Dijital teknolojileri doğru anlamak ve kullanmak

Mustafa Bulan / Yazar
12.08.2022

Yeni ekonomik sistemde bilgi, paradan çok daha değerli. Yani bir dijital ürünü geliştirip onu satarak elde edilen gelirden daha değerli olan bu ürünün üzerinden geçen bilgiyi işlemek ve daha büyük ölçekli bir ekonominin karar vericisi haline gelmek.


Dijital teknolojileri doğru anlamak ve kullanmak

Üretici olmak kadar tüketici olmayı bilmek de önemlidir. Bunun nedeni üretimin tüketim ihtiyaçlarına göre modellenmesi olsa da, bugün, dijital dönüşümün mimarları, toplumun neye ihtiyacı olduğuna karar vermeye başladı. Geleceğin, bireyin kendisini de dönüştürmeye fazlasıyla niyetli olduğunu Endüstri 5.0 kavramı, Toplum 5.0 şeklinde sunulduğunda anlamıştık. Toplum 5.0 ve sonrası, neredeyse her şeyin teknolojiye, dijital sistemlere, robotlara devredildiği bir dünya hayalini inşa edildiği bir vizyon. En önemlisi de dijital devrimin ekonomisinin de bu yönde şekillendirilmesi gerçeği. Bu ise, dijital devrimin güçlü oyuncuları dışında herkesin kullanıcıdan (hayatından memnun köleler) ibaret sayıldığı bir dünya. Dijital devrimin sınırsız gibi görünen unsurlarına rağmen, her şey aslında "veri"nin üzerine inşa ediliyor. Dijital devrim ekonomisinde karar verici "veriler". En bilinen örnek, ulusal servislerin (ülkemizde e-devlet ve e-belediye gibi), bankacılık gibi hassas sistemlerin dijital ortama taşınmasıydı. Bu dönüşüm, önemli ve güçlü başlangıçlar olarak tüm gelişmiş ülkelerde hızla yaygınlaştı. Çünkü bankacılık stratejilerini modelleyenler, dışarıda kimseyi bırakmayacak bir kanuni sistemi de geliştirdi. Bugün artık dijital bankaları konuşuyoruz, hatta block-chain (blok zincir) teknolojileri sayesinde, yakında her cep telefonun bir banka gibi davranabileceğini görebiliriz.

Yön veren güç

Dijital dönüşümün hazırladığı, (riskli de olsa) yeni dünya ekonomisinde, hedef insanlara ürün satışına dayalı kazancın çok ötesinde. Dizayn edilen yeni dijital yaşam modeli, kullanıcıların sistemde sadece servislere karşılık bedel sunmasını hedefliyor. Bu, birebir gelir kanallarını zayıflatırken (hatta yavaş yavaş ortadan kaldırırken) kapsayıcı ve teslim alan bir ekonomi sisteminin doğuşunu, geleneksel ekonomi ve para sisteminin de sona yaklaşmasını sağlıyor. Çevrenizle kolayca iletişim kurabildiğiniz, dosya ve resim paylaşabildiğiniz, milyarlarca kullanıcısı olan internet tabanlı haberleşme uygulamasının size tamamen ücretsiz sunulmasının temelinde paylaştığınız her şeyin para edecek bir bilgi olması. Veya yukarıdaki örnekteki, trilyon dolarlık dijital bankacılık platformunun neredeyse hiçbir yerinde kullanıcılar servisleri kullanırken bir bedel ödemiyor. Ama sistemin dışında veri dolaşımına da izin verilmiyor. Maaşınızı nakit olarak elden alma fırsatı sunulmaması gibi. Bu modelleri yakında daha sık görmeye başlayacağız. Mesela, eğer ünlü bir teknoloji firması tarafından geliştirilen yapay zeka sistemi, sağlığınız hakkında çok kısa bir sürede ve gerçek bir doktordan daha başarılı teşhis koyabiliyor ve ilaç-tedavi kürü önerebiliyorsa bu sistemin mevcut sistemin yerini alacağının kaçınılmaz olacağı güçlü bir tahmin olur. Sistemi kullananların, kullanımları başına ücret ödediği veya hiç ödemediği, ancak üretilen verilerin işlenerek sağlık ve ilaç endüstrisine yön verdiği bir modeli tarif ediyoruz. Bir uydu firması ise, yörüngeye yerleştireceği binlerce haberleşme uydusunu ücretsiz sunacağı, sağlanan tüm servislerden altyapı ve veri pazarlaması ile ekonomik ekosisteme yön verdiği bir modele çok yakınız.

