Eğitim sistemlerinde Matta etkisi

Mahmut Özer/TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı
3.10.2023

Matta etkisini ortaya çıkartan, küçük farkların zamanla büyümesidir. Buna yol açan, avantajın pozitif bir geri besleme ile kendini sürekli güçlendirmesidir. Böylece başlangıçtaki avantaj daha büyük avantaja yol açmaktadır. Sonuçta avantajlı daha avantajlı, dezavantajlı da daha dezavantajlı hale gelmektedir.


Eğitim sistemlerinde Matta etkisi

Tüm toplumsal alanlarda verilen hizmetlere erişim seviyesi bir toplumda eşitlik veya eşitsizlik bağlamında önemli bir göstergedir. Ancak, erişilen şeyin niteliğindeki farklılıkların aralığı çok daha önemli bir göstergedir. Bu nedenle eğitim sistemlerinde her eğitim kademesindeki çocukların veya gençlerin eğitime erişimlerindeki oran ne kadar önemliyse, her bir kademede aynı nitelikte eğitime erişebilme çok daha önemlidir. Dolayısıyla özellikle son zamanlarda eğitim sistemlerinde fırsat eşitliği tartışmalarında artık erişilen eğitimin kalitesinin çocuğun sosyoekonomik seviyesine ne kadar bağımlı olduğu tartışılmaktadır. Bir başka deyişle varlıklı ailelerin çocuklarının eriştikleri eğitim kalitesi ile yoksul ailelerin çocuklarının eriştikleri eğitim kalitesi arasındaki fark ne kadar büyükse, eğitim sisteminde eşitsizlikler o derece derinleşmiştir. Hatta böylesi eğitim sistemleri sosyal statü ve sosyoekonomik seviyelerin nesiller boyu sürdürülebilirliğini sağlayan en önemli enstrümanların başında gelmektedir.

"Kimde varsa ona daha çok verilecektir"

Toplumsal alanların her birinde var olan ve avantajın zamanla yeni avantajlara yol açtığı eşitsizlikler genellikle Matta etkisi tanımlaması kullanılarak izah edilmektedir. Toplumsal eşitsizlikleri anlamada önemli bir enstrüman sağlayan Matta etkisi, ünlü sosyolog Robert Merton (1968) tarafından Matta İncilindeki 'Kimde varsa ona daha çok verilecektir' ayetinden yola çıkarak geliştirilmiştir ve farklı alan çalışmalarında eşitsizliklerin temelinde yatan dinamikleri anlamada yaygın olarak kullanılmaktadır.

Matta etkisini ortaya çıkartan, küçük farkların zamanla büyümesidir. Buna yol açan, avantajın pozitif bir geri besleme ile kendini sürekli güçlendirmesidir. Böylece başlangıçtaki avantaj daha büyük avantaja yol açmaktadır. Sonuçta avantajlı daha avantajlı, dezavantajlı da daha dezavantajlı hale gelmekte ve başlangıçta avantajlı ve dezavantajlı arasında bulunan (gelir, servet, akademik başarı, şöhret, tanınma vs) fark büyümektedir. Bir başka deyişle bu akışa müdahale edilmediğinde, yani kendi haline bırakıldığında avantaj birikmekte ve önceki avantajlar sonraki durumun da avantajlı olmasını garantilemektedir. Böylece avantajlı ve dezavantajlı arasında başlangıçtaki fark zamanla büyümekte ve mevcut eşitsizlikler giderek derinleşmektedir. Matta etkisi eğitimden ekonomiye, sağlıktan, işgücü piyasasına kadar çok farklı alanlarda eşitsizliklerin altında yatan gizli dinamiklerde ortaya çıkmaktadır.

