G-7 ve NATO ‘ejderha'nın ateşini söndürebilecek mi?

Fazıl Duygun / Gazeteci-Yazar
2.07.2021

Çin, silahlanmak için bir 10 yıl daha sabretmeye çalışıyor ama Pentagon da Çin'i hem askerî hem de ekonomik yollarla tecrit edip kışkırtarak tehdit ediyor. Gelinen durumda ya taraflardan biri geri adım atacak ya da Tukidides tuzağı işlemeye devam edecek.


G-7 ve NATO ‘ejderha'nın ateşini söndürebilecek mi?

2021 Haziran ayı içerisinde, biri Londra'daki G-7, diğeri de Brüksel'deki NATO Zirvesi olmak üzere, iki önemi zirve gerçekleştirildi. Zirvelerin her ikisi de Avrupa'da düzenlendi ve G-7 Zirvesi'ne, üye olduğu için Çin de katıldı doğal olarak. Her iki zirvenin ana "tema"sı Çin oldu.

G-7 Zirvesi'nde, Çin'i ekonomik yayılma, enerji politikaları ve teknolojik hâkimiyet yönünden zorlayacak ve sınırlayacak kararlar alındı. Aslında, bütün dünyaya dayatmak için alınan bu kararlar, dolaylı yoldan ilk önce Çin'i vuracak gibi. Nedir bu kararlar? Bunlardan en önemlisi "yeşil devrim- yeşil ekonomi" olarak kavramlaştırılan, enerji ve sanayi üretiminin "çevreye duyarlı" yenilenebilir, fosil kaynaklardan olmayan bir tarzda üretilmesi. Yapılan açıklamaya göre iklim değişikliğini yavaşlatmak için liderler, küresel sıcaklıklardaki artışı 1,5 C ile sınırlayacak bir "yeşil devrim" taahhüt etti. Ayrıca 2050 yılında net sıfır emisyona ulaşma, 2030'a kadar emisyonları yarıya indirme ve bu tarihe kadar kara ve denizlerin en az yüzde 30'unu koruma sözü verdiler.

Yeşil çevre rüzgarı

Peki, bu mümkün mü?

Uluslararası enerji politikaları uzmanı Caner Can'a göre hiç mümkün değil. Çünkü Çin'in kömür ve petrole dayalı enerji üretimi neredeyse toplamın yüzde 80'i. ABD'ninki ise, petrol +kömür olmak üzere yüzde 42. Bu kadar kısa bir süre içerisinde, bu oranları aşağıya çekmek, sonra da sıfıra indirmek pek mümkün değil. Çünkü böylesine ağır bir temel üzerine oturtulmuş sistemlerin değişmesi, hem de bu kadar kısa sürede değişmesi pek mümkün değil. En başta, zihinlerdeki oturmuş paradigmaların bile değişimi on yıllar gerektiriyor. Üstelik, 1991 yılında Rio'daki enerji zirvesinde söz verdikleri hâlde, hiçbir şey yapmadıklarını da gördük. Peki, bunun Çin'i ilgilendiren yönü ne? Olaya, Green Peace'den bakacak olursak; 1980'ler ve 1990'larda tüm dünyada "yeşil çevre" rüzgârı estiren bu örgüt, yoğunluklu olarak Türkiye gibi sanayileşmeye çalışan ülkelerde eylem yapıyor. Örgütü finanse edenler ise küresel şirketler ve Batılı devletler. Yani amaç Batı'nın sömürgeciliğini "yeşil çevre"cilik propagandası, algı çalışmasıyla perdelemek ve Batı dışı ülkelerin sanayileşmesinin önüne geçerek, Batı'ya bağımlılıklarının devam etmesini sağlamaktı.

