Dijital sanat ve hukuk

Cüneyd Altıparmak / Hukukçu
3.09.2022

Blok zincirinin veri güvenliği veya verinin depolandığı yerin mahiyeti bir kabulden ibaret aslında. İnternetin sahibi kim? Bunun cevabı bu çağın hikayesi. Bu hikaye bir yana veri güvenliği anlamında yeni soruların NFT ile gündeme gelmesi mümkün. Kripto paraların başına gelenlerin, nitelikli tasarım, patente tabi icatların da başına gelmeyeceğinin garantisi yok.


Dijital sanat ve hukuk

"Dünya artık küresel bir köy" dendiğinde anlam verememiştik pek çoğumuz. İnternetin icadıyla beraber söylenen bu sözü şimdilerde çok geride bıraktık... İnternet, "gökte aradığımız yeni dünyayı"; ayaklarımıza getirdi. Getirmeye de devam ediyor. Dijitalleşmenin yeni boyutlar aldığı günümüzde, gündemlerimizden bir de NFT... İngilizcedeki popüler ismiyle "Non-Fungible Token", Türkçeleştirilmiş biçimiyle Nitelikli Fikri Tapu... "Son durağımız" olmayacağı da pek açık olan internet tabanlı bir sistem. Bu sistem ile dijital ürünler tescil edilebilir ve satılabilir varlıklar haline gelebiliyor. Bu imkân sistemin verdiği "dijital sertifika" ile gerçekleşiyor. Bu yazımızda bu konuyu ve özellikle hukuki yönünü ele almak istiyoruz.

Temelinde ne var?

NFT'nin temelinde "Blockchain" yatıyor! Bir işletme ağındaki bilgisayarlarda depolanmış bilgilerin açık şekilde bilgi alış-verişine izin veren gelişmiş bir veri tabanı mekanizması bu. Blok zinciri veritabanı, kendi işletme ağındaki veya entegre edilen diğer ağlardaki bilgilerin gerekli olanlarına birbirine bağlı bloklar haline getirir ve depolar. İşletme ağında görüş birliği olmadıkça, blok zincirinin parçaları silinemez, değiştirilemez. İşlemlerin ilerlemesi için "mutabakat" arayan sistem, verileri kronolojik sırayla kimin, nasıl, ne zaman yaptığını; işlemin içeriğini gösterecek biçimde saklar. Yapılan ve birbirine bağlı işlemlerin otomatik sonuç doğurması, sıralı ve doğru biçimde onaylanmasına bağlıdır.

Şöylece basitleştirerek izah edelim: Bir mülkün bize ait olduğunu nasıl anlarız? Bunu nereden doğrularız? Pek tabii ki tapu müdürlüklerinden... E-devletimize girip kayda bakarız. Zira bu yeri alırken ne yapmıştık? Alıcı ve satıcı olarak tapuya gitmiştik. Tapuda imza atılırken satıcıya parasını havale etmiş ve tapuyu üzerimize almıştır. Birçok işlem böyledir. Araç alma, para transfer etme, noterde yapılan sözleşme vb... Bunlar hep bir "onay veya kayıt mercii" gerektirir. Böylece tarafların hak sahipliği, yaptığı işlem tescil edilmiş olur... İşte bu "onay veya kayıt" merciinin bağımsız ve korunaklı bir sistemde, kendi kendine yürütülmesi, resmi kaydın yerini dijitalinin alması; idari onay merciinin yerine, tasdikin veri tabanınca, otomatik olarak yapılması "blok zinciri" teknolojisidir. Sistem, kamu otoritelerine bu yönde duyulan ihtiyacın ortadan kalması anlamı da taşımaktadır.

Geleneksel veri tabanı; verilerin korunması, kötüye kullanılması, depolanması ve ortaya çıkardığı sistem açıkları ile gündeme gelmekte. Blok zinciri, geleneksel veri tabanı yaklaşımı yerine yeni bir model getiriyor. 2009 yılında ilk kez kullanılmaya başlayan ve son yıllarda ise popülerliğini artıran "kripto varlıklar" alt yapısını blok zinciri sisteminden alıyor. Blok zinciri şöyle hayal edebiliriz: Bir ip üzerinde birden fazla düğümler olduğunu düşünün. Her düğüm bir blok (bilginin tutulduğu yer), ipin tamamı ise zincirdir (veri hattı). Her düğümün açılması için bir öncekinin açık olması ve tarafların "mutabık" kalması gerekir. Böylece veri saklama tümel değil bölümler halinde, ayrı ayrı oluyor... Birbirini tanıyan şifreler ile bir anda bağlantı kurabiliyor.

