Demokrasi neden ve nasıl ‘iktidar’ gerektirir?

Süleyman Ülker / Yazar
3.09.2016

Mutluluğunu özgür iradesiyle hakkaniyet içinde arama hakkı olan insanın, irade ve haktan kaynaklanan ve bu sebeple irade ve hakkın özelliklerini taşıyan, arasındaki ilişkiyi gözeten iktidarlara ihtiyacı var.


Demokrasi neden ve nasıl ‘iktidar’ gerektirir?

“Demokrasi nedir, neden gerekli ve vazgeçilmezdir” (Star, Açık Görüş, 13 Mart 2016, Pazar) başlıklı bundan önceki yazımda demokrasinin iyi tanımının ne olması gerektiğini belirtmiş, iyi yönetinimi tanımladıktan sonra demokrasinin -en kısa ifadesiyle- “halkın iyi yönetinimi” olduğunu ifade etmiştim. Demokrasinin iyi tanımlanmış olması onu sadece demokrasi yapmaya yetiyor, ama “iyi demokrasi” yapmaya yetmiyor. Demokrasinin “iyi demokrasi” olabilmesi için, iyi tanımlı olan demokrasinin pratiğe, yani hayata geçmesi gerekiyor. Bu da en genelinden en özeline kadar her düzeyde kamunun iyi yönetinimini ve bunu sağlayacak iktidarı gerektiriyor. Demokrasi, bir araç olarak neden ve nasıl iktidarları gerektiriyor? Bu yazının konusu da işte bu.

Demokrasiden hareketle iyi demokrasiyi gerçekleştireceksek, demokrasinin iyi tanımında yer alan unsurlardan hareketle, iyi tanımı gerçekleştirmeye yarayacak enstrümanlar üretmek gerekir. Bunun için de demokrasinin iyi tanımını iyi analiz ve muhakeme etmek. Demokrasi, halkın iyi yönetinimi demek. İyi yönetinimin tanımında asgari gerek şart olarak kendi kendinelik, iradenin eşitliği, tasarrufların indirgenemezliği, yarıdan fazla çoğunluk ve hak ihlali içermeme şeklinde beş madde yer alıyor. İyi yönetinimin iyi tanımındaki beş maddelik asgari şartlardan demokratik meşruiyet adını verdiğimiz ilk dördü iradeye, hukuki meşruiyet adını verdiğimiz sonuncusu ise hakka ilişkin. Yani iyi yönetinim, demokratik meşruiyet ile hukuki meşruiyetin toplamından ibarettir de diyebiliriz. Rahatlıkla görülebileceği gibi, iyi yönetinimde temel belirleyici olan iki kavram hak ve irade. O halde demokrasinin iyi tanımını gerçekleştirmek için üreteceğimiz enstrümanlar da temelde bu iki kavrama, iki kavramın birbirleri ile arasındaki ilişkilerden başlamak üzere iyi yönetinim tanımı içindeki konumlarına ve bu iki kavramın tabiatına dayanmak zorunda. Aralarındaki ilişkiden başlarsak... Hakların karşılıklı etkileşiminin düzenlenmesiyle oluşan hukuk içinde belirlenmiş haklar, her türden iradeye öncelenecek şekilde üstündür (Çünkü hak varlık olmaktan, irade varlığın alt sınıfı olan insan olmaktan kaynaklanır). Bu şekilde hukuk içinde belirlenmiş en küçük hak dahi, en büyük iradeye üstündür. Demokratik meşruiyet esasları içinde belirlenmiş bir irade, sadece hukuka aykırı olduğu durumlarda (hukuka aykırılığının sabitliği durumunda) geçersizdir ve ancak bu gerekçeyle engellenebilir. Bunun dışında irade hiçbir şekilde engellenemez. Hak ve irade kavramlarının aralarındaki bu ilişki, aynı zamanda iyi yönetinim tanımı içindeki yerlerini de tayin eder. İki kavramın tabiatlarına gelirsek... İyi yönetinimde gözetilen hak ve hukuk, sadece iyi yönetinimin gerçekleştiği kendi kendinelik grubunun üyelerinin değil, grup dışındaki hak sahiplerinin de hak ve hukukudur. Grup dışında ise bütün bir varlık alemi olduğu için iyi yönetinim grubunun gözetmesi gereken hukuk, en geniş anlamıyla varlık haklarıdır. Gerek kendi kendinelik grubu içinde, gerek dışında olsun gözetilmesi gereken hak çok olduğu için, hakları belirleme ve ona göre hüküm verme yetkisi çok taraflıdır, çokludur ve çoğuldur. Gözetilmesi gereken ilk ve temel haklar varlık hakları olduğu ve o da en genelde belirlendiği için haklarda belirleyicilik genelde başlar ve özele doğru seyreder. Öncelik geneldedir. Kendi kendinelik grubunun indirgenemez tasarruflarında gözetilmesi gereken irade ise tektir, bir tanedir, sadece kendi kendinelik grubuna mahsustur, sadece kendi kendinelik grubunun üyelerini bağlar ve bu irade de kendi kendinelik grubunun her bir üyesinin iradesinin eşdeğer olduğu bir oylamadaki salt çoğunlukla belirlenir (Kendi kendinelik sadece bir kişi için söz konusuysa, iyi yönetinim tanımındaki demokratik meşruiyet unsurlarından olan iradenin eşitliği, tasarrufların indirgenemezliği ve yarıdan fazla çoğunluk şeklindeki üç maddenin aranmasına gerek yoktur. Bu maddeler, kendi kendinelikte ancak en az iki iradenin varlığında yürürlüğe girer). Pek çok farklı irade sahibini aynı anda kaçınılmaz şekilde nesnesi kılan indirgenemez tasarruf bulmak ise kolay değildir.

