Dün, bugün, yarın: 31 Mart seçimleri

Hüseyin Yayman/ Hatay AK Parti Milletvekili
13.01.2019

1963’ten bugüne 10 yerel seçim yapıldı. Bu tarihi içinde yerel seçimleri iki defa üst üste kazanan bir parti bulunmuyor. Bu tarihi değiştiren tek lider Recep Tayyip Edoğan oldu. 1994 yerel seçimlerinden bu yana 1999, 2004, 2009, 2014 seçimlerini kazanan bir gelenek var.


Dün, bugün, yarın: 31 Mart seçimleri

31 Mart yerel seçimlerine sayılı günler kaldı. Partiler çalışmalarına ara vermeden devam ediyor. Nişanda, düğünde, cenazede, köyde şehirde seçim konuşuluyor. Her yerde seçim tahminleri yapılıyor. Seçim hayatımızın merkezine yerleşmiş durumda.  

Peki gerçek ne? Bazılarının söylediği gibi heryeri muhalefet silip süpürecek mi? İttifak ne getirecek? Ne götürecek? AK Parti’nin kalelerinde ne olacak? Büyükşehirlerde nasıl bir sonuç bekleniyor? Seçimde aday mı önemli, parti mi? İktidar bloğu kazanırsa ne olacak? Muhalefet bloğu kazandığında ne değişecek? Ekonomi seçim sonuçlarına nasıl tesir edecek? Bu soruları uzatmak mümkün. Siyasal tarihin tecrübeleri ışığında bu soruların hepsine tek tek cevap vereceğim.

Üç ay sonra yapılacak seçimlere yarım asır geriye giderek bakmak gerekiyor. Siyaset felsefesinin değişmez prensibidir: Dünü bilmeden bugünü anlayamayız. Bugünü bilmeden de yarını yorumlayamayız. Her ne kadar bizim muhalefet gündelik yaşayıp, günlük siyaset üretse de siyasal hakikat böyledir.

Politik hafıza ve pratikler olayları kavramamızı sağlarlar. Montaigne’nin ‘Gideceği limanı bilmeyen gemiye hiçbir rüzgarın faydası etmez’ sözünde olduğu gibi bizim muhalefet ne gideceği yeri, ne de gideceği yolu biliyor. Ana muhalefet partimiz CHP tam 68 yıldır tek başına iktidara gelemiyor. Geriye yaslanın ve düşünün. 1950’de çok partili hayata geçildiğinden bu yana CHP halkı ikna edemiyor. Halkı yanına alamıyor. Nazım Himet’in “Ben bir Ceviz ağacıyım Gülhane parkında. Ne sen bunun farkındasın, ne de polis farkında” dizelerinden ilham alarak ‘ne CHP bunun farkında, ne de CHP’ye oy verenler’ bunun farkındalar.

Ana muhalefet aranıyor

AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 seçimlerinden bu yana CHP tam 15 seçim kaybetti. Kemal Kılıçdaroğlu 2010’da genel başkan olduktan sonra ise 7 seçim kaybetti. Şimdi başa dönelim ve soruyu tekrar soralım. Bu halk 68 yıldır CHP’ye oy vermiyorsa şimdi neden versin? CHP’de düne göre ne değişti? İnsana umut veren hangi vaatleri var? CHP yeni bir hayal, güçlü Türkiye vaat etti de bizim mi haberimiz yok.

 Özetle şunu söylemeye çalışıyorum. AK Parti’nin rakibi kendisidir. Bir önceki seçimde olduğu gibi bu seçimde de kendisiyle yarışacaktır. Bu seçimlerdeki başarısı veya başarısızlığı da yine kendisinden kaynaklanacaktır. Zaman zaman dile getirildiği gibi Türkiye’nin son dönemde yaşadığı en varoşolussal sorun sahici bir muhalefetin olmamasıdır.

