Devrimci, sabırcı, temekküncü siyaset

Prof. Dr. HALİS ÇETİN / Siyaset Bilimci / [email protected]
10.09.2012

AK Parti, çekirdeğini temekküncü/politik ekolün oluşturduğu ve 28 Şubat’a muhalefet eden devrimci, sabırcı ve temekküncü siyaset ekollerinin ittifakının iktidarıdır.


Devrimci, sabırcı, temekküncü siyaset

Türkiye’de Cumhuriyet dönemi ile birlikte İslami düşünce ve yapılanmalar muhalefet konumuna düşmüş, özellikle Tek Parti Döneminde maruz kalınan yoğun ve yaygın baskı ve dışlamalar ile tehdit unsuru olarak yargılanmıştır. Devletin bu tutumu karşısında yukarıda kısaca özetlediğimiz üç muhalefet geleneği de Türkiye’deki İslami camiada kendine temsilci bulmuştur. Devrimci ekol, Türk İslam geleneğinin kendilerine zemin yaratmaması nedeniyle “anti-politik” bir çizgiye kaymıştır. İslamcılık veya “Anti-Kapitalist İslamcılık” ile yeni bir kanal yaratma girişimi içine girmişlerdir. Son olarak da kendilerine HAS Parti bünyesinde siyasal bir dil ve eylem kültürü yaratma sürecine evrimleşmişlerdir. Cumhuriyetin özellikle İslam’ın sosyolojik alana yansıyan organizasyonlarına tepkili tutumundan en fazla zarar gören tarikatlar ve cemaatler ise yeraltına çekilmeyi ve gözden ırak ama derinlemesine örgütlenmeyi tercih ederek aktif sabır ekolü geleneğine yönelmişler ve besmele öncesinde bile “şeytandan ve siyasetten Allah’a sığınma” gereği siyasi alanla neredeyse hiç ilgilenmeyerek “apolitik” bir İslami muhalefet geleneği oluşturmuşlardır. Bu geleneğin en önemli temsilcisi ise Hizmet Hareketidir. Türkiye’deki temekküncü ekol ise temkinli bir şekilde cumhuriyetin İslami geleneği tehdit etmesi karşısında sürekli “dili ile düzeltme” yoluna gitmiş ve imkan ve şeraite göre de muhalefetini örgütlemiştir. “Dine hürmetkarlık” ile başlayan sonra mütedeyyin daha sonra da muhafazakar kitle söylemleri neticesinde siyasal iktidar gücünü devşirecek noktaya gelmiş ve halkın yüzde yüzde 50’lik tercihiyle iktidar olmayı başarmış bu “politik” gelenek ise “Milli Görüş” çizgisidir.

AK Parti ve siyasetçi çizgi

Dini paradigma bağlamında zulme karşı mücadele etme ortak amacının (esasının) aracı (usulü) olarak “eli” tercih eden devrimci ekol, zahiri dünyanın gerçekleri üzerinden güç devşirerek teori, bilgi ve eyleme yönelirken kalp ile buğuz etmeyi tercih eden sabır ekolü kalbi besleyen batıni dünyanın aşk, deruni hikmet ve hizmet ilkelerini öne çıkarırken dil ile zulmü düzeltmeye odaklanan temekküncü ekol ise dilin doğurduğu söze, sözün etkisinin doğurduğu hitabet ve retoriğe ve onların doğurduğu propagandaya yönelir. “Sizden olan ululemre itaat edin” ayeti uyarınca devrimce ekol “sizden olan”a, sabır ekolü “itaat edin”e temekkün ekolü ise “ululemre” vurgu yapar. Bu yüzden devrimci ekol sosyal liderlik düşüncesinin gereği meşruiyete ve seçime, sabır ekolü dini liderlik inancının gereği intisap ve ittibaya, temekkün ekolü ise siyasi liderlik gerçekliğinin gereği biat ve itaate dayanır ve sırasıyla liyakat, feragat ve sadakati esas alırlar. Bu açıdan devrimci ekol için tebliğ, sabır ekolü için telkin, temekküncü ekol için ise irşad esastır. Şer karşısında devrimci ekol ayrım yapmazken sabır ekolü “ehveni şerri”, temekkün ekolü “şerri def etmeyi” tercih eder. Dini paradigma farklılığı aşısından “devrimci ekol şira (canı feda), kitman (örgüt olarak gizlenme), zuhur (aleni mücadele) ve difa (zulme saldırı) ilkelerini esas alırken sabır ekolü irca (zulmü ve zalimi Allah’a havale etme), sabır (nefsini tutma), takiyye ve rıza (hayır ve şerrin Allah’tan olduğunu inanarak boyun eğme) ilkelerine göre hareket ederken temekkün ekolü ise temkin (şartları gözetme), muhasebe (kar-zarar hesabı yaparak mevcut zararla beklenen zararı kıyaslama), şeraite uyma ve hazırlık (düşmanın silahı ile silahlanmak, besili atlar yetiştirmek) ilkeleri doğrultusunda yol almaya çalışır.....