Dahası, irade sahibi arttıkça, nesnesi olunan indirgenemez tasarruf sayısı azalır (ya da aksi olarak irade sahipleri sayıca azaldıkça, kaçınılmaz şekilde nesnesi olunan ortak indirgenemez tasarruf sayısı artar). Bu sebeple irade, özelden genele doğru bir seyir izler, öncelik özeldedir.

İrade sayılır, hak tartılır

Yazının başında adını verdiğim bir önceki yazımda sebepleriyle belirttiğim gibi, insanların yaşama hakkı eşit olduğu için, yaşama hakkından türeyen mutluluğu arama hakları da eşittir ve mutluluğu arama hakkının eşit olması da beraberinde irade eşitliğini de getiriyor. İradelerin eşit olması ise, farklı iradelerin beraber değerlendirildiği durumlarda (kendi kendinelik gruplarının indirgenemez tasarruflarında) onların sayılmasını gerektirir. Bu sebeple irade sayılır. Gözetilmesi gereken tek iradenin (çoğunluk iradesinin) belirlenmek üzere iradelerin sayılması ise sayıca azınlıkta kalan iradelerin dikkate alınmaması sonucunu doğurur. Hak ise en üst değer ve bu sebeple de öncelikli belirleyici olduğu için hiçbir zaman dikkate alınmama durumu söz konusu olamaz. Gözetilmesi gereken hak çoktur ve hepsi de öncelikli belirleyici olarak dikkate alınmak zorundadır, hiçbiri göz ardı edilemez. Varlık hukuku içinde konumu belirlenmiş “en küçük” hakkı dahi, en büyük irade ihmal edemez. İradeden farklı olarak, hakkın kendi içinde farklı niteliklerde olması, yani irade gibi türdeş olmaması da onun sayılmaması için sebep teşkil eder. Sayıca daha az olanın, daha çok olana göre belirleyici olabildiği durumlarda sayma değil tartma esas alınır. Bu sebeplerle hak sayılmaz, varlık hukuku içindeki konumu dikkate alınarak tartılır ve ona göre hak ihlali olup olmadığına hükmedilir.

Hak, çoklu ve çoğuldur; çünkü her tasarrufta çok ve farklı hak sahiplerinin hakları dikkate alınır. Hakların karşılıklı etkileşiminin düzenlenmesiyle oluşan hukuk içinde belirlenmiş haklar, çoğulculukla oluşur, çoğulcudur. Hak, genellemeye (teşmile) dayanır ve genelden özele doğru seyreder, öncelik geneldedir. Hak tartılır.

