Erdoğan-Tebbun görüşmesi bir mini enerji zirvesi miydi?

Doç. Dr. Akif Çarkçı/ Düzce Üniversitesi Akçakoca Bey Siyasal Bilgiler Fakültesi
25.07.2023

Kuzey Akım 1 ve 2 hatlarının Ukrayna-Rusya savaşı esnasında bombalanması ve Katar, Mısır ve Cezayir'in AB'nin doğalgaz tedarikinde kilit konuma gelmesinin ardından, Türkiye'nin bu denkleme dahil olmaması, jeopolitik gücüyle hamle yapmaması düşünülemezdi. 22 Temmuz'daki Erdoğan-Tebbun görüşmesini bu perspektiften okumak doğru olacaktır.


Erdoğan-Tebbun görüşmesi bir mini enerji zirvesi miydi?

1830 ile 1962 yılları arasında 132 yıl kadar Fransız sömürgesi altında kalan Cezayir, 1989 yılına kadar bağımsızlığın kazanılmasında etkili olan kadroların kurduğu Ulusal Kurtuluş Cephesi (FLN) tarafından yönetilmiştir. Cezayir'in çok partili rejime geçmesi 1988 yılında kabul edilen anayasayla mümkün olmuştur. Bu süreçte ülkede ekonomik ve siyasal alanda liberalleşme dalgası yükselmiş, 1992-1999 yılları arasında yaşanan iç karışıklıkla birlikte bu süreç kesintiye uğramıştır.

12 Haziran 1990 tarihinde ilk kez birden çok siyasi partinin katıldığı belediye ve il genel meclisi seçimleri yapıldı. İslami Selamet Cephesi oyların yüzde 56'sını alarak büyük bir zafer kazandı. Ülkede 42 ilden 28'inin yönetimini elde etti. 1962'den beri iktidarı elinde tutan Ulusal Kurtuluş Cephesi, İslami selamet Cephesi'nin bu başarısı karşısında büyük bir şaşkınlık yaşadı. Cephe lideri Abbas Medeni seçim başarısının ardından milli meclisin feshini ve ülkede genel seçimin yapılmasını talep edince Şadli Bin Cedid önce bu talebe olumlu baktı ve ardından 27 Haziran 1991 tarihinde ülkede genel seçimlerin yapılacağını ilan etti. Ancak ülkede ordu ve merkezi iktidar güçleri muhalefetin baskısı karşısında farklı bir tutum sergilediler. İslami Selamet Cephesinin seçimleri kazanacağı kesinleşince ordu yönetime el koydu ve İslami Selamet Cephesi lideri Abbas Medeni tutuklanarak cezaevine gönderildi.

26 Aralık 1991 tarihinde ülke genel seçime gitti ve İslami Selamet Cephesi birinci tur seçimlerini kazanarak seçimlerden birinci parti olarak çıktı. Bu durum Batılı çevrelerde ciddi bir rahatsızlık yarattı ve ülkenin mevcut Cumhurbaşkanı Şadli bin Cedid istifa ederek yetkilerini yüksek devlet komitesine bıraktı. Komitenin başına Budiyaf getirildi ve ülkede sıkıyönetim ilan edildi. Ülkede İslami Selamet Cephesi yanlılarına karşı ciddi bir takip başlatıldı ve pek çok parti yanlısı tutuklanarak cezaevine atıldı.

1999 yılına kadar ülkede siyasi kaos ve karmaşa devam etti. 1999 seçimlerinde Abdülaziz Buteflika Cumhurbaşkanı olarak seçildi. Buteflika 2009 ve 2014 seçimlerinde de yüksek miktarlarda oylar alarak iktidarını birkaç dönem devam ettirdi. 2019 yılının Aralık ayında yapılan seçimlerde Abdülmecid Tabbuni oyların yüzde 58'ini alarak cumhurbaşkanı olarak seçildi. Tabbuni'nin seçimlerden evvel verdiği yeni anayasa sözü yerine getirildi ve Cezayir'de 1 Kasım 2020 tarihinde yapılan bir referandumla ülkede yeni bir anayasa kabul edildi.

12 Haziran 2021 seçimlerinde ise ülkede seçime katılım düzeyi oldukça düşük gerçekleşmiş, (yüzde 23 katılımla), en çok oyu FLN Ulusal Kurtuluş Cephesi alarak mecliste 98 sandalyeye sahip olmuştur. Hükümet kurma görevi 7 Temmuz 2021 tarihinde Eymen bin Abdurrahman'a verilmiştir.

TARİHTEN BUGÜNE CEZAYİR-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ

Cezayir Türkiye ilişkilerinin temeli ise bölgede Osmanlı hakimiyetinin sağlandığı 1516 yılına kadar uzanmaktadır. Üç asır boyunca bölgeyi idare eden Osmanlı'nın hakimiyeti 1830 yılında Fransa'nın ülkeyi işgal etmesiyle son bulmuştur. Türkiye-Cezayir diplomatik ilişkileri ülkenin bağımsızlığını kazandığı 1962 yılında tesis edilmiş, Doğu blokunun yıkılması sonrasında iki ülke arasındaki ilişkiler hız kazanmıştır. 2006 yılında imzalanan Dostluk ve İşbirliği Anlaşması ile birlikte üst düzey temaslarda da artış kaydedilmiştir. 2018, 2019, 2020 ve 2021 yıllarında Türkiye Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanı'nın Cezayir'e yaptığı ziyaretlerle birlikte Cezayir-Türkiye ilişkileri ivme kazanmıştır. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2020 yılındaki ziyaretinde iki ülke arasında "Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi" kurulmasına ilişkin ortak bildiri imzalanmıştır. YDİK ilk toplantısını Tebbun'un 2022 yılında Ankara'ya yaptığı ziyarette (16 Mayıs 2022) gerçekleştirilmiş, toplantıda güvenlik, eğitim, enerji, madencilik, kültür, iletişim gibi alanlarda ortak bildiri imzalanmıştır. Halihazırda Yunus Emre Enstitüsü, Maarif Vakfı ve TİKA Cezayir'de çeşitli düzeylerde bilimsel, kültürel ve ticari işbirliği noktasında hatırı sayılır çalışmalar yürütmektedirler.