Blok zincirinin beş temel ilkesi veya özelliği vardır diyebiliriz: (i). Dağınık bir depolama imkânı sunar, tüm verileri bir yerde tutmaz. (ii). Düğümler yani bloklar arasında şeffaf bir kriter koyar, tarafları için bu bir güvenirlik demektir. (iii). Bağımsızdır, merkezi bir yapı veya sisteme gerek duymadan "mutabakat" koşuluna uygun veri transferi sağlayabilir. (iv). Eklenen kayıt/veri güncellenemez, silinemez ve kalıcı olarak saklanır, saldırılara maruz kalsa bile kaydın birçok unsuru yine ayakta kalır. (v). Blok zinciri sisteminde düğümler kimlik belirtmeden sadece blok zincirinin adresinin bilinmesi ile veri aktarımı gerçekleştirilebilir, üretilen adres onu elinde tutana aittir. Bu yönüyle dijital üretimin bir "doğrulama" ve "kayıtlama" aracıdır.

Kullanım alanları

"Açık" olan türünün en çok bilinen örneği kripto paralardır. "Özel" olarak yani belirli bir şifre veya atama ile girilen türleri ise finansal sistemlerde kullanılmaya başlamıştır. Bu iki türünün yanında "karma" türü olan ve herkesin belirli seviyede erişebildiği, bazı kimselerin ise özel olarak girebildiği çeşidi de vardır ki en önemli örneği blockchain tabanlı projelerin etkileşime girmesine izin vererek sektörler arası iş birliği oluşturma hedefi ile yola çıkan "Hyperledger" projesidir. Halen devam eden bu projenin amacı blok zincirin kullanımına dair ana arter inşa etmektir. Blok zinciri teknolojisi finans, bankacılık, sağlık, kayıtlama, bahis, para transferi, uluslararası ödemeler, e-ticaret, iş analizleri ve geliştirme sahalarında kullanılmaya başlanmıştır. Bunların yanında akıllı sözleşmeler ile hayatımızı kolaylaştıracak sistemle tanıştık. Blok zincirlerine gömülü olan akıllı sözleşmeler, bir anlaşmanın sözleşme şartlarının güvenilir üçüncü tarafın müdahalesi olmadan otomatik olarak uygulanmasını sağlar. Bilinen ilk akıllı sözleşmeler "Bitcoin" olarak anılan kripto para sistemidir.

Dijital sanat...

Artık böyle bir türü var sanatın. Bir edebi eserin, resmin, şarkı sözünün, belgesel senaryosunun NFT olarak "değiştirilemez" biçimde "kriptolaması", blok zinciri marifetiyle saklanması mümkün. Ya da tamamen dijital bir alanda böyle bir eserin üretilmesi söz konusu olabilir. Bu ispat ve üretim alanı, hukuki açıdan da önemli. Eser sahiplerinin dava konusu ettikleri birçok husus bu delillendirme aracı ile ya açılmadan çözüme kavuşabilecek ya da davaları çok kısa hale getirebilecek. Zira artık ortaya çıkması, düşünülmesi ve oluşturulması anından itibaren NFT haline getirilerek, sahibi adına tescillenme imkânı verecek. Bir başka boyutu ise telif konusunda. Üretilen bir NFT'ye akıllı sözleşme kodlanarak kullanıcıların bir ücret karşılığında kullanması, belirli süreliğine ücretsiz, sonrasında ücretli hale dönüşmesini sağlamak mümkün. NFT bir resmin, ilk satışından sonraki satışlarında müellifine bir pay aktarılmasına imkân olabilecek. Diyelim ki bir mimarsınız ve bir ev tasarımı yaptınız. Bunu yapmak isteyenin arsasına göre yapay zekâ ile uyarlanması mümkün olan bir tasarım. NFT olarak satmanız mümkün olabilecek. Bunu her isteyene kısa sürede özelleştirerek hem de...

Bu keşfin ciddi ederlere satıldığını haberlerden okuyoruz. Uzanarak yatan bir Trump heykelinin önünden geçen yayaları gösteren Beeple'a ait 10 saniyelik video "Crossroad" (kavşak) isimli eser 6.6 milyon ABD dolarına satıldı. Dijital Mona Lisa olarak anılan "pipo içen bir uzaylı" olarak nitelenen "CryptoPunk #7804" bir dijital avatar 7.5 milyon ABD dolarına ismi bilinmeyen bir yatırımcıya satıldı. Bir başka avatar "Ape Fedora #6965" ise yüksek bir fiyatla alıcı buldu. Krista Kim'in tasarladığı "Mars House" adlı bir evin 3D modeli, NFT olarak 500 bin ABD dolarına "dijital eklenti" olarak satıldı.... Fyre Media logosunun dijital portresi "Gucci Ghost" ise bir başka örnek... "Kings of Leon, ilk albümü bir NFT olarak yayınlamayı planladığını duyurması", "tenisçi Oleksandra Oliynykova'nın kolunun bir bölümünün haklarını ömür boyu bir NFT ile sunması" konunun ilginç örnekleri...

Bizi neler bekliyor?