Bu ilkeler uyarınca devrimci ekol itiraz etmekten kaynaklı çatışmayı, sabır ekolü tahammül etmekten kaynaklı uzlaşmayı, temekküncü ekol ise mühlet vermekten kaynaklı anlaşmayı yöntem olarak belirler. Bu yüzden devrimci ekol “ne, ne de”, sabır ekolü “hem, hem de”, temekkün ekolü ise “ya, ya da” söylem dilini kullanır.

Siyasi paradigma bağlamında ise devrimci ekol için “ideal” olan, sabır ekolü için “gerçek” olan, temekküncü ekol için ise “mümkün” olan şeyler asli yöntem unsurudur. Devrimci ekol için “muhalefet”, sabır ekolü için “statüko”, temekküncü ekol için ise “statü” olmazsa olmazdır. Devrimci ekol “sebep”, sabır ekolü “süreç” odaklı hareket ederken temekküncü ekol için önemli olan “sonuç”tur. Devrimci ekol “mekana hükmetmeye”, sabır ekolü “zamanı yönetmeye” şartlanmışken temekküncü ekol “imkanı/şeraiti gözetmeye” odaklanmıştır. Devrimci ekol “mutlak idealler ahlakı”nın gereği olarak amaca ulaşmak için araçları da “mutlak idealler” arasında kabul ederken, sabır ekolü “mutlak erekler ahlakı” gereğince “amaca ulaşmak için her aracı meşru” görürken temekkün ekolü “mutlak sorumluluklar ahlakı” uyarınca “araçları amaçların hizmetinde” görevlendirir. Devrimci ekol “görev”, sabır ekolü “sorumluluk” bilinciyle hareket ederken temekkün ekolü “başarı” odaklı bir bilincin ürünü düşünce ve davranış bütünlüğüyle hareket eder. Bu faaliyetlerin yürütülmesi için devrimci ekol örgüt, sabır ekolü cemaat kurarken temekküncü ekol parti ile amaçlarına ulaşmak ister. Devrimci ekol bireycilikten ve özgürlükten yola çıkarak evrensel bir ümmet ve mazlum konseptini savunurken sabır ekolü toplumculuktan kaynaklı kolektivitenin ürünü olarak kendi cemaatinin merkezde olduğu evrenselden yola çıkıp yerelliği inşa ederken, temekküncü ekol ise siyasi iktidar ve toplumsal hegemonya kaynaklı teorisi gereği yereli yerlilik bağlamında dönüştürerek yerelden evrensele bir tedrici kuşanma konseptini savunur. Devrimci ekol direniş, isyan ve cihat kavramlarını, sabır ekolü hizmet ve büyük cihat (nefsi terbiye) ilkelerini, temekküncü ekol ise mücadele ve gayret değerlerini öne çıkarır. Bu bağlamda devrimci ekol azimet, sabır ekolü ruhsat, temekküncü ekol fırsat gömleğini giyerek sırasıyla kılıç (eylem), kalem (eğitim, okul) ve söz (propaganda, medya ve iletişim araçları) kuşanırlar. Kandan bahseden devrimci ekol karşısında sabır ekolü gözyaşını, temekküncü ekol ise alın terini öne çıkarır. Devrimci ekol akla ve düşünceye, sabır ekolü kalbe ve duyguya, temekkün ekolü ise bedene ve eyleme hitap etmeye ve hükmetmeye yönelir. Bu çerçevede devrimci ekol aktif, sabır ekolü pasif, temekkün ekolü ise dinamik muhalefeti temsil eder. Mustafa’nın ifadesiyle bu ekoller sırasıyla devrim, evrim ve gizli/derin devrim yöntemlerini benimserler.

