Covid-19 aşısı bulunmasa bile zamanla sönümlenecek

Prof. Dr. Tayfun Uzbay / Üsküdar Üniv. Tıp fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri Bölüm Başkanı
1.03.2020

Dünya çiçek, veba, kolera, tifo ve tifüs gibi birçok öldürücü salgın yaşadı. Bilim bunların tümüne bir çare üretti. İnsan ömrü ve hayat kalitesi çok arttı. Bu yayılma hızı ve öldürme oranına sahip bir virüs enfeksiyonu çiçek hastalığı ile mukayese bile edilemez. Son 10-15 yılda görülen domuz gribi, kuş gribi ve benzeri başka salgınlardan çok da farklı değil.


Covid-19 aşısı bulunmasa bile zamanla sönümlenecek

Küresel olarak hızlı bir yayılım gösteren ve herkesi korkutan virüs enfeksiyonu korona virüsler adı verilen bir aileden gelen ve Covid-19 olarak isimlendirilen bir virüs ile ilgili. Diğer koronavirüsler arasında olan SARS, bulaştığı kişilerin yüzde 9’unun, MERS de yaklaşık yüzde 35’inin hayatını kaybetmesine yol açtı. Şu ana kadar Covid-19’un bulaşanlardaki ölüm oranı yüzde 3 civarında seyrediyor.

Biyolojik silah değil

Ölenlerin ezici çoğunluğunu ise sarı ırktan olanlar oluşturuyor. Bu tip virüsler hayvandan insana geçip değişime uğrayarak hastalık yapan bir etkene dönüşüyor. Normalde hayvanlar da dahil olmak üzere çevreden virüsler de dahil birçok etkenle karşılaşıyoruz. Dışarıdan gelen yabancılara karşı immün sistemimiz daima alarm halindedir ve hayvandan insana geçen virüslerin birçoğunun hastalık yapma olanağı bulunmuyor.

Ancak virüs yeni konakçısına (yani insana) uyum sağlayıp daha sonra ona zarar verebilecek şekilde değişime uğrayabiliyor ve bu anda hastalık yapabiliyor. Halen kabul gören senaryoya göre Covid-19 önce soğukkanlı bir hayvan olan yılandan sıcakkanlı olan yarasaya geçti sıcakkanlılara uyum sağlayacak şekilde değişime uğradıktan sonra yarasadan insana geçti ve insanda hastalık yapacak şekilde değişime uğradı. Bu tür değişimler bazen yüzlerce yıllık geçmişe sahip olabiliyor. Covid-19’un bilimsel laboratuvarlarda saptanan yapısı, kökeni, yayılma şekli ve hızı ve bulaşanlardaki hastalanma ve öldürme oranları dikkate alındığında biyolojik silah olma veya laboratuvar üretimi bir virüs olma ihtimali oldukça düşük, hatta hiç yok diyebiliriz. Komplo teorilerini tartışmak sadece zaman kaybına ve toplumsal paniğe neden oluyor. Bu durum bazı fırsatçılara da yardımcı oluyor. Örneğin, şu anda, içeriğinin ne olduğu belli olmayan bir sürü sözde immün sistem destekleyicisi, sabun, sıvı ve maske satışlarında patlama yaşandı. Bunların bazılarının fiyatları yükseldi, hatta stoklanmaya başladı.

Ekonomik risk

İletişimin ve seyahatin hızlı ve kolay olduğu bir çağda hastalığın başka ülkelere de sıçraması son derece doğaldır. Önlemler olmasa yayılım hızı ve görülme sıklığı çok daha fazla olacaktı. Aşısı da geliştirilecektir, ancak bu belli bir süre alacaktır. An itibarı ile aşının makul bir süre içinde kullanılabileceği yolunda ciddi bilimsel veriler söz konusudur. Aşının devreye girmesi diğer salgınlarda olduğu gibi yayılma hızını ve ölüm sıklığını anlamlı ölçüde düşürecektir. Hiç aşı geliştirilmese bile birçok başka salgında olduğu gibi kendiliğinden de zamanla sönümlenecektir. Ancak yaşlılar, çeşitli nedenlerle immün sistemi baskılanmış olanlar (organ nakilleri gibi), kronik akciğer hastalığı olanlar ve yaşam koşulları iyi olmayan veya yetersiz beslenenler bu salgından maalesef daha çok etkilenecektir. Öte yandan gerek küresel gerekse görülme sıklığı yüksek olan ülkeler açısından ciddi bir ekonomik yük de ortaya çıkacaktır. Eğer aşı veya tedavi mümkün olmaz ise en kötü senaryolardan biri küresel ekonomik bir kriz olabilir. Çünkü salgın en çok ülkeler arası seyahati, turizmi ve ticareti baltalıyor. Gerçekle bağdaşmayan komplo teorileri de küresel bir fobiye dönüşmek üzere.

Kuluçka süresinin uzunluğu ve hastalık belirtileri ortaya çıkmadan önce bulaşabilmesi daha fazla kişiye bulaşma açısından ciddi bir risk oluşturuyor. Sadece termal kameralarla izlemek ve hasta olanları karantinaya almak yeterli olmayabilir. Hastalığın görüldüğü yerlerde toplu karantina uygulaması ve ciddi önlemler alınması rahatsız edici olsa da doğru bir yaklaşımdır ve şu anda da uygulanmaktadır.

Daha öldürücü olur mu?

Dünya çiçek, veba, kolera, tifo ve tifüs gibi birçok öldürücü salgın yaşadı. Bilim bunların tümüne bir çare üretti. İnsan ömrü ve hayat kalitesi çok arttı. Bu yayılma hızı ve öldürme oranına sahip bir virüs enfeksiyonu çiçek hastalığı ile mukayese bile edilemez. Son 10-15 yılda görülen domuz gribi, kuş gribi ve benzeri başka salgınlardan çok da farklı değil. Ancak virüsün daha öldürücü bir forma dönüşüp dönüşmeyeceğinin de bir garantisi yok. Bu nedenle salgın sonuçlanana kadar el yıkama başta olmak üzere basit koruyucu önlemlerin alınması, hastalık hakkında bakanlık ve üniversiteler gibi ciddi kurumlardan yapılan açıklamalara kulak verilmesi, bilime güvenilmesi ve karantina vb. önlemlerin sürdürülmesi yerinde olacaktır.

@tayfunuzbay