Dünya ticareti tarihi güzergâhına geri dönüyor

Tuğrul Camaş / Yazar
12.12.2020

Yeni İpek Yolu, Atlantik ve Avrupa merkezli ticaretin artık Avrupa ve Uzak Doğu merkezli olarak değişmesine neden olacaktır. Başka bir deyişle yeni dünyanın üretim ve ticaret merkezi Batı’dan Doğu’ya iltica edecektir. Ancak tüm bunların olabilmesi için bölgesel güvenlik başta olmak üzere siyasi istikrar çok önemlidir.


Dünya ticareti tarihi güzergâhına geri dönüyor

Soğuk Savaş sonrası süreçte dünyanın yaşadığı değişim hızla devam ediyor. 4 Aralık Cuma günü İstanbul’dan Çin’e gitmek için hareket eden ilk ihracat treni bu değişim sürecinde yeni bir aşama olarak insanlık tarihindeki yerini alacak. Tarih boyunca yoğun olarak Çin ve o zamanki dünyanın batısı arasında yapılan ticaretin güzergâhı olan bu yol, ipek ticaretinin yoğun olarak yapılmasına bağlı olarak İpek Yolu olarak anılmıştır. Ancak bu yolu 2015 yılı itibariyle Çin’den Avrupa’ya kadar yaklaşık 11 bin 843 kilometre uzunluğundaki demir yolu ağı nedeniyle Demir-İpek Yolu olarak adlandırıyoruz. İnsanlık tarihinin belki de en uzun ve en eski ticari güzergâhı olan bu yol eskiden olduğu gibi dünya ticaretinin en önemi güzergâhı olmaya aday. En azından şimdilik beklentiler bu yönde.

Trenin İstanbul’dan başlayan ve Şian’a kadar giden 8 bin 693 kilometre uzunluğundaki güzergâhı üzerinde iki kıta, iki deniz ve beş ülke bulunuyor. Türkiye’den sonra sırasıyla önce Gürcistan ve Azerbaycan topraklarını sonra da Hazar Denizi’ni geçerek Kazakistan ve Çin topraklarında yolculuğuna devam edecek.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu

Türk dünyası ile doğrudan bağ

Tabii gönül isterdi ki bu tren Nahcivan üzerinden Azerbaycan’a ve oradan Hazar üzerinden doğrudan Kazakistan’a geçsin. Ancak burada iki nedenden dolayı bu henüz mümkün değil. Bu nedenlerden ilki; Sovyet stratejistlerin sınırları çizerken geleceği göz önünde tutarak sergilediği yaklaşımların amacına uygun olarak bugün Türk dünyasıyla Türkiye’nin arasında doğrudan bağlantının oluşmasına mani olması. Tabii son günlerde Karabağ’da yaşanan bazı gelişmeler Türk dünyasında heyecan yaratsa da henüz doğrudan bir bağlantıdan bahsetmek mümkün değil. İkincisi ise Hazar Denizi’nin kocaman bir doğal engel oluşturarak bu güzergâhı zorlaştırmasıdır. Aslında bakılırsa son derece zor şartlar altında geliştirilmeye çalışan ticari bir yoldur. Ancak Türk dünyasının çok yakından tanıdığı bu ticaret yolu aynı zamanda Türk kültür ve medeniyetinin şekillenmesinde de çok önemli olmuştur. Tarihte kurulan Türk devletlerinden birçoğu bu geleneksel Türk tarihi coğrafyasında büyük medeniyetler kurmuşlardır. Bu ticaret yolunun kontrolü hem Türkistan’da hem de Anadolu’da Türk devletlerinin vazgeçilmez egemenlik alanı olmuştur. Sadece Orta Asya’da kurulan Türk devletleri değil Anadolu topraklarında kurulan devletler de İpek Yolu ticaretinin getirilerinden fazlasıyla istifade etmişlerdir. Çin’den gelen hammadde Orta Asya ve Anadolu’da üretim geleneklerinin oluşmasında etkili olmuştur. Diğer yandan saydığımız coğrafyamızda şehircilik, ulaşım ve lojistik ağları da İpek Yolu güzergâhına göre şekillenmiştir. Dünyanın bugün sahip olduğu kültürel miraslar bu güzergah üzerinde oluşmuştur. Ancak alternatif ticari yolların bulunmasıyla İpek Yolu tarihi önemini kaybetmiş sonra Türk dünyasının da karanlık devri başlamıştır.

