Dernekçilik zor iştir

Mustafa Çiftçi / Yazar
11.12.2020

Başkan teftiş işini gereğinden fazla ciddiye aldı. Müfettiş gelince mahcup olmayalım diye derneği boyattı. Borçlanarak derneğe yeni bir televizyon aldı. “Müfettiş gelince bizi kuş yemi satmaya muhtaç olan bir uyduruk dernek bellemesin” diye derneğe epeyce bir makyaj yaptı. Dernek üyelerine müfettiş karşısında nasıl konuşacağını anlattı. “Yem satış amaçlı değil dernek üyelerine hediye etmek için o masaya kondu” diyeceklerdi.


Dernekçilik zor iştir

Avcılık ve atıcılık derneğimizin başkan seçimini yaptığımız pazar günü bizim için pek yorucu oldu. O kadar kalabalık oldu ki dernek binamız küçük bir yer olduğundan soluk alamaz hale geldik. Başkan merak etti durdu. “Yahu bu kadar üyemiz mi var bizim....?” diyerek. Anlaşıldı ki operasyon yemişiz. Bizim başkana rakip olan genç aday; “...oy kullanmasanız da görüntü verin.” diyerek kim varsa toplamış getirmiş. “Oy atmadıktan sonra kuru kalabalık ne işe yarar?” demeyin. Oy verenlerin hepsi emekli ve yaşını yaşamış kişiler. Emekli erkek kısmı korkağa yakın olur. Gençlerin el kadar dernek binasını basmasından endişelenenler olmuş. Başkan bir ara; “...oy kullanmayanlar dışarı çıksın.” deyince gençlerin homurtusu ayyuka çıktı. “Yahu nedir Amerikan başkanını mı seçiyoruz nedir bunca çaba?” diyenler olduysa da dinletemedik. Seçim o kargaşada yapıldı. Neticede az bir farkla bizim başkan yeniden seçildi. Genç aday pek bozuldu. “Seçildin ama çalışabilecek misin bakalım. Bu yaşlı dernek yönetimiyle nereye kadar...?” gibisinden konuştu. Yahu avcılık derneğinin ne çalışması olacak. Yılda bir kere festival günlerinde belediye başkanına ve valiye atış yaptırılacak. Onlar attığını vursun diye dua edilecek. Erkek kısmı atıp da vurduğu zaman keyiflenir. İşte o keyifli anında başkandan dernek kirasını ödemesini isteyeceğiz. Eğer başkan ve vali attığını vuramazsa yandı gülüm keten helva. Dernek kirası için dernek üyelerine yalvar yakar olunacak. Emekli erkekler para harcamadan gün geçirmek peşindeler. Maaşlarını oğulları kızları aldığı için kendilerine bir şey kalmaz. Para harcamaktan korkan adam dernek kirasına karışır mı? Dernek aidatı deyince üyeler derneğe gelmeyi bırakıyorlar. İstiyorlar ki dernek binası hep sıcak olsun, çayı , çorbası tamam verilsin, gazeteler gelsin. Sonra sıcak dernek köşesinde uyuklayarak günlerini gün etsinler.

Devlet ve kuş yemi

Derneğimizin kurcu başkanı ve şu anki başkanın dayısı Ferruh Sırrı Başkan yeğenine nasihat etmiş. “Aidat vermeyeni derneğe almaya başlarsan burası dernek olmaktan çıkar. Bırak aidat vermeyen buruşuk herifler nereye giderse gitsinler.” Ferruh Sırrı Başkan bunu söylemiş ama uygulaması pek zor. Bizim başkan da derneğe destek olmak için girişe bir masa koydu. Av malzemesi ve kuş yemi falan satmaya başladı. “Derneğe yardım olsun diye alış verişi buradan yapacaksınız.” dedi. “Güzel fikir.” dedik tasdikledik. Yalnız maliyeden emekli Lütfi Dayı itiraz etti. “Öyle kafanıza göre satış yapamazsınız. Devlet yakanıza yapışır aman ha” dedi. Bizim başkanın bazen inatçılığı tutar. “Devlet benim kuş yemimle ilgilenecekse zaten biz ölmüşüz...” dedi.