Diğer taraftan, binden fazla işçinin çalıştığı fabrikada işleri robotlara devrederek insan kaynağı sayısını 5-10'lara düşüren ve üstelik insan faktörüne bağlı risk ve hataları da büyük ölçüde azaltabilen bir sistem, toplumsal ve ekonomik sistemi kökten değişmeye başlayacaktır. Bu örnekteki işçilerin bir kısmı internet üzerinden verdiğimiz siparişleri evimize getiren işlerde çalışmak zorunda kalmaya başladı bile.

Dijital devrim ve ekonomi

Biraz daha ileri gidelim. Dijital dönüşüm savaşlara dahi modeller geliştiriyor. Ürettikleri akıllı araçlar savaşırken bunu uzaktan-akıllı gözlüğünden komuta eden bir askerin ne derece duyarlı olacağını bilmiyoruz. Ancak bunun teknolojisi, dijital ürünleri, bağlantı altyapısı tüm dünyayı sarıyor. Yaşadığımız şehrin belediye başkanının, adı e-Başkan 4.0 olan yapay zeka tabanlı bir yazılım olduğu toplumlar olmaya yakınız.

Maliyetler, konfor, kalite ve fırsatları getiren yeni dijital çağ, karşı konulamayan tekliflere çok toleranslıyız. Ancak bu dönüşümün ekonomik başarısının kaderi ulusal yönetimin stratejik yetkinliklerine bağlı olduğunu hatırlayalım. Yine de ulusal stratejiler, küresel stratejilerle uyumlu çalıştığı sürece başarılı olacağız. Eğer pandemi sayesinde inanılmaz gözde hale gelen uzaktan/evden çalışma modelini yaygınlaştırdığınız zaman toplu ulaştırma maliyetlerine, buna bağlı altyapı ve yönetim yatırım maliyetlerine, sonrasında hava kirliliğine kadar birçok unsurun etkileneceğini, bu nedenle dönüşümün sosyolojik de dahil olmak üzere olumlu ve olumsuz taraflarının çok iyi ve hassas şekilde hesaplanması gerektiğini unutmamalıyız.

Dijital devrimin ekonomisi küreseldir dedik. Bölgesel, sınırları, dili ve limitleri olan klasik ekonomi modellerinin çok ötesinde bir model inşa ediliyor. Bu sistem, eşitlik ve eşitsizliği getiren, para sistemi, iletişim sistemi, üretim sistemini, kaynak yönetim sistemi ve sağlık, eğitim gibi tüm yaşam sistemlerini değiştiriyor. Dijital devrim politik stratejiler veya birimler ile ilgilenmez. Öyle ki devrimin hedefinde, "gelecekte" devlet bir kavramına dahi yer yok. Bu nedenle ülkelerin adları yine artık şirketlerin adları olarak geçiyor. Dijital sistemlerin gücü ise, tek tek her bireyle direkt görüşebiliyor ve ona ihtiyaçlarını sağlayabiliyor olmasından geliyor. Devletin kuralları yerine sistemin kuralları ön plana çıkarken ve dijitalizm kendi toplumunu oluştururken, kendi ekonomik sistemini de devreye sokmaya başladı.

Bu ekonomik sistemde bilgi, kapital (para)'dan çok daha değerli. Yani bir dijital ürün geliştirip onu satarak elde edilen gelirden daha değerli olan bu ürünün üzerinden geçen bilgiyi işlemek ve daha büyük ölçekli bir ekonominin karar vericisi haline gelmek. İşte tam bu noktada "üretici" olmanın neden bu kadar önemli olduğunu hatırlayalım.