Ülkemiz NFT konusunda "sıkı takipte" diyebiliriz. Birçok toplantı, buluşma, konferanslar yapılıyor. Büyük bir pazar payını içeren NFT Summit bu yıl gerçekleştirildi misal olarak. Türkiye'nin turizm destinasyonlarının NFT olarak sunulması, Tarık Tolunay'ın Eminönü, Tarihi Galata Köprüsü ve Karaköy'ü çizdiği "pandemi" adlı eseri en bilineni. Atatürk'ün Çanakkale Savaşı'nın hemen sonrasında imzaladığı fotoğrafın NFT'leştirilmesi ile "dijital sanat eseri" halinde dönüştürülmesi ise en güncel gelişme. Pek tabii örnekleri çoğaltmak ve faklı alanlara yaymak mümkün. NFT'nin sunduğu "benzersizlik garantisi" konusunu iyi anlamak gerekiyor. Zira "bizi neleri bekliyor" sorusunun cevabı, bize neler getirdiğini bilmekten geçiyor. Mona Lisa tablosunu düşünün. Tek örneği olan bu tablo eşsizdir. Paha biçilmezdir yani... Mona Lisa tablosunun fotoğrafını çekebilir, video kaydı oluşturabilir, gidip saatlerce inceleyebilirsiniz, hatta basılı bir kopya posterini satın alıp evinize asabilirsiniz. Ancak bu eserin orijinali bir tanedir ve değişmeyecektir. NFT eserler de benzer şekilde tek ve eşsizdir. Yani dünyada bir NFT bir diğeri ile birebir aynı olamaz. İnternet ile nasıl herkes e-ticaret yapabilir olduysa veya nasıl ki herkes sosyal medya aracılığı ile "haber veren" konumuna geldiyse NFT'ler ise benzersizliğin sıradanlaşmasını yaşayacağız gibi görünüyor. Bir başka durum ise "ederi" olan her şeyin sanat eserine dönüşmesi durumu olacak... Pek tabii olarak bu konuda da iyiler ve kötüler olacak ama herkesin üretim yapabileceği bir mecranın inşa edilmesinin yukarı da belirttiğimiz faydaları yanında dezavantajlı durumlar getireceği de açık!

Hukuki riskler

Blok zincirinin veri güvenliği veya verinin depolandığı yerin mahiyeti bir kabulden ibaret aslında. Daha önceki yazılarımızda buna cevap aramıştık: İnternetin sahibi kim?... Bunun cevabı bu çağın hikayesi. Bu hikaye bir yana veri güvenliği anlamında yeni soruların NFT ile gündeme gelmesi mümkün. Kripto paraların başına gelenlerin, nitelikli tasarım, patente tabi icatların da başına gelmeyeceğinin garantisi yok. Bir başka husus ise NFT'yi koruyan hukuki bir alt yapının olmaması. Dijital olarak korunan bu durumun fikri mülkiyet kapsamında bir yasal düzenlemeye kavuşması şart. Bir NFT'ye sahip olmanın hukuki yönü yok. Bu internet alemi için kabul görse de tanımlı ve net bir alanı yok şimdilik. Bunun da titiz biçimde ele alınması gerekiyor, piyasası bu olgunluğa erişti keza... NFT'nin en büyük riski (tıpkı internet gibi ilk çıktığında bilmediğimiz, şimdi gördüğümüz mağduriyetler gibi) belirli bir yöneticisinin olmamasından kaynaklı olarak farklı ve çoğu zaman çelişen hukuklara tabi olabileceğinden karmaşık yargı yetkisi sorunları doğurmasıdır. NFT'nin bir ortak hukuk metnine, bir sözleşmeye yakın zamanda ihtiyaç duyacağı çok açık... Bu konuda ilk metin olarak niteleyeceğimiz 2019 yılında AB'de Dijital Tek Pazarda Telif Hakları Yönergesi (2019/790/EU sayılı DSM Directive) yayınlandı ve devamı gelecek...

Sahte NFT'ler yani kendisine ait olmayan şeylerin NFT'sinin üretilmesi de "yeni bir sahtecilik" türü olarak karşımıza gelecek sanırım. Bir diğer risk ise dijital alandan alışık olduğumuz dolandırıcılık olaylarının NFT pazarında da mevcut olması... Blok zinciri üzerinden işlemler yapılsa da milyon dolarların döndüğü bu piyasaya dolandırıcıların da yatırım yaptığını söyleyebiliriz: "İngiltere'de bir bilgisayar korsanı, dünyaca ünlü sokak sanatçısı Banksy'nin resmi internet sitesi üzerinden bir NFT müzayedesi düzenleyerek 244 bin sterline sanatçıya ait olmayan sahte bir eser sattı. Banksy ekibi, BBC'ye yaptığı açıklamada sanatçının hiçbir eserinin bir NFT müzayedesinde yer almadığını söyledi". Yazımızı dijital varlık pazarının analiz edip yatırım imkanları sunan CoinShares'in yöneticisi Meltem Demirörs'ün sözleriyle kapatalım: "NFT'ler bir balon mu? Hayır, esasen varlık bir balondur".

[email protected]