Ekonomideki borç düzeni

MURAT GÜZEL
14.03.2015

Richard Dienst, Obama’nın ulusal güvenlik stratejisinden Prada mağazalarının mimarisine, kadar farklı anlatılar ve pratikler üzerinden borç sorununa kuramsal bir bakış geliştiriyor.


Ekonomideki borç düzeni
2008 yılında ABD’de patlak veren küresel finansal kriz, modern toplumların son aşamasında gelinen “borçluluk durumu”nu tekrar mercek altına almayı zorunlu kıldı. Küresel finansal krizde İspanya ve Yunanistan gibi ülkeler batarken bir nevi Düyun-u Umumiye müesseseleri “alacaklılar” tarafından bu ülkelere dayatıldı. Finansal krizle beraber bankalar, ülkeler, aileler iflas etti. Kredi kartlarıyla yapılan alışverişler sonrası herkes kredi kartı borcundan dolayı dert yanar bir hale dönüştü.
 
İronik ve son derece canlı tasvirlerle Borç Bağları’nda Richard Dienst, Obama’nın ulusal güvenlik stratejisinden Prada mağazalarının mimarisine, U2 adlı ünlü rock grubunun solisti, Bono’nun “Afrika’nın borçları silinsin” kampanyasındaki hallerinden Marx’ın anlattığı bir peri masalına kadar farklı anlatılar ve pratikler üzerinden borç sorununa kuramsal bir bakış geliştiriyor.  Dienst’e göre, “sınır ötesi bir ekonomik aklın yönettiği bir dünyada, sosyal hayatın en temel devreleri -anlaşma, yükümlülük ve beraberlik- aşırı ısınarak aşındırıcı bir şekilde anti sosyal enerjiler yayacaktır. Zamanların en iyisinde kutsanmış bugünün her türlü kolektif ihtimal ve umut ifadesi, muazzam zenginliğim sonu gelmez övgüsüyle dolu bir atmosfer içerisinde sesini duyurtmak için mücadele etmelidir.”
 
Gerçekliğin tekelleştirilmesi
 
Bu atmosfere yol açan temel amiller Dienst’e göre neo-muhafazakar (neo-con) politika ve neo-liberal ekonomi anlayışlarının dayattığı finansal piyasa düzeni ve onun sözde özgürlükçü girişimcilik anlayışıdır. Dienst, küresel ekonominin sözde finansallaşmasının, finansal sermayenin işlemlerinde daha fazlasını kapsadığı konusunda ısrarcıdır. Ona göre, “doğal, gerekli ve vazgeçilmez görünmek için piyasa kurumları hem bilimsel söylemi hem de eğlence sektörünün sahte reklamcılığını yardıma çağırır.” Bu evre, gerçekliğin tekelleştirilmesini de beraberinde getirir. Ancak böyle bir durumda yine de belirsizlikler izale edilmiş olmayacaktır. Finansal piyasalar elektronik medyaya, elektronik medya finansal piyasalara bağımlı olarak birbirlerine kaynaşacaklardır.
 
Ekonomiden felsefe ve psikolojiye,  sosyolojiden antropolojiye ve popüler kültüre çok farklı bir seyir içinde borçluluk durumlarını sorunlaştıran Dienst’in kitabı küresel ekonomik sistemin belirsizlik ve çelişkilerine, borcun siyasal dili nasıl dönüştürdüğüne kadar birçok konuyu uzmanların büyülü dilinden kurtararak yorumluyor. 
Borç Bağları, Richard Dienst, Çev. Serkan Karadoğan, Açılım, 2015
 
Tahsin Paşa’nın hatıraları
 
Saltanatının ve kısa bir süre sonra da vefatının üzerinden 100 yıl geçmiş olmasına rağmen, Abdülhamid ismi halen tartışılmaya devam etmektedir. Bu eser, Sultan II. Abdülhamid’in en yakın isimlerinden biri olan Tahsin Paşa’nın, tarihin en cilveli dönemlerinde Yıldız Sarayı’nda yaşadığı tanıklıkların bir belgesidir. Padişahın sâdık ve has adamlarından biri olan Tahsin Paşa’nın bu hatıratı, konusunun uzmanı olan A. Zeki İzgöer’in titiz çalışmasıyla, eksiksiz bir şekilde okura ulaşıyor. Tarihçiler ve tarihe ilgi duyanlar için önemli bir belge kitap... 
Yıldız Hatıraları-Tahsin Paşa-, A.Zeki İzgöer’, İz, 2015
 
Hoşgörü, politik bir maske mi?
 
Cambridge’deki akademik cemaatin sakinleri bir araya gelerek hoşgörü ve onun egemen politik iklim içerisindeki yeri hakkında dostça ama ateşli bir tartışma yürütürler. Kitap bu tartışmanın bir yazılı hale getirilmesinden ibarettir. Yazarlar farklı başlangıç noktalarından ve farklı yollardan hareket etmelerine karşın yaklaşık olarak aynı yere ulaşırlar: Her biri için, egemen hoşgörü kuramı ve pratiğinin, incelendiği takdirde, korkunç politik gerçekleri gizlemeye yarayan bir maskedir.
Saf Hoşgörünün Bir Eleştirisi, Robert Paul Wolff, Berrington Moore, JR. Herbert Marcuse, Çev. Soner Soysal, Heretik, 2014