Cumhuriyetin ilk siyasi suikasti

Murat Güzel / Açık Görüş Kitaplığı
21.11.2020

Geçtiğimiz günlerde dar-ı bekaya irtihal eden merhum gazeteci yazar Ahmet Kekeç’in edebi alanda yaptığı çalışmalar haricinde yakın tarih okumalarına ilişkin de önemli birçok çalışmasından biri Birinci Meclise Yapılan Darbe ve Faili Meşhur Bir Vak’a Ali Şükrü Bey Cinayeti.


Cumhuriyetin ilk siyasi suikasti

Türkiye’deki demokrasi mücadelesinin ve siyasal kavgaların köklerinde yakın geçmişimize ilişkin farklı yorumlama çabalarının yattığını söyleyebiliriz. Günümüz siyasi tartışmalarının önemli bir bölümünün yakın tarihimizin nasıl okunacağı etrafında şekillendiğini ileri sürmek mümkündür. Bu tartışmaların bir ucunda resmi tarihyazımının Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşanan ve halkın hafızasında derin yaralar açmış birçok olayı gizlemeye, çarpıtmaya dayalı tavrını sürdürmeye meyilli zümreler yer alır. Bu zümreler Türkiye’deki demokrasi mücadelesine ket vuran, bu mücadeleyi sekteye uğratan cürümleri genelde görmezden gelerek inşa ettikleri bir “altın çağ” özlemiyle geçmişi yeni kuşaklara aktarmaya çalışırken buna karşın geçmişte işlenmiş ve cezasız kalmış suçları hatırlatan gayrıresmi addedebileceğimiz bir tarihyazımı türü de mevcuttur.

Çekişmeler, hesaplaşmalar

Yakın tarihimizdeki toplumsal aktörlere dair birçok eser yazılmasına, bu aktörlerin birçok anısının ve yaşanan olaylara ilişkin belgelerin ortaya çıkmasına karşın yine de Cumhuriyet’in kuruluşu ve tek parti rejiminin etkili olduğu yıllara dair hâlâ birçok puslu ve karanlık nokta, resmi tarihyazımının kalın bir sis örtüsüyle gizlediği ve bu sebeple kolayca belirginleştirilemeyecek kanlı olay bulunmaktadır. Bu olayların gizlenmesinde “kanlı hesaplaşmalar” kadar “kişisel çekişmeler”in de önemli bir rol oynadığında hiç kuşku yoktur.

Geçtiğimiz günlerde dar-ı bekaya irtihal eden merhum gazeteci yazar Ahmet Kekeç’in edebi alanda yaptığı çalışmalar haricinde yakın tarih okumalarına ilişkin de önemli birçok çalışmasından biri Birinci Meclise Yapılan Darbe ve Faili Meşhur Bir Vak’a Ali Şükrü Bey Cinayeti. 23 Nisan 1920’de kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, yani ilk Büyük Millet Meclisi’nde Trabzon milletvekili olarak bulunan Ali Şükrü Bey’in Birinci Meclis’te Mustafa Kemal’e karşı en sert muhalefeti gerçekleştiren kişi olduğu biliniyor. Birinci Meclis’te Mustafa Kemal’in önderliğindeki Birinci Grup’a karşı muhalif milletvekillerinin içinde yer aldığı İkinci Grup’un liderlerinden olan Ali Şükrü Bey’in 27 Mart 1923’te Mustafa Kemal’in korumalarından biri olduğu bilinen Topal Osman tarafından kaçırılıp öldürülmesi olayı sadece Cumhuriyet dönemi siyasi suikastlerinden ilki olması hasebiyle değil, aynı zamanda üzerindeki kuşku perdeleri sebebiyle de önemli ve bir o kadar üzerinde durulması gerekli.

Topal Osman’ın sonu

Hakimiyet-i Milliye gazetesine karşı Tan gazetesini çıkarıp İkinci Grup’un görüşlerine bu gazetede genişçe yer vermesi, Lozan görüşmelerine katılan İsmet İnönü’nün hariciyeci olmaması sebebiyle bu görüşmelerdeki birçok hususa itirazı, hilafet ve içki yasağı gibi konulardaki sert muhalefetiyle şimşekleri üzerine çeken Ali Şükrü Bey’in böylesi bir cinayete kurban edilmesi, yaralı olarak ele geçirilen Topal Osman’ın olay hakkında konuşmasına fırsat bile verilmeyerek alelacele başının kesilerek gömülmesi ve ardından Birinci Grup lideri Mustafa Kemal’in konu hakkında herhangi bir açıklama yapmaması gibi birçok karanlık nokta taşıyan bu siyasi cinayete ilişkin yazdığı kitabında Kekeç, “failin meşhur” oluşunu vurguluyor.

Kekeç’in sadece bir gazete yazarı, bir öykü ve roman yazarı olmadığını, yakın tarihimizin nasıl yorumlanması gerektiğine ilişkin geliştirdiği yaklaşımıyla da önemli bir yazar olduğunu kanıtlayan çalışma -yanlış hatırlamıyorsam- ilkin İmza dergisinde tefrika edilmişti. Ve öykü kitabı Son İyi Günler’den sonra merhum Kekeç’in yayınladığı ikinci çalışmaydı. Allah Ahmet Abi’ye rahmet eylesin.

@uzakkoku

Bir Selçuklu şehrinde nasıl yaşanırdı?

Ortaçağ’da sosyal, kültürel ve iktisadî hayat ve Selçuklular ve Beylikler tarihi, şehir tarihi hakkında çeşitli çalışmaları olan tarihçi Tülay Metin’in Selçuklu şehirleri kuruluşu, savunma yapıları, idarî yapısı, müesseseleri ile bu şehirlerde yaşayan halkın kültürel, dinî ve sosyo-ekonomik hayatını ele aldığı kitapta günümüz şehir hayatına önemli ölçüde ışık tutacak birçok nokta belirtiliyor. Selçuklu şehirlerini ziyaret eden seyyahların seyahatnamelerinden yararlanarak şehirdeki sıradan insanların ve yöneticilerin hayatını onların evinden şehrin sur kapılarına kadar anlatan Tülay Metin’in “Selçuklu Çağında Yaşamak” ismini taşıyan kitabı Selçukluları hayatın bütünlüğü içinde kavramamıza imkân sağlıyor.

Selçuklu Çağında Yaşamak, Tülay Metin, Kronik, 2020

Anadolu'daki ilk tarikat nasıl ortaya çıktı?

Türkiye’nin ilk din sosyoloğu sayabiliriz M. Rahmi Ayas’ı. Ayas, Türkiye’de din sosyolojisi alanında yapılmış ilk doktora tezi olan çalışmasında Türkiye’deki ilk dini-tasavvufi zümreleşmeleri konu edinerek, Anadolu’da bu zümreleşmelerin sosyolojik zeminini teşkil eden olaylar ve yeni bir toplum çevresi teşekkülünü irdeliyor. Özellikle Türkiye Selçuklularının hayatının dini ve tasavvufi ba- kımdan ele alındığı, ‘Türkiye’de İlk Tarikat Zümreleşmeleri’ isimli çalışması ile M. Rahmi Ayas, sonraki yıllarda Ahmet Yaşar Ocak, Mikail Bayram gibi araştırmacılarla sürdürülecek, Fuat Köprülü’nün araştırma paradigmasına da önemlice bir katkıda bulunuyor. Kitap, Doğu Batı Yanınları’nın okura sunduğu değerli bir çalışma.

Türkiye’de İlk Tarikat Zümreleşmeleri, M. Rahmi Ayas, Doğu-Batı, 2020