Fransız albayın gözünden Kilikya'nın işgali

Murat Güzel / Açık Görüş Kitaplığı
16.10.2021

Suriye ve Kilikya bölgelerini işgal eden Fransız birliklerinin komutanlarından biri olan Albay Andrea kitabında, 1920 Şubat ayından 1921 Şubat ayı ortalarına kadar yaklaşık bir yıllık sürede meydana gelen olayları, Fransız birliklerinin harp taktiklerini ve işgale karşı Türklerin göstermiş olduğu güçlü mukavemeti konu ediniyor.


Fransız albayın gözünden Kilikya'nın işgali

Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'ndan müttefikleriyle birlikte yenik çıkmasının sonrası imzalamak zorunda kaldığı Mondros Mütarekesi'nin ardından 17 Aralık 1918'de İngiliz işgaline maruz kalan Antep ile Urfa ve Maraş şehirlerini İngilizler, Fransızlarla yaptıkları görüşmeler neticesinde varılan Suriye İtilafnamesi'yle Musul karşılığında Fransızlara bıraktı. 29 Ekim 1919'da Ermenilerin bayrak ve çiçeklerle karşıladıkları ilk Fransız birlikleri Antep şehrine girdi, ki bu kuvvetler içinde bir de Ermeni taburu olduğu biliniyor. Bir gün sonra Urfa'ya giren Fransız askerleri içinden Türkçe şarkılar duyuluyordu ki bunun da anlamı açıktı: Bu askerlerin aralarında Fransız üniformaları giyen Ermeniler vardı.

İşgal iki yıl sürdü

Başta Antep, Maraş ve Urfa olmak üzere güneydeki birçok şehir ve kasabamız yaklaşık iki yıl boyunca Fransızların işgali altında kaldı. Bununla birlikte özellikle Antep'in merkezi ve çevresinde uzunca bir müddet devam eden şiddetli muharebe ve çatışmalar da vuku bulmuştu. Anteplilerin gösterdiği üstün müdafaa neticesinde Fransızlar Antep'i ancak 8 Şubat 1921'de ele geçirebilmişlerdi. Aynı tarih Antep'in TBMM kararıyla Gaziantep olduğu tarihtir de. Direniş boyunca Antep'in yaklaşık 6 bin şehit verdiği, buna karşın Fransızların uzun bir kuşatmayla şehri iaşesiz bırakma stratejisinin başarıya ulaştığı ve şehrin bu yüzden teslim olduğu söylenmeli. Fransızlar bölgede kalıcı olabilmek için Ermeniler haricinde yerli işbirlikçiler de temin etmeye çalışmışlardır. Fransızlara iaşe ve istihbarat temin eden, hatta onların safında durarak direnişçilere karşı savaşan bazı aşiretlerin de olduğu biliniyor. Fakat bölgedeki Kürt ve Arap aşiretlerinin büyük çoğunluğunun Fransız işgaline karşı ya sessiz ve tarafsız kalmayı ya da direnişçilerle birlikte Fransızlara karşı savaşmayı tercih ettiklerini söyleyebiliriz. Bölgede Fransızlara önemli ölçüde destek sağlayan ve bu anlamda Fransız işgalinin işbirlikçisi olarak niteleyebileceğimiz aşirete Kitikan aşireti olarak işaret ediliyor. Bütün emperyalistler gibi Fransız işgalciler de bölgeye "insanlık ve medeniyet" için geldikleri propagandası yapmaktaydı. Ancak birçok Kürt aşiretinin müstakil bir Kürdistan vaadine kanmayarak ya kurdukları çeteler yoluyla ya da Kuvayı Milliye'ye destek vererek direnişe katkı yaptıkları da görülmüştür. Hatta birçok aşiret reisinin Fransızlara desteği açık Kitikan aşiretine karşı fiili bir mücadele içinde olduğu da vurgulanabilir. Milli Mücadele'nin Batı cephesinde kazandığı zaferler neticesinde Anadolu'dan çekilmeyi düşünen Fransızlar Sakarya Zaferi'nin ardından nihai kararlarını verdiler ve imzalanan Ankara anlaşmasıyla Antakya hariçte kalmak üzere işgal etmiş oldukları yerlerden çekildiler. Fransız kuvvetlerinin büyük kısmı Kasım 1921'de, kalan kısmı da 25 Aralık'ta Antep'ten çekilmişti. Fransız Harbiye Nezareti'nin yayınladığı Albay Andrea tarafından yazılmış Suriye ve Kilikya Muharebeleri Türkçe'de ilk olarak 1925'te Erkan-ı Harbiye Miralayı (Albay) Kadri Bey tarafından çevirisiyle okundu. Suriye ve Kilikya bölgelerini işgal eden Fransız birliklerinin komutanlarından biri olan Albay Andrea, 1920 Şubat ayından 1921 Şubat ayı ortalarına kadar yaklaşık bir yıllık sürede meydana gelen olayları, Fransız birliklerinin harp taktiklerini ve işgale karşı Türklerin göstermiş olduğu güçlü mukavemeti konu ediniyor.