Cezayir ve Türkiye arasındaki ticari diplomasi de etkili bir şekilde yürütülmektedir. Türk girişimciler tarafından Cezayir'de yapılan yatırımların toplam miktarı 20 milyar doları aşmıştır. Türkiye Cezayir'e kara ulaşım araçları, demir çelik ürünleri, yedek parça, makine aksamı, tekstil ve hazır giyim ürünleri ihraç etmekte, Cezayir'den ise mineral yakıtlar, şeker ve şeker mamulleri, inorganik kimyasallar ithal etmektedir. Ticari konularda iki ülke arasında Türkiye-Cezayir Karma Ekonomik Komisyonu ve Türkiye-Cezayir İş Konseyi ortak toplantıları düzeyinde ilişkiler devam etmektedir.

GÖRÜŞMENİN ANA ÇERÇEVESİ

Cezayir-Türkiye ilişkilerinin, devlet başkanları düzeyinde pekiştirilmesi adına Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun ile Sayın Erdoğan arasında Dolmabahçe Sarayı'nda, 22 Temmuz 2023 tarihinde yapılan görüşme anlamlı ve önemlidir. Tebbun'un böylesine kritik bir dönemde Türkiye'yi ziyareti iki ülke arasındaki siyasi ilişkilerin ve ticari diplomasisin devamı bakımından büyük yararlar sağlayacaktır. Görüşmenin heyetler arasında da yapılması gösteriyor ki istihbarattan ticarete, kültürden sanayiye, maliyeden finansa kadar pek çok konuda Cezayir ve Türkiye ilişkileri daha da hızlı bir ivme kazanacaktır.

Cezayir'in ekonomik görünümüne bakıldığında, özellikle ihracat kalemlerinde dikkati çeken en önemli nokta hidrokarbon konusudur. Halihazırda Cezayir GSYIH'sinin yüzde 30'unu hidrokarbon sektrörü oluşturmakta, Cezayir'in toplam ihracatının yüzde 95'ini ve bütçe gelirlerinin yüzde 60'ını hidrokarbon kaynakları karşılamaktadır. 1970'li yıllarda petrol sektörü Cezayir ekonomik kalkınmasının temelini oluştururken, temel ihracat gelirleri bakımından bugün petrolün yerini doğalgaz almıştır. 2022 yılında Rusya'yı da geçerek AB'nin en büyük doğalgaz tedarikçisi konumuna gelen Cezayir, aynı yıl AB ülkelerine 56 milyar metreküp doğalgaz satmıştır. 2023 sonu itibarıyla bu rakamın 100 milyar metreküpün üzerine çıkarılması planlanıyor. 2022 yılında Cezayir'in AB liderleri tarafından en çok ziyaret alan ülke olması ise asla bir tesadüf sayılmamalıdır. Bölgede sadece Cezayir değil, Mısır ve Katar gibi ülkeler de doğalgaz arzını artıran ülkeler arasında yer alıyorlar.

KİLİT ÜLKE CEZAYİR

Sayın Erdoğan ve Tebbun arasında yapılan son görüşmelerin çerçevesi hakkında kamuoyuna net bir bilgi verilmemesine karşılık dünyanın en önemli doğalgaz ihracatçılarından birisi olan Kuzey Afrika'daki kilit ülke Cezayir'le kurulan temasın ana çerçevesinin Akdeniz enerji kaynaklarıyla ilişkili olduğunu düşünebiliriz. Kuzey Akım 1 ve 2 hatlarının Ukrayna-Rusya savaşı esnasında bombalanmasının akabinde Katar, Mısır ve Cezayir'in AB'nin doğalgaz tedarikinde kilit konuma gelmesinin ardından, Türkiye'nin bu denkleme dahil olmaması ve jeopolitik gücünü arkasına alarak hamle yapmaması düşünülemez. Zira 2022 yılının Kasım ayında dönemin Enerji Bakanı Fatih Dönmez'in Cezayir ziyareti sonrasında Cezayir ile Türkiye arasında bir ortak doğalgaz ve petrol arama şirketi kurulması kararının alınmış olması anlamlıdır. Ayrıca Mısır'ın Akdeniz'deki enerji kaynaklarının bölüşümü konusunda Türkiye'yi dışlayan tavrına karşılık Türkiye'nin Kuzey Afrika kuşağında kendisine yeni partnerler bulmasının önü açılmış, Türkiye bu konuda yeni arayışlar içerisine girmiştir. Tebbun'un Türkiye'ye yaptığı ziyarette görüşülen bir başka konunun ise şu olduğu tahmin edilebilir: Cezayir AB ülkelerine yüklü miktarda gaz ihracatı yapmaktadır. Bu transferin boru hatlarıyla yapılması noktasında ve boru hatlarının rotaları konusunda Cezayir'in Türkiye ile işbirliği yapma arzusunun bulunup bulunmadığı yoklanmış olabilir. Eğer bu noktada bir ışık belirmişse Türkiye bu konuda AB ile olan ilişkilerinde yeni bir stratejik üstünlük elde etmiş olacaktır. Zira AB'nin enerji ihtiyacında Türkiye'nin kilit konuma yükselmesi Türkiye'nin elini güçlendirecektir.

[email protected]