Enerji iş birlikleri ve İran'ın can sıkıntısı

Faruk Önalan / Yazar
18.03.2022

İran Devrim Muhafızları'nın Erbil'de “Mossad Üssü” diye vurduğu binalardan biri Şeyh Baz Kerim al-Barzanji'ye aitti. Peki kimdir Şeyh Baz? Kar Şirketi'nin CEO'su. Peki Kar Şirketi son olarak hangi işi aldı? İsrail yeni oluşan durumda Rusya'yı “komşu” olarak görüyor ve ilişkileri bu çerçevede yürütmeye çalışıyor. Ukrayna krizinin ortasında, geçtiğimiz hafta Bennett'in sürpriz Moskova ziyaretinin en önemli gündem maddesi İran'ın Suriye'deki mevcut varlığıydı.


Enerji iş birlikleri ve İran'ın can sıkıntısı

Dünya kamuoyunun Ukrayna krizine odaklandığı günlerde İsrail hava kuvvetlerinin Suriye'deki İran unsurlarına yönelik saldırılarında belirgin bir artış yaşanmaya başladı. 17 Şubat'ta Şam ve 23 Şubat'ta Kuneytra'ya düzenlenen hava harekâtlarından sonra 7 Mart'ta Şam'a bir harekât daha düzenlendi. İsrail Hava Kuvvetleri'ne ait dört adet F-16 taktik avcı uçağı, Lübnan hava sahası üzerinden, Suriye'yi sekiz seyir füzesiyle vurdu. Rusya'nın Suriye'deki Tarafları Uzlaştırma Merkezi, 7 füzenin Suriye hava savunma sistemi tarafından "başarıyla" imha edildiğini ancak bir füzenin Şam'a bağlı Kuteyfa'da bir eve isabet ettiğini ve iki sivilin hayatını kaybettiğini açıklamıştı. Oysa bir gün sonra İran Devrim Muhafızları yaptığı açıklamayla Murtaza Saidnejad ve İhsan Kerbelayipur adlı iki İranlı albayın İsrail hava saldırısında hayatını kaybettiği belirtildi. Aynı olayda İran destekli Şii milislere birlikte savaşan iki Suriyeli de öldürüldü. İntikam alınacağını ilan eden İran yanıt vermek için fazla beklemedi. Altı gün sonra Erbil, on iki adet balistik füze ile vuruldu. İran Devrim Muhafızları, fazla bir süre geçmeden Halkla İlişkiler Dairesi basın birimi aracılığı ile saldırıyı üstlendi.

"Sahte Siyonist rejimin son zamanlarda işlediği cinayetlerin ve bu rezil rejimin suçlarının ve kötülüklerinin cevapsız kalmayacağının daha önce duyurulmasının ardından dün gece, 'Siyonistlerin Komplo ve Kötülük Stratejik Merkezi', Devrim Muhafızları Ordusu'nun güçlü ve tam isabetli füzeleri ile hedef alındı. Cani Siyonist rejimi her türlü kötülüğün tekrarının sert, kararlı ve yıkıcı tepkilerle karşı karşıya kalacağı konusunda bir kez daha uyarıyoruz."

Saldırının iki yıl önce öldürülen İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutan Kasım Süleymani'nin doğum gününe ve ölüm saatine denk getirilmesi de ayrıca bir mesaj niteliğindeydi. Oysa ki yapılan açıklamalarda, olayın Amerika Birleşik Devletleri ile bir ilgisinin olmadığı söylenmişti.

