En geniş mutabakat: Milli demokrasi

Dr. Can Ozan Tuncer / Yüzüncü Yıl Üniversitesi
1.04.2017

Mili demokrat, geçilmez olan milletin hem temsilcisi ve hem de ta kendisidir. Milli demokrasi vatan ve ikbal meselesidir. “Hem demokrasiden hem de vatanımızdan ödün vermeyiz” diyenlerin, imanla dolu göğüslerini siper ettikleri, vesayete meydan okudukları, geleceği daha yaşanabilir kılacak yolun ve yolculuğun adıdır.


En geniş mutabakat: Milli demokrasi

Türkiye kurulduğu günden bu yana hep çetin mücadelelerin ülkesi olagelmiştir. Osmanlı Devleti’nden devralınan en büyük miraslardan biriside bu çetinliktir. Demokrasinin toplumsal hayatımıza intikali ve yer tutmaya başlamasıyla her ne kadar demokratik bir görünüm sergilemiş olsak da darbeler ve sonrasında bir şekilde askerin yönetimi sivillere devriyle devinerek ortalıkta gezinen vesayetçi anlayış gizli bir karakter olarak siyasi kodlarımızda kendine bir açık kapı bıraktı.

Dış güçler dediğimiz ve artık ayyuka çıkan, içimizden çıkıp devşirilen ihanet şebekelerinin de araç olarak kullanıldığı bir kolaycılıkla Türkiye’nin özgüveni, gelişimi ve refahı sürekli hedef alınmıştı. Bir yerde dur demek gerekiyordu. Askere darbe yaptırıp, askeri yönetimden el çektirip işi sivillere devrettiren anlayış, kullandığı darbeci askerlere de kazık atmayı hiçbir zaman ihmal etmiyordu.               NATO denilen prestijli ittifakın transatlantik göz kırpmaları devşirilmek için uygun bir zemin hazırladı ve tapılacak yeni bir mit olarak tedavüle sunuldu. Bizim gibi kalkınmak için kıvranan ülkelerde ister istemez çok da alıcısı oldu. Ama millet artık bu ittifaklardan ve darbelerle başlatılan krizlerden çok ama çok yorulmuştu. 2002’de AK Parti’nin siyaset sahnesine çıkmasıyla koalisyonsuz bir yönetimin getirdiği değişim ve istikrarın taban tarafından sıkı sıkıya kabullenilmesi Türkiye’nin en önemli erki olan milleti merkeze taşıyacaktı.

Yılların vesayetçi baskısının tüm ağırlığına rağmen demokrasi çatısı altında İslamcılar, milliyetçiler,  muhafazakarlar ve demokrasi ortak paydası altında yer edinmek isteyen şiddetle bağ kurmamış diğer ötekiler için siyasete dahil olup demokrasi içinde demokrasiye bağlı kalarak yol yürümekten başka bir seçeneğin olmadığı, AK Parti’nin felsefesi ve başarısıyla kesin bir kabule dönüştü.

AK Parti’nin kapsayıcılığı ve Türkiye gibi çetin bir siyasi atmosferin olduğu ülkelerde siyasi kimliklerin birey üzerindeki tezahürünün yerleşmesi kendine yeni bir kimlik tanımlaması arayıp durdu. Gezi Parkı senaryosuyla başlayıp 17/25 Aralık’tan bu yana dozajı giderek artan ve 15 Temmuz’da tavan noktasına ulaşan devşirme saldırılarını püskürten birliktelik ve ruh, geçmişteki tüm arayışları sonlandırarak yeni bir siyasi kimliğin kendiliğinden inşasını sağladı.

Milli demokrat kimdir?

l Birey olarak toplum içindeki duruşunu demokratik esaslarla içselleştirmiş,

l Bu duruşunu tarihin hiçbir dönemini dışlamadan ele alarak, her türlü vesayeti, ayrımcılığı ve şiddeti reddeden,

l Kolektif olarak milli olmayı sade ve günlük bir vatanseverlik refleksi ve buluşması olarak ele almayan,

l Söz konusu ülkesi ve ülkesinin geleceği olduğu vakit aklın yolu, tarihinin ışığı ve manevi öğretilerinin rehberliğinde, bir araya gelip ortaklaşan, inisiyatif almaktan çekinmeyen kararlı ve duyarlı kişiliktir.

Evet, milli demokrat bu topraklarda yaşayan, ülkesi ve demokrasisi üzerinde oynanan tüm oyunları bozan, üst aklın tüm ezberlerini alt üst eden, yüreği ülkesi için ölümüne çarpan, 15 Temmuz’da tankın önünde, silahın karşısında kendisini siper etmekten geri durmayan dünyada eşi benzeri olmayan bu topraklarda filizlenmiş ve kök salmış siyasi kimliğin ta kendisidir.

Sayın Cumhurbaşkanımız topluma seslenişinde satır aralarında milli demokratların önemini vurguluyordu:

“Eğer bugün cumhurbaşkanlığı sistemi için sizlerden destek istiyorsak ülkemizin ve milletimizin faydasına olduğuna inandığımız için istiyoruz. Görüyoruz ki milli demokratlar cumhurbaşkanlığı sisteminin yanında, bölücüler ve dış güçler ise karşısında yer alıyor. Milli olan, demokrat olan, yerli olan hiç kimsenin bu anayasa değişikliğine karşı çıkması için sebep yoktur.”

Cumhurbaşkanımızın rehberliğinden ve öncülüğünden yola çıkarak diyebiliriz ki, milli demokrat bu topraklar üzerinde duruş sahibi ve bu duruşunu milli ve yerli olanla harmanlamış olan demokratik şahsiyettir.

Milletin geçilmezliği

Milli demokratlık, AK Parti’nin kurucu ve kapsayıcı ruhuyla ortaya çıkan, Cumhurbaşkanımızın siyasi liderliğiyle zenginleşmiş, 15 Temmuz sonrasında tüm dış unsurlardan ve devşirmelerden arınmış tamamen yerli ve milli bir hareketin siyasallaşmış şeklidir.

Buradan yola çıkarak denilebilir ki milli demokratlık, bireylerin siyasetteki kimliğini ve duruşunu partiler üzerinden değil bir bütünlük halinde kavramlar ve ilkeler üzerinden tanımlayan yeni bir anlayışı temsil etmektedir.

Milli demokrat, bir kavram olarak bugün ortaya çıkmış gibi gözükebilir ancak Türkiye’de tek başına iktidar olmanın zorluğu göz önünde bulundurulunca, dünden bu yana ilmek ilmek dokunan yerli ve milli duruşun tekamül etmiş halidir. 

Çanakkale’yi geçilmez kılan motivasyon, 15 Temmuz’da ülkemizin her bir karış toprağına dağılarak üst aklın kendisine ve taşeronu ihanet şebekesine Çanakkale ruhuyla, tarihe not düşülecek ve ilelebet unutulmayacak şu mesajı verdi; Millet geçilmez!

Mili demokrat, geçilmez olan milletin hem temsilcisi ve hem de ta kendisidir. Milli demokrasi, bir seferberliktir, bir meydan okumadır, bir vatan ve ikbal meselesidir. “Hem demokrasimizden hem de vatanımızdan ödün vermeyiz diyenlerin, imanla dolu göğüslerini siper ettikleri, şiddete ve vesayete meydan okudukları, geleceği daha yaşanabilir kılacak yolun ve yolculuğun adıdır.

Yolunuz açık olsun milli demokratlar…    

[email protected]