Sistemi çalışamaz hale getirebilecek siber güvenlik açıkları, gizlilik ihlali, iletişim bazlı toplum mühendisliği ve sosyal medya algoritmaları, hukuki hukuksuzluk ve diğer birçok riske rağmen tüm yaşam ve dünya sistemini dijital yapıya geçirmek için mücadele devam edecektir. Buradaki temel güç ise ulusal yönetim ve kanun yapma yetkisidir. Ulusal yönetimlerin, dijitalizmin gücünü kullanmak için yapmaları gereken en önemli ve ilk hamle dijital devrimin yöneticilerinden biri olmayı seçmektir. Bu sayede, hükümetler vatandaşlarının dijital devrimin kurbanları yerine kazananları olmasını sağlayabilir. Risklerin doğru anlaşılması, dijital dönüşümün cesur hamlelerine rağmen limitlerini belirleyecektir. Reel risklere sahip olsa da, bir şekilde dengeye oturacak gibi görünen bu sistemin ana oyuncuların ulusal yönetimler ile güçlü işbirliği ile sağlanabileceğine inanmalıyız. Dijital dönüşümün lehimize büyümesi için sosyolojiden istihdam politikalarına, eğitimden, gençliğin korunmasına, ekonomik sistemlerden siber güvenlik ve altyapı konularına kadar her şeye hakim olunması önemlidir. İpin ucu kaçtığında, dijital sistemler birey ile baş başa kalarak devletin olası müdahalelerini yok sayabilir. Eğitim ve öğretim kanallarında hazırlanacak vizyon çalışmaları güçlendirilmeli ve yeni teknolojileri tamamlayan becerileri vurgulayacak şekilde yönlendirilmelidir. Genç nesil, giderek daha olgunlaşan dijitalizmin yakın zaman sonra kullanıcıları ve hatta mimarları olacağını farketmeliyiz. Dijitalin altyapısının güçlendirilmesi ise diğer önemli bir unsur. Böylece fırsatlara da kapı açacak bir mekanizmanın büyütülmesi, sosyal boyutta da farkındalığı artırabilir. Öte yandan örneğin kırsal alanlarda yaşayanlar gibi yetersiz hizmet alan gruplar için dijital erişimi iyileştirmek adına daha fazla özel yatırımı cesaretlendirecek, kamusal yatırım çerçeveleri gerektirmektedir. Altyapıyı ilgilendiren bu gibi kritik konularda süreyi iyi kullanmak ve hızlı olmak gerekir.

Sürdürülebilir modeller

Maliyetlerin yönetilebilmesi ve sürdürülebilir modellerin inşa edilebilmesi için kamu-özel ortaklık (PPP) modelleri de dahil olmak üzere uluslararası kabul görmüş opsiyonlar değerlendirilmelidir. Örülen bağlantı kılcalları bir platform olarak ulusun tamamına yaygınlaştırılması, teknolojik imkanlar sayesinde en ücra noktalar bile bağlantılı hale getirilmesine önem verilmelidir. Bu sadece bir başlangıç.

İşgücü piyasası politikası, sosyal açılarını da içine alacak şekilde koruma modelleri, küresel dijital ekonomiye ve işin doğasına göre yeniden düzenlenmelidir. Artık devreye ziyadesiyle giren dijital sistemler, yerini aldığı (veya kaptığı diyebiliriz) unsurları, çalışanları, geleneksel ekonominin somut varlık üreticilerini önemsemez.

