Dezenformasyonla mücadele edilebilir mi?

Doç. Dr. Burcu Zeybek/İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi
10.03.2024

Dezenformasyon geniş çaplı bir “kamusal iletişim kriz” ortamını doğurmaktadır. Bu, güven sorununu da beraberinde getirmiştir. Basına olan güvenin azalması, demokratik yönetişimin diğer kurumlarına olan kamusal güvenin zayıflaması ile birlikte gelişen bir olgudur.


Dezenformasyonla mücadele edilebilir mi?

Günümüzde en çok seçim, çatışma ve savaş dönemlerinde yayılan dezenformasyon hakikat algısına olumsuz etki eder. Haberlerin yayılımı konusunda birçok olumsuzluğa da yol açar. Gerçeği sahte haberlerden filtrelemeye çalışan gazetecileri engelleyip, o ülke vatandaşının bilgiye olan güvenine zarar verir. Ayrıca ülkelerin ulusal güvenliğini tehdit edebilir. Sadece propaganda yaymayıp, insanlar ve kuruluşlar için siber güvenlik sorunlarını da gündeme getirir.

Hedef kaos

Dezenformasyon yanlış ya da doğru olmayan bir haberin bilerek yayılmasıdır. Kasıtlı olarak yanlış haberin yayılmasıyla insanlar arasında gerilim yaratılmaya çalışılır.

İnsanların rencide edilmesi ve küçümsenip aşağılanması amacı ile yapılan propaganda ile benzerlikler gösterir. Dezenformasyonda bilginin yanlış olduğu bilinmektedir. Ancak buna rağmen yanlış bilgi kasıtlı bir şekilde yayılmaktadır. Burada amaç kişi ve kurumların küçük düşürülmesi ya da halkın kaosa sürüklenmesidir.

En yakın örneğini 7 Ekim'de başlayan İsrail-Filistin savaşında gösterebiliriz. O tarihten bugüne sosyal medyada gündem olan birçok paylaşımın dezenformasyon boyutlarını tartıştık. Milyonlarca kez izlenen birçok görüntünün, İsrail ve Filistin'den değil dünyanın başka yerlerinden olduğu ortaya çıktı. Bunlardan en çok tartışılanı da Netanyahu'nun yayılmasına öncülük etiği "İsrail'de teröristler tarafından çocukların kafası kesildiği" iddiası oldu.

Kamusal iletişim krizi doğuruyor

Dezenformasyon aynı zamanda geniş çaplı bir "kamusal iletişim kriz" ortamını doğurmaktadır. Bu, güven sorununu da beraberinde getirmiştir. Basına olan güvenin azalması, demokratik yönetişimin diğer kurumlarına olan kamusal güvenin zayıflaması ile birlikte gelişen bir olgudur.

Dezenformasyon türleri

Dezenformasyona neden olan yanlış/sahte içerikli haberlere yönelik yapılan çalışmalarda on farklı tür ortaya çıkmıştır. (Wardker, 2017; Tandoc vd., 2018; The Political Insider, 2015; Wardle, 2017: 17; Kılıç, 2021; Foça, 2022)

Manipülasyon: Doğru bilginin ya da görüntünün aldatma maksadıyla manipüle edilmesidir. Hem içerik hem de görsel manipülasyona kolayca uğrayabilir.

Çarpıtma: Bir hikâye kurgulamak için enformasyonun çarpıtılarak kullanılması ve paylaşılması şeklinde tanımlanabilir.

Hatalı ilişkilendirme: Bir olayı/olguyu gösterdiği ya da açıkladığı iddiasıyla ilişkilendirilen fotoğraf, video veya haber başlığının farklı bir olaya ait olduğu durumları anlatmaktadır.

Uydurma: Okuyanlar/izleyenleri kandırmak ve zarar vermek maksadıyla oluşturulan yeni içeriğin büsbütün yanlış olması olarak tanımlanmaktadır.

Taklit: Bir insanın veya kurumun taklidini yaparak bilgiye gerçeklik maskesinin takıldığı veya bilginin gerçekmiş gibi gösterildiği durumları ifade eden yöntemdir.

Bağlamdan koparma: Doğru bilginin, içinde bulunan olaylar, durumlar veya ilişkiler örgüsünden kopartılarak farklı biçimde anlatıldığı/gösterildiği durumlarda karşımıza çıkan yanlış bilgi yayma yöntemidir.

Propaganda: Sahte içerikli haberlerin kamuoyunun algılarını ve karar verme süreçlerini ciddi oranda etkileyebilmektedir. Özellikle sosyal medya ortamında enformasyon ve kaynağının belirsizleşmesi doğruluğun ve gerçekliğin kaybolmasına ve sahte haberlerin propaganda kapsamında kullanılarak dezenformasyonun siyasal tahakkümlerin meşru bir aracına dönüşmesine neden olmaktadır.