Kitap Miralay Kadri Bey'in tercümesinin sadeleştirilmiş metnini ve bu metne Antep'teki Fransız işgaline ilişkin gerekli bazı bilgileri içeren bir Giriş yazısını ihtiva ediyor. Ayrıca Andrea'nın metnine ait yedi kroki de kitabın ekleri arasında.

Fransızlara Nazaran Suriye ve Kilikya Muharebeleri Albay Andrea çev. Miralay Kadri Çizgi Kitabevi, 2021

Tahakküm ve kurtuluş teolojileri

20. yüzyılda yaşamış önemli düşünürler arasında sayılan Roger Garaudy, Fransız Komünist Partisi'nde bir dönem resmi filozofluk yapmış, ama 1980'lerde Müslüman olmuş bir entelektüel. Müslüman olmazdan önce aldığı önemli bir dönemeci belgeleyen Aforozdan Diyaloga, Marksist ve Hristiyan entegrizmlerini tartışıyor. Bu tartışmayı yürütebilmek için Garaudy, gelenek, hümanizm, mitoloji, bilim, eşitsizlik, siyasallık, sınıf, adalet, toplumsal yapı ve öznellik gibi konulardaki felsefi teolojik görüşlerini dile getiriyor. Tahakküm teolojisini eleştirerek kurtuluş teolojilerinin neleri vaat ettiğini, bilim ile dinin aynı gerçekliğe bakmanın iki farklı yolu olarak birbirlerini nasıl tamamladıkları da Garaudy'nin ele aldığı konular arasında.

Aforozdan Diyaloga, Roger Garaudy, çev. Kamil Bilgin Çileçöp, Pınar, 2021

Tarihsel bir figür mü bir pazarlama imgesi mi?

Fransız devriminin en dehşetengiz cezalandırma yöntemi giyotin olarak bilinir. Giyotinle başı kesilmiş isimler arasında ise dönemin Fransa kraliçesi Marie Antoinette belki en ünlü kraliçe olarak anılabilir. Günümüzde "Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler" benzeri birçok alay edilen cümleyi kurduğu iddia edilen bu tarihsel figür hakkında kitaplar yazılmış; filmler, belgeseller çekilmiş; resimler çizilmiş ve hatta tişörtler, çikolata paketleri, çay kutuları, fincanlar, parfüm şişeleri, çantalar, aynalar, yastıklar, yapbozlar üretilmiştir. Tarihsel bir figür olmaktan öteye bir pazarlama imgesine dönüştürülen Marie Antoinette'i tarihçi Cécile Berly farklı bir okumayla ele alarak sap ile samanı birbirinden ayırmaya uğraşıyor.

Marie-Antoinette, Cécile Berly, Kronik, 2021

@uzakkoku