Diaspora politikalarının mikro alana yansıması

Mustafa Yeneroğlu - AK Parti İstanbul Milletvekili, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı
16.01.2016

Diaspora politikalarının partiler üstü kalıcı bir devlet politikasına dönüşmesi, akademya ve medya desteğinin yanında diasporanın kendi gündemine sahip çıktığı nispette mümkün olacaktır.


Diaspora politikalarının mikro alana yansıması

Gelişmiş ülkelerle diğer ülkeler arasındaki farkın yansıdığı alanlardan birisi de diasporadaki vatandaşlara olan yaklaşımdır. Diasporaya mensup insanlar, anavatanlarından uzakta sürdürdükleri hayatta köken devletinde desteğiyle birlikte iş hayatı, eğitim, dil, kültür ve toplumsal katılım alanlarında daha etkin bir mevcudiyet gösterebilirler. Devletler,yurt dışı eğitim kurumları, kültür merkezleri, sosyal yapıları, medya kuruluşları, şirketleri ve diplomatik kapasiteleri ile yurt dışındaki vatandaşlarını destekleme çabası içindedirler.  Diasporalar aynı zamanda ülkelerin birbirleri ile ilişkilerinde artı değer olarak görülmektedir. Vatandaş odaklı yaklaşım aynı vizyonla diasporaya aktarılmaktadır. Bu anlayış ancak hükümet programları ile şekillenen devlet politikasının bürokratik mekanizmalar tarafından özverili bir şekilde yürütüldüğü ülkelerde başarıya ulaşmaktadır.

Son yıllarda siyasi istikrar ve ekonomik büyümeyle birlikte sağlık, ulaşım ve eğitim gibi alanlarda atılım gerçekleştiren ülkemizin, yurt dışında yerleşik vatandaşlara yönelik hizmetlerini tam da bu kapsamda inceleyebiliriz.

AK Parti hükümetlerinin bu alanda neler yaptığına ilişkin genel bilgileri 1 Kasım seçimlerinde hazırlanan Yurt Dışı Vatandaşlar Seçim Beyannamesinde bulmak mümkün. Atılan adımlar ve ortaya konulan icraatlar önceki hükümetlere kıyasla çığır açan bir gelişmeye işaret ediyor. Her şeyden önce yurt dışındaki vatandaşlarımızın yaşadıkları ülkelerden Türkiye’deki seçimlere katılabilmeleri için gerekli altyapının sağlanmış olması bile sessiz devrimin bir örneği. Buna ek olarak Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Yunus Emre Kültür Merkezleri, yeni büyükelçilik ve başkonsolosluklar örneğinde görüldüğü gibi yurt dışındaki kurumların güçlendirilmesi var. Yine yurt dışı öğretmen sayısının artırılması, uluslararası İlahiyat Programının başlatılması ve yurt dışındaki akademisyenlere burs verilmesi gibi çalışmalarla eğitim imkânlarının geliştirilmesi de bu alanda sayılabilecek büyük değişimlerden sadece birkaçı. Ayrıca Mavi Kart’ın geçerliliğinin artırılmasına ilişkin düzenlemelerin yapılması ve araçların Türkiye’de kalış sürelerinin 2 yıla uzatılması gibi atılan adımlarla da ciddi yapısal iyileştirmeler yine AK Parti hükümeti döneminde gerçekleştirildi.

Bu gelişmeler, sadece münferit adımlar değil. Büyük resme baktığımızda yurt dışındaki vatandaşa yönelik bütüncül bir yaklaşımın AK Parti’nin öncülüğünde oluştuğunu görüyoruz. Türkiye’nin siyasi tarihinde bir ilk olarak diaspora politikalarını kuşatıcı bir biçimde ele alan 64. Hükümet Programı bu iddiayı en güzel bir biçimde yansıtmaktadır. Bu iddianın gereğinin büyük bir hassasiyetle takip edilmesi ve diaspora politikalarının partiler üstü kalıcı bir devlet politikasına dönüşmesi, akademya ve medya desteğinin yanında diasporanın kendi gündemine sahip çıktığı nispette mümkün olacaktır.

Diasporaya bütüncül yaklaşım

AK Parti iktidarının yurt dışında yaşayan vatandaşlar için ortaya koyduğu icraatlar, diaspora politikaları bütünlüğü içerisinde farklı boyutlar göz önünde bulundurularak ele alınıyor. Bu hususu somutlaştırmak için, hem dövizle askerlik kanununda yaşanan güncel gelişmeye hem de yüksek pasaport harçlarının düşürülmesine ilişkin yeni düzenlemeye bakmakta fayda var.

Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın gündeme getirdiği önemli sorunlardan biri dövizle askerlik bedelinin yüksek olması. Başbakanımız tarafından yurtdışında yaşayan vatandaşlarımıza yönelik açıklanan seçim paketinde bu sorun dikkate alındı ve dövizle askerlik bedelinin 6000€’dan 1000€’ya düşürülmesi vaat edilerek AK Parti’nin seçim beyannamesinde ve Hükümet Programında yer aldı. Konu ayrıca hükümetimizin Eylem Planında da 3 aylık dönem içerisinde atılacak adımlar arasında işlendi.

