Devlet yönetiminde stratejik iletişimin önemi

Dr. Yusuf Özkır Faruk Yazar
10.03.2018

Gerçeğin medya vasıtasıyla manipüle edildiği bir tabloda devletlerin ülke içinde ve uluslararası arenada kendilerini doğru anlatabilmesi bugün bir ihtiyaç değil varoluşsal bir zorunluluktur. Devlet Bilgi Koordinasyon Merkezinin doldurduğu boşluğu ve önünü açtığı yeni dinamikleri bir de bu bağlamda okumak gerekir.


Devlet yönetiminde stratejik iletişimin önemi

Türkiye’nin etrafını çevreleyen krizlerin ürettiği kaos ortamı karar alma, uygulama ve bunları doğru vasıtalarla kamuoyu ile paylaşma süreçlerini giderek daha fazla etkilemektedir. Türkiye siyasi iradenin güçlü desteği ile son dönemde gerçekleştirdiği atılımlarla bu alanda önemli bir mesafe kat etmiş olsa da yeni süreçler ve yeni gelişmeler her daim dinamik olmayı gerekli kılmaktadır. Bu yüzden Devlet Bilgi Koordinasyon Merkezi gibi bir kurumun diğer görevlerinin dışında aktif olarak bilgi üretimi ve dolaşıma sokulması süreçlerine doğrudan müdahil olması Türkiye’nin stratejik iletişim yönetimi bağlamında hayati bir boşluğu doldurmaktadır.

Bu yüzden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye’yi yöneten siyasi irade bir taraftan Zeytin Dalı Harekâtı’nı icra ederken eş zamanlı olarak devlete dair yeni bilgileri de kamuoyu ile paylaşmaktadır. Bu içeriklerin bir kısmı tümüyle yeni bir kısmı ise güncellenmiş şekliyle toplumun bilgisine sunulmaktadır. İlk akla geleni savunma sanayiidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Afrin operasyonunda kullanılan silahların yüzde 60-70 oranlarında yerli üretim olduğunu belirtmesi Türkiye’nin milli güvenliği açısından eriştiği bağımsızlık seviyesinin önemli bir göstergesidir.

Başta ABD olmak üzere küresel güç merkezlerinin tehditlerine rağmen Türkiye’nin kendi çıkarlarını savunmak konusunda böylesine kararlı bir şekilde yoluna devam etmesinin arkasında yerli üretimdeki hamleleri aramak gerekir. Daha önce özellikle yerli İHA ve SİHA üretimi bağlamında kamuoyuna yansıyan bilgiler bu alanda hummalı bir çalışmanın olduğuna gösteriyordu. Fakat toplum çıtanın bu kadar yukarı çıkartılabilmiş olduğunu Afrin operasyonunun icrasında daha net şekilde görmüş oldu. Kuşkusuz sadece toplum değil farklı ülkelerin ilgili birimleri de Türkiye’nin savunma sanayii alanındaki vurucu kapasitesine tanık olmaktadır.

İletişimin güvenliği

Öte yandan Türkiye’nin askeri güvenliği kadar iletişim güvenliği alanında önemli olan yeni bir gelişme de bu kadar detaylı şekilde ilk kez Zeytin Dalı Harekatı başladıktan sonra kamuoyunun bilgisine sunuldu. Anadolu Ajansı tarafından 24 Ocak tarihinde kamuoyu ile paylaşılan bilgilere göre Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Devlet Bilgi Koordinasyon Merkezi adıyla faaliyet gösteren bu birim operasyonların iletişim yönetimi sürecinde stratejik bir işleve sahiptir. 2 bin 200 metrekareden oluşan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Devlet Bilgi Koordinasyon Merkezinde, “Harita Odası”, “Büyük Kriz Merkezi”, “Küçük Kriz Merkezi” ve “Özel Görüşme Odası” olmak üzere dört ana oda bulunmaktadır. 2015 yılı Aralık ayında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne dayanılarak kurulan Merkez hakkında Medya ile paylaşılan bilgilere göre Devlet Bilgi Koordinasyon Merkezi’nin stratejik iletişim yönetimi bakımından üstlendiği görevleri altı başlıkta toplamak mümkündür:

1- Devlet Bilgi Koordinasyon Merkezi “Zeytin Dalı Harekatı” başta olmak üzere Türkiye’nin yürüttüğü operasyonlara ilişkin bilgilerin toplandığı “ortak merkez” olarak faaliyet göstermektedir.