Elinde mikrofonla kaldı

Dernek girişindeki masanın yasal durumundan evvel masanın yeri dert oldu. Derneğe girilirken ayakkabılar çıkarılır içeriye terlik ile girilir. Kuş yemi, av malzemesi dizilmiş masa tam ayakkabılığın yanına konmuştur. Dernek üyeleri ayakkabılarını giyerken bir şeye tutunmak istiyorlar. Yaşları ileri olduğundan ayakta durmakta zorlananlar oluyor. Ayakkabısını giyerken masadan tutan dernek üyeleri masayı sallıyorlar, malzemeler yere dökülüyor. Yere dökülmekle kalmıyor malzemeyi döken dernek üyesi zahmet edip de malzemeyi yerden almıyor. Dernek girişinde bir kargaşa oluyor. Başkan bu konuda uzun bir konuşma yaptı. Dinlerken ben bile bir ara uyumuşum. Yahu başkan lafı uzatma diye bir üyemiz bağırınca başkan sinirlendi. Bazı insan sinirlenince uzun konuşur. Başkan da uzun konuştu. Konuşmasının sonunda tansiyonu düştü. Tuzlu ayran yetiştirdik. Ayranı içerken talimat verdi. “Kimse bir yere gitmesin konuşmamı bitirmedim daha.” “Kimsenin bir yere gittiği yok üyelerimiz henüz uyuyorlar” dedik. Ayranı içip de kendine gelince ezan okunmaya başladı. Üyeler bir bir namaza gittiler. Başkan elinde mikrofonla kaldı. “Ben buradayım başkanım ben dinliyorum.” dediysem de başkan konuşmasına devam etmedi.

Dernek girişinde sürekli devrilen masa ile para kazanma çabamız epeyce sürdü. Masa eskisi kadar devrilmiyordu. Ama satış da olmuyordu. Dernek üyeleri kuş , balık besliyorlar ama yem tüketimi pek az oluyordu. Başkan bu işe bir çare bulmak istiyordu ama dernek üyelerimiz besledikleri hayvanlara az yem veriyorlardı herhalde ki satış neredeyse hiç olmuyordu. Başkan anladı ki satış ile bir çıkış olmayacak. Bu sefer derneğe gelen gazete sayısını azalttı. Bir ulusal beş yerel gazete geliyordu. Sadece iki yerel gazeteye düşürdü. “Üyelerimiz zaten haberleri seyrediyor. Gazete haberi verene kadar televizyon o haberi eskitiyor.” dedi. Bu tespiti hiç bir işe yaramadı. Üyelerimiz ulusal gazete gelmeyince dağ başında mahsur kalmışlar gibi perişan oldular. “Dünyadan haberimiz yok.” diyenlere başkan çok kızdı. “Dünyadan haberin olunca ne yapacaksın acaba?” diye üyelerimizin ulusal gazeteye olan düşkünlüğünü tartışmaya açtı.

Gazete masrafını kısınca bile işler yine düzene girmedi. Bu arada seçimde yenilmiş genç aday bizi şikayet etti. Meğer bir derneğin kar getiren bir iş yapması izne tabiymiş. Biz o izni alamadığımızdan teftiş geçirecektik. Başkan teftiş işini gereğinden fazla ciddiye aldı. Müfettiş gelince mahcup olmayalım diye derneği boyattı. Kapı pencereyi tamir ettirdi. Borçlanarak derneğe yeni bir televizyon aldı. “Müfettiş gelince bizi kuş yemi satmaya muhtaç olan bir uyduruk dernek bellemesin.” diye derneğe epeyce bir makyaj yaptı. Dernek üyelerine müfettiş karşısında nasıl konuşacağını anlattı. “Yem satış amaçlı değil dernek üyelerine hediye etmek için o masaya kondu.” diyeceklerdi. Dernek üyelerimiz yorgun hafızlarını zorlayarak cümleleri ezberlemeye çalıştılar.

Teftiş günü müfettişe ne ikram edilecek diye çok çırpındık.

Bir bayrak yarışı

Sonunda teftiş günü sabah, bizim başkanın hastalık haberi geldi. Gece rahatsızlanmış ve acile kaldırmışlar. Sonrasında da ameliyata aldılar. Kalbi artık daha sakin bir hayat geçirmesini zorunlu kılıyormuş. Dernek işlerini bana bırakmayı teklif etti. “Bu bir bayrak yarışıdır.” dedi. “Bu bayrak sonunda nereye varacak başkanım?” diyemedim. “Sen hele bir ayağa kalk gerisi kolay başkanım” dedim. Ben yuvarlak konuştum ama genç başkan adayı hala hırsını alamamış olacak ki yeniden aday olduğunu açıkladı. Çalışmaya başladı.

Bu arada bizim teftiş işi hiç gerçekleşmedi. Çünkü bizim dosyamızdan evvel daha mühim işler varmış. İş yoğunluğu sebebiyle bizim dosya biraz ertelenmiş. Başkan bu duruma yattığı yerden sevindi. “Kurtulduk. Hele ben bir ayağa kalkayım da daha yapacak çok iş var.” demeye başladı. Ben de başkanın derneği bana bırakması tehlikesini atlatmış oldum çok şükür. Çünkü dernekçilik zor iş vesselam.

[email protected]