Dövizle askerlik bedelinin indirilmesi meselesinde herkesi kapsayıcı bir şekilde genele yönelik yapılacak düzenlemenin dışında acil olarak çözüm bekleyen kesimler de var. Yurt dışında doğup büyümüş gençlerimizin Türkiye’ye olan aidiyetlerinin güçlendirilmesi gelecek nesillerde de varlığımızı korumak adına hayati öneme sahip. Ancak gençlerimizin Türkiye ile olan vatandaşlık bağının muhafazası önündeki engellerden birisi yine dövizle askerlik bedelinin yüksek olması. Çifte vatandaş olup da diğer ülkede askerliğini yapan veya askerlik zorunluluğu olmayan ülkelerde yaşayan gençlerin vatandaşlığa pragmatist bakışı da dikkate alınması gereken bir boyut. Öte yandan 38 yaşını geçmiş, maddi sorunlar nedeniyle dövizle askerlik bedelini yatıramadığı için asker kaçağı olarak gözüken ve bu sebeple yıllardır Türkiye’ye gelemeyen, ülkemizden kopmuş, akraba ve dostlarını ziyaret edemeyen mağdur vatandaşlarımız da var. Bu kapsama giren vatandaşlarımız için bedelin düşürülmesi, bu insanlarımızı kazanmamız adına önemli bir adım olacaktır..

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülerek Meclis Başkanlığına iletilen kanun teklifi bu ihtiyaçları göz önünde bulundurarak sorunlara köklü çözümler getiriyor. Öncelikle yurt dışındaki yükümlüler yürürlükteki kanun doğrultusunda yurt içinde geçirilen süreler hariç olmak üzere, toplam en az üç yıl süre ile fiilen yabancı ülkelerde çalışmış olmak şartıyla 1.000 Avro ödemeleri hâlinde askerlik hizmetini yerine getirmiş sayılacaklar. 39 yaş üzeri, yani cezalı pozisyonda olan kişilerde aynı şekilde 1000 € ödeyerek askerlik hizmetini yapmış sayılacaklar.

1 Kasım ve diasporaya vaatler

Gerek yaşadıkları ülkelerde günlük resmi işlerini yapmak için gerekse de Türkiye seyahatlerinde zorunlu olarak pasaport kullanma durumunda olan yurt dışında yerleşik vatandaşlarımız için pasaport harçlarının yüksekliği, sorun oluşturan bir diğer konu. Zira 10 yıllık bir pasaport için defter ve harç ücreti olarak 600 TL’ye yakın ücreti alınıyor, 4 kişilik bir aile söz konusu olduğunda masraf 2.400 TL’yi buluyordu. Avrupa’da yaşanan ekonomik krizin etkileri, vatandaşlarımızın ekonomik şartları, özellikle Türk göçmenlerde yüksek oranda işsizlik ve çok çocuklu aileler dikkate alındığında pasaport harçlarının yüksek olması ciddi derecede maddi bir yüktü. Dövizle askerlik bedelinde olduğu gibi yurt dışındaki insanlarımızın ülkemizle olan ilişkilerini olumsuz yönde etkileyen bir faktördü. Tüm bu boyutlar dikkate alındığında pasaport harçlarının düşürülmesi önemli bir ihtiyaçtı.

Konuyla ilgili Maliye Bakanlığı tarafından yapılan son düzenlemeyle sorun çözüme kavuşturuldu. Dış temsilciliklerimizde alınan pasaport harçları yarıdan fazla düşürülerek makul seviyeye çekildi. Pasaport harçlarının düşürülmesiyle yurt dışında yaşayan ailelerimizin bütçesine doğrudan katkı sağlanacak ve Türkiye’ye yaptıkları seyahat masrafları düşecektir.  Bu durum uzun vadede Türkiye ile olan bağların korunmasını, akrabalarla olan iletişimin yanında dil ve kültür birikiminin geliştirilmesini beraberinde getirecektir.

Tüm bu düzenlemelerde de görüldüğü gibi AK Parti, 90’lı yıllarda sürdürülen yurt dışı vatandaşı Türkiye’ye döviz getiren kesim olarak gören köhne yaklaşımlarla mücadele ederek “milletine hizmeti esas alan devlet” misyonunu devletleştirme konusunda önemli mesafe kat ediyor.  Geçmişte yurt dışında yerleşik vatandaşlarımızın toplumsal ve ekonomik gerçekliğinden uzak uygulamaların yürürlüğe konulmuş olmasının, yurt dışındaki vatandaşlarımızdan birçoğunun ülkemizden uzaklaşmasına ve Türk vatandaşlığını bırakmalarına neden olduğunun bilinciyle dövizle askerlik meselesine sadece “ödenecek tutar” bağlamında yaklaşmıyor. Meseleyi daha geniş çerçevede kuşatıcı diaspora politikaları bağlamında, yurt dışındaki vatandaşlarımızın Türkiye’ye olan aidiyetleri kapsamında ele alıyor ve onların ülkemizle olan ilişkilerini güçlendirici bir perspektifle değerlendiriyor.

Anayasamızın 62. Maddesinde ifade edilen yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın aile birliğinin, çocuklarının eğitiminin, kültürel ihtiyaçlarının ve sosyal güvenliklerinin sağlanması, anavatanla bağlarının korunması ve yurda dönüşlerinde yardımcı olunması alanlarında atılacak adımlar, çok boyutlu bir yaklaşımla onların temel ihtiyaçlarını, yaşadıkları ülkelerdeki konumlarını, ülkemizle olan ilişkilerini, Türkçe dil ve kültürlerinin gelişimini göz önünde bulundurmak durumunda. Bu temel perspektifin sadece siyasi karar alıcılar tarafından değil, bürokratlar, akademisyenler, sivil toplum temsilcileri ve medya mensupları tarafından da benimsenmesinde ve tartışılmasında fayda var. Ancak bu şekilde kapsamlı, tutarlı ve kalıcı bir diaspora politikasını başarılı kılmak mümkün.

[email protected]