2-Merkez 155 personeli ile gece gündüz çalışarak bilgi akışında oluşabilecek kesintileri engellemektedir. Bu yönüyle de hem kamuoyunun bilgi ihtiyacı giderilmekte hem de gerçekdışı enformasyona karşı hızlı bir şekilde önlem alınabilecektir.

3-Merkezde Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Bakanlıklar ve başta güvenlik birimleri olmak üzere Devletin diğer önemli kurumlarından temsilciler yer almakta ve böylece kurumlar arası eşgüdüm sağlanmaktadır. Bilginin toplanması ve dağıtımı konusunda daha profesyonel bir süreç yönetimi öngörülmektedir.

4- Merkezde telli ve telsiz telefonlar, uydu telefonları ve kriptolu telefonlar başta olmak üzere son teknoloji ürünü haberleşme araçları bulunmaktadır. Ayrıca güvenlik birimlerinin bilgi akışını sağlayan ‘elektronik akış sistemi’ de yer almaktadır.

5-Devletin zirvesinin güvenli şekilde toplanarak Türkiye’ye yönelik tehditlerle ilgili olarak karşı harekâtı yürütebileceği bir zemini bu merkez sağlamaktadır. Ayrıca Türkiye’de ve dünyada meydana gelen siyasi, ekonomik, askeri, sağlık, güvenlik ve benzeri alanlara ilişkin tüm gelişmelerin “sürekli izlenmesi”, “analiz edilmesi” ve “değerlendirilmesi” yapılabilmektedir.

6-Merkez, doğal afetlerde kriz; savaş durumu, kimyasal, biyolojik, nükleer ve siber saldırılar ile terör eylemlerinde ise Hükümet Harekât Merkezi olarak kullanılabilecek kapasitededir. Kriz yönetiminde en güçlü etkenlerden birinin iletişim sürecinin doğru yönetimi olduğu düşünüldüğünde merkezin bu özelliği ayrıca dikkat çekicidir. 

Hayati ve stratejik bir merkez

Güçlü devletler etkin bir yönetim sistemine sahiptir. Etkin yönetim ise bilgi yönetimi ve siyasi irade birlikteliği ile şekillenmektedir. Krizlere karşı bağışıklığı güçlendirmek ve krizleri doğru yönetebilmek, içinde bulunduğumuz jeopolitik ortamda stratejik bir öneme sahiptir. Özellikle küresel güçlerin oyun alanı haline gelen Suriye ve Irak krizleri Türkiye için bekâ sorunu haline gelmiştir. Devlet Bilgi Koordinasyon Merkezi, bu bağlamda bilgi yönetimi ve stratejik iletişim yönetimi açısından Türkiye’nin bu konuya önem verdiğini ve bu alana yatırım yaptığını göstermektedir. Anlık ve sürekli iletişim bilgi yönetimi bağlamında siyasi irade için bir pusula görevi niteliğindedir. Afrin operasyonu öncesi ve operasyon esnasında yapılan yoğun diplomasi ve iletişim çalışmaları Türkiye’nin sahada elde ettiği başarıyı masada da sürdürmesine imkan tanımaktadır. Stratejik iletişim yaklaşımının benimsenmesi ile Türkiye’nin artık kendini daha iyi anlatma ve operasyonlarını daha planlı bir şekilde icra etme konusunda yeni bir aşamaya geçtiğini söyleyebiliriz.

Yukarıdaki altı maddeye bakıldığında Devlet Bilgi Koordinasyon Merkezi, bilgi yönetimi ve kriz iletişimi fonksiyonlarını yerine getirmek üzere kurgulanmış gibi görünüyor. Merkezin teknolojik donanımı ve teknolojik alt yapısı da buna göre ayarlanmış. Bu tür merkezler, devletin söylem ve eylem birlikteliğini sağlayarak planların başarılı bir şekilde koordinasyonunu sağlamaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Devlet Bilgi Koordinasyon Merkezi hakkındaki değerlendirmesi de bu özelliğe vurgu yapmaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasında yer alan “Burası harekât merkezidir. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde burası önemli bir merkezdir, hayatidir, stratejiktir ve bu stratejik önemi bizim yükümüzü büyük ölçüde almaktadır. Her geçen gün bu çok daha geliştirilmektedir. Dolayısıyla buradan alınan bilgiler, bize gelmektedir. Bizim de bunları değerlendirme noktasında çok ciddi bir güç kazanma şansımız var. Buradan da hangi birimlere pas edilmesi gereken bir bilgi varsa, bu merkez onu oraya pas eder” ifadeleri Türki-ye’nin önümüzdeki süreçte bilginin toplanması, yönetilmesi ve dağıtılması konusunda daha stratejik bir yaklaşım içinde olduğunu göstermektedir.