Politikaların, teknoloji tarafından modası geçmiş hale getirilen mevcut işleri korumaya çalışmak yerine, çalışanların yeni ve daha iyi işlere geçme yeteneklerini geliştirmeye yönelik daha ileriye dönük bir odaklanmaya geçmesi gerekir. Teknoloji, piyasa gücü dengesini değiştirdiği için çalışanlara destek sağlayan kurumların yaşam döngülerinde kanuni düzenlemelere ihtiyaç duyulacaktır. Bu realiteler dijital çağda gelişimin önü kesmemelidir. Ulusal yönetim seviyesinde bu mekanizmaların desteklenmesi, daha da ötesinde paydaş olarak kanalları yönetmesi ve bunun ulusal çapta faydaya çevirmesi çok değerlidir. Bugün bazı gelişmiş ülkelerde, dijital dönüşümün ürettiği ulusal veriler ile harika işler başarıldığını ve küresel ekonomide büyük oyuncu haline geldiğini görmek mümkün. Google'dan bahsediyoruz. Sadece resmi istatistik kaynaklarına düşen dijital dönüşümün ekonomik hacmi dahi pandemi öncesinde göre iki katına çıktı. Beklenmedik pandeminin devrimi hızlandırdığını, 2030-40 planlarında geçen bazı başlıkların şimdiden masaya gelmeye başladığını biliyoruz. Nispeten zayıf tüketici ülke kimliğinden, üretici kimliğine geçen, gücünü artırmaya 2000'li yılların ilk dönemlerinde başlayan Türkiye geçen 20 yıllık sürede sürede uluslararası oyuncular arasına ismini yazılabilecek çalışmaları ortaya koydu. Büyük ölçekli teknoloji ve endüstri kurumlarının güçlendirilmesi, uluslararası marka haline getirilmesi için desteklenmesi, teknoloji alanındaki yüksek öğretim kurumlarının sayısının artırılması (nitelik için de çalışmalar yapılması önemli), dijitalleşme yolunda olağan sorunların önemli ölçüde ortadan kaldırılması, vergi kolaylıkları ve teşviklerin -özellikle son yıllarda- büyük oranda artması, ihracat ve küresel işbirliklerinin artırılmasının arkasında durulması atılımın göstergeleri oldu. Peki istenilen sonuç alındı mı? Beklenen sonuç diye bir şey yok. Sonuçların hepsi tartışmaya açıktır. Bu sınırları olmayan bir yarış ve geleneksel ekonomi konseptini bile dönüştüren, kendi ekonomisi konseptini çok kulvarlı bir yarış. Belki sadece diğer ülkelerin çalışmalarına ve ürettikleri ekonomik hacme bakarak göreceli değerlendirme yapabileceğiniz bir yarış. Bu ekonominin limitlerini mikro (kişisel) ekonomilerin bir araya gelerek oluşturacağı devasa ekonomi organizmasının zorlayacağını düşünenler bile var. Dijital devrim ekonomisi, tüm insanlara olmayacak bu modeli sunabilecek yeteneklere sahip.

Yeni bir sosyoloji

Bir ülkenin dijitalleşme devriminde ne kadar güçlü ve büyük oyuncu olduğu göreceli. Ulusal destekler ve ulusal yönetimlerin desteklerine rağmen dijital devrim ekonomisine yön verenler ve kısmen sahipleri firmaların ta kendileri. Yine de yönetimlerin eğitim, istihdam, altyapı ve kanuni düzenlemeler noktalarında benzersiz destekleri, ülkeleri öne çıkarabildiği tartışmasız bir gerçektir. Dijital devrimin başlattığı dönüşüm büyük fırsatlar getirdi ve ölçeksiz bir kalkınmanın önünü açtı. Yukarıda da ifade ettiğim gibi dijital devrim ekonomisi küresel bir ekonomidir. Ulaştığı her noktayı, önündekileri ve sektörleri de içine katarak genişliyor, çok hızlı yenileniyor, yükseliyor, sosyolojisi, kültürü ve yepyeni fikirleri ile egemen oluyor. Türkiye gibi yetenekli, aktif nüfusu ve jeopolitik gücü yüksek ülkeler adına dijital devrimin bir parçası olmak için hiçbir zaman geç olmayacaktır. Dünya, dijital devrim sayesinde artık cebe sığacak kadar kolay ulaşılabilir. Sanal veya gerçek olsun nerede olduğunuzun çok önemi yok. Çünkü hemen komşu odanız silikon vadisinde olabilir. Toplum için devletin bu noktada ne kadar heyecanlı olduğunu, dijital dönüşümün ve ekonomisinin ülkenin geleceğine neler katabileceğini iyi anladığını bilmek, bu dönüşümün parçası olmak için cesaretlendirici olmaz mıydı?

[email protected]