Dönüşüm beklenen CHP'de bölüşüm kavgası

Burak Örkün/ Yazar
16.02.2024

Ankara'daki ofisinde günden güne gençleşen “Demokrat Dede” şahin bir Piro gibi havayı kokluyor. Devrik bir kralın, hırslı ve gözü kara bir barondan alacağı intikam için 31 Mart Yerel Seçimlerini bekleyeceğiz. Şapkadan çıkmış tavşanlar için izlemesi pek de keyifli olmayacak bu düello için Ankara'da bilenen çeliklerin keskin sesleri bugünden duyulmaya başladı. Dönüşüm beklenen CHP bölüşüm kavgasının son perdesine artık hazır!


Dönüşüm beklenen CHP'de bölüşüm kavgası

Türkiye'nin demokrasi tarihinde parti içi kavgaların, paradigma sapmalarıyla oluşan "üçüncü yolcuların" sonları benzer şekilde hep hazin olmuştur. 2000'li yıllardan bu yana, büyük iddialarla siyaset sahnesine çıkan aktörler, hayallerini tozlu sandıklara kilitleyerek ricat etmişlerdir. Zira aslolan, siyaseten dönüşüm ve değişim vadetmek değil; değişim ve dönüşümü öz-dinamikleriyle talep eden topluma yeni bir hikâye yazabileceğinin güvenini vermektir.

Bugün Türkiye, 22 yıllık AK Parti iktidarının sağladığı değişim-dönüşüm-reform atmosferiyle Türkiye Yüzyılı'na ilerliyor. Peki, bu sırada CHP ne yapıyor? Malum, CHP'de Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Seçimleri sonrası bir değişim rüzgârı esmiş, kurultay toplanmış ve şapkadan tavşan çıkmıştı. Özgür Özel bir anda CHP'nin yeni Genel Başkanı oluverdi. Peki, CHP'de gerçekten bir Genel Başkan değişimi yaşandı mı? Bir değişime, dönüşüme şahit olduk mu? Yerel seçimlere gidilirken CHP'de yaşanan süreçlere nereden ve nasıl bakmalıyız?

Değişimi tetikleyen son kurultay

Evvela biraz geriye gidelim. 18 Ekim 1966'da yapılan 18. Kurultay'da CHP bir paradigma değişikliği yüzünden büyük sancılar çekiyordu. CHP'yi daha sosyal-demokrat bir çizgiye ve merkezin daha soluna çekmek isteyen Bülent Ecevit ve ekibi kongrede istediğini almıştı. Milli Şef ve Genel Başkan İnönü'nün açıktan itirazına rağmen Ecevit, 24 Ekim 1966'da parti meclisinde yapılan oylamada 43 üyeden 31 oy olarak Genel Sekreter seçildi. Bu başkaldırı önce CHP'yi, ardından Türk solunu ve en nihayetinde iktidarı değiştirdi. Türk siyasetinde bir değişimi tetiklemesi açısından referans gösterebileceğimiz son CHP kurultayı bu olsa gerek.

Gelelim son kurultaya. Olağanüstü şartlarda yapılan 38. Cumhuriyet Halk Partisi Olağan Kurultayı!

Başrolde kendisini Kılıçdaroğlu için döktüğü gözyaşlarından tanıdığımız Özgür Özel var. Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı adaylığını açıklayıp bu CHP Meclis Grup Toplantısı'ndaki son konuşmamdır dediğinde Özgür Özel duygulanmış, içlenmiş, ağlamış ve gözyaşlarına eşlik eden hıçkırıklarıyla kameralara arz-ı endam etmişti. Sonra aynı Özel bir gece düşünmüş, bence CHP yeniden yapılanmalı, paradigmasını ve yönetim prensiplerini gözden geçirmeli demiş, bunu da en iyi ben yaparım düşüncesiyle 38. CHP Kurultayı'nda aday olmaya karar vermişti.

Elbette böyle olamazdı, olmamıştı da!

Deniz Baykal'a kurulan kaset komplosunun ardından "Ben CHP Genel Başkanlığına aday değilim" diyen Kılıçdaroğlu bir anda u dönüşü yapıp aday gösterilmişti.

Tarih tekerrür etti ve Kılıçdaroğlu'nu aday yapan "kurgulayıcı akıl" bu sefer Özgür Özel'in adaylığına yeşil ışık yaktı.

Zira, "kurgulayıcı aklın" işlerini yarım bırakan Kılıçdaroğlu'nun 2024 Yerel Seçimleri sonrası yapacağı muhteşem geri dönüşü için en zayıf halka o idi.

Öyle de bu zayıf halkayı destekleyecek hırslı, gözü kara, politik tecrübesizliğinden sebep özgüvenli ve finans kaynağı oluşturabilecek bir kongre baronuna ihtiyaç vardı.