Günümüzde sadece gelişmiş silah sistemlerine ve fiziki güce sahip olmak küresel güçler tarafından yeterli görülmemektedir. Aynı zamanda hedef kamuoylarında meşruiyetin sağlanması için algı yönetimine yüklü miktarda yatırım yapılmaktadır. Kısaca bir ülkenin veya bir kurumun kendi amaçları lehine kamuoyu oluşturması şeklinde tanımlayabileceğimiz stratejik iletişim yönetimi bu bağlamda tek taraflı bilgi akışını değil çift yönlü bir iletişim sürecini öngörmektedir. Medya yönetimi, halkla ilişkiler faaliyetleri, mesaj üretimi, sosyolojik çözümlemeler ve kurumlar arası güçlü entegrasyon stratejik iletişimin içinde yer alır. Böylelikle hedef kitlenin beklenti ve hassasiyetleri dikkate alınarak iletişim tasarımı buna göre yapılır.

Başta ABD olmak üzere küresel güçler, stratejik iletişimi kendilerini en doğru şekilde hedef kamuoylarına anlatmanın bir imkanı ve yöntemi olarak görmektedir. Bu yüzden ABD Savunma Bakanlığı, operasyon planlarında iki masa kurarak stratejisini icra etmektedir. İlk masa operasyon plan-lama, ikincisi ise operasyonun kamuoyuna nasıl anlatılacağının iletişim planlamasını yürütmektedir. Bu bağlamda Clinton döneminde kurulan Uluslararası Kamuoyunu Bilgilendirme Sistemi de ABD açısından meseleye verilen önemi göstermektedir.

Hedef kaosla etkin mücadele

Devlet Bilgi Enformasyon Merkezinin bu anlamda yeni bir sürecin başlangıcı olarak devlet aklı tarafından hayata geçirilmiş olmasını hem bölgesel hem de küresel ölçekte başlayan kaotik dönemin hazırlığı olarak da okumak mümkündür. Çünkü Suriye’de yaşanan iç savaşın önce küresel güçler arasında vekâlet savaşına dönüşmesi, ardından vekillerin sahadan çekilmeye başladığı fakat esas aktörlerin görünmeye başladığı bir çatışma ortamının şekillenmeye başlaması Türkiye açısından da yeni riskleri barındırmaktadır.

Türkiye bir yandan milli çıkarları doğrultusunda Zeytin Dalı Harekâtını başlatarak Suriye’deki teröristlere müdahale etmekte diğer taraftan ise hem askeri anlamda hem de stratejik iletişim yönetimi noktasında kendi kapasitesini geliştirmenin yollarını aramaktadır. Bölgemizde uzun zamandan beri savaş, terör saldırıları, fakirlik, mülteci hareketliliği ve bunlarla ilişkili olarak şekillenen siyasi belirsizlikten dolayı devam eden kriz hali giderek normal karşılanan bir eğilimi taşımaktadır. Küresel güçlerin çıkarları doğrultusunda ortaya çıkan insanlık dışı bu tablonun iyileşme emareleri gösterme-si bir yana yeni çatışma zeminlerinin belirmesi yakın geleceğin hem iletişim hem de algı yönetimi bakımından daha büyük mücadelelere sahne olacağına işaret etmektedir. Bu tehditler ve sorunlarla mücadele edebilmek konusunda Devlet Bilgi Koordinasyon Merkezi Türkiye’nin dinamik stratejiler geliştirmesine çok büyük katkı sağlayacaktır. İletişim bombardımanı altında bulunduğumuz bir zaman diliminde doğrulardan ziyade, doğru olarak algılanan şeylerin ne olduğu daha fazla ön plana çıkmaktadır. Herkesin bu algıyı kabul ettirmeye gücünün yetmediğini biliyor olsak da bu durum aslında algıların en az gerçekler kadar önemli olduğu konusundaki gerçeği değiştirmemektedir. Bu yüzden gerçeğin medyalar vasıtasıyla manipüle edildiği bir tabloda devletlerin ülke içinde ve uluslararası arenada kendilerini doğru anlatabilmesi bugün bir ihtiyaç değil varoluşsal bir zorunluluktur. Devlet Bilgi Koordinasyon Merkezinin doldurduğu boşluğu ve önünü açtığı yeni dinamikleri bir de bu bağlamda okumak gerekir.

 [email protected]