Masa başı haber üretimi: Hazırlanan masa başı içerikler dijital mecraların filtre ve algoritmaları vasıtasıyla internet siteleri, bloglar veya sosyal medya platformlarında bot hesaplar üzerinden sözde yansızlık/ tarafsızlık emaresi altında dolaşıma sokulabilmekte ve bilhassa partizan örgütlerin ya da sempatizanların desteğiyle sosyal medya kullanıcılarından ciddi etkileşimler alabilmektedir. Okuyucu/ izleyici/ kullanıcılar bu süreçte ağırlıkla kendi politik görüşleriyle paralel kaynaklara ve kanaat önderlerinin desteklediği ya da onay verdiği haberlere yönelmekte ve bu haberlere daha fazla inanma eğilimi göstermektedirler.

Parodi ve hiciv: Genel olarak haber formatına benzer biçimde, eğlence, iğneleme ve dalga geçme maksatlı yazılan metinleri veya görsellere işaret eden yöntemdir. İngilizcede "news satire" olarak ifade edilen hiciv haberler genel anlamıyla okuyucu/kullanıcıları eğlendirmek amacıyla üretilen ve bir gerçekliği olmayan mizahi haberler ya da metinler olarak tanımlanmaktadırlar (Teyit, 2019). Parodi ise yaşanmış ya da halihazırda var olan bir gerçekliğin ironi ve komedi içerecek şekilde yeniden yaratılması ya da taklit edilmesi durumudur.

Haber formunda sunulan reklamlar: İnternet haber medyası içinde gerçek haber gibi sunulan reklam içerikli metin, fotoğraf ve videolar üreterek "clickbait" ya da "tık haberciliği" kapsamında habercilik eylemi reklamcılığa indirgenmiştir.. Bu haber formunda gerçek haber adı altında ticari kaygılar sebebiyle tıklamaya teşvik eden haber mantığında paketlenmiş başlıklar ile fotoğraflar ve videolar yer almaktadır. Ayrıca benzer haber biçimleri siyasi manipülasyona sebebiyet verecek şekilde de üretilmekte hatalı bağlantı ve yanıltıcı içerik taşıması nedeniyle sahte haber türü olarak kabul edilmektedir

Mücadele yöntemleri

Kamuoyunda "Dezenformasyon Yasası" olarak bilinen 7418 sayılı 'Basın Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'', 18 Ekim 2022 tarih ve 31987 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi. İlk çalışmanın başladığı andan itibaren pek çok tartışmayı ve lehte- aleyhte yorumları da Türkiye gündemine taşıyan kanun, dezenformasyonla mücadele amacı çerçevesinde özellikle 5187 sayılı ''Basın Kanunu'', 5237 sayılı ''Türk Ceza kanunu'' ve, 5651 sayılı, ''İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun'' da yapılan ilave düzenlemeleri içermektedir.

MADDE 217/A- (1) Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.

Diğer ülkeler ne yapıyor?

ABD: 2017 yılında sosyal medya ve teknoloji şirketlerinin kişisel veri kullanımı ve bilgi manipülasyonundaki sorumluluğu Senato düzeyinde incelendi ve şirketlere bu konuda yeni kısıtlamalar getirildi. ABD İç Güvenlik Bakanlığı'na bağlı olarak da Dezenformasyon Yönetim Kurulu oluşturuldu.

Almanya: Almanya'da medya düzeni hakkında, 7 Kasım 2020'de 16 eyalet parlamentosu tarafından onaylanan "Eyaletler Arası Medya Anlaşması" yürürlüğe girdi. Anlaşmada dezenformasyon ve yanlış bilgilendirmeyle mücadeleye yönelik yeni tedbirler getirildi. Medyadan sorumlu resmi kurumlar, yükümlülüklere yeterince riayet edilmediği takdirde, medya kuruluşlarına karşı takibat başlatma yetkisine sahip oldu.

Birleşik Krallık: Dezenformasyonla mücadele hedefiyle Ulusal Güvenlik İletişim Birimi kuruldu ve Çevrimiçi Güvenlik Yasası adlı bir düzenleme hazırlanıyor. İlk taslağı Mart 2021'de kamuoyuna sunulan ve Mart 2022'den beri uygulanmasına yönelik karar alınan yasa, dezenformasyon yaratan içeriklerin kaldırılmasında sosyal medya platformlarını sorumlu kılıyor ve bu sorumluluğun yerine getirilmemesi durumunda platform yöneticilerine cezai işlem uygulanmasına varan caydırıcı önlemler içeriyor.

Sonuç olarak,

Bilinçli ve sorumlu bir yayıncılıkta sadece bilgilendirme değil, aynı zamanda yanıltıcı bilgi kampanyalarını, bu kampanyaların arkasındaki kişileri, amaçları ve etkilerini nasıl tespit edeceklerini de kamuoyuyla paylaşmak gerekir. Ancak bu şekilde şeffaflık sağlanarak bilinçli ve dijital medya okuryazarı olan bir toplum inşa edilebilir. Ayrıca sorumlu ve etik habercilik medyanın en önemli görevlerinden biri olmalı.

Dezenformasyonla mücadele noktasında kamu bilincini iyileştirmek, dijital okuryazarlık eğitimini yaygınlaştırmak ve ilgili içeriklerin üretimine dair yasal yaptırımlar getirmek önemli konular arasındadır.