Örtülü istismar

Avrupa'daki, bu son G-7 Zirvesi'nde alınan bu kararın Çin'i ilgilendiren yönü esas itibarıyla bu. Buna bir de, Çin'in Doğu Türkistan Müslüman Türklerine yaptığı zulmü ekleyerek, bu zulmün, Batı'nın "insan hakları emperyalizmine" çok kolayla malzeme edileceğini de katarsak, Çin'i bu iki söylemle durdurmaya çalışacaklardır. Köle işçi çalıştırmak suçlamasıyla karşı karşıya kalan Çin aynı zamanda, "yeşil ekonomi-yeşil üretim" ile de sıkıştırılacaktır. Buna göre ABD ve Batılı ülkeler, artık insan haklarına ve yeşil ekonomiye uymayan ülkelerin ve şirketlerin mallarına ambargo uygulama kararı aldı. Tabii bu standartlar Batı dışı ülkelere uygulanacak ama Batı, her zaman olduğu gibi kendinden olmayan, ötekileştirdiği insanlara, halklara, örtülü istismara devam edebilecek. Gerek G-7 Zirvesi ve gerekse NATO Zirvesi'nde alınan kararların kiminin açıkça, kiminin de üstü örtülü olarak Çin'i durdurmayı hedeflediğini görebiliyoruz. Mesela, bu kararlardan bazıları şöyle:

* 5G ihaleleri üzerinden ve Huawei şirketi aracılığıyla, Avrupa teknoloji altyapısına kalıcı olarak entegre olma çabalarına karşı, Batılı şirketlerin teknolojilerine öncelik verilmesi.

* Avrupa'da 12 adet liman Çin tarafından işletiliyor. Bunun olası NATO askeri operasyonlarına verebileceği zararı önlemek için Çin'in Avrupa'daki liman ve stratejik tesisleri işletmesinin önlenmesi.

* Kuşak Yol Projesi vasıtasıyla özellikle Doğu ve Güney Doğu Avrupa'da Çin şirketlerinin edindiği kazanımlara karşı, AB'nin güvenliğini sağlayıcı tedbirlerin alınması.

* Covid-19 virüsünün Çin'den nasıl yayıldığı konusunda araştırma yapılmasına yanaşmayan Çin'in işbirliğine gitmesi için uluslararası diplomasiye ağırlık verilmesi.

* Ulusal hedefler konularak toplumsal dirençlerin arttırılması. Gerek salgınlar gerek dezenformasyon gerekse siber güvenlik alanlarında daha güçlü hale gelinmesi.

* Teknoljik üstünlüğün kazanılması ve bunun olması için üniversitelerin ve startupların birlikte çalışabileceği teknoloji merkezlerinin kurulması. Bununla birlikte bu ortak araştırma ve çalışmalar için inovasyon fonu oluşturulması.

* Uzak bölgelerde daha güçlü ortaklıklar kurulması. Asya Pasifik, Afrika ve Latin Amerika'daki ülkelerle yakınlaşma girişimleri.

* İklim değişikliğine karşı askeri operasyonlar ve NATO aktivitelerinde daha az emisyon salınımının sağlanması. Askeri olanaklar kullanılarak emisyonların daha sık ölçümlerinin yapılması.

Düşünün, çevre ve emisyon için NATO'nun "askerî müdahale" kararı alındı. Bu, gerek Süleyman Seyfi Öğün Hoca ve gerekse Stratejist Abdullah Çiftçi'nin dediği gibi; "NATO'nun BM'nin yerini alacak şekilde, 'küreselleştirilmesi'dir."