Eğitimde Matta etkisinin varlığı uzun yıllardan beri bilinmektedir. Bu nedenle ülkeler eğitim sistemlerinde fırsat eşitliğini güçlendirmek için yani Matta etkisini azaltmak için çaba sarf etmektedir. Eğitim sistemlerinde Matta etkisinin ana kaynağı ailelerin sosyoekonomik seviye farklılıklarıdır. PISA ve TIMMS gibi uluslararası öğrenci başarı araştırmaları ve ulusal araştırmalar, akademik başarı ile sosyoekonomik seviye arasında çok güçlü bir bağ olduğunu göstermiştir. Yani, öğrencinin ailesinin eğitim seviyesi, gelir seviyesi, evde sunulan imkânlar vs arttıkça öğrencinin okuldaki akademik başarısı artmaktadır. Ailenin sosyoekonomik seviyesi arttıkça öğrencinin sahip olduğu imkânlar artmakta ve sonuçta okulda akranlarına göre önemli bir avantaj elde etmektedir. Elde edilen bu avantaj akademik başarının sürekli artmasını sağlayarak yeni avantajlara yol açmaktadır. Bu nedenle özellikle eğitimin ilk kademelerinde bu farkları azaltmaya yönelik telafi ve destekleyici eğitim mekanizmalarının uygulanması, başlangıçta var olan bu farkın eğitimin ilerleyen kademelerinde artmasını engelleyecektir. Bir başka deyişle okullar, aslında kaynağı okul dışı olan sosyoekonomik seviye farklılıklarından kaynaklanan Matta etkisini azaltarak eğitim sisteminde fırsat eşitliğinin artmasına önemli bir katkı sağlayabilecektir.

Öne çıkan üç alan

Eğitim sistemlerinde Matta etkisini artıran ana etken olan sosyoekonomik seviyeye ilaveten ortak üç alan daha bulunmaktadır: okulöncesi eğitime erişim, kıdemli öğretmene erişim ve farklı okul türlerine ayrıştırma sistematiği (Buradan sonra değinilen örnekler ve detayları hakkında bkz. Özer, 2023). Bu üç alanda yaşanan sorunlar Matta etkisinin şiddetini artırmakta ve eğitimde fırsat eşitliğini zayıflatmaktadır.

Eğitim sistemlerinde okulöncesi eğitime verilen önem giderek artmaktadır. Özellikle 3-5 yaş aralığında çocukların beyin gelişimleri açısından kritik öneme sahip olan okulöncesi eğitim, çocukların psikososyal ve duygusal gelişimlerini desteklemektedir. Dolayısıyla okulöncesi eğitim alan çocuk ile almayan çocuk arasında bu bağlamda önemli farklar ortaya çıkmaktadır. Bu farklar, ilkokulun başlangıcında okula hazır bulunuşluk kapsamında okulöncesi eğitime devam eden çocuklar açısından avantaja yol açmaktadır. Bu avantaj, akranına göre daha yüksek akademik başarıya yol açarak yeni avantajlara yol açmaktadır. Dolayısıyla, eğitim sistemlerinde akademik başarı farklarının sürekli büyümesinin ana nedenlerinden bir tanesi okulöncesi eğitime erişimdeki eşitsizliklerdir.

Çoğu ülkede okulöncesi eğitime erişim sosyoekonomik seviyeye bağımlıdır. Yani, imkânı olan çocuğunu okulöncesi eğitim kurumlarına gönderebilmektedir. Bu nedenle eğitim sistemlerinde Matta etkisini azaltmada etkin kullanılacak alanların başında okulöncesi eğitime erişimin yaygınlaştırılması gelmektedir. Sosyoekonomik seviyeden bağımsız olarak aileleri ister varlıklı ister yoksul olsun tüm çocukların bu eğitime erişebilmelerinin sağlanması gerekmektedir. Böylece tüm çocuklar, sosyoekonomik seviyelerinden bağımsız olarak okulöncesi eğitim alarak ilkokula başlayacakları için ilkokulda hazır bulunuşluklarındaki farklar görece azalacaktır.

Eğitim sisteminde Matta etkisini azaltmada kullanılacak bir diğer önemli müdahale alanlarından bir tanesi de öğrencilerin kıdemli öğretmenlere erişimlerinin eşit dağılımını sağlamaya çalışmaktan geçmektedir. Ülkelerde eğitim sistemlerinde yaşanan hızlı kitleselleşme süreçleri, eğitim sistemlerinin hızla büyümesini sağlamış, bu durumda sisteme çok sayıda yeni öğretmen dâhil edilmiştir. Bu durum kıdemli öğretmeni öğrencinin akademik başarısına etkisi bağlamında öne çıkartmaktadır. Kıdemli öğretmenler, belirli okul türlerinde veya bölgelerde kümelendiklerinde bu öğretmenlere sadece bir kısım öğrencinin erişimi mümkün olmaktadır. Çoğu kez de kıdemli öğretmenlerin, sosyoekonomik seviyesi yüksek öğrencilerin kümelendikleri okul türlerinde ve bölgelerde yoğunlaşmaları eğitimdeki eşitsizlikleri artırmakta ve Matta etkisini güçlendirmektedir. Eğitim sistemlerinde kıdemli öğretmenlere erişimdeki eşitsizlikler nedeniyle ortaya çıkan Matta etkisini azaltmak için her okulda kıdemli öğretmenlerin belirli bir oranda erişilebilir olmasını sağlamak oldukça önemlidir. Böylece kıdemli öğretmenlere erişim daha eşitlikçi hale gelirken ayrıca her okulda kıdem yılı düşük olan öğretmenlerin, deneyimli öğretmenlerle etkileşimleri artırılarak eksikliklerini daha erken kapatmalarına da destek sağlanmış olunacaktır.

