Donald Trump ile CAATSA arasında Türk-Amerikan ilişkileri

Hakan Çopur / Araştırmacı, Yazar
27.07.2019

ABD Başkanı Donald Trump’ın yaptırım uygulamama konusundaki yaklaşımı ve CAATSA’da yaptırım takviminin bulunmaması gibi hususlar Türkiye’nin yaptırımlardan kaçınabileceğine işaret ediyor. CAATSA yaptırımları hikayesinin kaderi, büyük oranda Trump’ın Cumhuriyetçileri ikna edip edemeyeceğine bağlı olacak.


Donald Trump ile CAATSA arasında Türk-Amerikan  ilişkileri

ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası” (CAATSA),  Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemlerini almasının ardından Türk-Amerikan ilişkilerindeki yeni ağırlık merkezi haline geldi. Türkiye’nin F-35 projesinden çıkarılması kararının ardından CAATSA yaptırımları, Ankara-Washington hattındaki yeni tartışma konusu oldu. ABD Başkanı Donald Trump’ın “Türkiye’ye yaptırım uygulamak istemiyorum” açıklaması ile Kongre’nin “Türkiye’ye yaptırım uygulansın” şeklindeki kararlı duruşu arasında nasıl bir “orta yol” bulunacağına ilişkin bekleyiş devam ediyor. Bu ortamda özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Trump arasındaki ilişkinin mahiyeti ve Trump’ın S-400 meselesinde Barack Obama yönetimini suçlaması, CAATSA yaptırımlarının istikametini belirleyecek gibi gözüküyor. 

Japonya’daki G20 Zirvesi’nde Erdoğan ile Trump arasındaki görüşme, S-400 konusunda Trump’ın duruşunu ortaya koyması bakımından çok önemliydi. S-400 alımından dolayı Ankara’yı değil, selefi Obama’nın Türkiye’ye karşı “adaletsiz politikalarını” eleştiren Trump, yaptırımlar konusunda Türk-Amerikan ilişkilerine en az hasarı verebilecek bir yol bulmaya çalıştığı görüntüsünü veriyor. Bu çizgisini şu ana kadar söylemlerine de yansıtan Trump’ın halen Türkiye’ye herhangi bir CAATSA yaptırımı uygulama kararı almamış olması, ikili ilişkileri baltalamayacak bir çıkış yolu aradığını gösteriyor. 

CAATSA yasası nedir? 

Trump’ın, Kongre’nin baskısıyla 2017 yılında imzaladığı yasa, esas itibariyle Rusya’nın ABD seçimlerine müdahale girişimi, Kırım’ı ilhak etmesi, Suriye’deki savaşa müdahalesi ve Ukrayna’nın doğusundaki ayrılıkçıları desteklemesine karşı Obama döneminde getirilen yaptırımların güvence altına alınması amacını taşıyor. 2 Ağustos 2017’de resmen yürürlüğe giren CAATSA yasası, ABD’nin ulusal güvenliğine “tehdit” olarak değerlendirdiği İran, Rusya ve Kuzey Kore’ye karşı birtakım yaptırımların alınmasını öngörüyor. 

Yasanın 231’inci maddesi, Rusya ile savunma ve istihbarat alanlarında çalışan kişilere karşı yaptırım öngörüyor. Bu yaptırımlar, Rusya Federasyonu için veya onun adına çalışan kişilerle bilerek ‘“önemli işlem” yapan gerçek ve tüzel kişiler için de geçerli olabiliyor. Bu kapsamda Türkiye’nin Rusya’dan S-400 sistemlerini alması, “önemli işlem” kategorisinde değerlendiriliyor ve Ankara’ya yaptırım öngörülüyor. 

