Dersimiz adalet

RECEP TEZGEL Sosyolog
5.01.2013

Hızla değişen yaşama biçimlerinin dayattığı yeni değerler, fazla tartışılmadan medya aracılığıyla, yeni kuşaklara aktarılıyor. Adalet eğitimiyle öğrencilere popüler kültürün dışında yer alan yüzlerce yıllık insani değerler bilgisinin sunulması mümkündür.


Dersimiz adalet

Milli Eğitim ve Adalet Bakanlığı, önümüzdeki eğitim öğretim dönemi, ortaokul 6 ve 7’nci sınıf öğrencilerinin seçmeli “hukuk ve adalet” dersi alabilmeleri için bir işbirliği protokolü imzaladı. Böyle bir dersin uygulanmaya konulması oldukça önemlidir. Ülkemizde zorunlu eğitim 8 yıl olduğundan bazı öğrenciler ilköğretimden sonra değişik nedenlerle eğitim yaşamlarına devam edemezler. Eğitimlerine devam edemeyen bu çocukların büyük bir kısmı genellikle erken yaşlarda çalışma yaşamına atılmaktadırlar. Bilindiği gibi bu yaşlar genellikle ergenlik dönemine denk gelmektedir. Ergenin sağlıklı bir şekilde kimliğini kazanması için çevresinde uygun eğitim kurumlarının ve modellerin bulunması zorunludur. Oysa bu çocuklar formel eğitim olanaklarından uzaklaştıklarından okul bu anlamda devre dışı kalmıştır.  Çocuklar için uygun özdeşimler kurabileceği, model alabileceği biricik model ve örnek çalıştığı işyerindeki ustalar veya çalışma yaşamındaki diğer arkadaşları olacaktır. Çocukların tam da etkin vatandaş olup olmamaya karar verecekleri bir dönemde çevresindeki bu bireylerin kendilerine olumlu model olma olanağı ülkemiz şartlarında çok az görünmektedir. Çünkü bu bireyler toplum değerlerine, hukuka ve iş ahlakına uygun olmayan davranışlar sergileyebilmektedirler. Bu nedenle çocuklarımızı bilinçli ve en azında temel hukuksal haklarını bilen vatandaşlar olarak yaşama hazırlamak bir zorunluluktur. “Hukuk ve Adelet” dersi bu açıdan önemli bir boşluğu dolduracaktır.

Yine çeşitli nedenlerden dolayı ülke gündeminde artan bir “şiddet fenomeni” tartışması yaşanıyor. Okulda ve çevresinde yaşanan şiddet olayları artık basit kaba kuvvet kullanımdan öteye tüm hakların “öznesi” ve insan haklarının “sert çekirdeği”ni oluşturan yaşama hakkı ve can güvenliğini tehdit eden bir noktaya gelmiştir. Bu ders sayesinde şiddetin olumsuzlukları öğrencilere kavratılması mümkündür.

Müfredat nasıl olmalı?

Müfredatın içeriği mutlaka insancıl hukuku temel almalı; felsefe, düşünce ve hukukun kazuistik ağır konularından oluşturulmamalıdır. Bu konular öğrencilere güçlerinin üzerinde kuramsal bilgi yüklemeyi zorunlu kılmaktadır. Örneğin lisedeki Demokrasi ve İnsan Hakları dersinin “İnsan Hakları, Hukuk ve Devlet” ünitesi bu anlamda olumsuz öğeler içermektedir.

21. yüzyılın eğitimi; esneklik, kendi kendine öğrenme, olaylara geniş bir perspektiften bakabilme, çarpıcı sorular sorabilme ve yaratıcı problem çözme yeteneğini gerektirmektedir. Etkili bir adalet ve hukuk eğitimi için, müfredat, bankacı model olarak ta ifade edebileceğimiz kuramlardan sıyrılmalı, ana değerler dizisi; kendi kendine, yaşayarak ve yaratıcı problem çözme becerisi üzerine kurulmalıdır. Bunun içinde en uygun yöntem ve materyallerle bu eğitim yapılmalıdır. Örneğin sadece anlatıma dayalı geleneksel öğretim yönetimiyle insan hakları ve hukuk eğitimi yapılamaz. İnsan hakları savunucusu Freire’in ifade ettiği gibi “bankacı” bir yöntemle, yani öğretmenin bilgiyi öğrenciye aktardığı, depoladığı ve zamanı geldiğinde geri istediği ezberci bir yöntemle yapılmayacak bir eğitimdir. Bu yöntemde öğretmen “mutlak bilgili”, öğrenci ise “mutlak bilgisiz” ve pasif bir konumda kurgulanır.  Buna karşın “katılımcılığın, aktifliğin ve etkinliğin” ön planda olduğu, öğrenen merkezli yöntemler bu eğitim için en uygun yöntemlerdir.

İlköğretimde gerçekleştirilen bu çalışmalarının daha kalıcı ve etkili olabilmesi için orta öğretim programlarının içeriğine de hukuk ve adalet kazanımları yansıtılmalıdır. İngiltere 2002 yılında hazırladığı vatandaşlık eğitimi programında böylesi bir yaklaşımı programlarına yansıtmıştır. İngiltere’de eğitimin 1. ve 2. evresinde öğrenciler vatandaşlar olarak toplumda etkin rol almaya hazırlanırken dördüncü evrede ise “genç ve araba suçu”, “ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadele” gibi hukukun daha spesifik konularında bilgilendirilirler.

