Erol Güngör ve fikri mücadelesi

Murat Güzel / Açık Görüş Kitaplığı
15.10.2022

Hilmi Ziya Ülken, Ziya Gökalp ve Mümtaz Turhan gibi düşünce adamlarını kendi fikri öncüsü addeden Erol Güngör'ün eserlerinde sergilediği yaklaşımları çözümlemeyi ve onun düşüncelerini soğukkanlı bir şekilde analiz etmeyi amaçlayan Erol Güngör Kitabı'nda sosyoloji ve psikoloji çalışmalarıyla ön plana çıkmış birçok aydının yazısı bir araya getirilmiş.


Erol Güngör ve fikri mücadelesi

Çağdaş Türk düşüncesinde Ziya Gökalp'ten Yılmaz Özakpınar'a ve günümüze dek uzanan muhafazakâr milliyetçi çizginin önemli duraklarından biridir Erol Güngör. Hem akademik bakımdan hem de içinde yer aldığı zengin ve geniş muhit bakımından yetişme dönemi son derece ilgi çekici olan Erol Güngör'ün fikri mücadelenin epey yoğun olduğu bir dönemde entelektüel sorumluluk duygusuyla içinde bulunduğu geleneğin kendisinden önceki mirasını deruhte ederek zenginleştirip sonraki kuşaklara devretmeye yönelik çabasında muhitinin de önemli katkıları vardır hiç kuşkusuz. Bu muhit içinde yaş ve kuşak bakımından Erol Güngör'ün öncüsü sayılabilecek birçok sima yer alır; Fethi Gemuhluoğlu, Ayhan Songar, Ziya Nur Aksun, Ali Fuad Başgil, Osman Turan, Nihal Atsız, İbrahim Hakkı Ayverdi, Mükrimin Halil Yınanç, İbrahim Kafesoğlu, Mahir İz bunlardan bazılarıdır sözgelimi. Mehmet Genç, Emin Işık, Mehmed Çavuşoğlu gibi isimlerle ise akrandır.

Güngör'ün özellikle İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra beşerî bilimlerin yeniden yapılandığı bir dönemde önemli çalışmalarını kaleme aldığını unutmamak gerekir. Ondokuzuncu yüzyıldan başlayarak savaş öncesine kadar uzanan dönemde beşerî bilimlerde disiplin ayrımları önemli sayılmış, sosyolojiden antropolojiye birçok disiplinde çalışan bilim adamları kendi disiplinlerinin dışına adım atmakta tereddüt etmişlerdi. Erol Güngör'ün ise eserlerini kaleme aldığı dönemdeki gelişmelere uygun olarak asıl uzmanlık alanı sayılan sosyal psikolojide kapalı kalmak yerine diğer alan ve disiplinlere de uzanan bir bakışa sahip olduğu söylenebilir. Multidisipliner bir yaklaşımla sosyal psikolojiden tarihe, antropolojiye, sosyolojiye, din sosyolojisine, edebiyata ve edebiyat eleştirisine dahil edilebilecek yazılarını kaleme alan Güngör'ün ülkede yaşanan birçok meseleye özgün bir bakış geliştirdiği öne sürülebilir.

Garplılaşmanın neresindeyiz?