Türkiye, belediye başkanını tek dereceli seçimle ilk defa 1963’te seçti. 27 Mayıs Darbesi’nin etkisinde bir seçim yapıldı. Bir ilk yaşanıyordu. Ulusal iktidarda koalisyon vardı. Yerel yönetim seçimlerinde insanlar koalisyon ortaklarına oy verdi. Çünkü belediyeler, hükümetin taşradaki devamı olarak görülüyordu. Bu anlayış 1968 seçimlerinde de sürdü. 1968 yerel seçimlerini iktidarda olan AP kazandı. 1973 ve 1977 yerel seçimlerinde bu anlayış değişme eğilimi gösterdi. İlk defa ulusal iktidar ve yerel yönetimler farklı partilere geçti. Toplum belediyelerin önemini kavramaya başladı. Belediyeler ilk defa çağdaş fonksiyonlar üstlendi. Araya 12 Eylül askeri darbesi girince demokrasi rafa kalktı. Türkiye geri dönülmez bir yola sürüklendi. Darbeden sonra ilk yerel seçimler 1984 yılında yapıldı.

Yerelde yeni dönem

Afrika atasözünde söylendiği gibi “Müzik değişirse, dans da değişir.” Darbe sonrası dönemde herşey değişti. Ancak hepsinden önemlisi siyaset paradigması değişti. Özal ile beraber artık Türkiye yeni bir yola çıkmıştı. Toplum, Özal’ın Büyük Türkiye hayalinin ardına düştü. Bu yolculuk 1989 yerel seçimlerine kadar sürdü.

1989 seçimlerine geldindiğinde politik bir deprem oldu. Beş yıl daha limon gibi sıkılmak istemeyen insanlar SHP’yi yerel iktidara getirdi. Böylece Özal iktidarı son buldu. Yerel seçimler ulusal bir hüviyete bürünerek sadece belediyeleri değil hükümeti de değiştirdi. 1989 yerel seçimlerinde yerel iktidarını kaybeden Anavatan Partisi 1991 genel seçimlerinde ulusal iktidarını kaybetti. 1994 yerel seçimlerinde ise bu defa tam tersi oldu. SHP’yi belediyelerde başarısız bulan toplum, Refah Partisi ile yeni bir yolculuğa çıktı. 1994’te yerel yönetimlerde görev verdiği RP’yi, 1995 Genel seçimlerinde de ulusal iktidara taşıdı. RP, 1994 yerel seçimlerinde yerel iktidara gelirken burada verdiği başarılı imtihanla 1995 genel seçimlerinde iktidara geldi.

İşte 31 Mart 2019 yerel seçimleri 1994’te başlayan tecrübenin test edildiği yeni bir sınav olacak. 1994 yerel seçimlerinden bu yana 1999, 2004, 2009, 2014 seçimlerini kazanan bir gelenek var. 1963’ten bugüne 10 yerel seçim yapıldı. Bu tarihi içinde yerel seçimleri iki defa üst üste kazanan bir parti bulunmuyor. Bu tarihi değiştiren tek lider Recep Tayyip Edoğan oldu.

Kim kazanacak?

Aslında mesele AK Parti geleneğinin üst üste beş yerel seçimi kazanmasından çok muhalafetten kaynaklanıyor. CHP ‘Daha güçlü, Daha mutlu bir Türkiye’ hayali vaat edemediği sürece bu seçimi de kaybedecek. Muhalefet ‘Nasıl bir Türkiye’ sorusuna cevap veremediği için gideceği limanı bilmeyen bir gemi gibi o seçimden bu seçime savruluyor. Henüz üç ay var. Ancak bu hafta sonu seçim olsa yine AK Parti kazanacak. Neden mi? Çünkü seçimi lider kazanır. Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki AK Parti ve Cumhur İttifakı bu seçimlere de favori olarak giriyor. Çünkü AK Parti sahiciliğini ve milletin partisi olmayı sürdürüyor. Halk, Erdoğan’ın 2053 hayalinin, kendi geleceğinin ve çocuklarının hayali olduğuna inanıyor. Bu seçimde de sadece belediye başkanları değil hepimizin geleceği oylanacak.

@HuseyinYayman