Felsefenin seyrüseferi

MURAT GÜZEL / [email protected]
9.03.2013

Solomon ve Higgins felsefi düşüncenin köklerini ve gelişimini kolay anlaşılır bir dille, kapsamlı şekilde ele alıyorlar. Üstelik sadece Batı merkezli bir odaktan hareket etmiyor.


Felsefenin seyrüseferi


Felsefe nedir? Felsefi düşünüş dediğimiz ve hayatın sırlarını özgül bir tarzda ele alıp onları anlaşılır, makul bir yorum çizgisine kavuşturmayı amaçlayan düşünüş tarzı ilk nerede ortaya çıkmıştır? Felsefeyi hangi toplum icat etmiş ve hangi toplum felsefi temaları belirlemiştir. Dünyanın bütün kültürlerine teşmil edebileceğimiz ortak, “küresel” bir felsefe olabilir mi? Hemen bütün kültürlerde ortaklaşa paylaşılan felsefi bir bakış açısı var mıdır?                

                                                             

Robert C. Solomon ve Kathleen M. Higgins felsefi düşüncenin köklerini ve gelişimini kolay anlaşılır bir dille, kapsamlı şekilde ele alıyorlar. Üstelik çoklukla yapıldığı gibi sadece Batı merkezli bir odaktan hareket etmiyor, Doğu’yu da aynı şekilde inceliyorlar: Hinduizm, Budizm, Taoizm, Yahudilik, Hıristiyanlık, İslâm gibi büyük dini geleneklerin yanı sıra erken Yunan, Hint ve Çin filozofları ile onlardan önceki mitolojik gelenekleri işliyor; felsefe tarihini geniş tarihsel ve kültürel bağlamları içinde değerlendiriyorlar. Kitabın yazarlarına göre felsefenin merkezinde yer alan görüşler binlerce yıllık bir tarihi geçmişe sahip. Ölümsüzlük inancının köklerini Neandertal döneme dek uzatmak mümkün. Onlara göre tarih öncesinde büyü kesin felsefi dayanaklara sahip bir edimdi: Görülmeyen ve henüz anlaşılmamış nedenlere başvuru.



Din, büyü, inanç setleriyle felsefe arasındaki ilişkileri, insanoğlunun kendi “öte”sinde olana dönük merakına yönelik bir tarih çalışmasında içerilmesi gereken tüm dünya geleneklerine mümkün olduğunca yer açılıyor kitapta.

Genellikle felsefe tarihinde batı geleneğine ve batılı formlara ilişkin öteden beri birçok felsefe tarihçisinin tanıdığı imtiyazı tanımıyor Solomon ve Higgins. Felsefe üzerine “küresel bir bakış”la hareket eden bu tavır, diğer geleneklere de kitapta yer açmayı kolaylaştırmış. Lakin Solomon ve Higgins, “Batılı perspektifle davranmaktan kaçınma gibi yanlış bir girişimde de bulunmadıklarını”n altını çiziyorlar. Onlara göre “özür dileme”nin bir anlamı yok. Belki de bu yüzden kitapta hiçbir dini ve felsefi düşünüşün hatırı kırılmamaya çalışılmış!



Felsefe tarihini hep Batılı gözlerle okumanın verdiği avantajları sonuna dek kullanan, ancak diğer geleneklerin getirdiği farklı bakış açılarını da ihmal etmeyen kitap yine de bu geleneklere bakışta Batımerkezciliğin izlerini tamamen silememiş görünüyor. Yine de bilim, sömürgecilik, devrimler, dünya savaşları, varoluşçuluk, postmodernizm, feminizm gibi birçok konuyu da atlamayarak günümüz dünyasıyla felsefenin bağlantısını inceleyen Felsefenin Kısa Tarihi, sunduğu geniş bakış açısıyla felsefeye ilgi duyan herkes için önemli bir çalışma.



Osmanlı’nın Dersim tahayyülü



Osmanlı yönetici seçkinlerinin zihinsel arka planındaki Şark’ı büyük oranda Dersim gibi ulaşılması güç coğrafyalarda yaşayan ve merkezi otoriteye itaat etmeyen aşiretler gibi nüfus grupları oluşturuyordu. Dersim’e dair kaleme alınan layihalarda da sıklıkla kullanılan bu oryantalist söylemde yerli halk, “medenileştirilmeyi” bekleyen egzotik bir öğe olarak karşımıza çıkar. Dersim, bu zihin dünyasında, Osmanlı dünyasının “vahşi Afrika akvamı” olarak tasavvur edilmekte ve ona karşı alınacak tedbirler için İngiliz kolonyalizminin Sudan pratikleri örnek olarak sunulmaktadır. Gündoğdu ve Genç, Osmanlı’nın son dönemindeki Dersim sorununu aydınlatıyorlar.



Dersim’de Osmanlı Siyaseti, Vural Genç-Cihangir Gündoğdu, Kitap, 2013



Çağdaş siyasetin Leviathan’ı


Çağdaş Batı siyaset felsefesinin kurucusu İngiliz düşünür Thomas Hobbes (1588-1679), herkesin herkesle çatışmasından kaçınmak için herkesin haklarından feragat etmesini ve toplum sözleşmesi çerçevesinde halkın mutlak hükümdar tarafından yönetilmesini öneren büyük eseri Leviathan’ı, hayatından endişe ederek kaçtığı Fransa’da yazmıştır. Hobbes uzmanı A.P. Martinich, bu büyük düşünürün çağının siyasi ve toplumsal olayları içinde nasıl şekillendiğini ve yüzyılları aşarak günümüze nasıl ulaştığını incelerken bir yandan da zamanımızın kültürel, bilimsel, siyasal ve felsefi temellerinin atıldığı bir dönemin nabzını tutuyor.



Thomas Hobbes, Aloysius P. Martinich, Çev. Akın Terzi, İş Bankası, 2013