Peki, bunu başarabilir mi NATO? Buna da Haşmet Babaoğlu'nun şu yazısıyla cevap verelim:

4. Anlamayan kalmamıştır; Atlantik İttifakı yeni bir yapıya, yeni bir vizyona, yeni bir hedefe doğru ilerlemek istiyor. Nedir o? NATO'yu yeni küresel sistemin geniş kapsamlı güvenlik şemsiyesi yapmak... Peki nasıl? Bir düşman gerekli bunun için... Çin mi, Rusya mı? Biden'a destek veren neoconlar ve derin ABD için düşman Çin. Biden'ın partisini ele geçirmiş küreselciler ve NATO'yu yeniden dizayn etmek isteyen sivil kanat ise Çin'le çatışmak yerine "eski hesap" Rusya karşıtlığının sürmesini istiyorlar. Sonuç ne olur? Hiç lamı cimi yok; böyle giderse kavga "dışarıda" değil, NATO'da çıkar. (https://www.sabah.com.tr/yazarlar/babaoglu/2021/06/17/nato-zirvesi-uzerine-alternatif-notlar)

Çin'in Kuşak Yol projesine karşı, Biden tarafından Covid 19'un ekonomik tahribatını dengeleyebilmek için devreye soktuğu dört ayaklı ve toplam yedi trilyon dolar büyüklüğündeki projenin adı "Build Back Better Plan /Daha İyisini Yeniden İnşa Et." Esaslı yeşil kuşak projesi.

Çin'i, Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkelerini "borç batağına" düşürerek sömürmekle suçlayan ABD ve Batı, Çin'in Yeni İpek Yolu "Kuşak-Yol" projesini bu şekilde önlemeye çalışacak. Öncesinde Afrika ülkelerine 100 milyar dolarlık bir fon ayrılacak. Peki, Batı-ABD bunu başarabilir mi?

Bütün taşları yerinden oynatan ve Çin'in önünü inanılmaz bir şekilde açıp, ABD ve Batı'yı çökerten pandemi-plandemi sonrası, bu pek de mümkün görünmüyor. Bir kere Batı'da o kadar para yok. Çin ise kasasını parayla doldurmuş durumda.

Tukidides tuzağı

Tukidides tuzağı, Graham Allison'ın tabiriyle, yükselmekte olan bir gücün egemen olan diğer bir gücü, onun yerine geçmekle tehdit etmesinden doğan bir gerilim ve savaş tehlikesidir.

Tukidides tuzağına göre yükselmekte olan güç, artmakta olan özbilinci, çıkarlarını savunma güdüsü, saygı ve tanınma hakkını talep eder. Egemen güç ise bunun yansıması olarak kendini kanıtlamış olan gücün, "çöküş" imaları karşısında duyduğu yükselen korku ve güvensizlik hissini tanımlamaktadır.

Tam da bugün, ABD-Çin karşılaştırmalarına ne kadar da uyuyor değil mi?

Çin askerî cevap verir mi?

Donanmadaki savaş gemisi bakımından ABD'yi geçmiş olan Çin'in askeri teknoloji olarak, hâlâ ABD'den çok geride olduğu aşikâr. Henüz 5. nesil savaş uçağı motorlarını, savaş gemilerinin motorlarını yapamamış bir Çin var karşımızda.

Şaşırtıcı olan şey şu: 5G teknolojisinde, Kuantum bilgisayar ve internette ABD ve Batı'yı tehdit eden Çin'in askeri teknolojide, adeta yaya kalması. Bu da bize, gazeteci Ardan Zentürk'ün deyimiyle adeta ayrı bir devlet gibi davranan ABD'nin batısı Çin'e sermaye ve bilişim teknolojileri (Silikon Vadisi) aktarırken, ABD'nin doğusu olan silah sanayii ise, kendini Çin'e karşı korumayı başarmış. ABD'nin batısı tabii olarak "küresel tekno-finans" kliği olurken, doğusu Pentagon oluyor. Çin, silahlanmak için bir 10 yıl daha sabretmeye çalışıyor ama Pentagon da Çin'i hem askerî ve hem de ekonomik yollarla tecrit edip, kışkırtarak tehdit ediyor ve kendisine saldırtmaya çalışıyor. Bu durumda ya taraflardan biri geri adım atacak veya Tukidides tuzağı işlemeye devam edecek.

[email protected]