Hilmi Ziya Ülken, Ziya Gökalp ve Mümtaz Turhan gibi düşünce adamlarını kendi fikri öncüsü addeden Erol Güngör'ün eserlerinde sergilediği yaklaşımları çözümlemeyi ve onun düşüncelerini soğukkanlı bir şekilde analiz etmeyi amaçlayan Erol Güngör Kitabı'nda sosyoloji ve psikoloji çalışmalarıyla ön plana çıkmış birçok aydının yazısı bir araya getirilmiş. Mustafa Kemal Şan'ın editörlüğünü yaptığı kitabın ilk yazısında Mustafa Kemal Şan ve Adem Bölükbaşı Erol Güngör'ün Türk modernleşmesine dair düşünce ve eleştirilerini din ve toplumsal değişme bağlamında değerlendiriyorlar. Mümtaz Turhan'ın Peyami Safa ve Akis dergisinde gelişen çeşitli tartışmalarla başlayan ve ünlü "Garplılaşmanın neresindeyiz?" sorusunu baz alan Türk modernleşmesi eleştirisinden Güngör'ün etkilendiği boyutları ele alan ve bu etkinin Güngör'ün yaklaşımına nasıl yansıdığını soruşturan Şan ve Bölükbaşı'nın düşüncedeki sürekliliği göz önünde tuttuklarını söyleyebiliriz. Erol Güngör'ün asistanlık dönemlerinden arkadaşı olan ve kitap hazırlanırken vefat eden merhum Doğan Cüceloğlu'na ait ikinci yazıda Doğan Cüceloğlu'nun Erol Güngör'le ilgili hatıralarını okumak mümkün. Kitapta ayrıca Yılmaz Özakpınar, Tahsin Görgün, Kurtuluş Kayalı, Erol Göka, Murat Beyazyüz, Bedri Gencer, Fahri Yetim, Bilal Yamak'ın Erol Güngör'ün eserinin değerlendirilebileceği perspektifleri serimleyen yazıları bulunuyor.

Erol Güngör Kitabı ed. Mustafa Kemal Şan Tezkire, 2022

Batı kültür tarihindeki iki ana ontoloji

İtalyan felsefeci Giorgio Agamben Aristoteles, De La Boetie, Kojeve, Benveniste, Kelsen gibi filozof, dilbilimci ve hukukçuların; Kitab-ı Mukaddes'in ilgili pasajlarının yer aldığı bir "buyruk arkeolojisi" geliştirmeye çalışıyor kitabın sıkletini oluşturan yazıda. Batı kültür tarihinde beyana dayalı esti ontolojisi ile beyana dayalı olmayıp filozofların genelde gözardı ettiği, ancak din, büyü ve hukukun alanlarını kuşatan esto ontolojisinin ayrıştığını tespit ettiği yazıda insan-insan ve insan-tanrı iletişimlerindeki bağdaşma ve ayrışmaları açığa çıkarmaya çalışıyor. Böylelikle geliştirmeye çalıştığı bakış açısıyla buyruğun arkeolojisinin esasen şimdinin de bir nevi arkeolojisi olarak anlaşılabileceği bir perspektif geliştiriyor. Kitapta ayrıca Agamben'in insanın etkin oluşunun anlamına ilişkin yine Aristoteles'in kavramlaştırmasını konu edinen bir yazısı bulunuyor.

Buyruk Nedir, Giorgio Agamben, çev. Murat Erşen, Ketebe, 2022

Antik çağdan bugüne felsefe nedir, ne değildir?

Modern Türkiye'de felsefe dendi mi mutlaka başvurulması gereken isimlerin başında gelir Hilmi Ziya Ülken. Kendine has sayabileceğimiz bir felsefesi olduğunu bildiğimiz Ülken'in eserlerinin tamamı henüz ortaya çıkarılamamış olsa da onun felsefeyi sosyal bilimlerin bir alt dalı olarak görmediğini biliyoruz. Birbirinden farklı düşünce ve ekolleri incelerken felsefe ve bilimin çok yönlülüğünü belirli bir etkileşim ve neden-sonuç ilişkisi içinde yorumlayan; antik çağlardan modern felsefeye, Doğu kültürlerinin düşünsel birikimini de dâhil ederek, kavramların öz ve bütünlüklerini koruyan bir bakış açısını taşıyan Ülken'in kitabı Türkçede aynı adı taşıyan kitapların ilklerinden biri sayılabilir. Kitapta Ülken felsefenin doğuşunu, temel konularını ve yöntemini, çeşitli felsefi teorileri ele alırken onun doğa ve beşeri bilimlerle ilişkisine de ışık düşürüyor.

Felsefeye Giriş, Hilmi Ziya Ülken, Doğu-Batı, 2022

@uzakkoku