En muteber İslam hukukçusu

Murat Güzel / Açık Görüş Kitaplığı
22.10.2022

Şehzade Korkud'un çağdaşı meşhur Osmanlı alim ve filozofu Kemalpaşazade, onu kelamda Pezdevi, fıkıhta Serahsi, dil ve gramer ilimlerinde Zemahşeri ve Şeyh Abdülkadir'e benzetir. Ünlü Osmanlı tarihçisi İsmail Hakkı Uzunçarşılı da Şehzade Korkud'un fıkıh (İslam hukuku) alanında zamanının en muteber alimlerinden biri olduğunu tasrih eder.


En muteber İslam hukukçusu

Osmanlı devletinin yönetici ailesinin (padişahlar ve şehzadelerin) siyasal başarılarının yanısıra kültürel anlamdaki eserlerini genelde çok az biliriz. Şiir ve mimari alanında sergilenen performansı yansıtmak üzere şiirde Avni (Fatih Sultan Mehmet), Cem Sultan, Muhibbi (Kanuni Sultan Süleyman); mimaride Selimiye camileri (çeşitli illerde bu ismi taşıyan cami çoktur), Süleymaniye, Aziziye, Sultanahmet gibi örnekler bu bilgi dahilindedir. Birçok padişah ve çeşitli çeşitli sanat alanlarındaki eserleri genelde istisnai addedilir. Sözgelimi III. Selim'in musiki ile yakından ilgisi üzerinde yoğunlukla durulmaz, halbuki III. Selim Suzidilara Ayin-i Şerifi besteleyecek kadar musikişinas bir padişahtır. Tarihçilerin siyasi olayları en ince ayrıntısına kadar ortaya koymaya çabaladıkları eserler, kültürel alanda bu yönetici ailenin eserlerini incelemeye pek yönelmez.

Buna karşın, II. Bayezid'in oğlu, Yavuz Sultan Selim'in kardeşi Şehzade Korkud'un 15 ila 16. yüzyıllarda Osmanlı ilim, siyaset ve sanat hayatında etkili simalar arasında yer aldığını hatta ilminin derinliğini övmek için bazı müelliflerin "imam" dediklerini söylemek gerekir. Sözgelimi Katip Çelebi, Şehzade Korkud ile Antalya'da gerçekleşen görüşmesini anlatırken onun "hadis ilminde bir imam; usul, esmau'l-rical ve tarih ilimlerinde bir derya" olduğunu belirtmek ihtiyacını hisseder. Şehzade Korkud'un çağdaşı meşhur Osmanlı alim ve filozofu Kemalpaşazade, onu kelamda Pezdevi, fıkıhta Serahsi, dil ve gramer ilimlerinde Zemahşeri ve Şeyh Abdülkadir'e benzetir. Ünlü Osmanlı tarihçisi İsmail Hakkı Uzunçarşılı da Şehzade Korkud'un fıkıh (İslam hukuku) alanında zamanının en muteber alimlerinden biri olduğunu tasrih eder.

Adalet-zulüm dengesi

Şehzade Korkud, 1508 yılında tamamlayıp babası II. Bayezid'e gönderdiği ve Türkçeye Siyasetin Ahlâkî Eleştirisi adıyla çevrilen hacimli eserinde bazı talepleri yerine gelmediği için saraya belirgin bir kırgınlık duyan, muhalif bir siyasi duruş sahibi alim olarak görünmektedir. Kitabındaki atıflardan Korkud'un eserini birçok fıkıh, hadis, tefsir, kelam, tarih, tezkire ve terceme-i hal eserini mütalaa ederek yazdığı sonucu çıkmaktadır. Eser, genel olarak bazı ahlaki ve tasavvufi meseleleri irdelese de asıl önemini hiç kuşkusuz siyasi mesajlarından alır. İlmin faziletinden ilaç terkiplerine, ilahi aşktan makam ve mevkinin tehlikelerine kadar ilginç ve geniş konuları içerip işlese de kitabın temel mesajının idare ahlakı olduğunu söylemek gerekir. Adalet-zulüm dengesini vurgulayarak makam mevki hırsının yol açacağı tehlikelere karşı idarecileri uyaran Korkud'un fıkhi hükümlere dayanarak ileri sürdüğü iddiaya göre bir kişinin aynı anda hem takvalı bir Müslüman hem de etkili ve başarılı bir yönetici olması mümkün değildir. Korkud'un eleştirilerinde yaşadığı devirde adalet kapısının kapandığını öne sürecek kadar ileri gittiğini görürüz.

Şehzade Korkud'un hanedandan biri olarak Osmanlı idari örgütlenmesinde önemli bir yeri olan kul-cariye sistemine, siyaseten katle, müsadereye, vergilendirme sistemine dek çeşitli eleştirilerini de içeren eser Osmanlı idari sistemine hem çok erken hem de kapsamlı bir eleştiri olması bakımından da dikkat çekiyor. Eser daha önce hiç matbu hale getirilmediği gibi, yazıldığı Arapçadan başka bir dile ilk kez çevrilmiş.

Siyasetin Ahlâkî Eleştirisi Şehzade Korkud çev. Musa Sancak TİMAŞ, 2022

Düşünce sömürgeciliği nasıl sona erecek?

Gerçek bir antropolojinin "bize içinde kendimizi tanıyamadığımız bir imge" yansıttığını vurgulayan de Castro antropolojinin yapılanma sürecinde bir görev üstlenmesi gerektiğini düşünüyor: Düşünce sömürgeciliğini tamamen sona erdirmenin teori ve pratiği. Antropolojinin Batı ruhunun ironik içyüzünden uzak durması gerektiğini söyleyen de Castro bunun antropolojinin bir mesafe sanatı olması anlamına geldiğini ve aynının yatak odasından ısrarla ve genellikle kendisi istememesine rağmen aklı çıkarma projesine sadık kalmasını öğütlüyor. Fark felsefesiyle tanınan Fransız postyapısalcı filozof Deleuze ile yine Fransız ve Yapısalcı Antropolog Claude Levi-Strauss'un karşılıklı konumlandırıldığı eserinde de Castro bir Amerikan kabile şefinin gözünden Hegel'in nasıl anlaşılabileceğini açığa çıkartmaya uğraşıyor.

Yamyam Metafizikler, Eduardo Vivierios de Castro, çev. A. Varan-D. Dirican, Otonom, 2022

Descartes düşüncesi içindeki siyasi metaforlar

Modernliğin şafağında Bacon ile birlikte ismi anılan Fransız filozof Rene Descartes'i genelde 'cogito' terimiyle ve "düşünüyorum o halde varım" sav sözüyle biliriz. Doğayı insan zihninin karşısına koyan Descartes'in düalist olduğu da malumdur. Türkçe literatürde fazla tartışılmamış bir mesele olan Descartes'in siyasi fikirlerini onun atıf yaptığı birincil metinlere dönerek ipuçlarını kovalamaya ve yargı vermeye çağıran bir kitap Utku Özmakas'ın kitabı. Derdi sadece "varmak" değil, yeni karşılaşmalara da "açık" olmak. Bu haliyle bir Felsefe Tarihi denemesi niteliği taşıyan kitabında Özmakas Descartes'çı düşüncedeki siyasi metaforların haritasını çıkarıyor ve başka bazı mümkün başlangıçları işaretliyor.

Kartezyen Prens, Utku Özmakas, zoomkitap, 2022

@uzakkoku