Dış politikada ilk adım istihbarat ile başlar

Faruk Önalan/ Yazar
7.06.2023

Son yıllarda sınır ötesinde ardı ardına yapılan operasyonlar ile Ankara muhataplarına mesajı direkt olarak vermiştir. Bu mesaj; Ortadoğu, Körfez, Afrika, Kafkaslar, Orta Asya ve Balkanlar dahil olmak üzere dünyanın birçok bölgesinde Türkiye'ye rağmen bir hamle yapılamayacağıdır. Dış politikada bu dereceye ulaşabilmek için en önde gelen şartlardan biri, istihbarat yapısıdır. Hakan Fidan'ın, Dışişleri Bakanı sıfatıyla yapacağı hamlelerin dünya kamuoyu tarafından yakinen takip edileceği açıktır.


Dış politikada ilk adım istihbarat ile başlar

Türkiye genel seçimleri, Cumhuriyetin ilan edilişinin 100. Yıldönümüne denk gelmesi hasebiyle ayrı bir öneme sahip olmuş, ittifaklar kampanya süreçlerini bu doğrultuda icra etmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan da seçim kampanyasını Ekim 2022 tarihinde duyurduğu "Türkiye Yüzyılı" vizyonu çerçevesinde yürütmüştür. Erdoğan Türkiye Yüzyılı'nı sürdürülebilirliğin, huzurun, başarının, güvenin, istikrarın, üretimin, verimliliğin, gücün, dijitalin, iletişimin, bilimin, kalkınmanın, barışın, değerlerin, haklının, şefkatin, gençlerin, istiklalin ve istikbalin yüzyılı olarak tanımlamaktadır. İki tur şeklinde gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçiminde net bir fark ile yeniden devletin başına geçen Erdoğan, yeni kabinesini güçlü hedefler ideali doğrultusunda belirlemiştir.

"İnsanı merkeze alan, güçlünün haklı olduğu değil haklının güçlü olduğu küresel bir düzen" Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın öncelikli hedeflerinden biridir. Bunun için de güçlü bir devlet yapısı kaçınılmaz bir zorunluluktur -ki yolu da güçlü bir istihbarat örgütünden geçmektedir. 13 yıl boyunca Milli İstihbarat Teşkilatının (MİT) başında bulunan Hakan Fidan, -birçok ağır badire atlatılmasına rağmen- kurumun etkinliğini belirleyici şekilde artırmıştır. Bugün MİT dünyanın önde gelen güçlü istihbarat servislerinden biri konumundadır.

Gücün Yüzyılı

Türkiye Yüzyılı vizyonunun en önemli maddelerinden biri "Gücün Yüzyılı"dır. Devletin varlığına yönelik dış odaklı tehditlerin bertaraf edilmesinin yanında küresel düzeyde barışı tesis edebilmek için sağlam bir irade şarttır. Günümüz şartlarında dış politikada söz sahibi olmanın yolu sahada etkin olmaktan geçmektedir. Son yıllarda sınır ötesinde ardı ardına yapılan operasyonlar ile Ankara muhataplarına mesajı direkt olarak vermiştir. Bu mesaj; Ortadoğu, Körfez, Afrika, Kafkaslar, Orta Asya ve Balkanlar dahil olmak üzere dünyanın birçok bölgesinde Türkiye'ye rağmen bir hamle yapılamayacağıdır. Dış politikada bu dereceye ulaşabilmek için en önde gelen şartlardan biri, istihbarat yapısıdır. Zira yetersiz ya da başarısız bir istihbarat kurumu, dış politikadaki pozisyonu zayıflatmaktadır. Hakan Fidan doktora tezinde bu hususa özellikle dikkat çekmiştir. "İyi istihbarat her zaman iyi bir dış politikayı garanti etmezken, kötü istihbarat sıklıkla yanlış politikaya sebep olur." Fidan döneminde elde edilen başarıların kaynağında doğru istihbarat yatmaktadır. Bugün Libya'da, Irak'ta ya da Suriye'de Türk istihbaratı oldukça güçlü bir pozisyondadır. İnsan istihbaratından elektronik istihbarata, tüm alanlarda istihbarat biliminin bütün enstrümanları başarılı şekilde kullanılmıştır. Sınır ötesi operasyonlar, kurtarma operasyonları, ülkeler arasındaki arabuluculuk faaliyetlerinin temelinde istihbari çalışmalar yer almaktadır. MİT'in rakiplerini kıskandıracak şekilde atılım yapmasının odağında hiç şüphesiz Hakan Fidan bulunmaktadır.

