Ermenistan: Karmaşa, sefalet ve çok başlılık

Prof. Dr. Aygün Attar / Türkiye Azerbaycan Dostluk, İşbirliği ve Dayanışma Vakfı Başkanı
6.03.2021

Ermenistan'da köklü reformlar vaadi ile Batı tarafından desteklenerek iktidara gelen Paşinyan'a karşı, Karabağ klanı olarak adlandırılan eski Cumhurbaşkanları Robert Koçaryan ve Serj Serkisyan'ın yanı sıra Ermenistan Kilisesi ve ülkedeki Katolikleri temsil eden diğer kiliselerin liderleri diş bilemiş durumdaydı. 2. Karabağ Savaşı'ndan Ermenistan'ın mağlubiyetle ayrılması sürece tuz biber oldu.


Ermenistan: Karmaşa, sefalet ve çok başlılık

Ermenistan'da, geçtiğimiz haftalarda Genelkurmay Başkanlığı'ndan yapılan "Ermenistan Başbakanı ve hükümeti, Ermeni ulusu için kritik önem taşıyan mevcut kriz durumuyla ilgili makul kararlar alabilecek durumda değildir" açıklaması ve "görevdeki yetkililerin ordunun itibarını sarsmayı amaçlayan saldırılarına hoşgörü göstermeyeceği" vurgusu ciddi bir siyasi kriz başlatmıştı.

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Facebook üzerinden yaptığı canlı yayında ordunun "darbe girişiminde" bulunduğunu belirtmiş ve halkı hükümete destek vermek için Erivan şehir merkezinde toplanmaya çağırmıştı.

Paşinyan'ın taraftarları ve aleyhtarlarının karşı karşıya geldiği hatta zaman zaman tekme tokat birbirlerine girdikleri sokak kavgaları eşliğinde mevcudiyetini sürdüren siyasi kriz, Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan'ın, Paşinyan tarafından azledilen Genelkurmay Başkanı Onik Gasparyan kararını onaylamaması ülkede resmen iktidar olsa da muktedir olmayan bir hükümetin varlığını gözler önüne serdi.

Krizin sebepleri

Ermenistan'daki siyasi krizin sebebinin, Paşinyan'ın Kasım ayında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in girişimiyle Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki çatışmaları sona erdirmek için varılan ve Azerbaycan'ın zaferiyle sonuçlanan anlaşma olduğu iddia edilse de aslında Rusya'nın onayı olmadan Ermenistan Başbakanı koltuğunda oturan Paşinyan'a karşı son bir senedir ülkesinde çeşitli siyasi hamleler yapılmakta, Rus medyasında Putin taraftarları tarafından Paşinyan itibar suikastına maruz bırakılmaktadır.

Reform vaadleri

Ermenistan'da köklü reformlar vaadi ile Batı tarafından desteklenerek iktidara gelen Paşinyan'a karşı, Karabağ klanı olarak adlandırılan eski Cumhurbaşkanları Robert Koçaryan ve Serj Serkisyan'ın yanı sıra Ermenistan Kilisesi ve ülkedeki Katolikleri temsil eden diğer kiliselerin liderleri diş bilemiş durumdaydı. 2. Karabağ Savaşı'ndan Ermenistan'ın mağlubiyetle ayrılması sürece tuz biber oldu.

Paşinyan'ın reform yapmak istediği kurumların başında tamamen Rusya'ın güdümünde olan Ermenistan Ordusu ilk sırada yer alıyordu ve Ordu ile Paşinyan arasında bir süredir var olan gerilim, Genelkurmay İkinci Başkanı Korgeneral Tiran Kaçaryan'ın görevden alınmasıyla iyice arttı.

Ermenistan basınında yer alan haberlere göre, Kaçaryan Paşinyan'ın Dağlık Karabağ çatışmaları sırasında Rus yapımı İskender füzelerinin belirlenen hedefleri vuramadığı yönündeki değerlendirmeleriyle "dalga geçti". Kaçaryan, bu tepkisinin Paşinyan'ın kulağına gitmesi akabinde görevden alındı. Sonrası malum...

