Emel Esin'i Lebbeyk ile hatırlamak

Kâmil Yeşil / Yazar
24.02.2023

Emel Esin'in, 'Lebbeyk/ Hacc Hatıraları' isimli kitabının ayırt edici özelliği, yazarın, kitapta, haccı Yunus Emre'nin bir şiiri üzerinden anlatmasıdır. Esin'den öğrendiğimize göre Yunus'un bu ilahisi onun kütüphanesinde özel bir yazma nüshadan alınmıştır.


Emel Esin'i Lebbeyk ile hatırlamak

Emel Esin adını Türk dili ve edebiyatı bölümü mezunu olarak (1983-87) fakülteden sonra duyduğum için hem üzgünüm hem kendimi ayıplıyorum. Bu ayıplamanın büyük parçası fakültedeki hocalarımıza ait. Türk üniversitelerin birinde akademisyen olmaması mazeret değil bana göre. Çünkü Emel Hanım birçok akademisyenden daha fazla hizmet etmiştir kültürümüze.

Türk edebiyatının kaynaklarından (kitabiyat) bizi imtihana alan hocalarımızdan hiçbiri derslerinde Emel Esin'in çalışmalarından bahsetmedi. 1987 Şubat'ında vefat ettiğine göre onu ölmezden önce tanıyabilirdim. Mezun olduktan sonra akademik çalışma alanına geçseydim ihtimal o zaman karşılaşacaktım. (Acaba?)

Türk mitolojisi uzmanı

İngilizce, Fransızca, Almanya, Arapça ve Farsça'yı çok iyi derecede bilen Emel Esin "École des Beaux-Arts"ta mimari okumuş, "École des Sciences Politiques"te Tarih tahsil etmiş. Sorbonne'dan yüksek matematik sertifikası alan, Paris Üniversitesi'nde "Le Dragon dans l'iconographie turque" teziyle Sanat Tarihi dalında Doktora derecesi alan Emel Esin'i bizim normal olarak saha araştırmaları ile tanımamız gerekirdi. Çünkü en önemli eserlerinden biri Türk Mitolojisine Giriş.

Ansiklopedilerdeki dini maddeler

İslam Ansiklopedisi, Türk Ansiklopedisi, Hareket ve Türk Edebiyatı dergisinde yayınlanan makalelerin konularına bakınız: "Mushaf Hattatlığı ve Kur'an-ı Kerim'in Türkçe Meali Hakkında Türklerce Yapılan İlk Çalışmalar, Hicret'in 15. Asrı münasebeti ile Ezan-ı Muhammedî, Mescid-i Aksa, Minare, Medine, Kabe, Hızır, Hıdrellez, İsmail Peygamber, İbrahim Peygamber, hac, Hacer-i Esved, İslam'da Fert ve Toplum Münasebetleri, Sema, Mescid, İslam Peygamberi'nin Medine (toplum hayatı) ülküsü ve Türkler vs.

60'lı yıllarda bu maddeleri yazabilecek yüzlerce ilahiyatçı akademisyen varken Emel Esin'in yazmasının altını çiziyorum. Emel Esin, edebî, kültür tarihçiliği ile değil dini bilgisi ile de tanınmış olmalıdır ki hem o yazmak istemiş hem ona yazdırılmıştır. Doğrusu ben de dinî okumalarım vesilesiyle tanıdım onu.

Bu bağlamda özellikle 'Lebbeyk' adındaki hac hatıraları ile daha çok sevdim. Çünkü Lebbeyk/ Hacc Hatıraları akademik camianın kolay kolay benimsemeyeceği, hatta burun kıvıracağı, alay edeceği, fırsatını bulursa cezalandıracağı bir alanla (din) ilgili. Tahsilinin merkezinde Batı olan, üstelik yeni Türk devletine bakanlık dahil sefirliklerde, Lozan'da hizmet etmiş bir baba (Ahmet Ferit Tek) ile yazar bir annenin (Müfide Ferit Tek) kızı olan Emel Esin göğsünü gere gere, "Bana iki kitap tesir etti. Birincisi Kur'ân-ı Kerîm. Gençliğimden beri okurum. İkincisi Ahmed Yesevî ve onun Dîvân-ı Hikmet'i" (Kaplan – Enginün, sy. 2, s. 59) sözü birçok çevrede şok etkisi yapmış olmalı.

Pir ile pire farkını bilmezler

Böyle bir anne babanın Batı görmüş kızının hoppa, uçarı, sıkı laikçi, damardan sosyalist, Atatürkçü hatta Marksist olması beklenirken dönemin din ve kültür anlayışına tam karşı bir yerden Müslüman kimliği ile çıkması Emel Esin'in gerektiği gibi tanıtılmasına engel teşkil etmiştir. Bunu "pir" ile "pire" arasındaki farkı bilmeyen, bilmediğini bilmeyen İlhan Ersel'e verdiği "İslam'da Kadının Mevkii" (Sabah-1968) adlı ilmî yazısından anlayabiliriz. Bu makalede Emel Esin'i tam bir ilim adamı, İslamî kaynaklara vakıf bir âlime olduğunu gördüm ki bu evsafta bir yazının İlahiyat ve Diyanet camiasından gelmesi tabii karşılanabilir(di). "Profesör" ünvanlı Ersel'e edebiyat ve kültür tarihçisinden böyle bir cevap verilmesinin öneminin ve tesirinin farkında mısınız?