Rusya-Ukrayna krizinde taraflar arasında arabuluculuk faaliyetlerine istihbarat ile başlanmıştır. Küresel bir gıda krizinin çıkmaması adına yapılan tahıl sevkiyatı mutabakatlarının çerçevesinin belirlenmesinin merkezinde istihbarat vardır. Esir takası anlaşmalarının şekillenmesinde istihbarat ön plana çıkmıştır. Şartların değişkenlik göstermesine rağmen Libya'da belirli seviyede düzenin sağlanmasında istihbaratın rolü büyüktür. Balkanlarda büyük bir krizin çıkmaması için istihbarat sahadadır. Yukarıda da bahsedildiği üzere, başarılı bir dış politikanın oluşması noktasında istihbaratın, diplomasinin ve askeri gücün eşgüdüm halinde uyumlu bir şekilde çalışması büyük önem arz etmektedir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile Dışişleri Bakanlığı, Millî Savunma Bakanlığı ve Millî İstihbarat Teşkilâtı Başkanlığı arasındaki uyum başarıyı da birlikte getirmiştir. Bugün dünyanın önde gelen analistleri başta Ukrayna krizine yönelik katkıları nedeniyle Ankara'nın çözüm odaklı güçlü pozisyonuna övgüler yağdırmaktadır.

Ancak devletin başında güçlü bir lider olmasaydı Fidan, yeteneklerini ortaya koyacak çalışma ortamından yoksun olacaktı. Erdoğan gerek içeriden gerekse dışarıdan yapılan kirli operasyonlara rağmen Hakan Fidan'ın arkasında durmuş, 13 sene gibi uzun bir süre zarfında istihbaratın başında tutmuştur. Fidan da bu güveni boşa çıkarmayarak MİT'in başarı çıtasını her geçen gün daha yükseğe çıkarmıştır. Bu gelişmelerin bir sonucu olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan 28 Mayıs seçimlerinin akabinde açıkladığı yeni kabinesinde Hakan Fidan'ı Dışişleri Bakanı olarak atamıştır. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü olarak görev yapan Büyükelçi İbrahim Kalın da Fidan'ın boşalttığı MİT Başkanlığı koltuğuna oturmuştur. Daha önce yapmış olduğu stratejik görüşmeler dikkate alındığında Kalın'ın yeni görevinde adaptasyon sorunu yaşamayacağı ortadır. Bir yıl önce Berlin'de gerçekleştirilen beşli görüşme, fikir vermesi açısından önemlidir. Söz konusu kritik zirveye İbrahim Kalın ile birlikte Almanya Federal Şansölyelik Dış ve Güvenlik Politikası Danışmanı Jens Plötner, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, Birleşik Krallık Ulusal Güvenlik Danışmanı Stephen Lovegrove ve Fransa Dışişleri Bakanlığı Politika ve Güvenlik İşleri Genel Müdürü Philippe Errera katılmıştır. Toplantıda NATO stratejik konseptinin yanı sıra İsveç ve Finlandiya'nın üyelik başvuru süreçleri, Ukrayna savaşındaki gelişmeler ve Karadeniz tahıl sevkiyatı süreci, Ege ve Akdeniz meseleleri, Suriye, Afganistan ve İran gibi bölgesel konuların değerlendirilmiş olması Kalın'ın yeni görevini de başarılı ile yürüteceğini işaret etmektedir.