İki yılda dokuz saldırı

İran iki yıl içinde Erbil'e dokuz defa füze saldırısı düzenledi. Her seferinde "Mossad üssünün" hedef alındığı vurgulandı. Kürt Bölgesel Yönetimi ise, bölgede herhangi bir İsrail üssü olduğuna dair haberleri -defalarca- "temelsiz ve gerçek dışı" olarak niteledi. Aslında Erbil'de Mossad varlığı uzun zamandır dile getirilen bir konu. Ancak bugüne kadar net olarak ispatlanabilmiş değil. 16-17 yıl öncesinde de emekli İsrailli askerlerin Peşmergelere eğitim verdiği iddia edilmiş hatta bunun eski Mossad Başkanı (1996-98) Danny Yatom tarafından organize edildiği öne sürülmüştü. İsrail'in Irak Kürt Yönetimi Bölgesi'nde üs kurduğunu her fırsatta dile getiren İran'ın Bağdat Büyükelçisi İrec Mescidi, IKBY yetkililerini defalarca uyardıklarını vurguluyor. İddia ettikleri üssün İran'ın güvenliğine karşı faaliyetler içinde olduğu için müdahale ettiklerini söyledi. İran destekli Şii milisler de hedefin ABD değil Kürt yönetimi olduğunu ileri sürüyorlar. Tabii burada Türkiye karşıtlığı da ön plana çıkıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kuzey Irak'ta bulunan üsleri ve Sincar'da PKK'ya yapılan operasyonlara karşı Kürt Bölgesel Yönetimi'nin tavrı Şii milisleri dolayısıyla İran'ı fazlasıyla rahatsız ediyor. Türkiye'nin 2021 yılında Gara ve Sincar operasyonu sonrası; İran'ın Bağdat Büyükelçisi Mescidi "Türkiye veya herhangi bir başka ülkenin Irak'a askeri olarak müdahale etmesini, ilerlemesini ya da Irak'ta askeri varlık göstermesini kabul etmiyoruz. Sincar'ın Türkiye'yle ne ilgisi var? Iraklılar bu sorunu kendileri çözmeli" açıklamasında bulunmuştu.

Türkiye'nin Kuzey Irak'ta PKK ile mücadelesine bırakın destek vermeyi Haşdi Şabi 80. Tugay içinde yer alan PKK'lı teröristlere maaş dahil her türlü desteği sağlıyor.

Kayıplar etkili değil

İsrail, Suriye'de Tahran'a ağır kayıplar verdirirken İran'ın verdiği karşılıklar yeterince etkili olmuş değil. İran destekli Nüceba hareketi ya da Hizbullah yanlısı Meyadin'in "ağır kayıplar" verdirildiğine dair ortaya attığı iddiaları destekler mahiyette ciddi bir kanıt ortaya konulamadı. (Nüceba Hareketi, Mossad bağlantılı kişileri tahliye etmek için bir Amerikan C17 ambulans uçağının Almanya'daki Ramstein Hava Kuvvetleri Üssü'nden Erbil'e uçtuğunu duyurmuştu.) Zaten füzelerin isabet ettiği yerlerden biri de Iraklı bir iş adamının eviydi. O iş adamı, Tahran'ın Bağdat Büyükelçisi Irec Mescidi'yi İran füzelerinin saldırısına uğrayan evini ziyarete ve bu evin "İsrail üssüne değil Iraklı bir aileye ait olduğunu" bizzat tanıklık etmeye çağırdı. Irak parlamentosundan bir heyet de Devrim Muhafızları tarafından "Mossad Üssü" diye hedef alınan söz konusu evi ziyaret etti. Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) de, İran'ın Erbil Başkonsolosu Nasrullah Rashnudi çağırarak saldırı ile ilgili tepki gösterdi. Irak Dışişleri Bakanlığı da İran'ın Bağdat Büyükelçisi İrec Mescidi'yi çağırarak nota verdi. Başbakan Mustafa Kazımi, Ulusal Güvenlik Konseyi'nin acil olarak toplayarak bir nevi Tahran'a mesaj gönderdi. Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr'ın, İran'ı şiddetle kınaması ve Birleşmiş Milletlere şikayet edilmesi yönündeki direktifi son derece önemli bir hamleydi. Diğer yandan İran'ın iddialarını boşa düşürmek adına, ülkede herhangi bir İsrail üssü olup olmadığı konusunda bir komisyon kurulması konusunda tavsiyesi de ayrıca kayda değerdi. Erbil saldırısı sonrasında Bağdat'tan Tahran'a karşı oluşan söylem birliği önemli bir gelişmedir. Gerek Şii milisler gerekse İran politikalarına yakın medyanın hiddetlendiği ve son günlerde gündeme getirdiği bir diğer nokta ise; Irak topraklarında PKK'ya karşı "meşru" operasyonlarda bulunan Türkiye'ye, Bağdat ve Erbil yönetimi ve hatta Sadr hareketinden neden benzer tepki gösterilmediğidir.