Listede 12 madde var 

Türkiye’nin S-400’leri teslim almasıyla başlayan süreçte öncelikle ABD Ulusal Güvenlik Konseyinin Türkiye’nin Rus savunma ya da istihbarat sektörüyle “önemli düzeyde” bir alışveriş yapıp yapmadığını belirlemesi gerekiyor. Ulusal Güvenlik Konseyinin bu alışverişi teyit etmesi halinde ABD Hazine Bakanlığı, olası yaptırım seçeneklerini ve etkilerini değerlendirerek hangi yaptırımların uygulanması gerektiği konusunda Başkan’a tavsiyede bulunuyor. Bu tavsiyenin ardından Başkan bir başkanlık kararnamesi hazırlayarak seçtiği yaptırımları ilan ediyor. Söz konusu başkanlık kararnamesi imzalandığı anda yaptırımlar yürürlüğe giriyor. CAATSA’da, Başkan’ın kararnameyi ne zaman imzalayacağına ilişkin herhangi bir maddenin bulunmaması, Trump’a yaptırımları istediği zaman yürürlüğe sokma imkanı sunuyor. Ancak yine de Trump’ın, yaptırımlar Türkiye’ye tamamıyla uygulansın diyen Kongre’yi ikna etmesi gerekiyor. 

CAATSA’nın 235. maddesi, ABD Başkanı’nın “ilgili kişi ve kuruluşlara getireceği” yaptırımları 12 maddede düzenliyor. İlgili maddeye göre Başkan, bu 12 maddeden en az beşini seçip uygulamakla yükümlü. 

1- Yaptırım kapsamına alınan kişi ve kurumlara ihracat ithalat bankası desteğinin kesilmesi, 

2- Mal ve teknoloji ihracatı ruhsatı verilmemesi, 

3- ABD mali kuruluşlarından kredi tedarik edilmemesi, 

4- Uluslararası mali kuruluşlardan kredi verilmemesi, 

5- Mali kurumlara ABD Merkez Bankası ile doğrudan alışveriş yapma izni verilmemesi, 

6- Yaptırım kapsamına alınan kişi ya da kurumlarla ihale ya da sözleşme yapılmaması, 

7- Döviz üzerinden işlem yapılmasının yasaklanması, 

8- Mali kurumlar ve bankalar arasında ödeme ya da kredi transferlerinin yasaklanması, 

9- Yaptırım kapsamına alınan kişi ya da kurumların ABD topraklarında gayrimenkul sahibi olmasının yasaklanması, 

10- ABD kişi ve kurumlarının yaptırım kapsamına alınan kişi ya da kurumlardan sermaye ya da borç alışverişinin yasaklanması, 

11- Yaptırım kapsamına alınan kişilere ABD’ye giriş yasağı, 

12- Yaptırım kapsamına alınan kişi ve kurumlara benzer işlevi olan üst düzey görevlilere de yaptırım uygulanması. 

Yasaya göre Trump, ilgili kişi veya kurumları “yaptırımlardan muaf” tutabilir, söz konusu yaptırımların uygulanmasını 180 gün erteleyebilir ya da bazı yaptırımları tamamen kaldırabilir. Fakat bu seçeneklerden hangisini seçerse seçsin, Trump’ın Kongre’yi ikna etmesi ve spesifik durumlarla ilgili deliller sunması gerekiyor. Örneğin yaptırımları uygulamayacaksa bunun Amerikan ulusal çıkarlarına uygun olduğunu, ilgili kişi veya kurumun Rusya ile savunma iş birliğini azalttığını göstermesi gerekiyor. 

Son yaptığı açıklamalar, Trump’ın öncelikle yaptırımları uygulamak istemediğini, ancak Kongre ile uzlaşma zemini bulamazsa yaptırım maddelerinden görece en hafif olanlarını seçip bunları “uygun bir zaman dilimi” içinde açıklayabileceğini gösteriyor. Bu bakımdan Trump’ın 180 günlük erteleme seçeneğini de kullanabileceği konuşuluyor. Yasaya göre Trump, yaptırımların uygulanmasını 180 gün erteleyebilir ve bu süre bitmeden en geç 15 öncesine kadar erteleme sürecini 180 gün daha uzatabilir ve bu durum bu şekilde devam edebilir. 