Yunus'un ilahisi

Emel Esin'in hacca gitmesini biraz anlayışla karşılayacak çevrenin tahammül edemeyeceği husus akademisyen, bilim insanı Emel Esin'in haccıdır ve onun bu ibadeti gayet samimi bir Müslüman dili ile yazmasıdır. Talebeleri dahil okuyanların da gönlünü çelecek bu dini anlatıya alerji duyacaklar çoktur çünkü.

Lebbeyk/ Hacc Hatıraları'nı Yunus Emre'nin hac şiiri üzerinden anlatması bu eserin ayırt edici özelliği. Yazardan öğrendiğimize göre Yunus'un bu ilahisi onun kütüphanesinde özel bir yazma nüshadan alınmıştır.

Yunus ilahisi ve dinî kaynaklardaki hac bilgilerini hacı adaylarının ruh hallerini, fiziki portreleri ile kaynaştırarak veren Emel Esin'in Kur'an ve Hadis bilgisine olan hakimiyeti hemen dikkati çekiyor. Öyle hissettim ki Emel Hanım, âyet ve hadislere meal verirken yazılı bir meale bağlı kalmıyor; ayetlere meal de veriyor.

Hele Peygamber devrini anlatırken birkaç kez üstüne basa basa "Peygamberin kurduğu İslâm Cumhuriyeti" demesi yok mu? Kaç yürek müspet, kaç yürek menfi duygularla hoplamıştır kim bilir? Emel Esin bu kavramı tesadüfen, yanlışlıkla kullanmadığını göstermek için birkaç kez tekrar ediyor.

Hatıralarda Osmanlı'nın Hicaz bölgesine verdiği hizmetlere de eğiliyor yazar. Bu ayrıntılar o dönem için olduğu kadar bu dönem için de büyük önemde. Çünkü Mekke-Medine artık 1966'nın şehirleri değildir bugün. Hanımefendi, Osmanlı'nın Mekke ve Medine'ye hangi hizmetleri yaptığını yer, tarih ve isim olarak belirtiyor, hem hafızalarımızı tazeliyor hem o kişileri rahmetle anmamıza vesile oluyor.

Yere dökülen zemzem

1966'da uçak yolu ile hacca giden Emel Esin, hava alanından uçağın içindeki insan manzaralarına, hac menasıkinden Hicaz'ın tarihi, kültürel önemi, Osmanlı Devletinin Hicaz'a olan hizmetlerini öyle kaynaştırıyor ki onunla birlikte siz de "Lebbeyk" diyorsunuz. Hac yolculuğunun heyecanları yanında 60'lı yıllarda hacdan getirilmek istenen hediye zemzemlerin yabancı pilotlar tarafından yerlere dökülmesinin hüznü gözlerimi yaşarttı.

Hz. Peygamber'in gezdiği bütün yerleri bizzat görerek yazdığı "Mecca the Blessed Madinah the Radiant (London 1963)" adlı bir eseri olduğunu öğrenince aynı metod ile İslam Peygamberi kitabını yazan Muhammed Hamidullah'ı hatırladım. Emel Esin bu kitabı yazarken Kral Faysal'ın 1963'te özel misafiri olarak Suudi Arabistan'da bulunmuş, Mekke ve Medine'nin başlangıçtan o güne kadarki tarihi hakkında verdiği bilgiler yanında geleceğe ait bir tasavvur ve bakış da sunmuş Krala. Kitap, Müslüman alimin bu iki kutsal şehre yapacağı hizmetin güzel bir örneği kabul edilmektedir. "Modern" ancak Kur'an'ın ebedî değerlerini kirletmediği sürece kabul edilebilir" görüşünü savunan

Emel Esin, bu şehirlerin aslî hüviyetlerinin muhafaza edilmesi suretiyle modern kirlenmeden kurtarılmaları gerektiğini kayda geçiriyor ki bu tespitin önemi bugün daha iyi anlaşılıyor.

Eserlerinin yeni baskısının yapılmaması Emel Esin'i gözlerden ve gönüllerden ırak tuttu. Artık onun kitap, makale ve arşivini varisleri tarafından kurulan TEK-ESİN internet vakıf sitesinden ulaşabiliyoruz. Ancak bana göre "Lebbeyk yazıları", ibadet oluşu ile kültürelliği, toplumumuzdaki saygınlığı iç içe geçmiş olan hac ibadetine dair birçok ayrıntıyı hatırat dili ile yazdığı için aslında kitap olarak basılmalıdır.

Lebbeyk yazıları ile hatırladığım Emel Esin'in ölümü de Lebbeyk diyerek karşıladığını umuyorum. Vefatının 36. yılında (26 Şubat 1987) rahmetle anıyorum.

[email protected]