Matta etkisi açısından kritik olan bir diğer önemli alan ise farklı okul türlerine öğrencilerin ayrıştırılmasında (school tracking) kullanılan yaklaşımdır. Yukarda da ifade edildiği gibi eğitimin ilk kademelerinde akademik başarı öğrencinin sosyoekonomik seviyesi ile güçlü bir ilişkiye sahiptir. Bu ilişkiyi zayıflatacak ilave müdahaleler yapılmadığında veya telafi ve destek mekanizmaları sağlanmadığında akademik başarının arkasında öğrencinin sosyoekonomik seviyesi rahatlıkla izlenebilecektir. Erken yaşlarda farklı okul türlerine öğrencilerin ayrıştırılmasında akademik başarı bir kriter olarak kullanıldığında, aslında ayrıştırma kriteri olarak dolaylı bir şekilde öğrencilerin sosyoekonomik seviyeleri kullanılmış olacaktır. Bir başka deyişle ayrıştırılan okul türlerinde öğrenciler sosyoekonomik seviyelerine göre kümelenecektir. Bu durumda okullar arası başarı farkları aslında ayrıştırma sistematiği nedeniyle sosyoekonomik seviye farklarının bir yansımasından başka bir şey olmayacaktır. Bu nedenle eğitim sistemlerinde belki de Matta etkisinin en şiddetlisi okul ayrıştırmasında kullanılan yaklaşım üzerinden uygulanmaktadır. Bu etkinin azaltılması için okul ayrıştırmasının mümkünse yapılmaması, yapılacaksa da eğitimin mümkün olduğu kadar ileri kademelerinde yapılması, yani özellikle dezavantajlı çocukların dezavantajlarını ortadan kaldırmaya yetecek kadar yeterince uzun bir süreden sonra yapılması önerilmektedir.

Kısacası eğitim sistemlerinde her ne kadar kitleselleşme ile eğitime erişim sorunları çoğu ülkede çözülmüş olmasına rağmen eğitimde eşitsizlikler varlığını sürdürmeye devam etmektedir. Eğitime erişim ile akademik olarak başarılı olma fırsatı tüm öğrenciler için söz konusu iken bu fırsatın tüm öğrenciler için eşit olması erişimden başka parametrelere bağlıdır. Eğitim sisteminde Matta etkisinin çok daha yaygın bir şekilde ortaya çıktığı alanlarda eşitsizlikleri azaltacak müdahaleler yapılmadığında bir kesim için başlangıçta var olan avantajlar sürekli artarken dezavantajlar da büyümektedir. Bu durumda nasıl ekonomik alanda eşitsizlikler zengini daha zengin ve fakiri daha fakir yapıyorsa eğitim alanında da varlıklı ailelerin çocukları akranlarına göre akademik olarak daha başarılı olmaktadır. Böylece toplumda var olan eşitsizlikler eğitim üzerinden yeniden üretilmektedir. Bu yeniden üretimi engellemenin veya mümkün olduğu kadar azaltmanın yolu, nitelikli eğitime erişimi sosyoekonomik seviyeden bağımsız hale getirebilmekten geçmektedir. Bunun için de özellikle yukarda değinilen üç alanda Matta etkisini azaltmayı sağlayacak politikaların kararlılıkla uygulanması kritik öneme sahiptir.

Kaynaklar:

Merton, RK (1968). The Matthew effect in science. Science, 159:56-63.

Özer, M (2023). The Matthew effect in Turkish education system. Bartın University Journal of Faculty of Education, 12(4):704-712.