Coğrafyayı lehte kullanma

Özellikle Süveyş Kanalı’nın açılması dünya ticaretinin yönünü tümden değiştirmiş, küresel ticareti ve üretim merkezlerini doğudan batıya, kuzeyden de güneye kaydırmıştır. Uluslararası ilişkilerde Süveyş Kanalı günümüzde de hâlâ sahip olduğu jeopolitik önemini bu şekilde kazanmıştır. Bu gelişmeler artık devletlerin stratejik hamleler yapmak için coğrafyayı lehte kullanma çalışmalarına hız kazandırmıştır. Özellikle 21. yüzyıl dünya ekonomisinin en önemli sektörlerinden biri olan enerji iletim ve uluslararası ticaret ağları, jeopolitiğin de ön plana çıkmasına neden olmuştur.

Mesela enerji iletim hatları üzerinde ABD ve Rusya arasında rekabet yaşanmıştır. Ukrayna’dan Avrupa’ya giden doğal gaz boru hatlarının vanası Ukrayna siyasi elitinin ABD veya Rusya yanlısı olmasına bağlı olarak açılmış ya da kapanmıştır. Ukrayna’daki mücadeleyi ABD yanlısı rejimlerin kazanmasıyla Rusya enerji iletim ağları için alternatif güzergahlar üretmek zorunda kalmıştır. Bu anlamda Ukrayna’yı egale ederek Baltık Denizi altından Kuzey ve Karadeniz altından da Güney akımlarını inşa etmiştir. Tam olarak böyle bir nedenle Çin, ABD‘yle yaşadığı ticaret savaşlarının bir sonucu olarak yeni ticaret yolları oluşturmak istemiştir. Yine ABD küresel ticaretin de kendi kontrolünden çıkmasına mani olmak istiyordu. Enerji iletim ağlarında Rusya’ya uygulanan bloke ABD tarafından Çin’e de uygulanmıştır. Başta Çin Denizi olmak üzere Çin’in geliştirmek istediği yeni ticaret yolları üzerinde de farklı engellemeler söz konusu olmuştur.

Yaşanan tüm bu gelişmeler ve rekabet, bloke edilen ülkeleri yeni güzergâhlar aramaya itmiştir. Kaldı ki doğası gereği ticaretlerini geliştirmek isteyen ülkelerin güvenli, zaman olarak daha kısa ve daha ucuz lojistik seçenekler araması kadar doğal bir şey olamaz. Somalili korsanlar bile Kızıl Deniz üzerinden geçen ticaret yolunda korsanlık faaliyetleri yaparak taşımacılıkta güvenlik sorunu yaratmışlardır. Bu anlamda yeni demir İpek Yolu gerek güvenlik gerek maliyet gerekse zaman olarak son derece cezbedici. Tabii ticari güzergah olarak son dönemde ortaya çıkan yeni ticaret yolları arasında İpek Yolu tek değil. Küresel ısınamaya bağlı olarak buzulların erimesiyle Kuzey Buz denizinde de yeni bir deniz yolu güzergâhı ortaya çıkmıştır. Kuzey Deniz Yolu günümüzde bu yeni güzergahlar arasında oluşumu itibariyle en ilginç olanı. Burada iki alternatifli bir yol bulunuyor. Bunlardan birincisi Çin ve Avrupa arasındaki ulaşımı sağlaması planlanan Kuzeydoğu Geçidi diğeri ise Alaska ve Kanada’nın kuzeyinde Grönland’a kadar giden Kuzeybatı Geçidi’dir. Bu yeni güzergâh son 10 yılda yaklaşık 20 bin ton yükten 20 milyon tona kadar büyük bir çıkış yakaladı. Çin devlet firmasına ait konteyner gemileri bu güzergâhı kullanmaya çoktan başladılar. Enerji taşımacılığı için de önemli bir yer olan kuzey deniz yolundan Norveç henüz 2012 yılında Japonya’ya doğal gaz satışı bile yapmıştır.

Bering Boğazı üzerinden geçen her iki güzergâh da Bering Boğazı’nı çok daha önemli bir hale getiriyor. Dahası her iki güzergâh Pasifik üzerinde yeni bir ticari yoğunlaşmaya neden olacaktır. Belki de Atlantik çağı kendi popülizmini Pasifik’le paylaşmak durumunda kalacak. Pasifik’in iki yakası belki de daha önemli bir hale gelecek. Dahası gün geçtikçe önemi artan Asya Pasifik İşbirliği Örgütü’nün de önemi daha da ön plan çıkacak.

Rusya için çok yeni imkân ve fırsatlar sunan bu bölgede ticaretin gelişmesi için siyasi idari bir teşkilatlanma dahi oluşturmuştur. Rusya için öncelikli ticaret güzergâhı burası olacaktır. Ancak büyük hacimli ticari hareketler için bu güzergâh altyapısal olarak henüz tam manasıyla hazır değildir. Bunun yanı sıra uluslararası ticaretin önemli limanları olan Fransa ve Hollanda limanları da etkinliklerini kaybetmek istemeyeceklerdir.