CAATSA’da Başkan’ın yaptırımları erteleme takvimine dair bir sınırlamanın bulunmaması Türkiye açısından son derece önem taşıyor. Aynı şekilde Başkan’ın yaptırımları ne zaman hayata geçireceği konusunda da net bir takvimin konulmamış olması, Trump’a CAATSA yaptırımlarını uygulama konusunda bir hareket imkanı tanıyor. 

Trump’ın inisiyatif alanı 

Bununla beraber Trump’ın yaptırımları erteleme kararı vermesi halinde bunu Kongre’nin ilgili komitelerinin değerlendirmesine sunması gerekiyor. Fakat yasa, Başkan’a Kongre’nin onayını alma gibi bir zorunluluk da getirmiyor. Dolayısıyla Trump, yasal olarak “Kongre’nin iznine” tabi olmasa da Kongre’yi bir şekilde ikna etmek durumunda. 

Türkiye’ye S-400’lerden dolayı yaptırım uygulanmasını isteyen Senato ve Temsilciler Meclisi üyelerinin sayısal çoğunluğu, Trump’ın inisiyatif alanını belli ölçüde daraltıyor. Farklı zamanlarda Kongre’nin her iki kanadında da kabul edilen Türkiye ve S-400’le ilgili yasa tasarıları Trump’ı zor durumda bırakabilir. Kongre’den üçte iki çoğunlukla önüne gelen yasa tasarılarını veto etme hakkına sahip olmayan Trump, Türkiye konusunda adım atmaması durumunda Kongre’nin yeniden harekete geçip doğrudan Türkiye’yi hedef alan yaptırımları yasalaştırma girişimine maruz kalabilir. 

Bu bakımdan Trump’ın hafta içinde Senato’daki Cumhuriyetçi senatörlerle Beyaz Saray’da yaptığı görüşme önemliydi. Amerikan medyasına yansıyan haberlerde, Trump’ın senatörlere “Türkiye’ye yaptırım uygulamak istemiyorum” dediği sözleri yansıdı. Buna mukabil senatörlerin ise Türkiye’ye yaptırım uygulanması gerektiğini söyledikleri bildirildi. Trump’ın NATO müttefiki olarak Türkiye’ye yaptırım uygulama fikrini ne kadar itici bulduğu, açıklamalarına açıkça yansıyan bir husus. Aynı şekilde Türkiye’nin F-35 projesinden çıkarılmasından dolayı memnun olmadığı da yine aynı toplantıda dile getirdiği bir konu olarak medyaya yansıdı. 

Kongrenin ısrarı 

Bu fikir ayrılığının gösterdiği bir gerçek varsa o da, Trump’ın önündeki tüm seçeneklerin bir şekilde Kongre’den geçeceğidir. Zira Trump’ın hiçbir adım atmaması durumunda Kongrenin her iki kanadı da Trump’ın veto yetkisini aşacak şekilde Türkiye ile ilgili bir yasa tasarısını 3’te 2 çoğunluk ve üzerinde bir oran ile kabul edip bir adım atabilir. Bu senaryo zayıf olmasına rağmen yine de muhtemel bir senaryodur ve gerçekleşmesi halinde CAATSA’da yer alan maddeler en güçlü şekilde yaptırım olarak Türkiye’nin önüne konabilir. 

Sonuç olarak Trump’ın yaptırım uygulamama konusundaki yaklaşımı ve CAATSA’da yaptırım takviminin bulunmaması gibi hususlar Türkiye’nin yaptırımlardan kaçınabileceğine işaret ediyor. Öte yandan Kongre’deki hem Cumhuriyetçilerin hem de Demokratların yaptırımlar uygulansın şeklindeki ısrarlı tutumları ise işi yokuşa sürmekte. Trump’ın fendinin Kongre’yi yenip yenemeyeceğini zaman gösterecek; ancak kesin olan şey şu: Türkiye’nin CAATSA yaptırımları hikayesinin kaderi, büyük oranda Trump’ın Cumhuriyetçileri ne kadar ikna edip edemeyeceğine bağlı olacak. 

@hakancopur1