“Dostlarım, dost yoktur!”

Murat Güzel
17.10.2023

Aristoteles'in “Dostlarım, dost yoktur!” ifadesiyle ilginç bir edebiyatın, dostluğun yokluğu ve dostun azlığı edebiyatının geliştiğini kaydediyor “Dostluğa Dair” adlı kitabında Prof. Dr. Yasin Aktay. Aristoteles'in sözünün günümüze kadar gelebilmiş bütün dostluk felsefelerini etkilediğini, böylece paradigmatik nitelik kazandığını da vurguluyor.


“Dostlarım, dost yoktur!”

Yaşadığımız günlerde sık sık kalabalıklar içinde yalnızlık, güvensizlik ve insanların birbirine giderek artan nefreti ile karşılaşıyoruz. Son derece misantrop (insan sevmez) bir ortam olduğu açık tarihsel-toplumsal şartlar altında yaşadığımız söylenebilir. Siyasi ve sosyolojik analizleri de etkileyecek bu durumun hakkıyla ele alındığı ise aynı şekilde söylenemez.

Soğuk Savaş sonrasında siyasi felsefesi yeniden gündemleşen Nazi Almanya'sının anayasa hukukçusu ve siyaset felsefecisi Carl Schmitt'in siyasalı tanımlayan kriteri dost-düşman ayrımı olarak belirlemesine dayanan yaklaşımların her ne kadar kurumsal düzeylerde (devletler vb. kurumlar) kendilerini geçerli ilan etmelerine karşın bireysel, tekil düzeyde de düşmanlıkları, nefreti, iktidar ve kıyım arzusunu köpürttüğü söylenebilir.

Nadir bir tecrübe

Aristoteles'in "Dostlarım, dost yoktur!" ifadesiyle ilginç bir edebiyatın, dostluğun yokluğu ve dostun azlığı edebiyatının geliştiğini kaydediyor Dostluğa Dair adlı kitabında Prof. Dr. Yasin Aktay. Aristoteles'in sözünün günümüze kadar gelebilmiş bütün dostluk felsefelerini etkilediğini, böylece paradigmatik nitelik kazandığını vurgulayan Aktay, bu söze mukabil Hz. Peygamber'in Kur'an-ı Kerim rehberliğinde "düşmanlarını aralarında ülfet kılıp dosta (kardeşe, ashaba) çevirme" olarak niteleyebileceğimiz uygulamalarının sözünü ettiğimiz paradigmayı tersine çevirdiğini belirtiyor. Platon, Aristoteles, Cicero gibi İbn Mukaffa, İbn Hazm, Maverdi, İbn Miskeveyh, Nasiruddin et-Tusi, Ebu Hayyan et-Tevhidi vb. klasik İslam düşüncesi içinde yer alan düşünürlerde bile dostluğun nadir bir tecrübe olarak resmedildiğine dikkat çeken Aktay "Dostluğu bugün, hemen şimdi gerçekleşebilecek bir yol olarak inşa eden Hz. Peygamber'in "ashab" pratiği genellikle ihmal edilmiştir. Birbirinden nefret eden düşmanlardan birbirini seven kardeşler kılmanın devrimci yanı, üstelik imkânsız olmayan devrimci yanı nedense görülmez" diyor.

Hayatın hemen her aşamasında, siyasette, günlük hayatta, ticarette, akademik ve entelektüel hayatta, kültürel ve sanatsal ortamlarda dostluk siyasetinin yokluğunun yol açtığı erdem kaybının bir yitiklik duygusu oluşturduğunu, ancak çoğu kişinin de bu yitikliğin mahiyetine ilişkin bir farkındalığının olmadığını belirten Aktay Gazzali'nin İhya-i Ulumiddin adlı eserinde işaret ettiği yola değinerek "Dostluk politikası, her şeyden önce hakikat sevgisi, bizi seven bir Allah'ı sevmekle, ona hamd ve şükretmekle temel motivasyonunu alan bir politikadır. Nitekim Gazzali'nin ifadesiyle 'Allah için birbirini sevmek ve O'nun yolunda kardeş olmak yakınlıkların en erdemlilerinden ve örf ve adetler arasında kendisinden en güzel şekilde yararlanılan itaatlerdendir" sözlerine kitabında yer veriyor.

