Felsefe kendini eleştirmeye mecbur

MURAT GÜZEL / Açık Görüş Kitaplığı
23.01.2016

Yazımının üstünden 50 yıl sonra Türkçe’de yayınlanan Theodor W. Adorno’nun Negatif Diyalektik’i, 20. yüzyılın önemli felsefe klasiklerinden sayılabilir.


Felsefe kendini eleştirmeye mecbur

Theodor W. Adorno (1903-1969) 20. yüzyılda etkili olmuş “Frankfurt Okulu” ya da “Eleştirel Kuram” olarak anılan düşünce hareketinin en önemli üyelerindendir. “Auschwitz’den sonra şiir yazılamaz” deyişiyle ünlü olan filozofun toplum üzerine teorileri genel bir karamsarlığı da yansıtır.

Negatif Diyalektik, fikri yönelimleri, Franfurt Okulu’nun epey ötesine giden düşünürün temel eserleri arasında yer alır. Arkadaşı Max Horkheimer ile birlikte kaleme aldıkları Aydınlanmanın Diyalektiği, Estetik Teori ve Minima Moralia ile birlikte Adorno düşüncesinin kalbini teşkil eden Negatif Diyalektik, “sav-karşı sav” ikilisiyle ifade edilen çelişki ile bu çelişkinin çözümlenme uğrağını gösteren “sentez”le oluşturulmuş “diyalektik model”i hedef olarak seçer. Adorno’ya göre sentez özdeşliği, tez ve antitez ise çelişkiyi ifade eder. Sentez ise çelişkinin bir başarısı değil, aksine günahı ve ayıbıdır.

Adorno kitabın amacını şöyle ifade ediyor: “‘Negatif Diyalektik’ tabiri, geleneği ihlal eder. Diyalektik, daha Platon’da bile, bir düşünme aracı olan olumsuzlama aracılığıyla olumlu bir şey üretme amacı taşırdı; sonraları bu olumluluk ‘olumsuzlamanın olumsuzlanması’ tanımında kısa ve kesin ifadesini bulmuştur. Bu kitap belirlenimden ödün vermeden diyalektiği bu olumlayıcı esastan kurtarmayı amaçlamaktadır”. Kitabın giriş bölümünde felsefi deneyim kavramı açımlanırken, birinci bölüm, Almanya’da hüküm süren ontolojinin durumunu ele alıyor. Üçüncü bölümdeyse “negatif diyalektik modelleri” ayrıntılı olarak geliştiriliyor.

Adorno’nın “negatif diyalektik”le amaçladığı esasen Hegel’in ünlü “sav-karşı sav-sentez” üçlüsüyle ifade edilen ve bir son ya da olumlama noktasını hedefleyen diyalektiğine karşıt olarak geliştirir. Adorno’daki Negatif diyalektiğin hem başı ve sonu bağlı değildir hem de özdeşlik düşüncesini kabul etmez. Negatif diyalektik sürekli bir olumsuzlamaya dayanır; böylece tümel olanın, evrenselin tikel üzerindeki baskısını da kırmaya çalışır.

Adorno’ya göre “Bir zamanlar miadını doldurmuş gibi görünen felsefe bugün hala yaşıyor çünkü onu gerçekleştirme fırsatı kaçırıldı. Felsefenin dünyayı yorumlamaktan başka bir şey yapmadığı, gerçekliğe teslim olduğu için kendi içinde sakatlandığı yolundaki yüzeysel yargı, dünyayı değiştirme çabasının tamamen boşa çıktığı bir dönemde, aklın yenilgisinin kabulüyle aynı kapıya çıkar... Belirsiz bir zamana ertelenen pratik de halinden memnun spekülasyona karşı başvurulacak bir temyiz mercii olmaktan çıkmış, dönüştürücü bir pratiğin gerektirdiği eleştirel düşünceyi beyhude olduğunu ileri sürerek zapt etmek isteyen yetkili kişilerin bahanesi görevi görmektedir çoğunlukla. Felsefe, gerçeklikle bir olma veya gerçeklik üretmenin hemen arefesinde olma vaadini yerine getiremediği için kendini acımasızca eleştirmeye mecburdur.”

Yazımının üstünden 50 yıl sonra Türkçe’de yayınlanan Negatif Diyalektik, 20. yüzyılın önemli felsefe klasiklerinden sayılabilir.

[email protected]

Negatif Diyalektik, Theodor W. Adorno, çev. Şeyda Öztürk, Metis, 2016

Avrupa, İslam ve göçmenlik

Avrupa’da İslâm, Göçmenlik ve Konukseverlik kitabında, göçmen sorununu teorik bir boyutta ele alan Meyda Yeğenoğlu, Avrupa değerleri ve göçmen kabulü gibi sorunsalları incelerken, meseleye dair yapısökümcü bir yaklaşım öneriyor. Avrupa kültürünün barındırdığı kozmopolitlik ve milliyetçilik gibi öğelerin mevcut konumunu değerlendirerek bu öğelerin göçmen sorununda ne gibi roller barındırdığını ve nasıl bir toplumsal formasyonla çözüme kavuşabileceğini irdeliyor. Özellikle Batı aydınlanması ve laiklik kavramlarına vurgu yapan Prof. Dr. Meyda Yeğenoğlu, bu değerleri dönüştürerek, fakat tümüyle reddetmeden Avrupa ülkelerinin göçmenlerin toplumsal kabulünü nasıl başarabileceğini çözümlemeye çalışıyor.

Avrupa’da İslam, Göçmenlik ve Konukseverlik, Meyda Yeğenoğlu, Bilgi Üniversitesi, 2016

Kierkegaard felsefesine giriş

Varoluşçu felsefelerin ilk ifade eden filozofların başında gelir hiç kuşkusu Danimarkalı filozof Søren Kierkegaard. Kierkegaard felsefesini inanç ve bilgi, düşünce ve gerçek üzerine temellendirmeye uğraşır. Tanrı’ya İhtiyaç Duymak adlı kitap bir derleme. Kitapta Kierkegaard felsefesinin özünü oluşturan bütün kavramlara dair çeşitli parçalara yer verilmiş, bu parçalarda Danimarkalı filozof ölüm, din, korku gibi konulardaki düşüncelerini okuyabiliyoruz. Tanrı’ya İhtiyaç Duymak, Kierkegaard’un bütün kitaplarından yapılmış bir derleme olması açısından, aynı zamanda Søren Kierkegaard’un felsefesine giriş niteliğinde bir eser niteliği de taşıyor.

Tanrı’ya İhtiyaç Duymak, Søren

Kierkegaard, çev. Zeynep Yeter,

Fabula, 2016