Öğretmenlere düşen görevler

Genel anlamda öğretim programları, özelde hukuk ve adalet ile ilgili kazanımlar çok iyi tasarlanmış ve geliştirilmiş olabilir, ancak öğretmenler bu kazanımların ruhuna uygun yöntem ve tekniklerle öğretim faaliyeti yapmadığında, programdan çok fazla bir şey beklemek yanlış olur. Çünkü programların uygulamada başarılı olması, alandaki en önemli oyuncu olan öğretmenlere bağlıdır. Hukuk ve adalet eğitiminin, salt soyut kavramların ve bilgilerin öğrencilere aktarılmasıyla son bulan bir eğitim olmadığı bilinmelidir. Öğrenciler kendi fikir ve inançlarını geliştirmeleri ve bunları ifade etmeleri için özendirilmeli. Bunun için de pozitif bir sınıf ortamı oluşturulmalı. Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta ilköğretim düzeyinde öğrenciler bazen olgun olmayan görüşleri ifade edebilirler. Bu tür durumlarda öğretmen alaycı veya sorgulayıcı bir tavır içinde olmamalı. Söz konusu görüşler yanlış veya tutarsız ise öğrencilere söz hakkı vererek düzeltme yoluna gitmelidir. Öğretmenler ders kapsamında çalışma yaparken öğrencilere “kapalı” ya da “yönlendirici” değil “açık uçlu” sorular sormalıdırlar. Açık uçlu soruların sorulması öğrenciye görüş bildirme olanağı sağlar. Sınıf içinde yapılacak etkinlikler öğrenciye anlaşılır bir şekilde sunulmalı. Karmaşıklığın artması öğrencinin etkinliklere aktif olarak katılımını engelleyecektir.

Eğitim sistemimizde sınıf içi öğretimin içeriğini önemli ölçüde ders kitapları belirlemektedir.  Çünkü ders kitabı ve müfredat arasındaki sıkı bağlantı, alternatif öğretim araçlarının azlığı, ailelerin ders kitabının sınıfta kullanılmasına yönelik beklentileri, ekonomik kaygılar vb. nedenler ders kitabını sınıf içinde bir zorunluluk haline getirmektedir. Tüm bu nedenlerden dolayı ders kitabı yazar ve yayıncılarına önemli görevler düşmektedir. Ülkemizde genelde ders kitapları, (özellikle sosyal bilimler söz konusu olduğunda) yazarın kendi düşünce ve değer yargılarıyla biçimlendirdiği otorite temelli bilgi yığınları olarak karşımıza çıkmaktadır. Kitaplarda genelde yazarların değer yargıları, bakış açıları belirleyici olabilmekte, üstelik bunlar alternatifi olmayan biricik doğrularmış gibi öğrencilerin önüne sunulmaktadır. Bu özellikleri ile ders kitapları hikâyeci ve didaktik yazım tarzını sergilemektedir. Ders kitaplarında kullanılan fotoğraf ve diğer görsel materyaller (karikatür, gazete haberleri gibi) sınıf içi tartışma ve sorgulamada, tıpkı yazılı materyaller gibi dersin kavratılmasında etkin bir yere sahip olmalıdır. 

90’lı yıllarda hazırlanan ilköğretim “vatandaşlık ve insan hakları” eğitimi, orta öğretimde ise “demokrasi ve insan hakları” dersi kitaplarındaki özensiz ve savruk dil kullanımı, insan haklarının bir amaç olarak değil uluslararası kuruluşlarda ve topluluklarda saygı görmenin bir aracı olarak görülmesi, uluslararası belgelerde yer alan normlarla çelişen bilgiler, totolojik ve kendi içinde çelişen anlatımlar ve ifadelerin kullanılması gibi hattalar tekrar edilmemelidir.

Veli katkısı önemli

Öğrencilerin daha iyi yetiştirilmesi, eğitimi ve ihtiyaçlarının belirlenmesi ve programın içeriğinde yer alan perspektifin okul dışında da devam etmesi ancak sağlıklı okul-veli iş birliği ile sağlanabilir. Adalet ve hukuk dersi açısından düşünüldüğünde velilerin konu hakkında bilgi sahip olmaları konuyla ilgili kazanımların içeriğinde yer alan ve kimi zaman tartışmalara neden olabilecek konuların öğretimini kolaylaştıracaktır. Buna bağlı olarak toplum içerisinde ihtilaflı görülen bazı konuların öğretiminde velilerin okul içinde ve dışında öğrenci ve öğretmene destek olması ve işbirliğine gitmesi olumlu bir güven ortamının oluşmasını sağlayacaktır. “Hukuk ve adalet” dersinin işlevsel bir hâle getirilmesi ve ders seçmeli olduğundan velilerin söz dersin konusu, kazanımları, içeriği ve uygulama yöntemleri konusunda bilgilendirilmeleri gerekir. Konuyla ilgili görsel ve yazılı materyaller hazırlanıp okullara gönderilmelidir. 2002 yılında “vatandaşlık” dersi programını hazırlayan İngiltere, programın içerik ve uygulaması konusunda veliler için görsel ve yazılı tanıtım materyalleri hazırlamıştır. İngiliz eğitmenler bu yöntem sayesinde velilerin İHVE konusunda daha duyarlı olduklarını ifade etmektedirler.

Günümüzde hızla değişen yaşama biçimlerinin dayattığı yeni değerler, fazla tartışılmasına vakit kalmadan, medya aracılığıyla, özellikle de yeni kuşaklara aktarılmakta ve onları belirsizlik ortamında bırakmaktadır. Adalet eğitimiyle öğrencilere popüler kültürün dışında yer alan yüzlerce yıllık insani değerler bilgisinin sunulması mümkündür.

[email protected]