işgali, işsizlik ve sokaklarda şiddet vardı. Oysa aynı dönem içinde Weimar deneyimi sanat, kültür, edebiyat, bilim ve toplumsal cinsiyet alanlarında sonraki kuşakların yaratıcılığını ve entelektüel dünyasını besleyecek muazzam örnekleri de yaratmıştı. Colin Storer, 1. Dünya Savaşı sonrasıile Nazizm öncesi Almanya’sının kısa toplumsal tarihini sunuyor.

Weimar Cumhuriyeti’nin Kısa Tarihi, Colin Storer, çev. Sedef Özge, İletişim, 2015