Siyasi sorunun kaynağı

Aslında Ermenistan'da yaşanan siyasi sorunun en büyük kaynağı ülkenin dış güçlerin yönlendirilmesi ile idare edilmesidir. Bağımsızlığını 30 sene önce ilan etmesine rağmen bu devletin fiilen bağımsız olmaması, kah Batılı ülkelere göbekten bağlı olan Ermeni lobisinin (Paşinyan örneğinde olduğu gibi) kah Karabağ'daki Ermeni mafyasının (Hocalı Soykırımı'nda aktif rol alan ve Rusya tarafından desteklenen Koçaryan, Sarkisyan örneğinde olduğu gibi) ülke yönetimi için piyasaya sürülmesi ve bağımsız siyaset için hareket serbestisinden mahrum edilmesi Ermenistan'ı bölge ülkelerden tecrid eden ve ekonomik kalkınmasının önünü kesen temel nedendir.

Ermenistan'ı yönetenler Ermeni halkının değil, Ermenistan'a dışarıdan yön veren Ermeni lobisinin dikte ettiği şekilde faaliyetlerini sürdürmeye zorlanmaktadır. Aksi takdirde, Ermenistan'ın en yakın komşuları olan Türkiye ve Azerbaycan ile ilişkilerini normalleştirmesi hatta geliştirmesi gerektiğini ifade eden, PKK'yı desteklemekten imtina eden, sözde soykırımı gündeme getirme tekliflerini reddederek kısır döngüden Ermenistan'ı kurtarmayı amaçlayan Ter Petrosyan örneğinde olduğu gibi siyasi kurban oluyorlar.

Ermenistan, tam 30 senedir, halkı ütopik hayallerin ve pembe masalların peşinde koşma görevine mahkum edenler yüzünden sıkıntı, sefalet ve belirsizlik içinde varlık gösteriyor.

O masal bitti

İşgal edilmiş Azerbaycan topraklarının muzaffer alî başkumandan Aliyev ve kahraman Azerbaycan Ordusu tarafından geriye alınması sonucunda o masal bitti. On binin üzerinde genç insanını kaybeden Ermeni anneler "Neden?" diye onları bu kanlı savaşa iten dışarıdaki ve içerideki Ermeni liderlerden hesap sormaktalar.

Ermenistan, yıllardır sözde Ermeni soykırımı nedeniyle bölgenin en güçlü devleti ve yakın komşusu Türkiye ile ambargo halindedir.

Oysa hem Azerbaycan hem Türkiye devlet başkanları tarafından defalarca söylendiği gibi Ermenistan, her iki devlete karşı mesnetsiz iddialardan el çektiği takdirde bölgede barış ve istikrar için ortak ekonomik yatırımları amaçlayan altılı devlet modeli içerisinde yer alabilir.

Ermenistan şu an yol ayrımındadır; ya günümüzde olduğu gibi dışarıdaki Ermeni lobisinin oyuncağı olarak geleneksel düşmanlık edebiyatı üzerinden devam ederek daha çok uzun yıllar karmaşa sefalet ve iktidar savaşlarının hiç bilmediği bir ülke ve bölgenin kanayan yarası aynı zamanda tecrid edilmiş devleti olmaya devam edecek, yahut yepyeni bir sayfa açarak Azerbaycan ve Türkiye tarafından kendisine sunulan şansı kullanarak Güney Kafkasya'nın ekonomik kalkınmasından nasibini alarak kendi bağımsız politikasını kendisi yürütecek ve ekonomik, siyasi güçünü dışarıdan sadakalara gereksinim duymadan elde edecek.

Ermenistan'ın seçimi ne olacak ?

Yaşayıp göreceğiz.

[email protected]