"Gücün Yüzyılı" ilkesinin emareleri seçim sonuçları henüz netleşmişken müşahede edilmeye başlanmıştır. Başta ABD ve Rusya Devlet Başkanları olmak üzere çok sayıda dünya lideri kısa süre içinde ardı ardına tebrik mesajları yayınlamış, telefon görüşmeleri gerçekleştirmiştir. Hakan Fidan'ın Dışişleri Bakanı olarak atanmasından dakikalar sonra da benzer hareketlilik yaşanmıştır. İlk kutlamaların Fransa, Yunanistan ve ABD'den gelmesi son derece dikkat çekicidir. Ayrıca Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna, tebrik mesajını Türkçe paylaşmıştır. "Tebrikler Sn. Hakan Fidan. Barış ve bölgesel istikrar, NATO bünyesindeki diyalog ve küresel sorunlar gibi alanlar başta olmak üzere Fransa – Türkiye arasındaki iş birliğini sürdürmek için yakında görüşmek üzere." Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlediği, onlarca ülkeden liderlerin ve üst düzey yetkililerin katıldığı "Göreve Başlama Töreni" esnasında Libya Başbakanı Dibeybe'nin Fidan'ı samimi bir şekilde tebrik etmesi üzerinde durulması gereken bir detaydır. Yeni dönemde Fidan ve Kalın'ın Trablus cephesindeki olası pozisyonları gündemde daha fazla yer alacaktır. Diğer yandan Kosova'da meydana gelen olaylar sonrası NATO Müşterek Kuvvet Komutanlığı tarafından yapılan talebe istinaden, NATO Kosova Gücüne katılmak üzere bir komando taburu ihtiyat birliği olarak görevlendirilmiştir. Bu yeni gelişme Ankara'nın Balkanlardaki etkinliğini daha da kuvvetlendirecektir.

Paris neden rahatsız?

Külliye'de düzenlenen törene Afrika ülkelerinden yoğun katılım gerçekleşmesi de oldukça önemli bir durumdur. Üst perdeden dile getirilmese de Paris yönetiminin rahatsızlığı yadsınamaz bir gerçektir. Fransız istihbarat birimlerinin bağlantılı olduğu Afrika odaklı sitelerde çeşitli başlıklar altında, "Erdoğan Afrika'yı fethetmek için yola çıktı" analizler uzunca bir süredir devam etmektedir.

Dünya basının da üzerinde en çok durduğu haberlerin başında Fidan'ın, diplomasinin bir numarasına getirilmesi yer almaktadır. Bu noktada Amerikan Forbes dergisinde yayımlanan bir analizdeki bakış açısı dikkate değerdir: "İstihbarat şefi olarak Fidan, Orta Doğu, Avrupa, Afrika ve Rusya'yı kapsamlı bir şekilde gezerek daha fazla bilgi ve temas elde etti. Şimdi Dışişleri Bakanı pozisyonunda; kanıtlanmış geçmiş itibarı ve tecrübesi, Rusya-Ukrayna ihtilafından ABD ile Çin arasında devam eden sorunlara kadar dış politikanın tüm yönleri üzerindeki etkileriyle tam olarak öne çıkabilir."

Hakan Fidan dünya istihbarat tarihine adını kalın harflerle yazdırmayı başarmıştır. Artık sıra Dışişleri Bakanı sıfatıyla, küresel siyasette unutulmayacak izler bırakmakta... Dış Politikada ilk adım istihbarat ile başlar, gelişmelere göre şekillenir ve gelinen duruma göre neticelenir. Bugüne kadar ilk aşamayı başarı ile yürüten Fidan, geçmiş birikimleri doğrultusunda bundan sonra direkt olarak sonuç odaklı hamleler yapacaktır. Mevkidaşlarının "doktor" lakabıyla hitap ettiği, Fransızların "Türk istihbaratının yenilmez reformcusu" diye tanımladığı, Arap halklarının "Anadolu Kurdu" olarak andığı Hakan Fidan'ın, Dışişleri Bakanı sıfatıyla yapacağı hamlelerin dünya kamuoyu tarafından yakinen takip edileceği açıktır.

Son olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan kabinenin neredeyse tamamını değiştirmiştir. (Sağlık Bakanı, Kültür ve Turizm Bakanı hariç) Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler olurken aynı anda Kara Kuvvetleri Komutanı Musa Avsever de Genelkurmay Başkanı olarak atanmıştır. Aselsan Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Görgün, Savunma Sanayii Başkanlığına getirilmiştir. Diğer yandan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, Akif Çağatay Kılıç olmuştur. Bu örnekler derinlemesine irdelendiğinde anlam derecesi de ortaya çıkacaktır. Şöyle ki; koalisyon dönemlerinde söz konusu atamaların her biri ayrı ayrı kriz meselesi olmakta, günlerce gündemden düşmemekteydi. Ancak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile kararlar çok daha hızlı ve sorunsuz şekilde alınabilmektedir. Böylece ülke enerjisi boşa harcanmayarak tek hedefe kanalize olunmuştur.