Darbecilerin Kuvvet-Zaman Optimizasyonu: 2016, temmuz, cuma akşamı

Necdet Özçelik / Güvenlik Politikaları Uzmanı
6.08.2016

Taktik anlamdaki zamanlamanın önemini, girişimin hafta sonuna tekabül ettirilmesinde ve gece saatlerinde gerçekleştirilmesinde görmek mümkündür. Girişimin, planlandığı gibi 03.00’de başlatılmış olması darbecilerin başarı şansını artıracaktı. Zira kışlalardaki darbe karşıtı reaksiyon, kışla dışındaki polis ve vatandaş reaksiyonu daha yavaş ve organize olmadan gerçekleşecekti.


Darbecilerin Kuvvet-Zaman Optimizasyonu: 2016, temmuz, cuma akşamı

Askeri harekâtlar bir karar verme sürecinin ürettiği hareket tarzlarından mümkün olan en iyisinin hayata geçirilmesi üzerine geliştirilerek uygulanır. Bu süreçte içinde bulunulan durum analiz edilerek bir vazife çıkartılır. Vazife durum, düşman-dost-hava/coğrafya koşulları üçlemesinin yorumlanmasından çıkartılırken, vazifenin icrası bu üçlemeyle zamanlama arasında bir ilişki kurularak yürütülebilir. Askeri planlama konusunda uzunca bir geçmişi olan darbe girişimcilerinin askeri karar verme sürecini çalıştırırken darbeyi askeri bir vazife olarak yorumlamalarının külli yıkımı bir yana,  bu girişimin başarılı olabilmesi için zamanlamayı ne kadar önemsediklerini anlayama çalışmak faydalı olacaktır.

Girişimin stratejik anlamda uzun soluklu bir personel işlem sürecinden geçtiği görülmektedir. Darbe girişimcilerinin, kalkışmayı 2016 yılı Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantısından iki hafta önce gerçekleştirmiş olması, alınması öngörülen YAŞ kararlarının Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki FETÖ üyesi generallerin tasfiye edilememesi için stratejik bir zamanlama hamlesidir. Bu stratejinin derinliğinde 40 yıl geçmişe dayanan kadrolaşma birikiminin ortadan kaldırılmasını engelleme çabası yatar. Özellikle 2013 yılı YAŞ kararlarıyla tuğgeneralliğe terfi edenlerin sayılarına bakıldığında kadrolaşma çabasının zaman akışını anlamak mümkündür. Gözaltına alınan FETÖ üyesi generallerden önemli bir kısmı 2013 yılında generalliğe terfi ettirilmiştir ve o günden bu yana kritik görevlerde bulunmaktadır. Tuğg. Kamil Özhan Özbakır, Tuğg. Mehmed Nuri Başol, Tuğg. İsmail Güneşer, Tuğg. Hidayet Arı, Tuğg. Mehmet Partigöç, Tuğg. Metin Alpcan, Tuğg. Abdulkerim Ünlü ve Tuğg. Eyyüp Gürler bunlardan başlıcalarıdır. 2013 yılında terfi eden generaller genellikle 1987, 1988 ve 1989 yılı Harp Okulu çıkışlıdır. Bunlardan bir kısmının dört yıllık askeri liselerden bir kısmının da doğrudan sivil liselerden gelerek Harp Okullarına girdikleri ve burada da dört yıllık eğitimi müteakip teğmen rütbesine naspedildikleri görülür. 1988 medyan alınıp geriye doğru sekiz yıl gidildiğinde girişimcilerin TSK’lerine FETÖ terör örgütü üyesi olarak 1980’li yıllından itibaren girmeye başladıkları görülür. O yıldan itibaren ince, sesiz ve gizli bir şekilde yürütülen bir kadrolaşma süreci, 2013 yılında önemli sonuçlar vermiştir. Yukarıda isimleri ifade edilen ve 2013’te terfi eden generallerden bir kısmı 2015 yılı YAŞ kararlarıyla ya kritik görevlerini muhafaza etmişler ya da daha stratejik mevkilere atanmışlardır.

En stratejik kurum

Tuğg. Eyyüp Gürler’in 1’inci Or.K.lığı Harekat Yar Bşk.lığı’na atanması ve Tuğg. İsmail Güneşer’in Bolu Dağ ve Kom.Tug.K.lığı’nda kalması bu durum için sadece birer örnek. YAŞ toplantısının Genelkurmay Per. Bşk.lığı’nda planlanıyor olması ve komutanlara sunulan terfi ve atama listelerinin yine bu başkanlığın Personel Yönetim Daire Başkanlığı’nın ve onun General Amiral Şube Müdürlüğü’nün en kritik iki mevkii olması ve bu görevlerde sırasıyla Kor. İlhan Talu, Tuğg. Mehmet Partigöç ve Kur. Alb. Cemil Turan’ın bulunması ve “Yurtta Sulh Konseyi” bildirisini bu isimlerden ikisinin imzalaması, bir diğerinin de 4’ncü Ana Jet Üs Komutanlığı’nda (Akıncı) girişimi hem stratejik hem de operasyonel boyutta yürütmüş olması FETÖ’nün TSK içindeki en stratejik konumu kazandığının apaçık göstergesidir.