İrade tekildir; çünkü her tasarrufta sadece bir ve kendi içinde çeşitlilik içermeyecek kadar tek bir irade dikkate alınır. İrade çoğunlukla oluşur, çoğunlukçudur. İrade özellemeye (tahsise) dayanır ve özelden genele doğru seyreder, öncelik özeldedir. İrade sayılır.

Genelin çoğulcu yapı içinde belirlediği hukuka (haklara) uygun olarak, özelin çoğunlukçu biçimde ortaya koyduğu irade demokraside esas alınır diyebiliriz.

İktidarlar ve yapıları

Aslında her şey insanın mutluluğunu arama hakkıyla ilgili. İnsanın yeryüzü macerasında özgür iradesiyle hakkaniyet içinde mutluluğunu arama hakkı var ve insan mutluluğunu aramak için tasarrufta bulunur (dahası bulunduğu her tasarrufun kök amacı mutluluktur). Hakkaniyet içinde mutluluğu aramak, tasarruflarda iyi yönetinim şartlarının gerçekleşmesiyle olur. Bir başka deyişle, hakkaniyet içinde mutluluğu aramak, tasarruflardaki hak ve iradenin, iyi yönetinimin asgari gerek şartları çerçevesinde gerçekleşmesiyle olur. Tasarruftaki hak ve iradeyi iyi yönetinimin asgari gerek şartlarına uygun olarak sağlayabilmek amacıyla haktan ve iradeden kaynaklanan ve üretilen araçlara, yani iktidarlara ihtiyacımız var. İradeyi belirlemek ve icraya geçirmek de, hakkı belirlemek ve bu belirlenmiş haklara göre hüküm vermek de iktidar gerektirir ve dolayısı ile gerek irade gerek hak, aynı zamanda birer iktidar konusudur. İradeyi belirleyen ve hayata geçiren iktidara pozitif iktidar, hakları (hukuku ve kuralları/normları) belirleyen iktidara normatif iktidar, haklara göre hüküm veren ve hak adına engelleyen iktidara negatif iktidar diyebiliriz. İrade kavramından bir, hak kavramından iki iktidar doğuyor görünse de aslında durum farklı. İrade kavramından pozitif iktidar, hak kavramından negatif iktidar doğar. Bunda bir belirsizlik söz konusu değil. Normatif iktidar ise hem hak, hem de irade kavramına ilişkindir. Zira hakları belirlemek de bir irade gerektirir. Bu sebeple normatif iktidar haktan türese de iradeye ilişkin nüansları da içermek zorundadır.

İyi yönetinim tanımının temelde irade ve hak kavramları etrafında örgülendiğini artık biliyoruz. İyi yönetinim tanımındaki asgari gerek şartlardan demokratik meşruiyet adını verdiğimiz ilk dördü iradeye ilişkindi. Dolayısı ile iyi yönetinimdeki demokratik meşruiyetin, iradenin tabiatına uygun olması gerekir. Demokratik meşruiyeti sağlarken kullanılacak pozitif iktidar ise, hem iradenin tabiatına hem de iyi yönetinimin asgari gerek şartlarına uygun olmalı. Bu bağlamda demokratik meşruiyet ve onu sağlamak için kullanılacak pozitif iktidar, tıpkı kendilerine kaynaklık eden irade gibi, tekil, çoğunlukçu, özellemeyi esas alan, özelden genele doğru seyreden yapıda olmalı ve sayma yoluyla belirlenmeli. İyi yönetinim tanımındaki asgari gerek şartlardan hukuki meşruiyet adını verdiğimiz beşincisi hakka ilişkindi. Dolayısı ile iyi yönetinimdeki hukuki meşruiyetin, hakkın tabiatına uygun olması gerekir. Hukuki meşruiyeti sağlarken kullanılacak normatif iktidar ve negatif iktidar ise, hem hakkın tabiatına, hem de iyi yönetinimin asgari gerek şartlarına uygun olmalı. Bu bağlamda hukuki meşruiyet ve onu sağlamak için kullanılacak normatif iktidar ve negatif iktidar, tıpkı kendilerine kaynaklık eden hak gibi, çoklu, çoğul, çoğulcu, genellemeyi esas alan, genelden özele doğru seyreden yapıda olmalı ve tartma yoluyla belirlenmeli. İktidarların yapısına ilişkin tasnifi daha açık yaparsak...