AK Parti, 28 Şubat’a muhalefet eden bu ekollerin kurduğu ittifakın on yıllık iktidarıdır. Üç ekol de hem AK Parti hem de lideri üzerinde kendilerinin esasa ilişkin ortak muhalefet ve kişiliğin temsil kabiliyetini buldular. Bu ittifakın esasa ilişkin nedeni zulümdür. Zulüm, tüm ekollerin aralarındaki farklılıkları yok saydığı için ona karşı muhalefet de kendi farklılıklarını geçici olarak yok sayma gereği duymuştur. “Zulme rızanın daha büyük bir zulüm” olması misyonunda birleşen ekoller ortak muhalefet etmekte ittifak etmişlerdir. Ama zulmün ne olduğu konusunda anlaşan bu ekoller adaletin ne olduğu konusunda uzlaşamamaktadırlar.

Usul esasa mukaddemdir

Artık söz konusu sorun zulme karşı muhalefet etmek değil adalet için iktidar olmaktır ve üç ekolden ikisi iktidar olmaya teorik ve pratik olarak hazırlıklı değildir. Kendisini iktidara hazırlayan tek ekol uzun yıllar partileri aracılığıyla muhafazakâr siyasi muhalefeti temsil etmiş olan ve AK Parti’nin çekirdeğini oluşturan temekküncü/politik ekoldür. Muhafazakâr muhalefet geleneğinin tedricilik esasının farklılaştırdığı usuller (el-dil-kalp) iktidar halinde bir ileri dereceye yükselmiştir. Sabır ekolü kalp ile buğuz aşamasından dil ile uyarmak ve mümkünse el ile düzeltmek imkanına, temekküncü ekol dil ile uyarmak derecesinden el ile düzenlemek aşamasına, devrimci ekol ise el ile düzeltmekle birlikte eylemlerle düzen kurmak düzeyine ulaşmıştır. “Sövene dilsiz, dövene elsiz gerek” düsturunu şiar edinmiş sabır ekolünün artık dili de vardır eli de. “Diklenmeden dik durmak” ilkesine inanmış temekküncü ekol, dik durmak için diklenmenin gücüne yönelmiştir. “Her yer Kerbela, her gün Aşura” söylemiyle yaşayan devrimci ekol ise kendisini Kerbela’da yalnız bırakanlarla hesaplaşma eylemlerine evrilmiştir. Bu yüzden, muhafazakâr geleneğin bu üç ekolü muhalefette iken farklı söylem ve eylem alanlarında var olma ve varoluşu gerçekleştirip sürdürme anlamında birbirlerinin usullerine saygı duyarak müdahil olmamakta ısrarcı iken, iktidarda olma halinin doğurduğu usul geçişgenlikleri ve söylem, eylem ve güç devşirme alanlarının çakışması nedeniyle çatışma yaşayabilme ihtimalinin “mümkün”lük evrensinde buluşmuşlardır. Her üç ekolü de aynı köprüde buluşturmuş olan 28 Şubat sürecinde yaşanan karşılıklı travmalar affedilmiş ama unutulmamıştır. Hatta iktidar olma hali yeni hatırlamalar üzerinden hesaplaşmaya da kaynaklık etmiştir. Devrimci ekol doğası gereği birlikte geçtikleri “köprüleri yakmış”, sabır ekolü köprünün bizzat kendisini yöntem aracına dönüştürüp “köprüyü süreklileştirmiş” iken temekküncü ekol ise “köprüden geçmenin maliyetini” tek başına ödemeye mecbur kalmıştır. Yani köprüden geçme hukukunun gereği olarak köprünün altından çok sular geçmiştir. Bu yüzden tartışmaların merkezindeki sorun köprünün bitip bitmediği ve köprüden geçerken at değiştirilip değiştirilmeyeceğidir.

Unutmamak gerekir ki, şartlar sadece araçları değiştirir, amaçlarda ve yöntemde değişikliklerin olmaması ekollerin doğasında vardır. Bu yüzden muhalefette iken “usul esasa mukaddem” iken iktidarda “esas usule mukaddemdir”. 28 Şubat’ın mağduriyetlerinin bir araya getirdiği üç ekol bu mağduriyet kaynakları bir bir yargılanarak ortadan kalktığında doğaları gereği yeni iktidar veya muhalefet araçları üretecektir.