Türkiye için sonuçları

Tabii bu durum Türkiye için de farklı sonuçlar doğuracaktır. “Bir Yol Bir Kuşak” projesiyle Türkiye her ne kadar yeni kurulan demir İpek Yolu güzergâhında olsa da uluslararası ticaret güzergâhları bakımından asla tek seçenek ve vazgeçilemez değildir. Gerek Çin’den gelerek Avrupa’ya Rusya üzerinde giden demir yolu, gerekse kuzey deniz yolu ülke ticaretinin küresel ticaretten daha çok pay alması noktasında negatif gelişmelerdir. Yine Karabağ’da yaşanan savaşın görünmeyen aktörlerinden biri olan İngiltere’nin bu güzergâha olan ilgisi de gözlerden kaçmamalı. Kaldı ki İngiltere doğu-batı yönlü gelişebilecek ticari hareketlerde tercihini Rusya’dan geçecek hatlardan yana değil Türkiye’den yana kullanmak isteyecektir. Tabii burada Türkiye’nin bazı avantajları da mevcuttur. Kuzey Afrika, Doğu Avrupa, Ortadoğu ve Balkanlardan oluşan kara ve Karadeniz, Akdeniz, Adalar denizinden oluşan su yollarının tam ortasındadır. Türkiye bu anlamda kendi bölgesinde Yeni İpek Yolu’nun merkez ülkesi konumunda olacaktır. Türkiye’nin bölgesel ve küresel lojistik ağlarının geliştirmesi de burada ektin rol oynayacaktır. Bu anlamda yeni ipek yolunun tarihi öneme sahip bir gelişme olduğunu söylemeliyiz. Diğer yandan yine Türkiye’nin dolaylı da olsa Türk dünyası ile olan düzenli iletişimini sağlaması bakımından da bu güzergâh önemlidir. Bu iletişim sayesinde kültürel ve tarihi bağlar yeniden etkin hale getirilecek ve sürdürülebilirlik sağlanacaktır. Yeni ipek Yolu’nn bir diğer önemli yanı ise bölgesel anlamda Türkiye’nin, Rusya ve Çin ile yaptığı işbirliğinde daha büyük ilerlemeler kaydedilecek olmasıdır. Rusya ve Türkiye her ne kadar Avrupa’ya giden ticaret yolları üzerinde rekabet ediyor gibi görünseler de artık birçok konuda menfaatlerin uyuşması temelinde karşılıklı anlayışa dayalı ilişkilere sahipler. Özellikle Kafkasya’da siyasi zeminin daha istikrarlı bir zemine oturması bu ilişkiler ağını her iki ülke adına daha da faydalı kılacaktır. Kaldı ki Karabağ’da yaşanan gelişmeler Rusya’nın kontrollü de olsa bölgesel işbirliğini arttırıcı süreçleri desteklediğini bize göstermektedir. Bu bakımdan Laçin koridorunu kendi kontrolünde olsa da açıyor olması zaten daralan küresel ticaretin bölgesel bazlı gelişmesine yönelik bir çalışmadır. Kaldı ki bu ve benzeri koridorların açılması kıta içi ticaretin canlanması için olmazsa olmaz koşuldur. Son olarak ise tarihi İpek Yolu’nun yeniden etkin hale gelmesi geleneksel ticaret ve ulaşım ağlarının yeniden şekillenmesi anlamına gelecektir. Artık Süveyş Kanalı eskisi kadar önemli olmayabilir. Ya da para, mal ve sermaye hareketleri yeni İpek Yolu güzergâhında şekillenecektir. Bu durum Türk dünyasının da yeniden güvenli kıta içinde kalkınması, sınırlarına uzak denizlerle iletişiminin sağlanması anlamına gelecektir. Özellikle Kazakistan’ın Aktav şehri bu anlamda çok önemli hale gelebilir. Yeni İpek Yolu sayesinde Aktav Limanı’nın Karadeniz ve Akdeniz limanlarıyla iletişimi sağlanacağı gibi bu liman, kara ve su yolları ağıyla üç kıtayı birleştiren dev bir güzergâh olacaktır.

Küresel krizlerden, terör saldırılarından ve siyasi istikrarsızlıklardan korunabilirse Yeni İpek Yolu ile Atlantik ve Avrupa merkezli ticaretin yerini artık Avrupa ve Uzak Doğu merkezli ticarete bırakacağı söylenebilir. Başka bir deyişle yeni dünyanın ve ticaretin üretim merkezi Batı’dan Doğu’ya iltica edecektir. Ancak tüm bunların olabilmesi için bölgesel güvenlik başta olmak üzere siyasi istikrar olmazsa olmaz koşuldur.

[email protected]