Pozitif iktidar: İradeyi gerçekleştirmek üzere iradeden türemiştir. Özelden genele doğru seyreder. Tektir, tekildir, çoğunlukçudur, sayılır. Pozitif iktidarı kullanacak irade belirlenirken bu iradenin öncelikle özele (kendi kendinelik grubuna) ait olmasına, tek bir irade olmasına, sayılmak suretiyle belirlenerek sadece çoğunluğa ait olmasına dikkat edilir.  Bu da pozitif iktidarın salt çoğunlukçu yapıda olmasını gerektirir.

Negatif iktidar: Hak ihlaline engel olmak için haktan türemiştir. Genelden özele doğru seyreder. Hak çok olduğu için çoğulcudur, tartılır. Negatif iktidarı kullanacaklar belirlenirken öncelikle genele ait olmasına, kullananların çok ve çeşitli olmasına, her hakkın korunması için farklı hak hassasiyetlerinin eşit ağırlıkla yer almasına dikkat edilir. Bu da negatif iktidarın alacalı çoğulcu yapıda olmasını gerektirir (alacalı çoğulculuk: bütün içinde bütünü oluşturan farklı her unsurun eşit ağırlıkla yer aldığı çoğulculuk türüne verdiğim ad).

Normatif iktidar: Hakkı belirlemek için haktan türese de, bu süreçte irade de yer alır. Hem hakkın hem iradenin özelliklerini taşır. Genelden özele doğru seyreder. Hak çok olduğu için çoğulcudur. İradenin de etkili olduğu çoğulcu bir yapının oluşumunda ise, çoğulcu bütünü oluşturan farklı her unsur, sağlayabildiği irade desteği kadar ve iradenin kurallarıyla yer alır. Bu tür çoğulculuğa serbest çoğulculuk diyebiliriz (serbest çoğulculuk: bütünü oluşturan farklı her unsurun, bütün içinde farklı çokluklarla yer alabildiği çoğulculuk türüne verdiğim ad). Hak belirlenirken irade kullanıldığı için sayılır. Normatif iktidarı kullanacaklar belirlenirken öncelikle genele ait olmasına, kullananların çok ve çeşitli olmasına dikkat edilir. Genel içinde, farklı iradelerin sağlayabildikleri çokluklara göre oluşan serbest çoğulcu yapıda, yarışan farklı iradeler arasında, tasarrufla ilgili hukukta salt çoğunluğu sağlayan irade, tasarrufla ilgili hukuku (kuralı) belirler.

“Normatif iktidarda olduğu gibi negatif iktidarda da irade söz konusu değil mi?” sorusu akla gelebilir. Haklar ve arasındaki ilişkiler ağı, yani hukuk, varlık haklarına uygun olarak, çok ve farklı şekilde belirlenebilir; çok ve farklı seçenekler arasında tercih de bir irade, yani sayma konusudur. Negatif iktidarın ise önünde, hak ihlalinin olduğu ya da olmadığı şeklinde iki seçenek vardır ve buna da tartarak karar verilir. Bu sebeple de negatif iktidarda iradenin etkisini azaltmak için iradeden (sayıdan) bağımsız olarak farklılıkların eşit ağırlıkla ve bunu sağlayabilmek için eşit çoklukla yer alması, farklılıkların eş paydaş olması gerekir. Farklılıkların birinin bile diğerlerinden farklı çokluğu olduğu durumda iradenin etkisi var demektir ve bu da hakkın gerektirdiği şekilde tartmanın olmaması anlamına gelir. Görüldüğü gibi hak ve haktan kaynaklı negatif iktidarda irade söz konusu değildir. Gerek pozitif iktidarda, gerek normatif iktidarda olsun, her irade kullanımı hak/hukuk adına negatif iktidarın denetimine tabidir. Buraya kadar iktidarların kaynaklarını ve yapılarını açıklamış olduk. Bir sonraki yazıda iktidarların yatay ve dikey dağılımını, iktidar ve egemenlik ilişkisini ve bu bağlamda halkın iktidarı ve demokratik egemenlik konusunu, belirleyici ve uygulayıcı ilişkilerini inceleyelim istiyorum.  

[email protected]