Operasyon anlamında girişimin temmuz ayında yapılmış olması oldukça önemlidir. TSK’de generaller dışındaki subay, astsubay ve uzman erbaşların genel atamaları nisan ve mayıs aylarında ilan edilir ve bu personelin yer değiştirme işlemlerini haziran başı ile temmuz başı arasında tamamlaması beklenir. 15 Temmuz 2016 tarihine gelindiğinde genel itibarıyla yer değişiklikleri yapılmıştır. Girişimin içinde olması beklenen profesyonel askerlerin yeni birliklerine katılmaları sağlanmış ve önemli görevlere yerleştirilmiş, girişiminden habersiz askerlerin ise yeni birliklerine katılmasıyla birlikte intibak sürecinin ve idari meselelerinin yarattığı belirsizlik havasından istifade edilmeye çalışıldığı görülmüştür. Sıradan bir tatbikat veya operasyon havası verilerek girişimin kitlesinin böylelikle artırılmaya çalışıldığı anlaşılmaktadır. Öte yandan, TSK’nın yaz izin planlaması genel olarak haziran, temmuz ve ağustos aylarına isabet ettirilir. Haziran ayındaki Ramazan ayının ortalama bir TSK personeli için arzu edilen bir izin dönemi olmadığı göz önüne alındığında, temmuz ayında yıllık izin kullanımındaki yoğunluktan da istifade edildiği anlaşılıyor. Dolayısıyla darbecilerin girişime muhalif olacakların sayısındaki azlıktan da yaralanmaya çalıştıkları görülmektedir.

Defacto katılım

Taktik anlamdaki zamanlamanın önemini, girişimin hafta sonuna tekabül ettirilmesine ve gece saatlerinde gerçekleştirilmesinde görmek mümkündür. Girişimin, planlandığı gibi 16 Temmuz 03.00’de başlatılmış olması darbecilerin başarı şansını artıracak bir zamanlama faktörü olacaktı, zira kışlalardaki darbe karşıtı reaksiyon, kışla dışındaki polis ve vatandaş reaksiyonu daha yavaş ve organize olmadan gerçekleşebilecekti. 15 Temmuz 2016 tarihindeki kışlaların nöbetçi heyetlerinin büyük bir kısmının darbe girişimden haberdar olduğu ve bu girişimin içinde olduğu da kuvvetle muhtemeldir. O heyetlerin organize edeceği gece yarısı bir kalkışma büyük asker kitlelerinin girişime defacto olarak katılmalarını sağlayabilecek önemli bir ayrıntıdır.

Görüldüğü gibi darbe girişiminin zamanlama etkisi stratejik seviyede devletin FETÖ üyelerini TSK içindeki tasfiye çabasını engelleme üzerine; operasyonel ve taktik seviyede de girişim karşıtı askerlerin kıta, karargâh ve kurumlarındaki yokluğu üzerine oturtulmaya çalışılmıştır. Darbecilerin bu stratejisi tıpkı FETÖ’nün toplum üzerinde sosyal bir taban bulmadığı gibi askeri camiada da bir zemini olmadığının bir ifadesidir.

Yukarıdaki stratejik, operasyonel ve taktik inisiyatiflerin tamamında kuvvet-zaman optimizasyonu personel işlemleri yordamıyla yürütülmüştür. Bu girişimin temelinde silahlı kuvvetlerdeki personel işlem yönetiminin büyük sorumluluğu bulunmaktadır. Silahlı kuvvetlerde bir yenilenme yapılacaksa ilk düzenlemenin personel işlemleriyle başlaması muhakkaktır. Silahlı kuvvetlerde mutlu azınlık olarak bilinen ve stratejik sıçrama tahtası olan kurmaylık sisteminin kaldırılması daha geniş tabanlı insan gücünden istifade edilmesi için oldukça önemlidir. Silahlı kuvvetlerin her kademesindeki çalışanları doğrudan ilgilendiren ve arzu edilenleri kolaylıkla tekâmül ettiren veya pasifleştiren sicil sisteminin yenileştirilmesi öncelikler arasında olmalıdır.

Hayatını, milletinin bekası için kaybeden, hainlere karşı kahramanca savaşarak kaybeden Şehit Topçu. Kd. Bçvş. Bülent Aydın ansısına!...

[email protected]