Erken dönem Yunan felsefesi

Murat Güzel
1.07.2023

Presokratik felsefeyi, Platon ve Aristoteles metinlerinin bu felsefeden aktardığı fragmanlar ve görüşler doğrultusunda yorumlayan Gadamer, derslerinin sonunda Martin Heidegger'i anmadan edemiyor: Batı düşüncesinin en büyük dramının presokratiklerde olmayan metafiziğin uçurumuna düşüş olduğunu iddia eden Heidegger'i….


Erken dönem Yunan felsefesi

Hemen bütün felsefe tarihlerinde ilk filozoflar olarak anılır Sokrates öncesi felsefe ile ilgilenenler. Yedi Yunan hakimden Pytagoras, Parmenides, Heraclitus'a, Thales, Anaximander, Anaximenes sıralamasına kadar presokratik filozoflar hakkında tüm bilgilerin onlardan daha sonraki eserlerde aktarılan alıntılar ve anektodlar olduğunu söylemek gerekir.

1988'de Napoli'de verdiği derslerde bir bakıma "Batı kültürünün başlangıcı" olduğu kabul edilebilecek Yunan felsefesinin başlangıcını inceleyen Gadamer Türkçeye "Felsefenin Başlangıcı" adıyla çevrilen derslerde bu incelemenin sebebini açıklarken son derece dürüst: "Bu konu yalnızca tarihsel bir ilgi oluşturmuyor. Radikal bir dönüşümün yanı sıra, bir belirsizlik ve özgüven eksikliği döneminde bulunan kendi kültürümüzün mevcut sorunlarıyla da ilgili; bu nedenle tamamen farklı, bizimkinin aksine Yunan kültüründen doğmamış olan kültürlerle bağlantı kurmaya çalışıyoruz. Yunan düşüncesinin gelişiminin ilk aşamalarına ilgi duymamızın bir nedeni bu." Presokratiklerin incelenmesinin bir bakıma Batı düşüncesinin yazgısına dair anlayışı derinleştireceği umudunu taşıdığı bu bakış açısıyla Gadamer, Thales, Homeros ya da M. Ö. 2. yüzyıldaki Grek dili analiziyle değil Platon ve Aristoteles'in aktardığı şekliyle psresokratik felsefeyi inceliyor. Ona göre böylesi bir tutum alış zorunlu; çünkü "Presokratiklerin felsefi bir yorumu ancak bu yolla mümkün... Bunun dışındaki her yöntem, felsefe içermeyen bir tarihselciliktir."

İLK YORUMLAYAN ALMANLAR

Batı felsefesinde presokratikleri araştırma ve metinleri ana dilinde derinlemesine yorumlama görevini ilk kez üstlenenlerin Romantikler olduğunu vurgulayan Gadamer, 18. yüzyılda Avrupa üniversitelerinde felsefi metinleri orijinal dilinde incelemenin genelgeçer bir kural olmadığına dikkat çekerek el kitapları yerine orijinal metinlerin incelenmeye başlanmış olmasının önemli bir tutum değişikliğini yansıttığına işaret ediyor. Presokratiklerin felsefi araştırma ve yorumuna ilk girişen Alman düşünürlerin Hegel ve Schleiermacher olduğunu söyleyen Gadamer özellikle Hegel'in eserlerinde presokratik felsefenin Hegel düşüncesi için ne kadar önemli olduğunu gösteren birçok unsur bulunduğunu da vurguluyor. Gadamer'e kalırsa Hegel diyalektik düşünme yönteminin mimarisini inşa ederken presokratklerle işaret edilebilecek felsefenin ilk patikalarının kendisine rehberlik etmesine izin vermiştir. 19. yüzyılda Hegel ile beraber klasik felsefeye yönelik tarihsel araştırmayla birlikte felsefenin presokratiklerle sürekli yeniden başlayan ve hiç bitmeyene bir diyalogunun da başladığı sonucuna ulaşan Gadamer, presokratikleri felsefi incelemesinin öncülü olarak "başlangıç" kavramının birbirinden ayırt edilmesi mümkün olmayan üç anlamını belirliyor: "Tarihsel-zamansal anlam, başlangıç ve sona ilişkin refleksif anlam, başlangıca ilişkin en olası ve en sahici düşünceyi, yani nasıl bir rol izleyeceğini önceden bilmeyen bir başlangıca ilişkin anlam."

