Eğitimde kolej devri

Doç. Dr. İSHAK TORUN
30.11.2013

Kolejlerin yaygınlaştırılması eğitimin yeniden yapılandırılması üst başlığı altında kalan bir konu ve doğal olarak liberal demokrat bir geri plana sahip. Türk eğitim sistemi aşırı devletçi ve merkeziyetçidir. Sovyet artığı ülkelerin eğitim sistemi bile Türk eğitiminden daha liberal. Bu nedenle eğitim harcamaları çok verimsiz. Yapılan harcamaların karşılığı alınamıyor. Eğitimin niceliği (eğitime bütçeden ayrılan pay, öğretmen sayısı, okullaşma oranı, fiziki altyapı ve donanım imkanları) giderek iyileşiyor, ama nitelik yerinde sayıyor, hatta daha kötüleştiğinden bile bahsetmek mümkün. OECD’nin her yıl yaptırdığı PISA anketleri bunu açıkça gösteriyor. PISA ile 15 yaş grubu öğrencilerinin fen, matematik ve dil becerileri ölçülüyor. Türkiye’nin son sıralardaki yeri hiç değişmiyor. Test sistemi çocuklarımızı analiz edemez, sentez ve değerlendirme yapamaz hale getirdi.


Eğitimde  kolej devri

Çocuklara ilkokul ikinci sınıftan itibaren test çözdürülüyor. Bunun nedeni eğitim sisteminin bizzat kendisi. Dershaneler de bu sistemin ürettiği üre. Katsayı farkının kaldırılması ve yeni üniversitelerin açılması bu ürenin kurutulmasında çok önemli adımlar. Özel kolej oranının artırılması bünyeyi iyileştirmeye yönelik diğer bir önemli adım. Ondan sonraki adım ise eğitimin yerinden yönetim mantığına göre özerkleştirmektir. Ak Parti sağlık sektörünü yeniden yapılandırmada harikulade bir başarıya imza attı. Bunun benzerini eğitim alanında göstermesi zor değil. Baskı grupları bunu kendileri için olumsuz buluyor olabilir. Reformlar riski göğüslemeden gerçekleşmez.  

Dershanelerin Türkiye’de eğitim açığını, eğitimin kalitesizliğini ve eğitimde fırsat eşitsizliğini giderdiği iddiası doğru değildir. Belki eğitimin bilgi değil ama ezber açığını giderdiği söylenebilir. 

Daha fazla kolejin açılması eğitim sektörünün kalitesini yükseltecek. Zengin ailelerinin yararlandığı kolej imkânından orta tabaka aileler de yararlanacak. Hükümet vaat ettiği katkıyı yaparsa dershane ve özel derslere her yıl ödediğimiz parayla veya üzerine küçük bir ilave ile çocuklarımızı özel kolejlerde okutabileceğiz.


Ama kalitesizliğe ve fırsat eşitsizliğine çare olduğu iddiası tam bir demagojidir. Tembel çocuk sahibi ebeveynlere umut tacirliği yaparak, onlardan alınan paralarla dershaneye gitmese bile iyi bölüm kazanacak öğrencileri fonlamanın neresi eşitlik! 

 

Dershaneler test sınavlarına hazırlayan kurumlardır. Bu test sınavların doğası gereği iki açmazı var. Birincisi bu sınavlar öğrencilerin psiko-motor becerileri ile duygusal zekalarını ölçmüyor. Oysa bugünün başarılı insanı duygusal zeka ve psiko-becerileri gelişmiş bir kimsedir. Test sınavlarının ikinci açmazı ise akademik düşünme yeteneğinin, yani teorik zekanın, sadece malumat kısmını ölçmesidir. Mevcut haliyle test sınavları bilmenin analiz, sentez ve değerlendirme kısımlarını ihmal eder. Zamana bağlı ve ucu kapalı testlerin doğasında bu var. Bu sınavlarda analiz, sentez ve değerlendirme (kısaca yorum) soruları sorulmuyor değil. Mamafih yorum soruları düşünerek, yorumlanarak cevaplanmaz, dershanelerde öğrenilen ezber yöntemlerle cevaplanır. Çünkü düşünme zaman ister, yanlış yapma ihtimalini artırır. Bu sınavlarda yapılacak en büyük hata, zamanı yetirememektir. Bazıları bilerek veya bilmeyerek eleme testleri ile eğilim testlerini birbirine karıştırıyor. Oysa sınavlarda uygulanan testler eğilim testi değildir. Aslında pedagojik bakımdan doğru olan eleme testleri yerine eğilim testlerinin yapılması ve yerleştirmelerde bu testlerinin geçerli olmasıdır.