Asıl dostluğun insanların belli erdemler etrafında bir araya gelebilmeleri olduğunu savunan Aktay, ancak böyle bir dostluğun bütün insanlığı kuşatabileceğini, ırk, renk, dil vb. ayırım yapılmaksızın bütün dünyaya Allah'ın rahmet, merhamet ve sevgisinin bir tecellisi olabileceğini ileri sürüyor.

"İnsan insanın kurdurur" diyen Hobbes ve benzeri düşünürlerin işlediği felsefelerin aksine İslam'ın bütün insanlar arasında her düzeye sirayet eden bir dostluk etiğini öne çıkardığını belirten Aktay, kitabının bölümleri boyunca veli, dost, kardeş, refik, halil, ashab, sadık, zemil, karin, enis, habib, müellef gibi Müslümanca bir dostluk etiğinin temel kavramlarını, dostluğun siyasetini ve siyasette dostluğu, akademik-entelektüel hayatın şimdiki durumunu resmederek olması gereken hali anlatıyor.

Dostluk etrafında çağdaş düşüncede gelişen sosyolojik-felsefi çalışmalar ve tartışmalar etrafında da duran Aktay, Derrida'nın özgün bir yorumcusu olarak bilinen John D. Caputo'nun bir makalesine de yer veriyor. Ayrıca kitapta İbn Mukaffa'nın, Ebu Hayyan et-Tevhidi'nin ve Gazali'nin ilgili metinlerine de yer verilmiş.

Dostluğa Dair

Yasin Aktay

Beyan, 2023

Kudüs baş müftüsünün örgütlediği direniş

Kudüs Baş müftüsü Hacı Emin el Hüseyni'yi Kudüs müftülüğünden, Filistin milli hareketinin kuruculuğuna, Filistin Yüksek Arap Konseyi ve Yüksek İslam Konseyi başkanlığına değin Filistin tarihinin bütün kritik dönemlerinde görmek mümkündür. Sözgelimi sosyal medyada Filistinlilerin toprak sattığı yolundaki kara propagandaya rağmen Hacı Emin el Hüseyni'nin liderliğindeki yüzlerce Filistinli âlim ve şeyhin köyleri dolaştığını toprak konusunda halkı bilgilendirici konuşmalar yaptıklarını biliyoruz. Türkçeye Ömer Tellioğlu tarafından çevrilen ve müftünün 1937 ila 1948 yılları arasındaki siyasi, askeri ve kültürel anılarını içeren kitap sırf bu sebeple bile önemli.

Kudüs'ten Beyrut'a

Hacı Emin el-Huseyni

çev. Ömer Tellioğlu

Ketebe, 2023

Antikçağ Mezopotamyası'ndaki ilk imparatorluk

Asur İmparatorluğu yalnızca askerî bir devlet değil aynı zamanda büyük kütüphaneleri, botanik ve hayvanat bahçelerini ilk kez kuran bir devlet olarak da bilinirdi. Josette Elayi, bu imparatorluğu ele alarak insanlığa etkilerini irdeliyor. Son arkeolojik keşiflerle zenginleştirdiği çalışmasıyla Asurluları tarihin tozlu raflarından çıkaran Elayi, Asurluların en büyük rakibi Babillilerle olan mücadeleleri, Anadolu'ya yayılışları ve Mısır'ı boyunduruk altına almaları gibi tarihe damga vuran önemli hadiseleri inceliyor. Asur'un mütevazı başlangıcını, egemenliğini geniş coğrafyalara yayışını, gücünün doruklarına çıkarak adını tarihe silinmez şekilde kazıyışını anlatan Elayi klasik bir tarih anlatısından ziyade entrika ve yeniliklerle dolu geçmişe bir kapı açıyor.

Asurlular: Antikçağ'ın İlk İmparatorluğu

Josette Elayi

çev. Ayşen Sarı

Kronik, 2023