20. yüzyılın başında etkin Eduard Zeller ve Wilhelm Dilthey isimleri yardımıyla presokratikleri yorumlama denemesinde Hegel ve Schleiermacher'in süregelen etkilerini betimleyen Gadamer "sorunlar tarihi" ve "etkin tarih" gibi hermenötik yaklaşımının önemli bileşenlerini de bu isimler üzerinden paylaşıyor.

Presokratikleri, yani Batı düşüncesinin başlangıcı ele alırken kendisine en sağlam zemin olarak Platon ve Aristoteles'in metinlerini seçen Gadamer, böylelikle presokratik düşüncenin tutarlı bir biçimde yorumlandığı metinler olarak Platon ve Aristoteles metinlerini kabul ettiğini gösteriyor. Presokratik felsefeyi, Platon ve Aristoteles metinlerinin bu felsefeden aktardığı fragmanlar ve görüşler doğrultusunda yorumlayan Gadamer derslerinin sonunda Martin Heidegger'i anmadan edemiyor: Batı düşüncesinin en büyük dramının presokratiklerde olmayan metafiziğin uçurumuna düşüş olduğunu iddia eden bir Heidegger.

Felsefenin Başlangıcı

Hans-Georg Gadamer

çev. Mehmet B. Albayrak

Albaraka, 2023

ALEVÎLİĞİN TARİHSEL ALTYAPISI

Osmanlı arşiv belgeleri ve menakıbnameleri birlikte kullanan Sadullah Gülten; Güvenç Abdal, Barak Baba, Seyyid Velayet, Üryan Hızır, Şeyh Çoban, Baba Mansur, Abdal Ata, Dede Karkın gibi şahıslar yanında Tahtacılar, Vefaîler, Etyemezler, Kalenderîler, Haydarîler, Bektaşîler gibi önemli zümre ve gruplar hakkında ulaştığı çeşitli sonuçları paylaşıyor. Alevîliğin tarihsel altyapısını oluşturduğunu düşündüğü bu heterodoks isim ve grupları ele aldığı makalelerden oluşan kitabında Alevîliğin oluşum tarihini semptomatik bir biçimde ele alan Gülten, ideolojik bakışların da tarih usulü açısından önemli eksikler taşıdığını eseriyle ispatlıyor.

Heterodoks Dervişler ve Alevîler

Sadullah Gülten

TİMAŞ, 2023

Felsefe, metafizik ve bilim

Mantıksal pozitivizm okulu sayılan Viyana Çevresi'nin kurucu figürlerinden Moritz Schlick, bilgi sorununa, dilin ölçütlerine ve sınırlarına odaklanarak dilin, gerçeklikle kurduğu ilişkide, mahiyetini, doğasını ve geçerliliğini soruşturduğu kitabında "Dil nedir? Anlam nedir? Bilme ve bilgi nedir? Geleneksel metafiziğin sözde problemleri ve soruları nelerdir? Bilginin doğrulanması ve geçerliliği nasıl sağlanır? Felsefe nedir ve bilimle olan ilişkisi nedir" vb. sorulara cevaplar arayarak bilginin temellerine ilişkin bir soruşturma yürütüyor. Bu konuda yapılmış çeşitli akıl yürütmeleri değerlendirerek, birtakım mantıksal ve dilbilimsel araçlarla bilim ve felsefe ile felsefe ve metafizik arasındaki sınır çizgisini çizmeyi üstleniyor.

Biçim ve İçerik

Moritz Schlick

çev. Ulus Sevdi

Doğu-Batı, 2023