Kolej teşviki konusu 8-9 yıl önce Ak Parti tarafından gündeme getirilmişti. Devlet, öğrenci başına belli miktar teşvik yapacaktı. Bu girişim cemaat kolejlerine yarayacak mülahazasıyla ulusalcılar tarafından sabote edildi. Oysa kolejcilik konusunda cemaatin uluslararası tecrübesi vardı. Bu tecrübenin ülkemiz ve çocuklarımız için kullanılması gayet güzel olacaktı. Bugün Türkiye’nin önüne bunu gerçekleştirme fırsatı çıktı. Bu fırsatı ülkemiz ve çocuklarımızdan esirgemek doğru olmaz.  

 

Özel sektörün eğitimdeki yeri

 

Kolejler, yeniden yapılandırma mantığı içinde, eğitimde kaynak verimliliğini ve genel olarak liseleri rekabete sokmak için gereklidir. Ancak bu iddia meslek liselerinin yüzde yetmişin üstüne çekilmiş olması varsayımına bağlıdır. Yoksa öğrencilerin yüzde yetmişinin düz liselere gittiği bir ülkede dershaneleri kaldırmak, onları merdiven altına itmekten başka işe yaramaz. Devlet kaynakları ivedilikle meslek liselerinin artırılmasına seferber edilmeli. Bu hem sosyal devlet olmanın gereğidir. Düz devlet liselerine akademik başarıları yüksek öğrenciler alınmalı. Devlet bunları bedava okutmalı ve üniversiteye de sınavsız geçirebilmelidir. Öğrencisi tembel ama paralı ebeveynlere ise özel kolejlerin yolu gösterilmeli. Şu anda ancak üst kesim aileler çocuklarını özel kolejlere gönderebiliyor. Orta tabaka ve orta altı aileler ise kolej parasının yarısına veya üçte birine yakın parayı her yıl dershanelerin dağıttığı umut piyangosuna yatırıyor. 

 

Milli Eğitim Bakanı’nın açıkladığı doğru ise artık orta tabaka aile çocukları da kolejlerde gidebilecek. Veliler her yıl dershaneye yatırdıkları parayı kolejlere yatıracaklar, kalan parayı (3500 ila 5000 arası) ise devlet karşılayacak. Kaldığım şehirde öğrencinin ortalama dershane ve özel ders masrafı ortalama 2500 Lira, özel kolej ise 7000 Lira. Demek ki yaklaşık olarak devletin ve velilerin verdiği parayla kolej okutmak mümkün. Üstelik özel kolej sayısı çoğalacağı için fiyat rekabeti olacak. Keza devlet liseleri de özel kolejlerle yarışa girmek durumunda kalacağı için onların da kalitesi yükselecek. 

 

Sonuç itibariyle daha fazla kolejin açılması eğitim sektörünün kalitesini yükseltecek. Aynı şekilde daha önce üst kesim ailelerinin yararlandığı kolej imkânından orta tabaka aileler de yararlanacak. Eğer hükümet vaat ettiği katkıyı yaparsa dershane ve özel derslere her yıl ödediğimiz parayla veya üzerine küçük bir ilave ile çocuklarımızı özel kolejlerde okutabileceğiz. Bunun neresi kötü Allah aşkına!