Demokrasi bir ‘uygarlık bunalımı’ mı?

MURAT GÜZEL / Açık Görüş Kitaplığı
29.08.2015

Rancier’e göre, demokrasi nefretinin sözcüleri için demokrasi, yönetimin sadece yozlaşmış bir biçimi anlamına gelmiyor, aynı zamanda bir “uygarlık bunalımı” anlamı da taşıyor.


Demokrasi bir ‘uygarlık bunalımı’ mı?

Demokrasinin hem övüldüğü hem yerildiği dönemlerde yaşıyoruz. 2003’te ABD’nin silah zoruyla, işgal ederek “demokrasi” ihraç ettiği bir Irak örneği hâlâ zihinlerimizde capcanlı duruyor; buna karşın bizatihi Avrupa’da kurulan yeni düzende öne çıkan aydınların demokratik bireycilik ve eşitlikçiliğin kamusal ve özel hayatta birçok zararlı tezahürünü teşhir ettiği dönemlerden de geçiyoruz. Bu aydınların dile getirdiği nefretin demokrasi tarihinin her anında var olduğunu söyleyen Fransız filozof Jacques Ranciere, bu nefretin sözcülerinin hemen hepsinin kendilerini sadece demokratik devletler değil, aynı zamanda “demokrasi” olduğunu iddia eden devletlerde mukim olduğuna dikkat çekiyor.

Ona göre, demokrasi nefretinin sözcülerinin derdi halkla ve halkın adetleriyle ilgili, yani halkın yönetiminin kurumlarıyla değil. Bu sözcüler için demokrasinin, yönetimin sadece yozlaşmış bir biçimi anlamına gelmediğini, aynı zamanda bir “uygarlık bunalımı” anlamı da taşıdığını vurgulayan Ranciere, Avrupa’nın başına gelen bütün kötülüklerin kaynağı olarak demokratik Amerika’yı eleştirenlerin, aynı Amerika silah zoruyla dünyanın farklı bölgelerine demokrasi götürürken de onu alkışladığına işaret ediyor.

Ranciere’e kalırsa demokrasi nefretini körükleyenlerin düşüncelerine göre, demokratik yönetim, herkes için eşitlik ve bütün farklılıklara saygı gösterilmesini isteyen demokratik yönetim tarafından yozlaştırılmasına izin verildiği müddetçe kötüdür. Demokrasiden nefret edenlere göre, demokrasi, ancak demokratik uygarlığın felaketini önlerse demokrasidir.

Demokratik düşüncenin ve demokrasinin içsel paradokslarını çözümlerken Ranciere Fransa’nın gündeminden, Fransa’daki politik-fikri ortamdan hareket ediyor; ancak çözümlemeleri hem demokrasi, siyaset, cumhuriyet ve temsil gibi çağdaş siyasi düşüncenin temel kavramları arasındaki karmaşık ilişkileri aydınlatıyor hem de modernleşme sürecinde Fransa’yı siyasal anlamda kendine rehber edinmiş Türkiye’deki güncel siyasi sorunlara da ışık tutuyor.

Avrupa’da yaygınlaşan İslamofobi, yabancı düşmanlığı, göçmen korkusu, aşırı sağ fikirlerle birlikte küresel politik düzenin yeni işbölümünde karşılaşılan sorunlarla birlikte Ranciere’in bahsettiği türden bir demokrasiden Türkiye’de de bir şekilde yaygın bir şekilde var olduğunu düşünebiliriz. Demokratik yollarla yönetime gelmiş iktidarlara karşı benimsenen “demokrasiyi kollayıcı darbe girişimleri” kadar, şikayet konuları doğrudan halk ve halkın adetleri olan genişçe bir kesim Türkiye’de de mevcut. Bu açıdan bu tür tavırların temel sebeplerini kavramak bakımından Ranciere’in kitabı iyi bir başvuru kaynağı.

[email protected]

Demokrasi Nefreti, Jacques Ranciere, Çev. Utku Özmakas, İletişim, 2015

Niçin ve nasıl unuturuz?

Hollandalı psikolog ve filozof Draaisma kitabında, beyin araştırmaları alanında  hafıza üstüne yıllardır yürütülen çalışmaları psikoloji ve felsefe alanından yardım alarak ve günlük hayattan örnekler eşliğinde sunuyor. Gördüğümüz rüyaları uyandığımızda niye hatırlamadığımızdan eski hatıralaramızı her seferinde niçin farklı şekillerde hatırladığımıza kadar birçok farklı soruya da  yanıtlar sunuyor kitap. Unutmanın ve hatırlamanın mekanizmalarındaki gizemli birçok hususu  bu örnekler aracılığıyla çözümleyen Draaisma sosyal bilimler ile tıbbi gelişmelerin ilginç bir sentezini de sunuyor.

Unutmanın Kitabı, Douwe Draaisma, Çev. Dilman Muradoğlu, YKY, 2015

Çocuğun ahlaki gelişimi

Genetik epistemoloji ve bilişsel gelişim alanında çığır açıcı çalışmalar yapmış olan İsviçreli psikolog Jean Piaget’in önemli eserlerinden birşi Çocuğun Ahlaki Yargısı. Kitapta Piaget, çocuk ahlakının doğrudan bir analizinden, yani ahlaki davranış ya da duygulardan çok çocuklarda ahlaki yargının nasıl oluştuğuna ilişkin gözlemlere yer veriyor. Çocuk ahlakının yetişkin ahlakına ışık tuttuğuna inanan Piaget kitabını bu konuda bir başlangıç olarak niteliyor. Yalan ve adalet konularındaki kurallara ilişkin çocukların bakış açılarını örneklem seçen kitabın bu haliyle bile bir klasik olduğunu vurgulamalı.

Çocuğun Ahlaki Yargısı, Jean Piaget, Çev. İdil Dündar, Pinhan, 2015