O da bulundu.

Kılıçdaroğlu'nun seçim kampanyasının reklam yüzü olan, Selahattin Demirtaş'a zafer işaretiyle aile boyu selam yollayan, genel başkanının yiğidi, seçim gecesi öndeyiz manipülasyonuyla meydanı ateşe vermekten geri durmayan Ekrem İmamoğlu sahneye çıktı.

Bu sefer kollarını İmamoğlu'nu bir marka haline getiren Kılıçdaroğlu'nu siyaset arenasından silmek üzere sıvadı.

Küçük ve geçici bir zafer için büyük bir hezimeti hazırlıyordu.

Cumhuriyetle yaşıt bir partiyi popülist retorikler, ABD soslu PR çalışmaları ve teşkilatsız bir inatla yönetmek mümkün olmayacaktı.

Olmadı da!

CHP çatırdıyor.

Tam bu yazıyı yazarken, CHP Genel Başkan Yardımcısı Koza Yardımcı'nın da istifa haberi gündeme düştü.

Şöyle diyordu açıklamasında: "Cumhuriyet Halk Partisi örgütlerinden ve seçmenlerimizden gelen tepkilere kulak tıkamamı kimse bekleyemez."

Oysa Özgür Özel seçildiğinde ilk taahhütlerinden biri örgütlerin sesine kulak veren bir siyaset anlayışla CHP'yi yeniden yapılandırmaktı.

Küçük olsun benim olsun değil, büyük olsun hepimizin olsun bakış açısını inşa etmekti.

Adamcılık, mezhepçilik, politbüroculuk değil teşkilat, emek ve liyakat esaslı değerlendirmeler esas alınacaktı Özel'in anlattıklarına göre.

Objektif kriterler!

Ayrıca yerel seçimler üzerinde memnuniyet anketleri yapılacak, il il, ilçe ilçe, belde belde objektif kriterlerle adaylar belirlenecekti.

Hiçbiri olmadı tabii ki!

CHP; jakoben, elitist ve tabana kulak tıkayan kronik siyaset hummasıyla bir kez daha hayal kırıklığı yarattı.

Cumhuriyetle yaşıt politik bir çınar; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını bir sıçrama tahtası olarak kullanmak isteyen, fazla hırslı bir yeni yetme siyasetçinin elinde oyuncak oldu.

CHP'nin parti kurulları etkisizleşti. Hatta yok sayıldı.

İstanbul adaylarını konuşmak ve belirlemek için toplanan Parti Meclisi öncesinde Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi'ye aday yapılmayacağı bildirildi.

Bakırköy ve Sarıyer'in tabanda sevilen CHP'li başkanları da bir kongre baronunun boyunduruğuna girmemenin bedelini ödedi.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer'e de aynı şekilde aday olmayacağı bildirildi.

En talihsizleri de galiba Kadıköy Belediye Başkanı Serdil Dara Odabaşı idi.

Kendi beyanına sadık kalarak aktaracak olursak "100 yıllık partisi nezaketsizlik göstermiş, aday olmayacağı haberlerini önce sosyal medya mecralarından ve nihai olarak televizyondan öğrenmiş ve karar kendisine tebliğ edilmemişti."

CHP tabanı, bir kongre baronunun tüm bu nobranlığı karşısında, CHP Genel Başkanlığı koltuğunun bir diyet ödeme makamına dönüşmesine asla ses çıkaramadı.

Çıkan cılız sesler de en sert şekilde bastırıldı.

Kimse bu kadar pervasızlığı beklemiyordu

Öyle ki Özgür Özel ile kameralar karşısına geçen İmamoğlu'nun Özgür Özel'i ufaktan ufaktan, sağdan sağdan kürsüden uzaklaştırması zaten bugünlere dair mesajları kamuoyuna vermişti.

Ancak kimse bu kadar pervasızlığı beklemiyordu.

Görünen o ki CHP, 38. Olağan Kurultayı'nı aslında 39. Olağanüstü Kurultayı'nda yeniden bir başkan seçmek için yapmış.

Evet! Yeni değil yeniden!

Sonuçta Ankara'daki ofisinde günden güne gençleşen "Demokrat Dede" şahin bir Piro gibi havayı kokluyor.

Devrik bir kralın, hırslı ve gözü kara bir barondan alacağı intikam için 31 Mart Yerel Seçimlerini bekleyeceğiz.

Şapkadan çıkmış tavşanlar için izlemesi pek de keyifli olmayacak bu düello için Ankara'da bilenen çeliklerin keskin sesleri bugünden duyulmaya başladı.

Dönüşüm beklenen CHP bölüşüm kavgasının son perdesine artık hazır!