Dörtlü istihbarat

Rusya, İran, Suriye rejimi ve Irak arasında olası "kazaları" önlemek için "dörtlü istihbarat ortaklığı" mevcut. İran Devrim muhafızlarının iki yıl önce Ukrayna yolcu uçağını düşürmesi olayını yeniden hatırlayınca istihbari işbirliğinin bir anlam ifade etmediği ortaya çıkıveriyor. İsrail saldırıları sonrasında Suriye içinde birçok bölgede İran destekli milislerin konuşlandığı alanlar ve karakolların yerleri değiştirildiğini de ayrıca not etmeliyiz.

İsrail'in Suriye'de İran rejimine bağlı unsurlara yönelik operasyonlarını Moskova ile koordineli bir şekilde yürüttüğü biliniyor. Başbakan Naftali Bennett'in 2021 Ekim ayı sonlarında Rusya ziyaretinde bu işbirliği İsrailli makamlar tarafından açıkça dile getirildi. Netanyahu döneminden kalma iletişim mekanizmasının aynen korunmasında mutabık kalındığına dair yapılan açıklamaları yeniden hatırlayalım. Zira İsrail yeni oluşan durumda Rusya'yı "komşu" olarak görüyor ve ilişkileri bu çerçevede yürütmeye çalışıyor. Ukrayna krizinin ortasında, geçtiğimiz hafta Bennett'in sürpriz Moskova ziyaretinin en önemli gündem maddesi İran'ın Suriye'deki mevcut varlığıydı. Bu görüşmeden iki gün sonra İsrail, Şam'da İran'ı hedef aldı. Ekim ayındaki Bennett-Putin görüşmesine hem danışman hem de tercüman olarak katılan İsrail İnşaat ve İskân Bakanı Zeev Elkin'in, İsrail'in Suriye'de düzenleyeceği hava harekâtlarını, Rusya'nın engellememeyi kabul ettiğine ilişkin sözlerini unutmayalım.

İsrail ve İran aralarındaki mücadeleyi üçüncü ülkeler üzerinden yürütmeyi tercih ediyor. İsrail saldırıları genelde Suriye nadiren de Lübnan üzerinden gerçekleştirirken İran da misilleme olarak Irak topraklarında "Mossad üssü" olarak tanımladığı bölgeleri seçiyor. İsrail, devşirdiği İranlı casuslar aracılığıyla özellikle nükleer santrallerde sabotaj eylemleri de gerçekleştiriyor. Direkt olarak birbirlerini hedef aldıkları bir harekât mevcut değil. Öte yandan İran'ın, Irak'taki varlığından fazlasıyla rahatsız olduğu Türkiye'nin bir de İsrail ile enerji işbirliğine girmesi iyice canını sıkıyor. Akdeniz'de üretilen gazın –en karlı hat olarak- Türkiye üzerinden Avrupa'ya ulaştırılması projesi ve üstüne bir de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Neçirvan Barzani ile görüşerek, Süleymaniye'de çıkarılan gazın Türkiye getirilmesi konusu...

Kış aylarında "teknik arıza" sebebiyle doğal gaz sevkiyatında yüzde 40 kesintiye giden ve özellikle Gaziantep Organize Sanayii kısa süre sıkıntı yaşamamıza sebep olan İran'a güvenilmeyeceği ortaya çıktı. Yazının başında bahsettiğim, Erbil saldırısında evi hasar gören iş adamı ile ilgili son bir ince detay vermek isterim.

İran Devrim Muhafızlarının "Mossad Üssü" diye vurduğu binalardan biri Şeyh Baz Kerim al-Barzanji'ye aitti.

Peki kimdir Şeyh Baz?

Kar Şirketi'nin CEO'su?

Peki Kar Şirketi son olarak hangi işi aldı?

Kuzey Irak'a bağlı Süleymaniye yakınlarındaki Çemçemal ve Khor Mor gaz sahalarından çıkarılan gazın Türkiye sınırına (Dohuk'a doğru) yaklaştıracak gaz boru hattı ihalesini...

Ortadoğu'nun Gözü internet sitesine verilen demeçte Şii milislerin komutanları şöyle demişti: Erbil'e düzenlenen füze saldırısının amacı "Kürt liderleri disipline etmekti." İran Vatan-i Emruz gazetesinin manşetinde Türkiye ve Erdoğan'a atıf yapılarak (Şeyh Baz'ın hedef alınan evinin fotoğrafı ile ) "Tebriz'den yapılan saldırı Erdoğan'ı salladı" cümlesi yer aldı.

[email protected]