Göç ve oryantalizmin ötekisi

Murat Güzel / Açık Görüş Kitaplığı
18.02.2023

Tezkire'nin son sayısında, göç merkezinde; kentleşme, toplumsal hafıza, Yemen Edebiyatı, Azerbaycan-Ermenistan gerilimi kapsamında yaşanan sorunlar, Venezüela'nın bitmek bilmeyen siyasi sorunları ve Latin Amerika'daki göç sorunu, oryantalizmin bir öteki olarak kurguladığı Doğulu Müslüman kadın imgesi, Fırat Kalkanı bölgesinde uygulanan sosyal politikalar irdeleniyor.


Göç ve oryantalizmin ötekisi

İnsanların coğrafi ve fiziksel olarak yaşadıkları mekanları, evlerini ve yurtlarını kapsamlı bir şekilde değiştirmelerine "göç" dendiğini biliyoruz. Özellikle Suriye İç Savaşı sonrası Türkiye kamuoyundaki birçok önemli siyasi tartışmada gündeme gelen Suriyeli göçmenler konusundan tutun da başta Afganistan olmak üzere dünyanın diğer birçok çatışma bölgesinde yaşanan insan hareketliliğine varıncaya kadar genellikle savaş sebebiyle can güvenliğinin tehlikede olması dolayısıyla yaşanan göç tipinin "zorunlu göç" olarak tasnif edildiğini de. Doğal afetler sonrası gerçekleşen göçlerin de zorunlu göç kapsamında değerlendirilebileceği düşünülebilir tabii ki. Büyük depremler, kuraklıklar, heyelanlar, yangınlar sonrasında da birçok göç yaşanmıştır. Elbette zorunlu göçlerin yanı sıra eğitim, iş vb. daha iyi hayat koşullarına kavuşabilmek için yapılmış gönüllü göçler de vardır.

Bu türlü tasnifler haricinde iç göç-dış göç, kalıcı ve geçici göç gibi tasnifler de bulunur. Sözgelimi Türk toplumunun 1950 yılında yüzde 25 oranındaki şehirleşmesinin günümüzde handiyse yüzde 90'ların üstüne çıktığını biliyoruz. Kırdan kente iş, eğitim vb. saiklerle gerçekleşen bu değişimin göçler olmaksızın açıklanmasının mümkün olmadığı da ortadadır.

Göç ve edebiyat

Yalnızca siyasal tartışmalarda gözde bir tema olarak değil, sanattan edebiyata iktisattan organize suçlara dek birçok alanda söz konusu edilebilecek merkezi bir tema olarak görülebilecek göç çerçevesinde hazırlanan Tezkire'nin 81. sayısı yayınlandı. Derginin gündem bölümünde yer alan üç yazının ilkinde Yasin Aktay, Türkiye'ye Suriye'den gelen yoğun göçün siyasal ve toplumsal bir değerlendirmesini yapıyor. İnsanın büyük ölçüde doğduğu topraklardan uzaklaşmasıyla gerçek anlamda varoluşsal bir nitelik kazandığını işaret eden Aktay yazısında göçün sorunlarıyla birlikte gelmesine karşın Türkiye'nin göreli gücü, tarihsel ve jeostratejik konumu ve refahıyla ilgili olduğunun da unutulmaması gerektiğini vurguluyor. Gündem kısmında yer alan diğer yazılarda Muhammed Hüküm göç ve edebiyat ilişkisi üstünde yoğunlaşırken Kerim Alptekin de "Kamusal Maneviyat" konusunu işliyor.

Dergide yer alan dokuz araştırma makalesinde göç, göç literatürü, kentleşme, toplumsal hafıza, Yemen Edebiyatı, Azerbaycan-Ermenistan gerilimi kapsamında yaşanan sorunlar, Venezüela'nın bitmek bilmeyen siyasi sorunları ve Latin Amerika'daki göç sorunu, oryantalizmin bir öteki olarak kurguladığı Doğulu Müslüman kadın imgesi, Fırat Kalkanı bölgesinde uygulanan sosyal politikalar irdeleniyor. Makalelerin sahipleri ise Yahya Aydın, M. Sinan Karabıyık, Şeyma Tamer, Adem Ü. Çatalbaş, Mesut Emre Balcı, Zeynep Badem, Betül Karakoyunlu & Müşerref Yardım, Lala Naghiyeva ve Abdülkadir Sarıbay.

Dergideki söyleşi bölümünde ise Hande Ustamahmut ile Esra Aydemir, Yusuf Adıgüzel'le göçe tarihsel bir perspektifle ele alan bir röportaj gerçekleştirmişler. Söyleşide Adıgüzel, ırkçılığın Türkiye'ye yapılabilecek en büyük ihanet olduğunun altını çiziyor.

Dergide ayrıca kitap incelemeleri, tanıtım ve değiniler de yer alıyor.

Toplumsal Beden Göç ve Sosyoloji Tezkire, 81. Sayı 2022

Lale Devri'nin padişahı hayatını nasıl yaşadı?

On sekizinci yüzyılın başından, yani 1703 yılından itibaren Osmanlı tahtında 27 yıl hüküm süren Sultan III. Ahmed'in belli başlı siyasi olaylarda üstlendiği rolü ve siyasi güç odakları ile birlikte Osmanlı hanedan üyeleriyle ilişkilerini ortaya çıkarmayı amaçlayan Şaduman Tuncer bununla yetinmiyor. III. Ahmed'in günlük yaşantısı ve şahsi dünyasını birçok veçheden ele alarak hayat tarzı ve muhitini de belirlemeye çalışıyor. Padişahın günlük hayat pratikleri, hayat alanları, eğlence dinamikleri, bireysel ilgileri, rutinleri, devlet protokolüne ve merasimlere katılımını irdeleyen Tuncer, Lale Devri'nin bu sultanı hakkında son derece kapsamlı bir eser ortaya çıkarıyor.

Sultan III. Ahmed, Şaduman Tuncer, TİMAŞ, 2023

ESTETİK VE KULLANIMINDAKİ DEĞİŞİKLİKLER

Türkçe'nin felsefeye uygun bir dil olmadığı noktasında yaygın kanaatler vardır. Yanlış sayılması elzem bu anlayışlara karşı hermenötik ve felsefe dili olarak Türkçenin gelişimiyle ilgili çeşitli çalışmalarıyla bilinen Recep Alpyağıl eserinde "estetik" kavramını Türkiye'de felsefe dilinin oluşması sürecinde merkeze oturmuş kavramlardan biri olarak ele alıyor. Estetik kavramının kullanımındaki değişikliklerin esasen önemli sayılması gerekli bir tasavvur değişikliğini yansıttığını belirten Alpyağıl, Osmanlı'nın son döneminden Cumhuriyet'e felsefe metinleri üzerinde yürüttüğü arkeolojik kazıyla bu kavram etrafındaki tasavvur değişikliklerini ve kavramın içsel evrimini irdeliyor.

Estetiğin Türkçesi, Recep Alpyağıl, İz, 2022

@uzakkokuü